Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/545 E. 2022/254 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/545
KARAR NO : 2022/254

DAVA :Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 23/11/2020
KARAR TARİHİ : 13/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili— dava dışı —– firması arasında ticari kredi sözleşmesi imzalandığını, şirket yetkilisi ve ortakları dava dışı —- dava dışı —-davalı —- ve davalı —- müşterek borçlu ve müteselsil-kefil olarak bu sözleşmeyi imzaladıklarını, borçluların sözleşme hükümlerine uymayarak tümü muaccel hale gelen borçlarını müvekkili banka tarafından gönderilen uyarı mektupları ve ihtarnamelere rağmen ödemeyerek, ihlal ettikleri, borçlulara —- — ihtarnamesi keşide edildiği ve borçlarını ödemelerinin bildirildiği ancak borçlarının tamamını bugüne dek ödemediklerini,——– —- masraf olmak üzere — itibariyle toplam —alacaklarının tahsilini teminen —-sayılı dosyasından ilamsız takibe geçildiğini, borçlulara ödeme emriyle birlikte dayanak belge suretleri de gönderildiğini, borçluların tüm borca ve ferilerine itiraz ettiklerini, itiraz kararının — tarihinde bankalarına tebliğ edildiğini,— tarihinde — başvurulduğu, — arabuluculuk son tutanağı uyarınca davalı borçlular ile anlaşılamadığını, anlaşma olmaması nedeniyle huzurdaki itirazın iptali davasını açılmak zorunda kalındıklarını, borçluların itirazlarının hiçbir haklı ve hukuki dayanağının olmadığı, itirazlarını kabul etmediklerini, asıl borçlu firma hakkında —- tedbir kararı olması, ticari kredi sözleşmesinin taraf — kefillere karşı takip yapılmasına engel olmadı,—- tedbirlerinin sadece —- davasının tarafı olan firma hakkında hüküm doğurduğunu, taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmelerinin ticari nitelikli olup, ticari işlerde faiz taraflar arasında serbestçe belirlenebildiğini, davalılara müvekkili banka arasında imzalanan ——– maddesinde; ‘..bankaca borçlu cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari fazi oranının 2 katı oranında gecikme faizi ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder’ hükmünün yer aldığını, davalıların faize yönelik itirazlarının da bir geçerliliğinun bulunmadığını,—-dosyası ile başlatılan icra takibine takip tarihi itibariyle 1.444.383,72-TL’ye kadar itirazlarının iptalini, takibin devamını, davalıların % 20’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı — vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibi alacağına ve faiz miktarlarının hukuka aykırı olup borçlu —kredi borcunu ödeyememiş olup hali hazırda —-sürecinde olduğunu, asıl alacak miktarının gerçeği yansıtmadığını, ——- ihtarnamede —-numaralı kredinin asıl acalak —- olarak keşide edildiğini, davacı yanın ilgili ihtarnamede keşide etmiş olduğu anapara alacağının takip tarihine kadar değişme ihtimalinin bulunmadığı, icra takibinin asıl alacak miktarının, faiz ve diğer alacakların gerçeği yansıtmadığı, hukuka ve gerçeğe aykırı ilgili asıl alacak miktarına itiraz ettiklerini, keşide edilen hesap kat ve borç ödeme ihtarında müvekkilinin sorumluluğunun belirlenemez nitelikte olduğunu, taraflar arasındaki kefalet sözleşmesi hukuka olup davaya konu olan kredi genel sözleşmesindeki borcun ifası için kefil olarak gösterilen müvekkilinin azami miktarı el yazısıyla ve açıkça kefil kabul beyanında yer almadığından kesin hükümsüz olan sözleşmeye dayanarak borcun ifası talep edilemeyeceği ve sorumlu olan azami miktar belirtilmediğinden sorumluluğunun genişletilemeyeceğini,——- genel işlem şartlarına aykırı bulunduğu, alacaklı tarafın müvekkiline karşı haklarını kaybettiğini, davacı banka ile esas borçlu olan ———- arasındaki kredi sözleşmesi borcuna ilişkin davacının öncelikle —-işlemlerini yapmak