Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/527 E. 2022/274 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/527 Esas
KARAR NO : 2022/274
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2020
KARAR TARİHİ : 19/04/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili — harç tarihli dava dilekçesinde özetle;Davacı şirketin uzun yıllardır tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini ve yüzlerce firma ile işbirliğinde bulunduğunu, davacı ile davalı yan arasında yapılan görüşmeler sonucu taraflar arasında kumaş alım satımı hususunda anlaşıldığını, ticari faaliyet kapsamında birden —– gerçekleştiğini, sözlü olarak varılan anlaşma uyarınca farklı zaman ve miktarlarda olmak üzere toplamda—–tedarik edildiğini, söz konusu alımlara ilişkin ilgili faturaların keşide edilerek davalıya ve davalı çalışanlarına imza karşılığı teslim edildiğini, davacı yan tarafından, davalı aleyhine —– numaralı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının herhangi borcu olmadığını belirterek alacağın tamamı ile tüm ferilerine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, söz konusu itirazın tamamen haksız ve kötü niyetli olup bu nedenle iş bu itirazın iptali davasını açma gereği doğduğunu, davalı yana imza karşılığı tebliğ edilen İcra Takibine konu faturalara yasal süresi içinde herhangi bir itirazda bulunulmadığını, davalı tarafça içeriği kabul edilen ancak herhangi bir ödeme yapılmayan faturalar için davalı şirketçe uzunca bir zaman şifahi görüşmeler yapıldığını, iyi niyet gösterilerek davalı şirkete zaman tanındığını, buna karşın herhangi bir ödeme yapılmadığını davalı şirkete olan güveninin sarsıldığını, nihayetinde her bir faturanın vade tarihinden itibaren başlayan faizi ile birlikte davacı yana ödenmesi talepli olarak icra takibinin açılması zarureti hasıl olduğunu, davalı tarafın faiz türü ve oranına ilişkin itirazlarının hukuki bir dayanağının olmadığını, sonuç olarak; yukarıda açıklanan sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, Davalının icra dosyasına haksız itirazının iptali ile takibin devamına, Davalı yanın %20 den az olmamak icra inkar tazminatına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafın, davalı şirket aleyhine —– sayılı dosyası ile icra takibi başlatmış olduğunu, icra takibine taraflarınca itiraz edilerek takibin durdurulduğunu,ve davacı tarafından sayın mahkemenizde görülmekte olan iş bu davanın ikame edildiğini, davalı şirket ile davacı şirket arasında uzun yıllar öncesine dayanan süreklilik arz eder şekilde bir ticari ilişki mevcut olduğunu, —- aralığında davalı şirket tarafından davacıdan kumaş alımı gerçekleştirildiğini, ancak kumaşların yazlık kumaşlar olması ve yaşanan pandemi sebebi ile ürünlerin iadesine ilişkin olarak davacı tarafla görüşmeler neticesinde ürünlerin bir kısmının iadesi bir kısmının ise bedelinin ödenmesi hususunda taraflar uzlaşmaya vardıklarını, bu uzlaşmaya istinaden iade edilmeyecek ürünlere ilişkin olarak davalı şirket tarafından—– tarihli ve — meblağlı çek keşide edilerek davacı şirkete teslim edildiğini, ancak davacı tarafın vade tarihinin çok uzun olduğundan bahisle söz konusu çeki müvekkil şirkete iade ederek, evvelce teslim almayı kabul ettiği ürünleri ise teslim almaktan imtina ettiğini, davacı tarafça faturalara müvekkil şirket tarafından itiraz edilmediğinden davalı şirketten alacaklı olduğu iddia edildiğini, ürünlerin iadesine yönelik olarak taraflar arasında sürdürülen görüşmelerin varlığı sebebi ile faturaları içeriğine itiraz edilmediğini, davalının iyi niyetle davacının ürünleri iade alacağı beklentisinde iken davacı tarafın davalı şirket aleyhine icra takibi başlatmasının davacı tarafın kötüniyetle hareket ettiğine işaret ettiğini, taraflar arasındaki anlaşmaya göre —- daha altındaki ürünlerin numune olarak gönderileceğini, davacı tarafın numune olarak göndermiş olduğu ürünlere ilişkin olarak da müvekkil şirket adına fatura düzenlemiş olduğunu ve aralarındaki anlaşmaya aykırı hareket ettiğini, davanın kabul edilmesi şeklinde yorumlanmaması kaydıyla; davaya konu —– aralığında davalı yana düzenlenen faturalara konu ürünlerin muhafaza edildiğini, taleple birlikte iş bu ürünlerin aynen iadesine hazır olunduğunu, sonuç olarak; yukarıda açıklanan sebeplerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı—-yapılan itiraın iptali davasıdır.
