Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/43 E. 2021/104 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/43
KARAR NO : 2021/104
DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 21/02/2020
KARAR TARİHİ : 03/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davalılardan —-arasında davacıya ait ürünlerin —- tarihinden geçerli olmak üzere,—– tarafından satılmasına ilişkin münhasır bir —- imzalandığını; bu Sözleşme uyarınca diğer davalı ——– imzalandığını; Davalı —– uyarınca davacı şirkete —-ödeme yapması gerekirken yapmadığını; bunun üzerine taraflar arasında —- tarihinde——imzalandığını; bu Protokol ile öngörülen tarihlerde davalılar tarafından ödeme yapılmaması üzerine davacı şirket tarafından —- feshedildiğini ve bu protokolde yer alan tahkim şartı uyarınca —– tahkim yargılaması başlatıldığını ve —- tarafından seçilen tek hakem tarafından, davalıların —- davacı şirkete ——– tutarındaki borç için müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının tespit edildiği ve bu borcun —– tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faizi ile davacı şirkete ödemelerini ayrıca tahkim yargılama giderlerinin de davalılar tarafından ödenmesine karar verildiğini, —- nezdinde görülmüş —– tarihli yabancı hakem kararının tamamının tenfizini, müvekkilinin alacağının —— tarihli —— hüküm altına alınmış olması karşısında takdiren teminat aranmaksızın yada mahkemece uygun görülecek bir teminat karşılığında davalıların—- tutarındaki borcunun işbu talep tarihi itibariyle ——tutarında borcu ve masrafları karşılayacak şekilde menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına İİK.m257 vd hükümleri gereğince ihtiyati haciz konulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ———— tarihli uyap üzerinden gönderdiği cevap dilekçesinde özetle; hakem kararının tenfızinin kamu düzenine aykırı olduğu; müvekkili şirkete tahkim yargılaması sırasında tebligat yapılmadığı yargılamanın sonlarına doğru tesadüfen haberdar olunduğu; duruşmaya çok az bir zaman kala davet edildiği için katılamadığını; müvekkili tarafından ileri sürülen delillerin dikkate alınmadığını; davacının kötü niyetli olarak müvekkili şirkete ayıplı mal gönderdiğini bu yüzden davalı müvekkili şirketin kar ve itibar kaybına maruz kaldığını; müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklanan ödemelerini yapmasında mücbir sebepten kaynaklanan gecikmeler olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ——– tarihli uyap üzerinden gönderdiği cevap dilekçesinde özetle; diğer davalı şirketin, müvekkili ve davacı arasında ————— imzalandığı, müvekkilinin anılan ticari ilişkide tüm ödemelerden müştereken sorumlu olduğu, davacı şirketin, diğer davalı ile aralarındaki ilişkiye aykırı olarak ikinci sınıf ürünler göndermeye başladığı ve diğer davalı şirketin marka değerinin kaybına sebebiyet verdiğini, davacının göndermiş olduğu ayıplı malların, kalkışma nedeniyle verilen olağanüstü hal kararı, kur artışlarından doğan ekonomik istikrarsızlık ve diğer mücbir sebeplerle diğer davalı şirketin ticaretinin bozulduğu, bu sebeple hem müvekkilinin hem de diğer davalının doğal olarak davacıya karşı yükümlülüklerini yerine getiremediğini, söz konusu değişimlere göre taraflar arasında akdedilen sözleşmenin mücbir sebepler başlıklı —–maddesine göre tekrar hesaplamanın yapılması gerekirken, taraflar arasında mutabakat sağlanamadığı ve uyuşmazlık çıktığını,——- kararının tenfizinin kamu düzenine ve hukuka aykırı olduğunu; yargılamaya davetin, müvekkilinin yeterli hazırlıkları yapıp yargılamaya katılabileceği şekilde yapılmadığını; müvekkilinin sözleşmedeki yükümlülüğünü mücbir sebep nedeniyle yerine getiremediğini; tenfiz talepli işbu davanın kamu düzenine aykırı olması ve savunma hakkının ihlal edilmiş olması sebebiyle reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, yabancı hakem kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir.
