Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/427 E. 2021/884 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/427
KARAR NO : 2021/884

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 06/10/2020
KARAR TARİHİ : 01/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkili—– ile ortaklardan— müvekkilinin — sahip olduğu, daha sonra yayınlanan—- gazetesinde ilan edilen ve 11.03.2019 tarihinde yapıldığı öne sürülen yönetim kurulu kararının ilan edildiği ve — gelecek şekilde — ortak edildiği ve —, bahse konu yönetim kurulu toplantısında müvekkilinin kesinlikle imzasının bulunmadığı, söz konusu toplantının hiç olmadığı ve alınan kararın müvekkiline bildirilmeden alındığını; usule ve kanuna aykırı şekilde karar alındığı, müvekkilinin söz konusu şirket ortaklığından bir yıl önce kendisine sana yatırımcı buldum diyen bir——vesilesiyle yatırımcısını gördüğünü ve kendisi ile görüşmeye gittiğini, söz konusu yatırımcının mevcut şirket ortağının —eşi ve kamuoyunda herkesçe bilinen —- olduğu, 1 yıl önce söz verdiğini el sıkıştığı ve emeğine göz koyacaklarını aklından bile geçirmediği meşhur yatırımcının tekrar ortaya çıktığını, “Bir yıl önce anlaştık ancak bir türlü ortak olamadık şu ortaklığı başlatalım —-” diyerek müvekkiliyle yeniden el sıkıştığını, bunun üzerine müvekkilinin—-olan ve önceden kendi işlettiği —- işyerini kurulan yeni şirkete devrettiğini, deposunda bulunan tüm —- deposuna——– tadilata —- sonra —– olarak şubeyi tekrar açığını ve işletmesini de bu süreçte kendisi—- yaptığını, iş açıldığı—– müvekkilinin ve —–yaptığı bu şubenin —- müvekkilinin— sayesinde — ciro yaptığını, müvekkillinin 20 aydır kurulmuş —- sürekli olarak —- yapacağını, bununla ilgilendiğini, ihale alınacağını,—-olmayan ancak müvekkilinin tanıdığı ortakları—– boyunca oyalandığını, şirketten hiçbir şekilde gelir elde etmediğini ve kar dağıtımı yapılmadığını, bunun yanı sıra fiili—- alması gereken aylık 11.000 TL maaşını da —— alamadığını, tüm bu hususların yaşanmasından önce kendisinin fili ortağı olan —– görüşmeler yaptığını ve şirket yetkilisi olarak ———– görevlendirdiğini, müvekkiline temsilciye söz konusu yetkiler verilirken, yetkinin sınırı vs hakkında hiçbir bilgi verilmediğini, imzalaması gereken evrakların şirkette imzalatıldığını,—-aktif olarak ticari faaliyeti devam eden şirkette sorunların müvekkilinin tanımadığı —— görevlendirmesinden itibaren artık çekilmez hale geldiğini,—- yapılmadığını, müvekkilinin TK 531 maddesi uyarınca ortaklığın feshi veya hakim takdiri ile pay karşılığına denk gelen miktarın ödenmesi şeklinde şirketten çıkma hakkının kullanılması zorunluluğunun son çare olduğunu belirterek şirketin feshini veya hisse bedeline denk gelen miktar ile yıllık kazanç payının hisse payına denk gelen miktarının davacıya ödenerek çıkarılmasını, şirkete yönetim kayyumu atanmasını ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; davacı tarafin iddialarının gerçeklikten uzak olması yanında iş bu davanın soyut ve mesnetsiz iddialar üzerine açıldığını, davacı tarafın iddialarının tamamıyla hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafın—– talebini net bir şekilde ifade etmesi ve bu doğrultuda harç ikmali yapması gerektiğini, davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin bir suretini tarafına ilettiği —— kararında davacının imzasının bulunmadığını, ortaklığın feshi için haklı sebebin bulunmadığını, şirketin feshini gerektirecek nitelikte esaslı bir durum bulunmadığını haksız ve kötü niyetli olarak açılmış bulunan davanın reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava haklı nedenle şirketin feshi istemine ilişkindir. Davacı yukarıda belirtilen nedenlerden ötürü şirketin feshini talep etmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmıştır. Davalı şirketin davaya cevap verdiği, sonrasında vekilin görevden çekildiği, şirkete çıkarılan tebligatların bila tebliğ döndüğü ve safahatta diğer tebligatların TK 35’ê göre yapıldığı anlaşılmıştır. Davalı şirketin adresinden ayrıldığı, bilirkişi heyetinin ——— gitmesine rağmen kimseye ulaşamadığı, şirketin ——- olduğu görülmüştür.