zorunda olduğunu belirterek itirazları doğrultusunda huzurdaki haksız davanın şartları oluşmadığı sebebiyle usulden reddini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde huzurdaki haksız davanın esastan reddini, —-. Sayılı davanın celp edilmesini ve işbu davada bekletici sorun kararı verilmesini, avukatlık vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı banka üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —-vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürülen tüm iddiaların hukuki dayanaktan yoksun ve gerçek dışı olduğunu, davaya konu olduğu belirtilen sözleşmelerin dava dilekçesinin ekinde sunulmadığı, davaya konu borç iddiasının kaynağı ve miktarının belli olmadığı, muaccel olmuş bir borç bulunmadığı, muaccel olmamış bir bedele faiz işletilmesinin de ayrıca mümkün olmadığını, bu sebeplerle taraflarına açılan davaya ve içeriğine itiraz ettiklerini, ayrıca —-Esas sayılı dosyasında —-. lehine verilmiş olan —- kararı bulunmadığı, bu nedenle — kişiler bakımından takip başlatılamayacağı, başlatılmış olan icra takiplerinin de durdurulmak, iptal edilmek zorunda olduğunu, krediyi kullanan asıl borçlu şirket olup davalı müvekkilinin kefil bulunduğu, kefillere asıl borçlu ile birlikte zorunlu takip arkadaşı olarak takip yapılabileceği, asıl borçlunun konkordato almış olup kendisine karşı takip yapılamayacağından kefil olan müvekkiline karşı da takip yapılması ve borcun müvekkilinden talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, kefaletin gerekli usul ve şartları içermediğinden geçersiz olup, kefalet alınırken azami kefalet oranının yazılmadığını, sözleşmedeki yazıların müvekkilin el ürünü olmadığı, ayrıca eş rızası da alınmadan kefalet sözleşmesi yapılamayacağını, davaya konu asıl alacağın fazla hesaplandığı ve fahiş oranda faiz işletildiğini, davaya konu alacağın —–Esas sayılı —- dosyasından yapılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edilecek olup —- kapsamında ödeneceğini, ayrıca şirketin —- sürecinde olduğundan alacaklara faiz işletilmesinin de mümkün olmadığını, hem asıl alacağın tespitinin hatalı olduğundan hem de faiz işletilmesi yasakken %66 gibi fahiş bir faiz oranı işletildiğinden takibe ve borca itiraz etme zaruretlerinin hasıl olduğunu belirterek dava dilekçesinde ileri sürülen tüm iddiaların hukuki dayanaktan yoksun ve gerçek dışı olduğundan haksız davanın reddini,—- Sayılı davanın bekletici mesele yapılmasını, dava miktarının %20 ‘sinden az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasında imzalanmış—- Sözleşmesinden kaynaklı başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptali istemine ilişkindir. Dava dışı—-sözleşmesine müşterek boçlu müteselsil kefil olan davalıların haklarında başlatılan icra takibine vaki itirazlarının iptali istenmiştir.
Davalı —- asıl borçlu şirket hakkında ——- kararı olduğunu, bu nedenle davalılar hakkında takip başlatılamayacağını iddia etmiştir.——- kredi borçlusu hakkında konkordato talebinde bulunulmuş ve mahkemece geçici mühlet kararı verilmiş olması, ihtiyati haciz kararı verilmesine engel oluşturmamaktadır. Geçici veya kesin konkordato mühleti verilmesinin sonuçları İİK’nın 294. maddesinde düzenlenmiş olup ilgili borçlu o düzenlemeden yararlanarak, ihtiyati haczin uygulanmasına karşı koyabilir. Yasal düzenleme, ihtiyati haciz kararının verilmesini değil uygulanmasını durdurmaktadır. Kefiller için ise böyle bir imkan da tanınmamıştır. Yani mühletin etkileri sadece — talep eden hakkında sonuç doğurmakla onun lehine kefalet , — ve rehin vereni etkilemez.” belirtmiştir. Kredi asıl borçlusu hakkında — kararı verilmiş olması kefiller hakkında takip başlatılmasına engel değildir. Bu itiraz yersiz olup itibar edilmemiştir.
