Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/529 E. 2021/523 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/529 Esas
KARAR NO : 2021/523

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2020
KARAR TARİHİ : 24/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —– harç tarihli dava dilekçesinde özetle;Davacının alacağı sebebiyle——- dosyası ile icra takibi açıldığını, davalının herhangi borcu olmadığını belirterek alacağın tamamı ile tüm ferilerine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, söz konusu itirazın tamamen haksız ve kötü niyetli olup alacağı sürüncemede bırakmak amaçlı olduğunu, bu nedenle iş bu itirazın iptali davasını açma gereği doğduğunu, davacı taraf ile davalı taraf arasında —– ticari ilişki olduğunu, Bu alım-satım ilişkisine ve borca —- tarihli fatura,—- tarihli fatura olduğunu, davalı tarafın kendisine ocak ayından itibaren verilen —– karşılığı olarak ödemenin istenmesine rağmen hiçbir ödeme yapmadığını, davacının, davalının haksız ve dayanaksız itirazı neticesinde zarara uğradığını sonuç olarak; yukarıda açıklanan sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, Davalının icra dosyasına haksız itirazının iptali ile takibin devamına, Davalı yanın %20 den az olmamak icra inkar tazminatına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın, davalı şirket aleyhine —– sayılı dosyası ile icra takibi başlatmış olduğunu, icra takibine taraflarınca itiraz edilerek takibin durdurulduğunu,ve davacı tarafından sayın mahkemenizde görülmekte olan iş bu davanın ikame edildiğini, davalı şirketin, davacının dilekçesinde ve ödeme emrinde belirttiği takibe konu faturalar dayanağından borcu bulunmadığını, faiz başlangıç tarihinin neye göre saptandığı, hangi——-işletildiğinin açıklanmadığını, hangi dönemi kapsadığı belli olmayan işlemiş ve işleyecek faize itiraz edildiğini, davacı tarafın iddiasını aksine alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatı oluşmadığını, borçlunun borç tutarını tayin etmesinin mümkün bulunması ve yalnız başına ne kadar borçlu olduğunun tespit edilebilir durumda olması gerektiğini, bunlar yoksa likti alacaktan söz edilemeyeceğini, davalı şirketin takibe konu edilen fatura alacağından, cari ilişkiden dolayı herhangi bir borcunun olmadığını, takip dayanağının tarafların cari kayıtlarına ve ticari defterlerine işlenip işlenmediği belirlenmeksizin karar verilmesi —- ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın alacağı ispat etmek zorunda olduğunu, ispat yükünün davacı tarafta olup takip dayanağı faturalardan dolayı alacaklı olduğunu ispat etmesi gerektiğini sonuç olarak; yukarıda açıklanan sebeplerle davalı şirketin herhangi bir borcu bulunmaması sebebiyle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ———- tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu vekilinin 04/07/2019 tarihinde itiraz dilekçesi sunarak takibi durdurduğu görülmüştür.
25/02/2021 tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 09/04/2021 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle;
“——. İcra dosyası yönünden;
Huzurdaki dava, davacı tarafından, davaya konu borca, toplam 14.207,34-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek adi kanuni faizi, icra harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin tahsili için davalı aleyhinde ——- dosyasında başlatılan takibe davalının yaptığı itirazın iptali davası olduğu,
1. Tarafımdan yapılan inceleme ve hesaplama sonucunda;
a.Davacının davalıdan talepte bulunup bulunamayacağı Sayın Mahkemenin takdirinde olup icra takibine konu asıl alacak miktarının 14.207,34-TL olduğu, (Talep: 14.207,34-TL)
b.Sayın mahkeme tarafından davacı lehine alacağa hükmedilmesi durumunda konu alacak için takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2. Maddesi gereğince avans faizi talep edebileceği, (Talep: 414,44-TL)
c.Yukarıda açıklanan sebeplerle, takdiri Sayın mahkemeye ait olmak üzere Davacının; davalı tarafından ——yapmış olduğu itirazın, hükmolunacak davacı alacağı yönünden iptalini isteyebileceği,
d.Davacının icra inkâr tazminatı talebinin takdirinin Yüce mahkemeye ait olduğu,
Sayın mahkemeniz tarafından mezkûr dosyada resen bilirkişi seçilmem üzere tarafıma tevdi edilen dosya incelenmiş olup, davacının iddia ettiği alacağının dava dosyasına sunulan evrakların tetkikinden yukarıda hesaplanan toplam sonuçlar tespit edilmiş olup huzurdaki davada, Davacı adına tahakkuk etmiş bir alacak ———davalı —— etmiş bir borcun bulunup bulunmadığı hakkında takdir yetkisi yüce mahkemenindir.” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak — Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,— düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.Ticari defterlerin delil olması için gerekli şartlar HMK’nın 222/2 maddesinde “Ticari —- olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. ” ifadesi ile sayılmıştır. Buna göre ticari defterlerin delil olması için;a) Ticari bir dava olması,
b) Uyuşmazlık konusunun her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir işlemden kaynaklanması,
c) Ticari defterler kanuna —– tutulmuş olması,
d) Ticari defterlerin —– onaylarının yapılmış olması,
e) Uyuşmazlık konusu işle ilgili olarak defterlere geçirilen tüm kayıtların birbirini doğrulamış olması gerekir.7251 sayılı kanunla yapılan değişiklik ile davalının ticari defterlerini sunmaması halinde davacı kayıtlarının davacı lehine(aleyhine kayıtların ise aleyhine ) olacağı düzenlenmekle görüş ayrılıklarına temel teşkil eden kanunun ilk düzenlendiği zaman var olan eksiklik giderilmiştir.Nitekim burada unutulmaması gereken husus davacı ticari defterlerinin 6100 sayılı HMK’nın 222/2.maddesine uygun tutulmuş olmasıdır.Davacı ticari defterlerinin usulune uygun olmaması halinde davacı lehine delil teşkil etmeyecek ve 6100 sayılı HMK’nın 222/4.maddesi uyarınca aleyhine delil olacaktır.Nitekim defter inceleme ara kararı sonrasında mahkememize sunuln davacı ticari defterlerinin iddialarını doğrular nitelikte olduğu görülmekle faturanın ispat gücü ve ticari defterlerin ispat gücü göz önüne alınarak faturalara konu edimlerin davacı tarafından ifa edildiği kabul edilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında inceleme günü belirlenmesi ve ticari defterlerin sunulmaması halinde yaptırımının ne olacağına ilişkin ihtarat içeren açıklamanın mahkemizce ara karar altına alındığı ancak davalının ticari defterlerini sunmadığı ;davacının sunmuş olduğu ticari defterlerinde yer alan kayıtların ise iddiasını doğrular nitelikte olduğu görülerek davanın asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmiştir.Takip öncesinde davalı temerrüde düşürülmediğinden ve TTK 1530 yalnızca tedarik sözleşmeleri için geçerli olduğundan işlemiş faiz yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Alacağın faturaya bağlı olması ve niteliği itibariyle belirli-likid olması gözetilerek asıl alacak miktarı üzerinden %20 icra-inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
Davalının—– esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 14.207,34 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin kabul edilen asıl alacağa takip talebi doğrultusunda yasal faiz işletilerek devamına,
2-Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 14.207,34 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 14.207,34 TL lik kısım yönünden alınması gereken 970,50 TL harçtan peşin alınan 176,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 794,20 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 176,60 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan —- gereken 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan —-. 13/2’ye göre alınması gereken 414,44 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 35,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 835,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 811,33 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Kabul red oranına göre belirlenen 1.282,58 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 37,41 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.