Az aşağıda bilirkişi heyeti raporunun ilgili kısmı alıntılanacak, konuya ilişkin yüksek mahkeme kararlarına atıf yapılacak ve —— hukuki değerlendirme yapılacaktır.
Mahkememizce deliller toplanmış bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti raporunda “…….TTK m.531. uyarınca haklı sebepierin varlığında, sermayenin en az onda birini ve—- şirketlerde —- birini temsil eden payların —- bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin fesnine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme. fesih yerine. Davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.
TTK m.531. çerçevesinde azınlığın açacağı fesih davasında ancak “haklı sebebin” veya “haklı sebeplerin” bulunması durumunda mahkeme tarafından feshe karar verilebilecektir. Dolayısıyla ——– bu maddede düzenlerimiş olan——. Esasen maddelerin uygulanması bakımından tespiti gereken en önemli husus da, —- feshini gerektirecek derecede öneme sahip sebep veya sebeplerin neler olabileceğidir. TTK m.———– feshin gerekçesi olabilecek “haklı sebep” konusunda herhangi bir tanım veya örnek gösterilmemiştir.
TBK m.629/111 uyarınca haklı sebepler, özellikle yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi durumlarında vardır. TTK m.219 uyarınca yönetim işleri şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmiş ise, onun yönetim hak ve görevi diğer ortaklar tarafından sınırlandırılamayacağı gibi kendisi görevden de alınamaz. Ancak, haklı sebeplerin varlığında, ortaklardan birinin istemi üzerine, mahkeme kararı ile yönetim hak ve görevi sınırlandırılabilir veya geri alınabilir. Görevin yerine getirilmesinde basiretsizlik, — haklı sebep sayılır. TIK m.245/1 uyarınca haklı sebep, —- kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır; özellikle;
a) Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında—- olması,
b) Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi,
c) Bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna —-unvanını veya mallarını kötüye
kullanması,
d) Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi gibi hâller haklı sebeplerdendir.
Haklı sebep, ortaklık işlerinden doğmuş olabileceği gibi, ortaklık ilişkisi dışında kişisel ilişkiden de doğmuş olabilir. Önemli olan husus; böyle bir olayın ortaya çıkması durumunda ortaklık ilişkisinin devamının — olarak çekilmez bir hal almasıdır. Şirketten çıkacak ortağın haklı sebebin meydana gelmesinde kusurlu olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Davacı pay sahiplerinden şirketin devamı — olarak beklenemez bir hal aldığı bir durumda haklı sebeplerin mevcut olduğu kabul edilebilir. Ayrıca haklı sebebin gerçekleştiği hususunun kabulünde davacı pay sahipleri dışında kalan diğer menfaat sahiplerinin (şirket, diğer pay sahipleri, çalışanlar) haklarının da dikkate alınması gerekmektedir. Dolayısıyla haklı sebep ve bunun devamında fesih, ancak bu kimselerin menfaatlerinin —edilmemesi kaydı ile —— olarak kabul edil——— ilişkin haklı sebep olarak nitelendirilen bazı örneklere bakacak olursak:
– Şirketin, çoğunluk pay sahibi tarafından kötü yönetilmesi sebebiyle, mali sıkıntı içinde bulunması,
– Şirket ——bir şekilde boşaltılması,
– Mali açıdan hiçbir geçerli sebep bulunmamasına rağmen, en az — boyunca kâr payı dağıtılmaması,
– Azınlık pay sahiplerinin haklarının —-sürekli olarak kısıtlanması. Bunlar dışında, genel kurulun sürekli olarak toplantıya davet edilmemesi, şirket amacı ile bağdaşmayan faaliyetler,—— çalışamayacak—– (toplanmasının ve/veya karar almasının engellenmesi) de diğer örnekler olarak sayılmaktadır.