Davalılardan — sözleşmesindeki yazıların kendisine ait olmadığını iddia etmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 208, 6098 sayılı Borçlar kanununun 583. Maddeleri gereği kredi sözleşmelerindeki imzaların kendisine ait olup olmadığı hususunda davalı asilin isticvabına karar verilmiş, isticvap ihtaratlı davetiye davalıya 06.05.2021 tarihinde usule uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı duruşmaya gelmemiş, meşru bir mazeret de bildirmeyerek yazıların kendisinden sadır olduğunu kabul etmiştir.
Yapılan incelemede davacı banka ile dava dışı kredi asıl borçlusu —- genel kredi ve teminat sözleşmesi imzalandığı, davalı kefillerin bu sözleşmeyi —-imzaladıkları akabinde —- 03.04.2017 tarihinde yine kefalet limit arttırımı ile kefalet limitlerinin toplam —– ulaştığı anlaşılmıştır. Davalı kefillerin sözleşmenin imzalandığı tarihte şirket yetkilisi oldukları, eş rızasına gerek olmadığı,kefalet tarihi, kefil olunan miktarın azami rakamının belirtildiği, kefelat şeklinin müteselsil kefil olduğunun belirtildiği, kısacası kefaletin şekil şartlarının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalanmış sözleşmenin 10.5. Maddesi “Müşteri’nin kredi borcunu (—- masraf, ——– altındaki ücreti ödeme tarihinde/—– ödenmemesi veya borcun sözleşme kapsamında muaccel hale gelmesi halinde; Müşteri, borcun hangi tür krediden doğduğuna ve kredi vadesine bakılmaksızın alacağın muaccel hale geldiği tarihten —– çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının 2 katı oranında gecikme sizi ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder.” hükmünde olduğu anlaşılmıştır.
—–kararında “….—- bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak hesabın kapatıldığı tarih itibariyle davalının kullandığı ticari krediye uygulanan akdi faiz belirlendikten sonra temerrüt tarihine kadar bulunan alacağa akdi faiz işletilip, temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar sözleşmenin 45. Maddesindeki düzenleme uyarınca temerrüt faizi uygulanmalıdır.” belirtmiştir. Sözleşmede “….alacağın muaccel hale geldiği tarihten itibaren bankaca borçlu cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının “— muaccel hale geldiği ve davalı banka en yüksek faiz oranının %29,40 olarak bildirdiği, sözleşme şartlarına göre 2 katı %58,80 olarak tespit edilmektedir. Ancak davacı bankanın icra takibinde %66 oranında temerrüt faizi talep ettiği anlaşılmış olup tespitin üstündeki kısım yerinde değildir.
Takip öncesi davalılardan — kat ihtarının bila tebliğ iade döndüğü anlaşılmıştır.
—— Sayılı ilamında “….—- kefile tebliğ edilmedi ise kefilin temerrüdünün, takip tarihinde başladığı kabul edilir…” belirtmiştir.
—–…..Kefil, takipten önce temerrüde düşürülmemişse hesap kat tarihinden takip tarihine kadar işleyen — limiti dahilinde sorumlu olur. Temerrüt için hesap kat ihtarının kefile tebliği şarttır. Asıl borçlu yönünden sözleşmede, belirlenen adrese tebligat çıkartılması ve tebliğ edilememesi halinde de temerrüdün gerçekleşeceğine ilişkin hüküm konulmuş olması halinde İİK. 68/b maddesi uyarınca asıl borçlu yönünden temerrüt oluşur ise de bu hükmün kefil yönünden uygulanması mümkün değildir…..” belirtmiştir. Davalı kefil —–ihtarının tebliğ edilememesi karşısında bu kefilin temerrüdü takip tarihinde başlamıştır.