Davacı tarafından tanıma ve tenfizi talep edilen yabancı hakem kararının kesinleşmiş asılları ve ilgili belgeler dosyaya sunulmuştur.
Taraf delilleri toplanmıştır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı yabancı uyruklu şirket ile davalılar arasında davacı şirketçe yetiştirilen hurmaların pazarlanması,satışı ve ihraç edilmesi hususunda imzalanan distribütörlük sözleşmesinden kaynaklı oluşan borcun —– tarihinde yapılandırılması ve yapılandırma protokolünden kaynaklı hükümlerin davalılarca yerine getirilmemesi nedeni ile söz konusu yapılandırma protokolünde yer alan tahkim şartı uyarınca ——– günlü yabancı hakem kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir.
Hukuki ilişkinin her iki tarafının da ticaret şirketi şeklinde örgütlenmiş olması karşısında, hakem kararına konu uyuşmazlığın 6102 Sayılı TTK’nın 4. maddesi anlamında ticari bir dava olduğu kabul edilmeli ve tenfiz koşullan —— hükümlerine göre belirlenmelidir.
Konvansiyon’un V. maddesinde, yabancı hakem kararlarının tenfızi için gerekli koşullar belirtilmiştir. Bunun yanında —- maddesinde, tahkim anlaşmasının şekline,—- ise dava dilekçesinin ekinde sunulması gereken belgelere ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
Dava konusu yabancı hakem kararının —–uygun olarak tanıma ve tenfizine karar verilmesinin mümkün olup olmadığı hususunda —–bilirkişi raporu alınmıştır.Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle;-“—-kararlarının tanınması ve tenfızine ilişkin ——- Hukukunda iki ayrı düzenleme bulunmaktadır. Bunlardan ilki, —— diğeri ise———– sözleşmeleri saklı tuttuğundan ——– uygulama alanına giren bir hakem kararı mevcut ise tenfiz koşullarının, bu Konvansiyon çerçevesinde incelenmesi gerekmektedir.
—— uygulama alanına ilişkin —– maddesinde, —-, tanınması ve tenfizi istenen devletin ülkesi dışında verilen hakem kararlarına uygulanacağı belirtilmiştir. ——– kullanması nedeniyle, hakem kararının —–taraf bir devletin ülkesinde verilmiş olması gerekmektedir.
Dava konusu hakem kararı,— dışında —verildiğinden, —–açısından yabancı bir hakem kararıdır. Diğer yandan,—- taraf bir —-olduğundan,söz konusu hakem kararının tanınması ve tenfizi, —- hükümlerine tabi olacaktır.
—– göre ticari sayılan uyuşmazlıklarla ilgili hakem kararlarının tenfızine ilişkin davalarda uygulayacağına dair çekinceyi —–de kullanarak imzalamıştır.
Konvansiyon—- tarihinde yürürlüğe girmiştir ——–
Dava konusu uyuşmazlık, — Davalılar arasında kurulan —- kaynaklanmaktadır. Diğer yandan —- olan bir ———— olan ticaret şirketidir. Dolayısıyla gerek hukuki ilişkinin niteliği gerekse tarafların tacir sıfatını haiz olmaları dolayısıyla hakem kararına konu uyuşmazlığın TTK m.4 anlamında ticari bir dava olduğu kabul edilmeli ve tenfız koşulları —— hükümlerine göre belirlenmelidir.
—— yabancı hakem kararlarının tenfızi için gerekli koşullar belirtilmiştir. Bunun yanında —–, tahkim anlaşmasının şekline, IV. maddesinde ise dava dilekçesinin ekinde sunulması gereken belgelere ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
Aşağıda, dava konusu hakem kararının tenfizine, bu hükümler çerçevesinde bir engel olup olmadığı incelenecektir.
