Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/472 E. 2023/177 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/472 Esas
KARAR NO : 2023/177

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2020
KARAR TARİHİ : 23/02/2023

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/03/2021
KARAR TARİHİ : 14/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacının dava dilekçesinde özetle;Firmasının 01/04/2017 tarihinde ——verilmek üzere bayilik başvuru bedeli olan 35.000+kdv şeklinde ödeme yaparak taşeron firma adı ile hizmet sözleşmesi imzalamış olduğunu, Bu sözleşme hükümlerinin ifası amacı ile de bayilik ve marka kullanım bedeli adı altında ödenen ücreti o zamanki üstlenici alt işveren ——- banka aracılığı ile taksitler şeklinde ödemiş olduğunu, Her sene yenilenen sözleşme uyarıcında bayilik yenileme ücreti adı altında tarafınca 4.100 TL tutarında cari alacağından tutar kesmiş olduklarını, İşi alabilmek için, şu anki alt işveren ——- ile aralarında alt yüklenici olarak kendi hak ve menfaatlerini koruyacak maddelerin sözleşmeye dahil edilmesini talep edemediğimden, ticari Kanunlara da aykırı detayları sözleşmeye yazarak alt yüklenici olan taraflarını baskı altına almış olduklarını, Alt işveren ile aralarında 2 yılda bir şeklinde yenilen sözleşmelerinin 15/05/2020 tarihinde yenilenmiş olduğunu, Tarafına 24/09/2020 tarihinde yapılan—— yevmiye sayılı fesih ihtarnamesi gönderildiğini, sözleşmede bulunan (14.1.i)maddesi hükümlerince; sözleşmede açıkça tarafına herhangi bir neden göstermeksizin ve davacının zarar talep etme hakkı bulunmaksızın tek taraflı olarak fesih yetkisi verildiği ibaresinin yer aldığını,Firmasından herhangi bir yazılı ya da sözlü savunma alınmadan, ihtarname gönderilmeden yapılan fesih işleminin son derece hakkaniyet dışı olduğunu, Genel ekonomik, sektörel, bölgesel kriz veya zorlayıcı sebeplerden dolayı işyerinde sözleşmeli çalışan personel dahil, tarafına haksız yapılan tek taraflı sözleşme feshi firmasını çok zor durumda bırakmış olduğunu, Haksız fesih sebebi ile firmasının yapılan iş ve proje için o güne kadar yapmış olduğu ve yapmayı taahhüt ettiği masraf ve yatırımlardan doğan zararının giderimi için, ödenilen bedellerin iadesi için ve teminat mektubumun iadesi için mahkememize dava açmanın zaruri olduğunu, arz ve izah edilen nedenlerle, fazlaya ilişkin ve üçüncü kişilere karşı tüm talep hakları saklı kalmak kaydı ile, firmamın 65.100 TL tutarındaki alacağının davalıdan tahsiline ve bunu teminen Türk Ticaret Kanununun TTK Madde 18d. ,20 hükümleri uyarınca ——gemisi üzerine kanuni rehin hakkı tanınmasına, Davalı tarafça teminat mektubu yerine kaim olmak üzere teminat yatırılması halinde alacağın teminattan karşılanmasına imkân tanınmasına ve bu doğrultuda hüküm kurulmasına, Hüküm altına alınacak tazminata, dava tarihinden itibaren devlet bankalarınca uygulanan en yüksek mevduat faiz oranının uygulanmasına, Tüm yargılama giderleri ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle;Davacının 65.100 TL tutarında alacağı olduğu iddiasıyla taraflarına dava açtığını, Davacının 01.04.2017 tarihinde Müvekkil Şirketle bir ilgisi bulunmayan ——bayilik başvuru bedeli olarak 35.000TL+KDV ödeyerek hizmet sözleşmesi imzalamış olduğunu, ——- yerine alt işveren olarak gelen Müvekkil Şirket ile davacı arasında yeni bir sözleşme imzalanmış olduğunu, bu sözleşmenin 2 yılda bir yenilenmesinin kararlaştırıldığını, Müvekkil Şirket, davacıya—— Noterliğince 24.09.2020 tarihli İhtarname göndermiş ve bu yolla davacının faaliyet gösterdiği mağazanın yetkilerinin 09.10.2020 tarihi itibari ile iptal edileceğini ihtaren bildirmiş olduğunu, Bayilik sözleşme bedeli ve sözleşme yenileme bedeli adı altında yapılan ödemelerin ve davacı tarafından davalıya verilmiş teminat mektubunun iadesi konusunda çıkan uyuşmazlık üzerine tarafların, 06.10.2020 ve 14.10.2020 tarihleri arasında katıldıkları arabuluculuk oturumlarından sonuç alamamaları üzerine uyuşmazlığın mahkememize intikal ettiğini, açıklanan sebeplerle haksız davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Asıl dava, davacı ile davalı şirket arasında bayilik sözleşmesinin haksız fesih nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.Birleşen davada, davacı ile davalı şirket arasında bayilik sözleşmesinin haksız fesih nedeniyle teminat mektubunun iadesi ve ödenmeyen hakediş bedellerinin tahsilinin talebi istemine ilişkindir. Davacı taraf, davalının sözleşmeleri TMK’nın 2.maddesine aykırı biçimde haksız yere feshettiğini iddia etmiş, davalı taraf ise feshin haksız olmadığını, sözleşmeye uygun fesih yapıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Davacı ile davalı arasında belirsiz süreli “——- Bayilik Sözleşmesi” imzalanmıştır.Bayilik Sözleşmesinin SÜRELİH FESİH başlıklı 14.1. Maddesinde;” Kuruluş, sözleşme süresi içerisinde, herhangi bir sebep göstermeksizin 15 (onbeş) gün önceden yazılı bildirimde bulunmak kaydı ile sözleşmeyi dilediği zaman tek taraflı olarak tazminat, ceza, masraf vs. Ödemeksizin feshetme hakkına sahiptir.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı tarafından davacıya gönderilen ——Noterliğinin 24/09/2020 tarih ve —— yevmiye nolu ihtarname ile,— Sözleşmesinin 14.1. Maddesi uyarınca sözleşmenin tebliğ tarihinden itibaren 15 gün sonra geçerli olmak üzere feshedildiği belirtilmiştir.