Yargıtay şirketin “uzun yıllar ciddi bir faaliyetinin olmamasının” haklı sebep olduğu görüşündedir. Konuya ilişkin karar örnekleri şu şekildedir:
“Şirketin uzun yıllar ciddi bir faaliyeti olmamışsa, fesih için yasal haklı nedenler oluşmuştur…” ———-
“.Şirketin faaliyete geçemeyip atıl durumda kaldığı, şirket giderlerini ortaklardan aldığı borçlarla kapatmaya çalıştığı, bu borçlara ilişkin icra takiplerine uğradığı …O halde…feshi için kanuni haklı nedenlerin oluştuğu kabul edilmelidir…” —–
— çerçevesinde—-nedenle feshi için ileri sürülen sebepler birkaç başlık altında toplanabilir:
-Şirketin kötü yönetilmesi,
-Genel kurul toplantılarının yapılmaması, toplantıya katılım olmamasına rağmen—-tamamlanması, şirket fiilen — ve borca batık bir durumda olmasına rağmen, Kanunun ilgili maddeleri ısrarla tatbik edilmeyerek bu konuda genel kurulun olağanüstü toplantıya çağırılmaması şeklinde gerçekleşen—— toplantılarındaki usulsüzlükler,
– Şirketin—–yönelmesi suretiyle ortaklık amacından uzaklaşması, —- amacını gerçekleştirme doğrultusunda faaliyetlerde bulunmaması, şirketin amacını gerçekleştirmede kullanılan—- satılması nedenleriyle artık amacın gerçekleştirilmesinin mümkün olmaması,
– — ihtara rağmen şirketin mali durumu hakkında bilgi verilmemesi, şirketin gelir ve giderlerinin incelenmesine izin verilmemesi, ortakların şirketin yönetimi, malvarlığı ve kâr- zarar durumu hakkında bilgilendirilmemesi, ortakların denetim ve bilgi edinme haklarının engellenmesi suretiyle bilgi alma ve inceleme haklarının kısıtlanması,
– Uzun süre pay sahiplerine kâr payının dağıtılmaması, paydaşların kâr payı alma hakkının
engellenmesi, şirketin yüksek kârlılığa rağmen paydaşlara kâr payı dağıtılmaması,
– Ortaklar arasında güven ilişkisinin kalmaması, ortağın bakiye borcunu ödemede temerrüdü, ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıkların olması ve bunların yargıya intikal etmesi, davacı ile şirketin diğer ortakları —– ilişkilerin tamamen bozulması—- niteliğindeki şirketin işleyişine de yansıması suretiyle ortaklar arasında giderilemeyecek ölçüde güvensizlik ve anlaşmazlığın ortaya çıkması,
Dosyaya mübrez —– ilgi sayılı yazısında——– vergi beyannamesinin verildiği, beyanname incelemesinde şirketin; ——— bulunduğu, ancak tarafa ulaşılamadığından dolayı ticari defter ve belgelerinin incelenemediği ve şirketin yerinde olmaması nedeniyle maaddi duran varlıklarının rayiç değerlerinin tespiti yapılamadığından dolayı rayiç değerlere göre —- varlığı hesap edilememiştir.
Somut olayda, bilirkişi heyeti tarafından Farklı zamanlarda davalı şirket kayıtlarına ulaşmak için girişimlerde bulunuimuştur. Ancak gayri faal olduğu anlaşılan şirket yetkilileri tarafından herhangı bir kayıt tarafımıza ibraz edilmemiştir. Dosya içerisinde yer alan görsellerden de anlaşılacağı üzere. Davalı şirket ticari faaliyetine son vermiş bulunmaktadır. Davalı şirkette % 33 paya sahip olduğu anlaşılan davacı pay sahibinin, pay sahibi olmasından kaynaklı idari ve mali haklarını kullanamadığı ve bu sebeple şirket ortağı olmaktan beklenen ekonomik faydayı sağlayamadığı anlaşılmaktadır. Şirketin içerisinde bulunduğu bugünkü durum da bu durumu ispatlar niteliktedir. Sonuç olarak; şirketin ticari faaliyetinin bulunmadığı, işleyen çarklarının olmadığı ve dolayısıyla gayri faal olduğu dikkate alındığında TTK m.531 uyarınca davalı şirketin feshi yönünde karar verilebileceği kanaatine varılmaktadır. Davalı şirketin ticari faaliyetinin bulunmadığı, işleyen çarklarının olmadığı ve dolayısıyla gayri faal olduğu dikkate alındığında TTK m.531 uyarınca davalı şirketin feshi yönünde karar verilebileceği..” yönünde görüş belirtmiştir.
— Sayılı ilamında “….. Davacılar, 6102 sayılı TTK’nın 531. maddesi uyarınca davalı şirketin haklı nedenlerle feshine karar verilmesi istemişlerdir. 6102 sayılı TTK’nın 531. maddesi uyarınca haklı sebeplerin varlığı halinde, şirket sermayesinin en az onda birini ve —– şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahiplerinin şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceği, mahkemece fesih yerine, davacı pay sahiplerine, pay bedellerinin karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenmesi suretiyle davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme de karar verebileceği öngörülmüştür. Şirketler hukuku bakımından şirketin devamlılığının sağlanılması esas olup; düzenleme uyarınca, ekonomik değer taşıyan şirketin feshi yerine şirketi —- diğer çözüm yollarının hakimce değerlendirilmesi zorunlu kılınmıştır.