A- ——
—- taraflar arasında yazılı olarak yapılmış bir tahkim anlaşmasının bulunması gerektiği belirtilmiş ve “taraflarca imzalanmış bir mukaveleye dercedilmiş olan bir tahkim şartı veya tahkim mukavelesinin”’ yazılı anlaşma şartını yerine getireceği kabul edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlıkta, Dava Dilekçesi’nin —– numaralı ekinde sunulan ve Davalılar tarafından —- tarihinde imzalanmış olan —— maddesinde tahkim şartı şu şekilde ifade edilmiştir:—- ——— —– kaynaklanan veya bunlarla ilişkisi olan tüm uyuşmazlıklar,—– kuralları uyarınca Taraflarca atanacak tek hakem tarafından ve Taraflar hakem atanması konusunda anlaşamazlarsa söz konusu kurum kurallarına uygun olarak atanacak hakem tarafından çözümlenecektir. ——— Kanunlar ihtilafı hariç olmak üzere uyuşmazlığın esasına —–Hukuku uygulanacaktır” Görüldüğü gibi, taraflar arasında, —– ile öngörülen yazılı şekil şartına uygun olarak yapılmış bir tahkim anlaşması bulunmaktadır.
—maddesinde, tahkim anlaşmasının aslının veya aslına uygun olduğuna dair şerh içeren bir suretinin sunulması gerektiği de belirtilmiştir. Dava dilekçesinin ekinde tahkim şartı içeren, —- düzenlenmiş olan Protokol’ün bir sureti sunulmuş; —- tarihinde Davacı tarafından sunulan dilekçede söz konusu Protokol’ün aslının Mahkeme kasasında saklanmak üzere sunulduğu bildirilmiştir.
Söz konusu maddede, hakem kararının da aslının veya aslına uygunluk şerhini içeren bir suretinin sunulması gerektiği belirtilmiştir. Dava Dilekçesinin — numaralı ekinde, tenfizi istenen hakem kararının — bir sureti ile noter tasdikli — tercümesi sunulmuş; — tarihli dilekçe ile de hakem kararının aslı ve onaylı tercümesinin mahkeme kasasında saklanmak üzere sunulduğu bildirilmiştir. Dolayısıyla hem hakem kararının hem de tahkim şartının içinde yer aldığı Protokol’ün asılları sunulmakla her iki belge açısından da aranan koşul yerine getirilmiş olmaktadır
B- Hakem Kararına Konu Uyuşmazlığın Tahkime Elverişli Olması ve Kararın Kamu Düzenine Aykırı Olmaması
—— bentlerinde, tanıma ve tenfiz davasına bakan mahkemece re’sen incelenmesi gereken iki tenfiz koşulu yer almaktadır. Bunlar uyuşmazlığın tahkime elverişli olması ve kararın —– düzenine aykırı olmamasıdır.
1-Tahkime Elverişlilik
Bu koşullardan ilki, hakem kararına konu uyuşmazlığın, tenfiz davasının açıldığı ülke mevzuatına göre tahkim elverişli olması gerekir. —– tahkime elverişlilik konusunda belirleyici kriter, uyuşmazlığın tarafların iradesine tabi olmasıdır. Gerçekten de gerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 408, gerekse ——– iradesine tabi olmayan uyuşmazlıkların tahkime elverişli olmadığını öngörmektedir. Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan distribütörlük ve garanti sözleşmeleri ile bu sözleşmeler kapsamında doğan borçların yapılandırılmasına ilişkin Protokol’den kaynaklanmaktadır. Her üç sözleşme de tarafların irade serbestisine tabi olup ——bakımından bu sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların tahkime elverişliliğine engel bir durum bulunmamaktadır.
2-Kamu Düzenine Aykırılık
Konvansiyonda, hakem kararının, tanınması ve tenfızi istenen ülkenin kamu düzenine aykırı olması halinde tenfiz talebinin reddedileceği belirtilmiştir. Hakem kararının kamu düzenine aykırılığı, maddi (esas) bakımdan olabileceği gibi tahkim yargılamasındaki usule aykırılıklardan da kaynaklanabilir.