—— Sayılı ilamında “… dava konusu genel kredi sözleşmesine dayalı kredi borcunun hesaplanmasında, bankanın hesap kat tarihine kadar ve kat tarihinden temerrüde kadarki sürede —- faiz işletip, bulunan toplamın asıl alacağı oluşturacağı ve temerrütten itibaren de bu asıl alacağı oluşturan toplam tutara temerrüt faizi işletilebileceğinin dikkate alınması..— Sayılı ilamında “… hesabın kat edildiği tarih itibariyle alacağın ulaştığı miktar belirlenerek temerrüt tarihine kadar akdi faiz hesaplanıp bulunan akdi faiz — edilerek temerrüt tarihi itibariyle asıl alacak bulunmalı ve bu alacağa temerrüt tarihinden takip tarihine kadar olan — bunun gider —-uygulanarak bankanın asıl borçludan isteyebileceği miktar saptanmalı ” gerekçeleri ile asıl alacağın ne şekilde hesaplanması gerektiğini belirtmiştir.
Yukarıda ifade edildiği üzere davalılardan ——temerrüdü takip tarihinde başlamıştır.Bu kişinin takip öncesi temerrüde düşürülmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle yukarıda belirtilen emsal yüksek mahkeme kararları gereği bu davalı — hesap kat tarihinden —- tarihine kadar davaya konu krediye uygulanan %25,08 akdi faiz oranı üzerinden hesaplanacak akdi faizden ve faizin gider vergisinden sorumludur. Kat——– olup kat tarihi ile takip tarihi arasında işlemiş akdi——– Davacının davalı —– alacağı toplam ——
Davalı —- tarihinde temerrüde düşmüştür.Temerrüt tarihi itibarı ile davacı bu davalıdan 1.366.126,76 TL alacaklı ise de davacı bankanın takip talebinde asıl alacağı 1.361.860,31 TL olarak belirttiği görülmüştür. Taleple bağlılık ilkesi gereği bu rakam esas alınmış temerrüt tarihi ile takip tarihi arasındaki sürede alacağa tespit edilen %58,80 oranında temerrüt faizi işletilmiş davacı bankanın bu davalıdan —işlemiş faiz,— masraf olmak üzere toplam —alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı, denetime el verişli bulunan bilirkişi Ek raporu birlikte değerlendirilmiş davanın kısmen kabulüne ve likit asıl alacağa vaki haksız itiraz nedeni ile davalıların asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
Davanın kısmen kabulü ile;
1-Davalıların—- sayılı dosyasına vaki itirazlarının kısmen iptali ile;
a-Takibin davalı —– asıl alacak, 42.263,06 TL işlemiş faiz, ——olmak üzere toplam —- üzerinden devamına,
b-Takibin davalı ——– yönünden; —-asıl alacak, 28.324,14 TL işlemiş faiz, —-masraf olmak üzere toplam —-devamına,
c-Likit asıl alacağa vaki haksız itiraz nedeni ile asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 oranındaki—- inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine( Davalı— sorumluluğu — ile sınırlı olmak üzere)
d-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %58,80 oranında temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden %5 gider vergisi işletilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken —nispi harçtan peşin alınan —–mahsubu ile bakiye kalan 78.716,46 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine, (Davalı — sorumluluğu —-ile sınırlı olmak üzere)
3-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 17.445,68 TL nispi harç olmak üzere toplam 17.500,08 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 166,00 TL tebligat ve müzekkere masrafı olarak toplam 1.666,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.623,72 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, ( Davalı— sorumluluğu — ile sınırlı olmak üzere )
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan —- 13. Maddesi gereği 82.070,61 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya ödenmesine,( Davalı —- sorumluluğu — ile sınırlı olmak üzere )
7-Karar tarihinde yürürlükte —–13/(1) maddesi gereği red edilen miktar üzerinden hesaplanan —— nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle kendisini vekille temsil ettiren davalılara ödenmesine ( Davacının davalılardan —- karşı olan vekalet ücreti borcu ——– ile sınırlıdır. )
8-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
9—– bütçesinden karşılanan —– —– ücretinin kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 1.325,17 TL sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen ,34,83 TL sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, (davalı —- sorumluluğu —- ile sınırlıdır. )
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekili ile davalı ———-karşı, diğer davalının yokluğunda, verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı