Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/569 E. 2021/616 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/569 Esas
KARAR NO: 2021/616
DAVA : Sigorta (Yangın Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 02/12/2020
KARAR TARİHİ: 09/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Yangın Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —- firmasının konut ve eşya sigortalama hizmetini üstlendiğini, dava dışı sigortalı — isimli sigortalının hasar ihbarı üzerine bahse konu taşınmazda meydana gelen maddi hasarın tespiti için hasar ekspertizi yaptırtarak detaylı hasar tespit raporu tanzim edildiğini, bu rapor doğrultusunda meydana gelen hasarın teminat(sigorta poliçesi) kapsamında olduğu kanaatine vararak raporla belirlenen toplam hasar tutarını olan—- sigortalıya ödendiğini, — bahse konu bu hasara sebep olan dahili —-kurulumu esnasında yetkili servis personeli tarafından eksik veya hatalı iş yapılmasından kaynaklandığını iddia ederek, üretici firma ve yetkili teknik servis sağlayıcı firma olan davalı konumundaki — firmasını sorumlu olduğunu ve ödediği hasar teminat tutarının —- tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğunu, davacının iddiasını ispatlaması gerektiğini, söz konusu zararın — gerçekleşmesine rağmen eksper işleminin — tarihinde yapıldığını, aradan geçen süreiçesinde olay yerinin temizlendiğini, çamaşır makinesinin eski haline getirildiğini, zararın tespitinin yapılmasının bu şartlarda mümkün olmadığını, alacağın likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, davacının ancak yasal faiz talep edebileceğini, haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,rücuen tazminat alacağına dayalı — dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
—tarihli ara karar ile dosyanın bir makine mühendisi uzman bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi raporu talimat mahkemesine teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
“Dosya muhteviyatındaki bilgi ve belgeler, yukarıda yapılan teknik tanımlamalar ve açıklamalar ve kişisel analizler ve değerlendirmeler neticesinde, dava konusu maddi hasara sebep olduğu iddia edilen su sızıntısı olayı ile iigili olarak aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.
Davacı tarafından iddia edildiği gibi yetkili servis personelinin kusurlu montaj işleminden mi? yoksa tahliye hortumunun bağlandığı, binanın mevcuttaki atık su drenaj hattı ağzındaki deformasyona bağlı tıkanıklıktan mı kaynaklandığının tespitinin elimizdeki mevcut verilerle mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır,
Sızıntı onanm işlemi tamamlanıp makinenin tekrar kullanılmaya başlanılmasından ve olay yeri temizlenip üzerinden uzun bir sürefyaklaşık iki yıl) geçmesi sebebiyle, an itibariyle yerinde detaylı inceleme yapılsa dahi sızıntının kaynağı ile ilgili somut bir bulguya ulaşılamayacağı kanaatine varılmış” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Eldeki dosyada dava dışı sigortalısının iş yerinde meydana gelen hasarı karşılayan sigorta TTK 1472.maddesi uyarınca sigortalısının haklarına halef konumundadır.
TTK’nın 1472/1 maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472/1. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak —–, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği şüphesizdir.
Yukarıda yer alan —- kararı doğrultusunda uyuşmazlık incelendiğinde; dava dışı sigortalı hangi gerekçe ve hukuki nedenle davalıya karşı talepte bulunabilecek idiyse sigortalının haklarına halef olan davacı sigorta da o nedenlere dayalı olarak talepte bulunabilecektir.Dolayısıyla zarar sorumlusu olduğu dile getirilen davalı ile davacı sigortanın dava dışı sigortalısının uğradığı zarar iddiasına temel teşkil eden maddi vakıanın —- düzenlenen borç ilişkilerinden hangisine dahil olduğunu irdelemek gerekmektedir.Davacı sigortanın iddiası,davalının ——– bulunduğu davacının sigortalısının dairesine su sızdırması nedeniyle zararın oluştuğudur.Zarar iddasının temelini çamaşır makinesinin montajına ilişkin hizmet sözleşmesi kapsamında davalının edimlerini gereği gibi ifa etmemesi,ayıplı ifa etmesidir.—-kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak —- şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.—- uyarınca ispat külfeti, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa yüklenmiştir.Davacı taraf ayıplı ifa iddiasında bulunmakla hizmetin davalı tarafından gereği gibi ifa edilmediğini ,ayıplı ifa edildiğini ispatla mükelleftir.Davacı tarafından sunulan hasar dosyasında yer alan ekspertiz raporunun incelenmesinde ekspertiz raporunun Hasar Oluş Açıklama bölümünde,hasarın neden kaynaklandığı somut verilerle ortaya konmamıştır.Yapılan kşif ile alınan bilirkişi raporunda da hasarın kaynağının yanlış montajdan kaynaklanıpğ kaynaklanmayacağının bilinemeyeceği beliritlmiştir.Dolayısıyla davacı tarafından hasarın oluş nedeninin yanlış montajdan kaynaklandığının ispat edilemediği görülmekle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının takip başlatmakta kötü niyetli olmadığı,salt ispat faaliyetini yerine getirememesinin kötü niyete vücüd vermeyeceği göz önüne alınarak kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
Yukarıda beliritlen gerekçeler ışığında sübut bulmayan davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Sübut bulmayan davanın reddine,
2-Kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3- Peşin alınan 68,31 TL harçtan, alınması gerekli 59,30 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 9,01 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
5-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T 13/2ye göre 4.000,00 vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesi uyarınca kesin olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/09/2021