Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/552 E. 2022/547 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/552 Esas
KARAR NO: 2022/547
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/11/2020
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının , müvekkilin eski bayii olduğunu ve satın aldığı malların bedelini ödemekte temerrüde düştüğünü , davalı ——— lehine verilen ipoteğe konu taşınmazın maliki olduğunu , ipotek senetlerinde durumun açıkça yazıldığını , temerrüd tarihinden itibaren aylık %10 akdi faizli ipotek tesis edildiğiniiddia ederek davanın kabulü ile itirazın iptali ve takibin devamını , davalılar aleyhine alacağın %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın arabuluculuk tutanağının aslını dava dilekçesi ekine eklemediğinden usulden davanın reddine karar verilmesini, HMK gereği arabuluculuk tutanağının 1 haftalık sürede sunulmadığı için davanın reddine, tebligatların usulsüz olduğuna ve cevaplarının süresinde olduğunun kabulüne , öncelikle görev itirazlarının kabul edilerek, davanın görevli—– gönderilmesine, yetki ilk itirazlarının kabul edilerek, davanın yetkili——– gönderilmesine, usule ilişkin ilk itirazlarının kabulü ile bu konuda karar verilmesine, davada eksik yatırılan harcın tamamlatılmasına, mükerrer talep edilen ve haksız ve hukuka aykırı olarak açılan ve şartları oluşmayan davanın reddine, ipotek tesisi geçersiz ve hukuka aykırı olduğundan haksız davanın reddine, süresinde açılmayan haksız davanın reddine, bekletici mesele yapılması talebimizin kabulüne, talep edilen alacak ve ipotek dava ve talep hakları zamanaşımına-hakdüşümüne uğradığı için davanın reddine, davacının haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeniyle % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine,
•davacı tarafın % 20 oranındaki icra inkar tazminatı talebi şartları oluşmadığı için haksız talebin reddine, haksız ve fahiş olarak talep edilen faiz ve faiz oranını, %120, bsmv,vs fer’i nitelikli talepler müvekkilden hukuken istenemeyeceğinden, tarafımızdan da kabulü mümkün olmadığından bu taleplerin reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle; “Davacı tarafa ait—— defterlerinin tasdik işlemleri yasal süreleri içerisinde yapılmış olup ticari defterlerin tasdik açısından sahibi lehine delil kabiliyetlerinin bulunduğu, takip tarihi itibariyle , davacı tarafın kayıtlarına göre davacının davalıdan —- alacaklı olduğu, tarafların—– birbiri ile uyumlu olduğu şeklindeki tespit ve değerlendirmelerim,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişi ek raporunda özetle; —- tarafından verilen görevlendirme çerçevesinde davalı taraf ticari defterleri üzerinde yapılan sınırlı incelemeler sonucunda; Davacı tarafa ait —— ticari defterlerinin tasdik işlemleri ile ilgili yapılan incelemeler sonucunda HMK.222/2. Maddesine göre ticari defterlerin sahibi lehine delil kabiliyetlerinin olmaması kanaatinde olduğumu, Mahkeme salonunda yapılan incelemede davalı tarafından sunulan belgelerden —- tanesinin davaya konu dönemlere ait olduğu ve bu ödemelerin davacı kayıtlarında bulunduğu, buna göre kök raporumun SONUÇ bölümünde de belirtildiği üzere takip tarihi itibariyle , davacı tarafın kayıtlarına göre davacının davalıdan ——alacaklı olduğu,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, alım satım ilişkisine dayalı İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 222 maddesi; “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. —— Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
TTK 64. maddesinde:’Her tacir ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde ekte edilen neticeleri bu kanuna göre açkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Davalı ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde oluşturulan — tarihli bilirkişi raporuna göre ile davalının —– yıllarına ait yevmiye defteri kapanış tasdiklerinin gerçekleştirilmediği tespit edilmiştir. Benzer konuya ilişkin —– Yargılama sırasında Mali Müşavir Bilirkişi tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan —-havale tarihli Bilirkişi Raporu ile, her iki şirketin —- yıllarına ait yevmiye defteri kapanış tasdiklerinin yaptırılmamış olduğu, davacı şirketin uyuşmazlığa ilişkin faturaların yasal defterlere kaydının yapıldığı, faturaların açık fatura olarak kesildiği ve bu defter kayıtlarına göre davacının davalıdan —- alacaklı olduğu, ancak davalı şirketin de adına kesilen faturaları yasal defterlerine işlemiş olduğu ancak yapılan ödemeler ile davalı şirket defterlerine göre davalı şirketin davacı şirkete toplamda ——- borçlu olduğu tespit edilmiştir.
Türk Ticaret Kanununa göre her tacir tutmakla yükümlü olduğu defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırmak zorundadır aksi taktirde kapanışı yapılmayan defterlere delil olarak dayanamaz. Dava konusu olayda, her iki taraf tacir olup şirket defterlerinin açılış tasdiklerinin yapılmış olmasına rağmen kapanış tasdiklerinin yapılmamış olması dikkate alındığında, defterlerin delil olarak değerlendirilmesi yasa gereği mümkün değildir.” şeklindeki açıklamalarının ışığı altında davalı ——-tacir olarak tutmakla yükümlü olduğu defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırmak zorunda olduğu, kapanışı yapılmayan defterlere delil olarak dayanamayacağı, bilirkişi tarafından yapılan incelemede davalı şirketin ——– yıllarına ait yevmiye defteri kapanış tasdiklerinin gerçekleştirilmediği, böylece davalı şirket tacir olup şirket defterlerinin açılış tasdiklerinin yapılmış olmasına rağmen kapanış tasdiklerinin yapılmamış olması dikkate alındığında, davalı şirket defterlerin delil olarak değerlendirilmesi yasa gereği mümkün olmamıştır.
Yukarıda belirtilen ticari defterlerin delil niteliğine ilişkin açıklamalar sonrasında eldeki dosya incelendiğinde davacı şirkettin defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, noter açılış-kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı, bu haliyle ticari defterlerin delil niteliğini haiz olduğu anlaşılmıştır. Eldeki uyuşmazlığa konu davada mahkememizce ticari defterlerin sunulması için inceleme günü belirtilmek suretiyle ara karar kurulmuş davalı ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmiştir. Davalı şirketin kendi ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde ” davalıya ait ticari defterlerin sahibi lehine delil kabiliyetinin bulunmadığı” şeklinde tespitlere yer verildiği görülmüştür.
Davacı taraf ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu buna rağmen davalı tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, bu haliyle davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarına üstünlük tanınarak takip tarihi itibariyle davacı tarafın davalı şirketten – alacaklı olduğu tespit edilmesi karşısında itirazın iptaline karar vermek gerekmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ——- Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir. Taraflar arasında ticari ilişki sebebiyle tesis edilen ipoteğin sınırının ipotek belgesinden—— olduğu, takibinde bu miktar üzerinden başlatıldığı anlaşılmakla alacağın likit olduğu ve davalı yanca yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması nazara alınarak davacının alacağının likit olduğu değerlendirilmiş kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından —– icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin DEVAMINA,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan —– üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 4.781,7‬0 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 845,43 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.936,27‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 11.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 845,43 TL peşin harç toplamı 899,83‬ TL ile 1.308,10 TL —- olmak üzere toplam 2.207,93‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
8-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davalıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, reddedilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak davanın reddedilen kısmı bakımından KESİN olarak; kabul edilen miktar bakımından kesinlik sınırının üstünde kalması nazara alınarak davanın kabul edilen kısmı bakımından gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde——— Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/09/2022