Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/47 E. 2022/249 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/47 Esas
KARAR NO: 2022/249
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/02/2020
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili —- harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Cari hesap alacağından doğan alaca sebebi ile davalı aleyhine —– icra takibine davalı tarafça itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, alacağın likit olduğunu davalı borçlu tarafından kötü niyetli olarak itiraz edildiğini belirterek davalı borçlunun yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile takibin devamına, davalı itirazında kötü niyetli bulunduğundan dava miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep ettikleri ile dilekçeleri ekindeki Arabuluculuk Son Tutanağı, Muavin Defter görülmüştür.
Davalı vekilinin icra dosyasına itirazı dışında, davalının esas dosyaya sunduğu cevabi bir dilekçesi görülmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,açık hesap ilişkisine dayalı —- dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
—— sayılı takip dosyasının dosyamız arasına celp edildiği görüldü.
—–sistemi üzerinden dosyamız içerisine celp edildiği görüldü.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
Mahkememizin — tarihli ara kararı ile davalı tarafın ticari defterlerine ilişkin ara karar kurulmuş olup ara kararın davalı tarafa tebliğ edildiği, inceleme günü olarak tayine edilen —–davalı tarafın hazır bulunmadığı ve yerinde inceleme talebinde de bulunmadığına ilişkin tutanak tutulduğu görülmüştür.
— tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
“1.Davalı—– Mahkemenizde yapılan incelemelerde hazır bulunmamış, delil, belge ve defterlerini dosyaya ibraz etmemiş, ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu yer ile inceleme sırasında muhatap alınacak yetkili kişi bildiriminde de bulunmamıştır. —-uyarınca ticari defterlerini sunmayan davalı —- karşı taraf alacağının varlığını kabul etmiş sayılacağı takdirinin —— ait olduğu;
2.Davacı tarafa ait defter ve kayıtların incelenerek davalı ile aralarındaki açık hesap ilişkisi konusuna ilişkin —— tarihli Bilirkişi Raporunda özetle;
Taraflar arasında ticari br ilişkinin bulunduğu, bu ilişkinin örf ve adetlere göre yürütüldüğü, davacı defterlerinin genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine ve yasaya uygun olarak tutulduğu, defterlerin davacı iddialarını desteklediğini, defterlerin lehe delil teşkil edip etmeyeceği konusundaki nihai takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu , icra takibine konu edilen cari hesap bakiyesinin davacı defterlerinde kayıtlı olduğu,—– icra takibine konulan cari hesap kaynaklı bir alacağa hükmedilmesi durumunda asıl alacak —– hesaplanan faiz—- olmak üzere toplam —olduğu tespitinde bulunulduğu;” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”——-faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler ,içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
Eldeki dosya incelendiğinde takip sebebinin açık hesap ilişkisine dayandığı,mahkememizce yapılan ihtarata rağmen davalı tarafça ticari defterlerin ibraz edilmediği,davacı ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu ve davacı kayıtları ile takip talebindeki asıl alacak talebinin uyumlu olduğu,davalı tarafın ticari defterlerini sunmaması nedneiyle ticari defterlerin delil niteliğini düzenleyen 6100 sayılı HMK’nın 222.maddesi uyarınca usulüne uygun tutulmuş davacı kayıtlarının davacı lehine delil teşkil ettiği görülmekle asıl alacak yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.Ancak ——uygun temerrüt ihtarı bulunmadığından temerrüt takiple gerçekleşeceğinden işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Asıl alacak likit ve belirlenebilir olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; —— asıl alacak üzerinden iptaline, takibin kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren talep doğrultusunda %9 faiz işletilerek devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen asıl alacak likit ve belirli olduğundan 142.338,18 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 142.338,18 TL lik kısım yönünden alınması gereken 9.723,12 TL harçtan peşin alınan 2.085,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.637,79 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 2.085,33 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 17.472,13 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan A.A.Ü.T.’ye göre alınması gereken 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 1.550,00 TL bilirkişi ücreti ve 293,5 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.843,5‬0 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 1.519,73 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Kabul red oranına göre belirlenen 1.088,18 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen 231,82 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/04/2022