a- Maddi açıdan kamu düzenine aykırılık
Maddi bakımdan kamu düzenine aykırılık, kararın muhtevasının, tenfiz devleti hukukunun temel hukuki ve ahlaki prensiplerine aykırı olması veya yine tenfiz devleti hukukunda yer alan doğrudan uygulanan kural niteliğindeki kurallara aykırılık halinde söz konusu olabilir. Şu hususu önemle vurgulamak gerekir ki, maddi açıdan kamu düzenine aykırılık incelemesi yapılırken, hakem kararının esas bakımından denetimi, özellikle hakemlerin uyuşmazlığın esasına uyguladıkları hukukun doğru uygulanıp uygulanmadığı açısından bir denetim yapılamaz. Diğer yandan, tahkim yargılamasına konu uyuşmazlığın esası ile ilgili olan dolayısıyla o yargılama esnasında ileri sürülmesi gereken birtakım savunmalar da tenfiz davasında davalı tarafça ileri sürülemez. Zira tenfiz davalarında “esasa girme —– yasağı”; tenfiz hakiminin sadece —— öngörülen sınırlı sayıdaki tenfiz engelleri açısından bir inceleme yapmasını gerektirir. Bu engeller arasında yer alan “kamu düzenine aykırılık” engelinin esasa girme yasağını bertaraf edecek şekilde geniş yorumlanması ve “tenfiz” sisteminin dışına çıkılması mümkün değildir.
Dava konusu hakem kararı bu açıdan incelendiğinde, kararın muhtevasında——düzenine aykırılığa yol açacak bir hususa rastlanılmamıştır. Zira kararda, davalıların Protokol kapsamında üstlendikleri edimleri yerine getirmedikleri tespit edilerek bu edimlerin ifasına ve yargılama giderlerinin de davalılar tarafından ödenmesine karar verilmiştir.
Davalılardan —– vekili tarafından dosyaya sunulan dilekçede ileri sürülen, Davacı şirketin kötüniyetli olarak davalıya ayıplı mal göndererek Davalıyı ticari ilişkiyi bitirmeye zorlamış olması ve Davalının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini mücbir sebep dolayısıyla yerine getirememiş olması hususları, hakem kararma konu uyuşmazlığın esası ile ilgili olup bu savunmaların tenfiz davasına bakan mahkeme tarafından incelenmesi mümkün değildir. Davalının, davanın esasına ilişkin bu tür iddialarının, —— yapılan tahkim yargılamasında ileri sürülmesi gerekirdi. Kaldı ki, aynı dilekçede bu hususların tahkim dosyasında da ileri sürüldüğü belirtilmiştir.
b- Usuli açıdan kamu düzenine aykırılık
Hakem kararının usuli açıdan kamu düzenine aykırılığı, tahkim yargılamasında savunma haklarının veya hakemlerin bağımsızlığı prensibinin ihlal edilmiş olması gibi durumlarda söz konusu olabilir. Buna göre, eğer davalı tahkim yargılamasında kendini savunma olanaklarından mahrum bırakılmış ise veya tarafsız ve bağımsız olmayan bir hakem/hakem heyeti tarafından yargılama yapılmış ve karar verilmiş ise bu hususlar tenfiz davasında ileri sürülebilir ve tenfiz hakimi tarafından incelenebilir. Diğer yandan, tenfiz davasında davalıların savunma haklarına uyulup uyulmadığının öncelikle tahkime uygulanan usul kuralları çerçevesinde belirlenmesi gerekmekte ———- eğer bu kurallar savunma haklarının etkin bir şekilde kullanımına imkan tanımıyorsa kamu düzenine aykırılık gerekçesiyle tenfiz davasının reddi söz konusu olabilmektedir.
Davalılardan —– vekili tarafından sunulan dilekçede bu kapsamda düşünülebilecek bazı iddialar yer almaktadır. Şöyle ki, Davalı vekili, müvekkiline tahkim yargılamasının başında tebligat yapılmadığını, davadan, yargılamasının sonlarına doğru tesadüfen haberdar olduğunu; hak kaybı yaşamamak adına savunma dilekçesi verdiğini, ancak süre yeterli olmadığı için istediği gibi savunma yapamadığını ve delilleri toplayamadığını; bu nedenle savunma hakkını etkin bir şekilde kullanamadığını; duruşmaya davetin çok kısa bir süre önce yapıldığı için gerekli işlemleri ayarlayabilecek zaman bulamadığını; bu nedenle duruşmaya katılamadığını; sunmuş olduğu delilin hakem heyeti tarafından dikkate alınmadığını ileri sürmüştür.