—–içerisine celp edildiği görüldü.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
— tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve — tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
“Huzurdaki dava, davacı tarafından, davaya konu borca,— asıl alacağa takip tarihinden itibaren asıl alacağa —mevduatına uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi, icra harç ve giderleri, avukatlık ücreti tahsili için davalı aleyhinde — Numaralı dosyasında başlatılan takibe davalının yaptığı itirazın iptali davası olduğu,
1. Tarafımdan yapılan inceleme ve hesaplama sonucunda;
a.Davacının davalıdan talepte bulunup bulunamayacağı —– takdirinde olup icra takibine konu toplam alacak miktarının — olduğu, —
b.Sayın mahkeme tarafından davacı lehine alacağa hükmedilmesi durumunda konu alacak için takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek — oranlardaki faizi talep edebileceği,
c.Yukarıda açıklanan sebeplerle, takdiri Sayın mahkemeye ait olmak üzere Davacının; davalı tarafından—Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın, hükmolunacak davacı alacağı yönünden iptalini isteyebileceği,
d.Davacının icra inkâr tazminatı talebinin takdirinin —– ait olduğu,
Sayın mahkemeniz tarafından mezkûr dosyada resen bilirkişi seçilmem üzere tarafıma tevdi edilen dosya incelenmiş olup, davacının iddia ettiği alacağının dava dosyasına sunulan evrakların tetkikinden yukarıda hesaplanan toplam sonuçlar tespit edilmiş olup huzurdaki davada, Davacı adına tahakkuk etmiş bir alacak veyahutta davalı adına tahakkuk etmiş bir borcun bulunup bulunmadığı hakkında takdir yetkisi yüce mahkemenindir.” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizin—-celse tarihli duruşmasında ” tahsil edilen çek bedelleri var ise bunları bakiyeden düşmek ve taraf defterleri arasında davalı iddiası doğrultusunda faturalar kaynaklı fark olup olmadığı, takip faturalara değil de açık hesap ilişkisine dayalı olduğundan yalnızca dava dilekçesinde belirtilen faturalardan ziyade var ise taraflar arasındaki tüm kayıtların incelenmesi gerektiğinden taraf defterleri arasında davalı itiraz dilekçesinde belirttiği şekilde farklar bulunuyor ise bu farkların hangi faturalardan kaynaklandığı, mal teslimine ilişkin ticari ilişkiden kaynaklanan faturalara ilişkin fark var ise bu faturaya ilişkin düzenlenen ve davacı tarafından sunulan imzalı sevk irsaliyesi bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise bu faturalara dayalı mal teslimi hususu sübut bulacağından davalının defterine kaydetmediği bu faturalara ilişkin süresi içerisinde kesilmiş davalıya ait iade faturası bulunup bulunmadığı hususlarında ” ek rapor alınmasına karar verilmiş olup bilirkişiye — tarihinde dosya tevdi edilmiştir.
Bilirkişi 1. Ek Raporunda özetle:
— İcra dosyası yönünden Huzurdaki dava, davacı tarafından, davaya konu borca, — asıl alacağa takip tarihinden itibaren asıl alacağa —-uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi, icra harç ve giderleri, avukatlık ücreti tahsili için davalı aleyhinde —- Numaralı dosyasında başlatılan takibe davalının yaptığı itirazın iptali davası olduğu,
1. Tarafımdan yapılan inceleme ve hesaplama sonucunda;
a.Davacının davalıdan talepte bulunup bulunamayacağı —takdirinde olup icra takibine konu toplam alacak miktarının ——
b.Sayın mahkeme tarafından davacı lehine alacağa hükmedilmesi durumunda konu alacak için takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek —- değişen oranlardaki faizi talep edebileceği,
c.Yukarıda açıklanan sebeplerle, takdiri Sayın mahkemeye ait olmak üzere Davacının; davalı tarafından —– yapmış olduğu itirazın, hükmolunacak davacı alacağı yönünden iptalini isteyebileceği,
d.Davacının icra inkâr tazminatı talebinin takdirinin — ait olduğu,
Sayın mahkemeniz tarafından mezkûr dosyada resen bilirkişi seçilmem üzere tarafıma tevdi edilen dosya incelenmiş olup, davacının İddia ettiği alacağının dava dosyasına sunulan evrakların tetkikinden yukarıda hesaplanan toplam sonuçlar tespit edilmiş olup huzurdaki davada, —– adına tahakkuk etmiş bir alacak veyahutta davalı adına tahakkuk etmiş bir borcıın bulunup bulunmadığı hakkında takdir yetkisi yüce mahkemenindir.” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizin — celse tarihli duruşmasında — çekler için davalı vekilinin sunmuş olduğu çek görüntüleri eklenmek suretiyle tekrardan —- çeklerin ibraz edilip edilmediği, edilmiş ise ibraz anındaki çeklerin önlü ve arkalı fotokopilerinin gönderilmesinin istenmesine, gelecek müzekkere cevabı doğrultusunda ek rapor alınmasına gerek olup olmadığının değerlendirilmesine, ” şeklinde ara karar kurulmuş olup — tarihinde dosya bilirkişi tevdi edilmiştir.