Bu kanaatte olan hakim şirketi feshetmek yerine fesih talebinde buluna pay sahiplerinin paylarının gerçek değerinin ödenmesine ve şirketten çıkarılmalarına karar verilebilir. Bunun yerine duruma uygun düşen ve sadece davacının değil, diğer pay sahiplerinin ve hatta işçiler gibi bu karardan etkilenebilecek üçüncü kişilerin de kabul edebileceği başka bir çözüme de karar verebilir. Bu bağlamda şirketin sona ermesi dışında duruma uygun düşen —- çözümün bulunması gereklidir. Bu ——çözüm, özellikle davacı —- sahiplerinin menfaatlerini yeterli bir şekilde koruyacak bir çözüm olmalıdır.—– çözüm, dava konusu somut olayda sözkonusu olan çoğunluk pay sahiplerinin haklarını kötüye kullanmasını sona erdirmeli ve bu kötüye kullanmaya karşı da azlık pay sahiplerini de koruyabilmelidir. Duruma uygun olma şartı yanısıra bu çözümün ilgili tüm taraflarca kabul edilebilir bir çözüm olmalıdır. Burada temel esas,—— ilkesidir. Bu —-çözüm, feshi talep eden azlık pay sahiplerinin menfaatleri ile şirket tüzel kişiliği ve diğer pay sahiplerinin çıkarlarının korunması arasında bir denge kurmalıdır. Duruma uygun düşen —- bir çözüme karar verme konusunda takdir hakkı hakimde olduğundan bu çözüm resen uygulanır. —–çözümlere; kâr dağıtma zorunluluğu, davacı azlık pay sahipleri arasından birinin yönetim kuruluna alınması, sermaye azaltma yolu ile kısmi—– görmesini tekrar tesis edecekse, fesih yerine esas sözleşmede daha hafif değişiklikler yapılabilmesi ve hatta dava esnasında tespit edilen ve geçersiz kabul edilen esas sözleşmedeki bir hükmün esas sözleşmeden çıkarılması, şirketin işletmesinin —– kurulması ve bu şirketin paylarının satılmasına karar verilmesi, şirketin bölünmesi —–
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; dava konusu şirketin kuruluşundan buyana ana sözleşmesinde yer alan faaliyet amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik herhangi bir faaliyetinin bulunmadığı gibi devamlı zarar ettiği, —–tek mal varlığı olan taşınmazı üzerindeki—— verdiği, olağan genel kurul toplantılarının ortakların bir araya gelemediğinden yapılamadığı bu itibarla davada haklı nedenlerle fesih koşullarının gerçekleştiği sabittir. Nitekim ilk derece mahkemesince de somut olayda haklı nedenlerin bulunduğu kabul edilmiş ve fakat davadan sonra gerçekleştirilen davalı şirketin genel kurulunda tüm ortakların şirket taşınmazı—- kiraya verilmesi konusunda oy birliği ile hareket etmeleri karşısında şirketin tüzel kişiliğinin devamı yönünde iradelerinin bulunduğu, ayrıca davacı ortakların, pay bedellerinin karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerleri ödenmek suretiyle şirket ortaklığından çıkarılmalarını talep etmemiş olmalarını dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda davalı şirketin kuruluşundan buyana anasözleşmesinde yer alan amaçların dışında şirkete ——kiraya verildiği ihtilafsız olduğuna göre, davacı ortakların genel kurulda bu yöndeki karara olumlu oy kullanmış olmalarının şirketin devamı yönünde iradelerinin bulunduğu sonucunu doğurmadığı gibi —- kiraya verilmesi durumunda şirketin, ana sözleşmesinde tanımlanan ticari faaliyette bulunması ihtimalinden de sözedilemeyecektir. Bunun yanında davacı ortakların iştirak etmediği genel kurulda davalı şirketin taşınmazı üzerinde —— kurulmasına ilişkin kararı da şirketin anasözleşmesinde gösterilen amaçlar arasında bulunmamaktadır.