Hakem karan incelendiğinde, yargılamanın başlangıcından itibaren Davalılara tebligat yapıldığına dair ifadelere yer verildiği görülmektedir:
– Davacı’nın ———– aracılığıyla Davalılar aleyhine yaptığı tahkim başvurusunun Davalılara ——– Davalı —–süre uzatımı talebinde bulunduğu; ——- tarihinde sekreterliğin taraflara —- hafta içinde tahkim talebi hakkında kısa bir cevap vermelerini istediği, cevap verilmemesi halinde hakem heyeti atamasıyla devam edileceğinin bildirildiği ve bu bildirimleri içeren tebligatların posta servisi tarafından davalılara teslim edildiğinin teyit edildiği; ———– tarihlerinde, hakem seçimi konusunda taraflara yapılan bildirimlere cevap verilmediği için hakemin kurum tarafından atanacağının, daha sonra atanan hakemin de aynı şekilde taraflara bildirildiği —— tarihinde usul talimatlarının taraflara gönderildiği ve——- tarihinde duruşmanın yapılacağının bildirildiği; bu bildirimlerin hem tarafların elektronik posta adreslerine hem de taahhütlü mektupla ulaştırıldığı; —–
-Davacı tarafından —— tarihinde sunulan dava dilekçesinin Davalılara yine elektronik posta ve taahhütlü mektup ile gönderildiği, —–
belirtilmektedir. Yine kararda, Davalıların —-tarihine kadar göndermeleri gereken esasa ilişkin cevap dilekçelerini göndermedikleri; —— tarihinde Davalılardan —– duruşmanın ertelenmesi talebinde bulunduğu ve tüm davalılar adına cevap dilekçesini —– davalıların duruşmalara katılmadıkları, ancak duruşmadan sonraki bir tarihte —– tarafından duruşma ile ilgili sorulan sorulara cevap verilmediği ——- ifade edilmiştir.
——– tarihinden itibaren yürürlükte olan tahkim kurallarında Davalının cevap dilekçesi sunmaması veya duruşmaya katılmaması halinde ne şekilde hareket edileceği düzenlenmiştir ———. Buna göre, davalı, makul bir gerekçe olmaksızın, hakem heyeti tarafından belirlenen süre içinde cevap dilekçesini sunmazsa hakem heyeti karar verebilir. Taraflardan biri usulüne göre çağırılmasına rağmen duruşmaya katılmazsa hakem heyeti yargılamaya devam edebilir ve karar verebilir.
Karardan anlaşıldığı kadarıyla, davalılara hem cevap dilekçelerini sunmaları hem de duruşmaya katılmaları konusunda elektronik posta ve iadeli taahhütlü mektup yoluyla tebligat yapılmıştır. Bu bildirimlere rağmen cevap dilekçesi sunmayan ve duruşmaya katılmayan davalıların savunma hakkı ihlali iddialarının yerinde görülmesi mümkün değildir.
Kural olarak tenfız davasında davalılar tarafından ileri sürülen, kendilerine tebligat yapılmadığı bu nedenle savunma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialar karşısında mahkemenin davacı taraftan tahkim yargılamasında tebligatın yapıldığına dair belgeleri (iadeli taahhütlü mektubun ulaştığına veya kuryenin teslim edildiğine dair belge gibi) talep ederek bu iddiaların yerinde olup olmadığını incelemesi gerekmektedir. Sayın Mahkemece uygun görülmesi halinde Davacının bu belgeleri ibraz etmesi istenebilir. Ancak mevcut davaya konu hakem kararının verildiği tahkim yargılamasında davalıların cevap dilekçesi vermeleri için öngörülen süre geçtikten sonra bir dilekçe sunmaları ve duruşma sonrası aşama geçtikten sonra duruşma ile ilgili bilgi talep etmeleri bu aşamalardan haberdar olduklarının, dolayısıyla kendilerine bildirim yapıldığının kanıtı olarak görülebilir. Diğer yandan hakem karan verilirken Davalılar tarafından kendilerine tanınan süre geçtikten sonra verilmiş olmasına rağmen- sunulmuş olan cevap dilekçesindeki savunmaların da değerlendirildiği görülmektedir ——-Dolayısıyla hakem, davalıların savunmalarını içeren dilekçedeki hususları da değerlendirerek kararını tesis ettiğinden savunma hakkı ihlali iddiasının yerinde görülemeyeceği kanaatine ulaşılmıştır.
