Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/436 E. 2021/710 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/436 Esas
KARAR NO: 2021/710
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/10/2020
KARAR TARİHİ : 06/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Banka ile dava dışı borçlu —- kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi üzerine hesabın—– üzerinden icra
takibine geçildiğini, müvekkili banka lehine tesis edilen ipotekler, davadışı kredi borçlusunun borçlarını teminat altına almış olup müteselsil kefil hakkında yasal takip
işlemlerine başlanılmasına yasa ve usule aykırı bir husus bulunmadığını, davalı borçlu
tarafından borcun tamamına , faize ve faiz oranına itiraz edildiğini, hesabın kat edilmesiyle
birlikte müvekkili banka alacağının muaccel hale geldiğini, açıklanan nedenlerle ve fazlaya
ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalı borçluların usul ve yasaya aykırı
itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmesi gerektiği iddiasında bulunduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi gerektiğini dava ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalıya usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesi tebliğ edilmiş olup, Davalı tarafından davaya cevap dilekçesi verilmemiş olup;
Takibe karşı verilen itiraz dilekçesinde özetle ; Müvekkilinin alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcu olmadığını, bu nedenle takibe, borca ödeme emrine faiz oranına ve işlemiş faize, dayanak belgesine,
ferilerine de açıkça itiraz ettiği beyanında bulunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı banka ile dava dışı şirket arasında toplam —— niteliğinde kredi sözleşmeleri imzalanmış davalı da iş bu sözleşmeleri —- kadar müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzalamıştır. Kefaletin şekil şartlarının yerinde olduğu dosya tetkikinden anlaşılmıştır. Yapılan incelemede davalı kredi borçlularının çektikleri kredinin hiçbir taksidini ödemedikleri anlaşılmıştır. — ödenmemesi üzerine alacaklı bankaca kredi hesabı kat edilmiş, kat ihtarnamesi dava dışı borçlu ile davalı kefile—— tarihinde tebliğ edilmiştir. —– tarihinde davalının temerrüde düştüğü anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış dosya uzman bilirkişiye tevdii edilmiştir. Yapılan incelemede davacı banka tarafından kredi asıl borçlusuna kullandırılan kredilerin hiçbir taksidinin ödenmediği hesap ekstresinden anlaşılmıştır.
—–kredi sözleşmesine dayalı kredi borcunun hesaplanmasında, bankanın hesap kat tarihine kadar ve kat tarihinden temerrüde kadarki sürede anaparaya akdi faiz işletip, bulunan toplamın asıl alacağı oluşturacağı ve temerrütten itibaren de bu asıl alacağı oluşturan toplam tutara temerrüt faizi işletilebileceğinin dikkate alınması——— kat edildiği tarih itibariyle alacağın ulaştığı miktar belirlenerek temerrüt tarihine kadar akdi faiz hesaplanıp bulunan akdi faiz kapitalize edilerek temerrüt tarihi itibariyle asıl alacak bulunmalı ve bu alacağa temerrüt tarihinden takip tarihine kadar olan dönem için temerrüt faizi ve bunun gider vergisi uygulanarak bankanın asıl borçludan isteyebileceği miktar saptanmalı ” gerekçeleri ile asıl alacağın ne şekilde hesaplanması gerektiğini belirtmiştir.
——– ancak müşterilerine uygulamadıkları akdi faizlerin temerrüt faizinin tespitinde esas alınmayacağı kabul edilmekte olup sözleşmede ayrıca bir temerrüt faiz oranı da belirlenmemiştir.O hâlde, davacı bankanın kayıtları üzerinde konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak hesabın kapatıldığı tarih itibariyle davalının kullandığı ticari krediye uygulanan akdi faiz belirlendikten sonra temerrüt tarihine kadar bulunan alacağa akdi faiz işletilip, temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar sözleşmenin —- maddesindeki anlaşma uyarınca akdi faizin — temerrüt faizi olarak uygulanıp takip tarihi itibariyle alacak tespit edilmeli ve takipten sonra da belirlenen temerrüt faizinin asıl alacağa uygulanmasını sağlayacak şekilde takibin devamına imkân sağlanması gerekmektedir.” şeklindeki ilamı ile temerrüt faizinin belirlenmesindeki izlenmesi gereken yolu belirtmiştir.
Taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin ilgili hükümleri, atıf yapılan—- birlikte değerlendirilmiş davacı bankaca ticari taksitli kredinin ödeme planında fiilen uygulanan akdi faiz oranı—— uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır. Davacı banka icra takibinde daha fazla oranda temerrüt faizi talep ettiğinden talebin aşan kısmı yerinde değildir.
İİK’nın 257. Maddesi ” Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü getirmiştir.
İcra İflas Kanunu’nun 257/1. maddesi ve İİK’nın 45. maddesine göre, asıl alacağın borçlusu tarafından alacağı temin etmek üzere rehin verilmiş olması halinde, bu alacağa ilişkin olarak rehne başvurulmadan, ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün olmamakla birlikte, TBK’nın 586. maddesi uyarınca, müşterek borçlu müteselsil kefiller yönünden kefil oldukları miktar için ayrıca kefaletin rehinle teminatı söz konusu değilse, bu kişiler hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olduğu- Ancak somut olayda genel kredi sözleşmesi için verilen ipoteğin, asıl borçlu şirketin bankaya olan borçlarından dolayı verildiği, müşterek borçlu müteselsil kefilin kefalet borcu için tesis edilmediği bu nedenle, mahkemece, ‘borçlu kefil hakkındaki ihtiyati haciz talebinin kabulüne’ karar verilmesi gerektiğini.——-Yapılan incelemede asıl borçlunun kredi borcunu teminat altına almak amacı ile ipotekler tesis edildiği, verilen ipoteklerin kefilin kredi borcunu teminen verilmediği anlaşılmıştır. Kefil hakkında icra takibine girişilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Hesap yöntemi ve içerik olarak denetime uygun bulunan bilirkişi raporuna göre davacı bankanın davalıdan ———— alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, denetime el verişli bulunan bilirkişi raporu ve yukarıda yapılan tüm hukuki açıklamalar, nitelendirmeler kapsamında davanın kısmen kabulüne karar verilmiş,asıl alacak likit olduğundan davalı asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmiş davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
1-Tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile DAVANIN KISMEN KABULÜNE;
Davalının———– üzerinden iptaline,
2- Likit asıl alacağa yapılan haksız itiraz nedeni ile asıl alacak——icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık —-faiz üzerinden —- işletilmesine,
4- Kabul edilen alacak üzerinden — alınması gereken —-harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan — harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan —– yargılama giderinin kabul ve red oranında göre hesaplanan — yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Karar tarihinde yürürlükte bulunan — maddesine göre, kabul edilen nakdi alacak üzerinden hesaplanan —–vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
9—– gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
10——- bütçesinden karşılanan ———- kabul red oranına göre hesaplanan —- kısmınında davacıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA
Dair karar, —– doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde— mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak —-ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek —- suretiyle, ——Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/10/2021