Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/541 E. 2021/901 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/541 Esas
KARAR NO: 2021/901
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2020
KARAR TARİHİ : 02/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin maske alımı işi ile ilgili davalıya — ödeme yaptığını, bunun yanında — verildiğini ancak davalının maskelerin tamamını üreterek teslim etmediğini, bunun üzerine — tarihinde imzalanan protokol ile teslim edilen ve edilecek üründen sonra bakiye —- tutarın———- ayında davalı tarafından müvekkile ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalıya verilen kumaşın müvekkile iade edileceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalının — iade etmediğini, bu nedenle — Sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, borcun— taksitte ödeneceği konusunda davalının taahhüt verdiğini, dava açılış tarihi itibariyle — taksitin ödendiğini, — ihlal edildiğini, ayrıca davalının — ayında ödeyeceğini taahhüt ettiği — ödememesi üzerine —Sayılı dosya ile de icra takibi başlatıldığını fakat takibe kötü niyetle itiraz edildiğini, anılan nedenlerle —–Sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptalini, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin geçersiz olduğunu, zira tarafların açıkça belirtilmediğini, ek protokolde de aynı durumun olduğunu, protokolde belirtilen edimlerin tam olarak neyi ifade ettiğinin bilinmediğini, müvekkilin icra tehdidi altında ödeme yaptığını, borcun aslının kabul edilmediğinden hareketle davanın reddini, davacıya ödenmiş olan bedellerin müvekkile ödenmesini talep etmiştir.
RAPOR:Bilirkişi raporunda özetle;”Her iki tarafa ait yasal defterlerin —- belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, — uygun olarak noter açılış kapanış tasdikleri ile — süresi içerisinde alındığı, dolayısıyla her iki taraf ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğu, —- tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının — borçlu olarak, aynı tarih itibariyle davalı nezdinde davacının —- alacaklı olarak göründüğü, davalı tarafından düzenlenen ——- faturanın davacı nezdinde kayıtlı bulunmadığı, faturanın davacıya teslim edildiğini gösterir nitelikte tespite elverişli belgenin ibraz edilmediği, Davalının geçersiz olduğunu savunduğu protokol hükümlerinin taraflar arasındaki ticari işlemlere konu olduğu, protokolün — davacıya toplamda — edileceğinin belirtildiği, buna karşın —- adet ürünün davacıya teslim edildiği, kalan —– numaralı irsaliye ile davacıya teslim edildiğinin belirtildiği, —–isimli şahsın imzasının bulunduğu, anılan şahsın davacı ile olan bağının dosya kapsamından tespit edilemediği, hususla ilgili nihai değerlendirmenin —- takdirinde olduğu, Davalının —diğer icra dosyasına —tarihinde gerçekleştirdiği toplamda — tutarlı ödemenin gerçekleştirdiği, davalı ticari defterlerinden görüldüğü üzere davalının —- tutarlı olarak ikinci bir ödeme gerçekleştirdiği, ödenen bu tutarla ilgili olarak her iki icra dosyasında tahsilat makbuzu görülemediği, dolayısıyla davalının gerçekleştirdiği —- tutarlı ödemenin huzurdaki davaya konu alacak iddiasından tenzil edilip edilemeyeceği hususuyla ilgili olarak nihai değerlendirmenin — takdirinde olduğu, Taraflar arasında akdedilen —istinaden davacının — tutarlı kalan bakiyenin — tekabül eden — tutarlı ödemeyi huzurdaki davaya konu —- icra dosyası ile talep ettiği, ilgili protokolün fiilen uygulanmasından dolayı geçerli olduğu kanaatinin — benimsenmesi durumunda davacının alacak iddiasına iştirak edildiği, Takip ile ticari temerrüt faizi üzerinden —- birikmiş faiz talep edildiği, muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu (TBK.m.117/1): bu yönde temerrüt ihtarına dosyaya rastlanılmadığından birikmiş faiz talebine, mevcut delil durumuna nazaran iştirak edilmediği” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Dosyada mübrez —- isimlerinin yer aldığı protokol içeriğinde— tutarlı ürünün— tarafından teslim alındığı, —tarihine kadar — tarafından —tarafından —- kumaşın iade edileceği belirtilmiştir.