III-DAVALININ İTİRAZI ÜZERİNE İNCELENEBİLECEK TENFİZ ENGELLERİ
——– davalının ileri sürmesi ve ispat etmesi halinde tenfize engel olabilecek hususlar şu şekilde belirtilmiştir:
a- Tahkim anlaşmasının geçersizliği,
b- Tahkim yargılamasında davalıya tebligat yapılmamış ve savunma haklarının ihlal edilmiş olması.
c- Hakem kararının, tahkim anlaşmasının kapsamını aşarak verilmiş olması,
d- Hakem heyetinin oluşumunun ve tahkim yargılamasında uygulanan usulün, tarafların anlaşmasında öngörülen usule aykırı olması, e- Hakem kararının henüz bağlayıcı olmaması veya verildiği ülke kanunu veya tabi olduğu kanun bakımından yetkili bir mercii tarafından iptal edilmiş veya hükmünün icrasının geri bırakılmış olması.
Davalılardan —— vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde sadece yukarıda (b) bendi kapsamında yani savunma hakkı ihlaline ilişkin olarak itirazda bulunulduğu; diğer itiraz edilebilecek hususlarla ilgili bir açıklama yapılmadığı görülmektedir. Savunma hakkı ihlali iddiası yukarıda kamu düzenine aykırılık gerekçesi altında incelendiğinden burada tekrar yer verilmeyecektir.
IV-SONUÇ: Yukarıda ayrıntılı olarak yapılan değerlendirmeler sonucunda, dava konusu hakem kararının tenfızi açısından, —– sınırlı olarak sayılmış olan tenfız engellerinin bulunmadığı görüş ve kanaatine ulaşılmıştır…” beyan edilmiştir. ” şeklinde görüş bildirmiştir.
—— Sayılı ilam———– edilebilmesi, tenfiz prosedürüne tabi olduğundan, ———– göre tenfiz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesine gelince; yabancı hakem kararlarının tenfizini engelleyen haller ——– Sözleşmesinin (V). maddesinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin (V). maddesindeki şartlardan bir kısmını tenfiz mahkemesi re’sen dikkate almak zorundadır. Diğer şartları ise tarafların iddia ve ispat etmesi gerekir.
Mahkeme tarafından re’sen dikkate alınacak şartlar şunlardır: 1- Hakem kararının konusunu teşkil eden uyuşmazlığın tanıma veya tenfiz istenilen ülkenin hukukuna göre tahkim yoluyla çözümünün mümkün olmaması, 2- Hakem kararının kamu düzenine aykırı olmasıdır.
Taraflarca iddia ve ispat edilecek tenfiz engelleri ise 1- Tahkim anlaşmasının taraflarının ehliyetsiz olması veya tahkim anlaşmasının geçersiz olması, 2- Hakkında hakem kararının tenfizi istenen tarafın hakem seçiminden veya tahkim yargılamasından usulen haberdar edilmemiş olması veya delillerini sunma imkânından mahrum edilmesi, 3- Hakem kararının, tahkim anlaşmasında yer almayan bir hususa ilişkin olması veya tahkim anlaşmasının sınırlarını aşması, 4- Hakemlerin seçimi veya hakemlerin uyguladıkları usulün, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma yok ise hakem hükmünün verildiği yer hukukuna aykırı olması, 5-Hakem kararının tabi olduğu veya verildiği yer hukuku hükümlerine göre kesinleşmemiş veya icra kabiliyeti kazanmamış veya verildiği yer mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasıdır ————-
———– yabancı hakem kararlarının tenfizi düzenlenmiştir. Buna göre, “kesinleşmiş” ve “icra kabiliyeti kazanmış” veya “taraflar için bağlayıcı olan” yabancı hakem kararlarının tenfiz şartları, —— olarak düzenlenmiştir.