Bilirkişi 2. Ek raporunda özetle;
—- dosyası yönünden
Huzurdaki dava, davacı tarafından, davaya konu borca,— asıl alacağa takip tarihinden itibaren asıl alacağa —mevduatına uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi, icra harç ve giderleri, avukatlık ücreti tahsili için davalı aleyhinde —–Numaralı dosyasında başlatılan takibe davalının yaptığı itirazın iptali davası olduğu,
1. Tarafımdan yapılan inceleme ve hesaplama sonucunda;
a.Davacının davalıdan talepte bulunup bulunamayacağı — takdirinde olup icra takibine konu toplam alacak miktarının —–
b.Sayın mahkeme tarafından davacı lehine alacağa hükmedilmesi durumunda konu alacak için takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek—– oranlardaki faizi talep edebileceği,
c.Yukarıda açıklanan sebeplerle, takdiri Sayın mahkemeye ait olmak üzere Davacının; davalı tarafından —– Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın, hükmolunacak davacı alacağı yönünden iptalini isteyebileceği,
d.Davacının icra inkâr tazminatı talebinin takdirinin Yüce mahkemeye ait olduğu,
Sayın mahkemeniz tarafından mezkûr dosyada resen bilirkişi seçilmem üzere tarafıma tevdi edilen dosya incelenmiş olup, davacının iddia ettiği alacağının dava dosyasına sunulan evrakların tetkikinden yukarıda hesaplanan toplam sonuçlar tespit edilmiş olup huzurdaki davada, Davacı adına tahakkuk etmiş bir alacak veyahutta davalı adına tahakkuk etmiş bir borcun bulunup bulunmadığı hakkında takdir yetkisi yüce mahkemenindir.” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler ,içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Eldeki dava incelendiğinde taraflar arasında ticari ilişki olduğu ihtilafsız olup davalı tarafından ürünlerin yazlık kumaş olması nedeniyle iade süreci olduğu ( ayıp iddiası ) ve ödeme iddiası ileri sürülmüştür.TMK 6 ve 6100 sayılı HMK’nın 190.maddesi uyarınca ürünlerin anlaşmadan farklı ürünler olduğu ya da ayıplı olduğunu ispat külfeti davalı üzerindendir.Davalının bu iddialarını yazılı delille kanıtlayamadığı ve bu yönde herhangi bir delil sunmadığı görülmekle ödeme iddiası doğrultusunda yapılan araştırmada davalı tarafından bildirilen çeklerin tamamının davacı kayıtlarında kayıtlı olduğu ve davacının ödeme iddiasına konu çekleri borçtan düşmüş olduğu görülmekle bilirkişi 2.ek raporuna itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Alacak talebi açık hesaba dayalı faturalardan kaynaklanmakla alacak belirlenebilir ve likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.İcra -inkar tazminatı bedeli takip tarihindeki yabancı paranın—- üzerinden hesaplanmıştır. —–Harç ve vekalet hesabı dava tarihindeki yabancı paranın—- oranı— üzerinden hesaplanmıştır.—
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile;—- sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin takip talebi doğrultusunda devamına,
2-Alacak belirli ve likit olduğundan yabancı para alacağının takip tarihindeki —oranı üzerinden hesaplanan— %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 31.127,91 TL harçtan, peşin yatırılan 4.903,04 TL harcın düşümü ile geri kalan 26.224,87 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 4.903,04 TL Peşin harç ve 54,40 TL başvurma harcı 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 96,30 TL posta gideri olmak üzere toplam 5.853,74‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 39.834,30 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
7- 1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/04/2022