Asıl Davada taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasındaki süresiz —– sözleşmesinin davalı tarafça tek taraflı olarak feshinin haklı olup olmadığı, feshi nedeniyle davacının 65.100 TL alacak hakkının olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Birleşen davada, davacı ile davalı şirket arasında bayilik sözleşmesinin feshinin haksız olup olmadığı, fesih nedeniyle teminat mektubunun iadesi ve ödenmediği ileri sürülen hakediş bedellerinin tahsili talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dosya kapsamında davacının alacağını ileri sürdüğü hususların hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususların bilirkişiye tespit ettirilmesi mümkün olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, kök bilirkişi raporuna bir dizi itirazların olması nedeniyle ek rapor aldırılmış, 28/02/2022 tarihli heyet bilirkişi raporunda; ” ——-ilgili faturanın sözleşme yenileme ücreti olup olmadığı hakkında tespit edilemediği, faturaların iptali veya ve ya itirazı hakkında dosya içerisinde davacı firmaya ait herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmadığı—— 2020 yılı Gelir Vergisi Beyanında—– firmasına herhangi bir borç/alacak bakiyesinin olmadığı—– davaya konu 20.000,00 TL teminat mektubunun —-Şubesi tarafından gönderilen ekstresi kontrol edildiğinde; 15.05.2020 tarihinde alındığı ve 18.05.2021 tarihinde teminat mektubunun iptal edildiği, bloke tutarının hesaptan nakit çekildiği.—- şeklinde tespitlere yer verildiği, mezkur bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğu kanaatine varılmıştır.Dijital —–Sözleşmesinin 14.1. maddesine göre, kuruluşa herhangi bir sebep göstermeksizin 15 (onbeş) gün önceden yazılı bildirimde bulunmak kaydı ile sözleşmeyi dilediği zaman tek taraflı olarak feshetme imkanı tanınmıştır.Sözleşmelerin taraflarının tacir olduğu dolaysı ile sözleşme hükümlerinin anlam ve sonuçlarını bilerek / isteyerek sözleşmeleri imzaladıklarının kabulü gerektiği, sözleşme hükümleri ahlaka ve emredici hukuk kurallarına aykırılık içermediği sürece geçerli olup taraflarını bağlayacaktır. Somut olayda taraflar arasındaki imzalanan sözleşmeler hukuken geçerli olup taraflar arasındaki uyuşmazlığın tarafların iradesini yansıtan sözleşme hükümlerine göre çözülmesi gerekecektir. Taraflar arasında sürekli borç doğuran bir sözleşme akdedilmiştir. Sürekli borç ilişkileri doğuran sözleşmeleri kendiliğinden sona erebileceği gibi bir hukuki işlemle de sona erdirilebilir. Tek taraflı bir hukuki işlemle son erdirilmesi fesih olarak adlandırılır. Fesih beyanının muhataba ulaşması ile sürekli borç ilişkisi sona erer. Davalı, olağan fesih hakkını kullandığını iddia etmiştir. Davacı ise fesih hakkının kötüye kullanıldığı iddiasındadır. Sözleşme ile kuruluşa 15 gün önceden bildirimde bulunma şartıyla herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeyi fesih hakkı tanınmıştır. Davalı şirket keşide ettiği ihtarnameler ile olağan fesih hakkını kullanırken sözleşmedeki sürelere riayet ettiği görülmektedir. Fesih hakkının, hakkın kötüye kullanılmasını teşkil etmeyecek şekilde kullanılması gerekir. Yani dürüstlük kurallarına uygun olarak kullanılmalıdır. Dürüstlük kuralına aykırı davranarak fesih hakkının açıkça kötüye kullanılması hukuken korunamaz. TMK 2/1.maddesine göre, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Fesih hakkı, başka bir kimseye zarar vermek, zora sokmak veya yasa dışı bir yarar sağlamak için kullanıldığı taktirde bu hakkın kötüye kullanılması söz konusu olmaktadır. Davacı yan davalının kullandığı fesih hakkını, kendisine zarar vermek, kendisini zora sokmak veya kendisi aleyhine yasa dışı bir yarar sağlamak için kullanıldığını ispat edememiştir.Alınan ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davacının kâr kaybı talebinin yerinde olmadığı, ödenmeyen hak ediş bedelinin bulunmadığı, teminat mektubunun ise iptal edilerek bloke tutarının hesaptan nakit çekildiği, bu haliyle hakkın kötüye kullanılması gibi bir durum söz konusu olmadığından bu yöndeki tazminat taleplerinin hem asıl dava dosyasında hem birleşen dava dosyasında yerinde olmadığı vicdani kanaatine ulaşılmıştır.Asıl ve birleşen dava konusu uyuşmazlıklarda, sözleşmenin feshinin haksız olmadığı, ayrıca fesih hakkı da kötüye kullanılmadığından, davacının müspet zararı kapsamında kar mahrumiyeti talebine yönelik davasının reddinde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
Asıl Dava Bakımından;
3-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.111,75 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 931,85‬ TL harcın davacıya İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 10.416,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
7-1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
Birleşen Dava Bakımından;
8-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.527,85‬ TL harcın davacıya İADESİNE,
9-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
10-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.ye göre tespit edilen 16.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
11-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
12-1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde——- Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.