MÖHUK’un 60/1. maddesinde “Kesinleşmiş ve icra kabiliyetini kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararları tenfiz edilebilir.” Aynı Yasa’nın 61. maddesine ve ———– maddesine göre ise yabancı bir hakem kararının tenfizini isteyen tarafın dilekçesine tahkim sözleşmesi veya şartının aslı yahut usulüne göre onanmış örneğini, hakem kararının usulen kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcılık kazanmış aslı veya usulüne göre onanmış örneğini, sayılan belgelerin tercüme edilmiş ve usulen onanmış örneklerini eklemek zorundadır.
Davacı vekili açmış olduğu iş bu davada, —- aslının onanmış sureti ile tercümesini, yabancı hakem kararının apostil şerhli ve tercümesi yapılmış belge örneklerini ibraz etmiş, bu belge asılları mahkeme kasasında muhafaza altına alınmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere,—— maddesine göre kesinleşmiş ve icra kabiliyetini kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararları tenfiz istenebilir.———–bendi uyarınca, hakem kararı tabi olduğu veya verildiği ülke hukuku hükümlerine veyahut tabi olduğu usule göre kesinleşmemiş yahut icra kabiliyeti veya bağlayıcılık kazanmamış veya verildiği yerin yetkili mercii tarafından iptâl edilmiş ise tenfiz mahkemesinin bu kararın tenfizi talebini reddetmesi gerekir. Yabancı hakem kararlarının tenfizinde aslolan, verildiği ülkede dahi henüz bağlayıcı, kabili icra, geçerli olmayan hakem kararlarının, tenfizin talep edildiği ülkede icra olunmamasıdır. Bu durumda, dava konusu tenfizi istenen hakem kararına karşı verildiği yer ülkesinde iptal davası açılmadığı ihtilafsız olduğuna göre, hakem kararının kesinleşmiş olduğu tarafların da kabulündedir.” belirtmiştir. Yine aynı kararda yabancı hakem kararlarının tanıması ve tenfizine dair davalarda maktu harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir. “…Eldeki dava, yabancı hakem kararının tenfizi istemine ilişkin olup, hakem kararlarının tenfizi davalarında nispi harç alınacağına dair bir düzenleme bulunmadığından, maktu haç alınması gerekir. İlk derece mahkemesince yargılama harcı ile davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinin, nispi değil maktu olarak belirlenmesi gereklidir. Bu durumda, ilk derece mahkemesince, nispi harç ile davacı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından kararın bu yönden düzeltilmesine karar verilmiştir ————–
Her ne kadar bilirkişi davalılardan —– cevap dilekçesine rastlanmadığını ileri beyan etmişse de davalının—– sisteminde cevap dilekçesi bulunmaktadır. İş bu davalıya dava dilekçesi —— tarihinde tebliğ edilmiş, süre uzatım talep edilmiş mahkememizce kabul edilmiştir. —— tarihinde verilen cevap dilekçesi Covid-19 nedeni ile sürelerin durdurulması nedeni ile süresindedir. Yapılan incelemede diğer davalı ile aynı mahiyette savunmaların ileri sürüldüğü anlaşılmıştır.——-maddi açıdan kamu düzenine aykırılık incelemesi yapılırken hakem kararlarının esas bakımından denetimi, özellikle hakemlerin davanın esasına uyguladıkları hukukun doğru uygulanıp uygulanmadığı açısından bir denetim yapılamaz. Dolayısı ile tahkim yargılamasının esası ile ilgili olan dolayısı ile o yargılamada ileri sürülmesi gereken hususlar tenfiz davasında ileri sürülemez. Her ne kadar davalılarca davacının ayıplı ürün gönderdiği, ticari ilişkiyi bitirmeye zorlandıklarını, kur artışı nedeni ile yükümlülüklerini yerine getiremediklerini, kalkışma nedeni ile ilan edilen olağanüstü halin olumsuz etkileri gibi savunmalar mahkememizce dikkate alınabilecek savunmalar değildir. Davalılar her ne kadar tahkim yargılamasından haberdar edilmediklerini ileri sürmüşlerse de yapılan incelemede davalıların tahkim yargılamasından haberdar edildikleri, bu hususta davacıya verilen süre içerisinde söz