Her ne kadar dava dilekçesinde ve ——– dosyasında mevcut takip talebinde taraflar arasındaki ilişkiyi cari hesap ilişkisi olarak nitelendirilse de taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir.
—– maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Yukarıda belirtilen ticari defterlerin delil niteliği ile faturaların delil niteliğine ilişkin açıklamalar sonrasında eldeki dosya incelendiğinde taraf şirketlerin defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, noter açılış-kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı, bu haliyle ticari defterlerin delil niteliğini haiz olduğu anlaşılmıştır. Eldeki uyuşmazlığa konu davada mahkememizce ticari defterlerin sunulması için inceleme günü belirtilmek suretiyle ara karar kurulmuş davalı ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmiştir. Davalı şirketin kendi ticari defter ve kayıtlarında davacı şirkete —borçlu olduğu bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya konulmuştur. Zira — tarihli bilirkişi raporunun — bu husus ile alakalı olarak; — takip tarihi itibariyle davalı nezdinde davacı —-alacaklı olarak görünmektedir.” şeklinde tespitlere yer verildiği görülmüştür.
Taraf ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve bu nedenle davalı ticari defterlerinde kendi aleyhine olan hususun tespit edilmesi karşısında davalı vekilinin taraflar arasında imzalandığı anlaşılan protokolün geçersiz olduğuna yönelik itirazlarının yerinde olmadığı değerlendirilmiş olup taraf ticari defter ve kayıtlarında yer alan tespitler nazara alınarak davacının davasını ispat ettiği anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu—– kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir. Taraflar arasında akdedilen — maddesine istinaden davacının — tutarlı kalan bakiyenin %25’ine tekabül eden —- tutarlı ödemeyi talep etmesi nedeniyle davalının tek başına alacağı hesaplayabileceği anlaşılmakla davacının alacağının likit olduğu değerlendirilmiş kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Takip ile ticari temerrüt faizi üzerinden — birikmiş faiz talep edildiği anlışmaktadır. Muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu —davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair bilgi ve belgenin dosyaya kazandırılmadığı anlaşılmakla davacının faiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davada reddedilen miktarın — kesinlik sınırı olan — altında kalması nazara alınarak kesin olarak karar verilmiştir. —- karar sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; —altına alınan miktarın yıllar itibariyle yeniden değerlendirme oranları nazara alındığında — istinaf kesinlik sınırı olan —-altında kaldığı, dolayısıyla istinafa gelen davalı yönünden kabul edilen dava miktarı itibariyle mahkeme kararının tutar itibariyle kesin nitelikte olduğu anlaşıldığından tarafça yapılan istinaf başvurusunun bu sebeplerle reddinin gerekeceği, kanunun bahşetmediği bir hakkın ise mahkemece taraflara verilemeyeceği, dolayısıyla yerel mahkeme kararında istinaf yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesinin taraflar lehine kazanılmış hak doğurmayacağı üzere davalı vekilinin istinaflarının esastan incelenemeyeceği anlaşılmıştır. ” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından — takip dosyasına yapmış olduğu itirazın — üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan — üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 9.986,92 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 1.773,09 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.213,83‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 1.773,09 TL peşin harç toplamı 1.827,49‬ TL ile 1.546,00 TL (Bilirkişi ücreti, tebligat gideri, e-tebligat gideri, müzekkere gideri ve dosyadaki diğer masraflar) olmak üzere toplam 3.373,49‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,99 ve red 0,01 oranına göre hesaplanan 3.339,75 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin 0,99 kabul oranına göre 1.306,8‬0 TL’sinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin 0,01 red oranına göre 13,2‬0 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 17.839,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 609,17 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, reddedilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması nazara alınarak davanın reddedilen kısmı bakımından KESİN olarak; kabul edilen miktar bakımından kesinlik sınırının üstünde kalması nazara alınarak davanın kabul edilen kısmı bakımından gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde ——- Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı 02/12/2021