konusu bildirimlere dair evrakların tercümeli suretlerinin ibraz edildiği ayrıca süresinden sonra da olsa davalıların ileri sürdükleri tüm savunmaların tahkim yargılamasında hakem tarafından dikkate alınarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Genel olarak yabancı mahkeme—– hüküm doğurması, —— kararının niteliğine göre ya tanınması ya da tenfizi ile mümkündür. —— kararının yerel mahkeme kararı gibi hukuki sonuç doğurabilmesi için, mahalli mahkemelerce tanıma veya tenfiz prosedürüne tabi tutulup bu yönde bir karar verilmiş olması gerekir. Tanıma veya tenfiz kararı verilmesiyle birlikte yabancı mahkeme kararı, mahalli mahkeme kararı gibi kuvvet ve nitelik kazanır. Bir hukuki ilişkinin varlığı yada yokluğu hakkında verilen tespit kararları inşai nitelikli kararlar olduğundan bu kararların tanınması yeterli iken, özel hukuka ait bir taleple ilgili verilecek edimin ifasına ilişkin eda hükmü içeren bir yabancı mahkeme kararının ülkemizde hüküm ifade edebilmesi ancak tenfizi ile mümkündür. Aynı şekilde bir yabancı mahkeme kararı hem inşai nitelikte hem de eda hükmü içermekte ise bu halde kararın —— hüküm ifade edebilmesi ancak o kararın hem tanıma hem de tenfize konu edilmesi ve bu konuda bir karar verilmiş olmasına bağlıdır. Hukukumuzda yabancı (hakem) mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi ————arasında düzenlenmiş olup, bu hükümlere göre değerlendirme yapılması zorunluluğu bulunmaktadır.
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve hükme yeterli görülen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizine ilişkin uluslararası antlaşmanın bulunduğu ve karşılıklılık ilkesinin gerçekleştiği, yabancı hakem ve mahkeme kararının tanıma ve tenfiz şartlarını taşıdığı, dava konusu hakem kararının geçerli ve infaz kabiliyetinin bulunduğu, yargılamada davalılara tebligat yapılarak kendilerini savunma hakkı tanındığı, süresinden sonra da olsa sundukları savunmaların hakem tarafından dikkate alınarak karar verildiği ve dolayısıyla savunma hakkının ihlal edilmediği, ———— kapsamında değerlendirildiğinde davaya bakma yetkisinin bulunduğu, diğer bir ifade ile bu konuda —— münhasır yetkisinin söz konusu olmadığı, —— yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş olan ve —– kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan kararların tenfizi mümkün olduğundan ve yine ——– göre alacak davası konusunda verilen mahkeme kararı, ——- münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş bir karar olduğundan tenfize engel bir durumun bulunmadığı, tarafların tacir olmasına göre mahkememizin görevli olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre—–nezdinde görülmüş —– hakem kararının, —————— tanınmasına ve tenfizine karar verilmiş, yukarıda bahsedilen emsal içtihatlar gereği maktu harç alınmış ve yine davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiş davanın kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE, —–nezdinde görülmüş —-yabancı hakem kararının, ——- Kanununun 50 vd maddeleri gereğince TANINMASINA ve TENFİZİNE
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu harcın, peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 4,90 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine,
3- Davacı tarafından 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin harç, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 181,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere yapılan toplam 2.290,30 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Ücr. Trf.’ne göre, 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
6- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,———- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, oy birliği ile açıkçokunup usulen anlatıldı. 03/02/2021