Davacı ortakların, pay bedellerinin karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerleri ödenmek suretiyle şirket ortaklığından çıkarılmalarını talep etmemişlerdir. Esasen gayri faal olan ve zarar ettiği sabit olan şirketin taşınmazı ve üzerindeki fabrika tesisi tek mal varlığı olduğundan somut olayda TTK.531/son maddesinin uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Çünkü, davacıların çıkmasına karar verilmesi halinde, çıkma paylarını ödeyecek —— mevcut değildir.—– paylarının ödenmesi için şirketin tek mal varlığının paraya çevrilmesi gerekecektir ki, bu durum şirketin tasfiyesi anlamına gelecektir.” belirtmiştir.
—- Sayılı ilamında “….Şirket adına kayıtlı 3 adet —— bulunduğu ,halihazırda bir ticari faaliyetinin bulunmadığı,şirketin amacının gerçekleşme ihtimali bulunmadığı ,esasen şirketin faaliyetsiz bulunduğu istinaf başvuru dilekçesindede açıkça kabul edildiğinden; davacının fesih ve tasfiye talep hakkı bulunduğu, şirketin haklı sebeble feshi ve tasfiyesi koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Haklı sebeple fesih—— hükmedilebilmesi için bu çözümün ilgililerin menfaatine olması gerekmektedir. Elde davalı şirketin feshi yerine yaşatılmasını gerektirecek —– mevcut değildir.Şirketin ticari faaliyetinin olmadığı ,şirketin devamında genel ekonomik menfaatler için yarar bulunduğunun tesbit edilemediği ,hiç kar dağıtmayan ve uzun zamandır zarar eden ekonomik yönden kötü durumda olan bir şirkette diğer pay sahibinin şirketin devamına ilişkin menfaatinin önemli görülemeyeceği sonucuna varılmaktadır.Ekonomik faaliyeti durmuş bulunan şirketin devamında genel ekonomik menfaatler açısından bir fayda bulunmadığı kabulüyle şirketin fesih ve tasfiyesine karar veren ilk derece mahkemesinin delilleri takdirinde isabetsizlik bulunmamaktadır.” belirtmiştir.
——- ilamında “….Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalı şirket yöneticilerinin görev ve yükümlülüklerini kanuna uygun biçimde yerine getirmedikleri, davalı şirketin ortakları arasında uzlaşma imkanının bulunmadığı, taraflar arasında pek çok dava ve çekişmenin bulunduğu, davacının diğer pay sahiplerinden farklı muameleye tabi tutulduğu,şirket imkanlarının davacı dışındak—- şirketin genel kurul toplantılarının yapılmadığı, davacının bilgi alma hakkının engellendiği, tüm bu hususların şirketin feshine haklı sebep teşkil ettiği, şirketin feshine karar verilmesi yerine davacıya şirketteki paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerinin ödenip davacının şirketten çıkartılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verilebilecek ise de davalı şirket vekilince sunulan dilekçede davalı şirketin mali sıkıntı içinde bulunduğu davacının şirketteki paylarının devir alınmasının mümkün olmadığının belirtildiği, somut olaya uygun düşebilecek başkaca bir çözümün bulunmadığı gerekçesiyle davalı —–TTK’nın 531. maddesi uyarınca fesih ve tasfiyesine,—– olarak mali müşavir——- atanmasına karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” belirtmiştir.
—–…Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava tarihi itibariyle davalı şirketin herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığı ve borca batık olduğu, sermaye artışı için yapılan ——- genel kurul toplantısında davalı—— oyuyla sermaye artışının gerçekleşemediği, şirket ortakları arasında anlaşmazlıkların olduğu, şirketin temsil ve ilzamının müşterek imza ile olmasına karar verilmiş olmasına ve davalı —– ——- istifa etmiş olmasına rağmen temsil ve ilzam konusunda yeni bir kararın alınamadığı, bu nedenle de şirketin temsil ve ilzamının mümkün olmadığı, ortakların bir araya gelerek gerekli tedbirleri alamadıkları, şirketin feshi için haklı sebeplerin oluştuğu, şirketin herhangi bir ticari faaliyetinin olmaması ve borca batık olması nedeniyle tek ortakla ticari hayata devam etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı —-vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, mahkemenin davalı ortağın—–istifa etmiş olmasına rağmen temsil ve ilzam konusunda yeni bir kararın alınmadığından şirketin temsil ve ilzamının mümkün olmadığı gerekçesi yerinde değilse de, haklı nedenle fesih koşulları oluştuğundan bu durumun sonuca etkili bulunmamasına göre, davalı—– vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” belirtmiştir.
—– sebeplerle — çözümlü feshi davası haklı sebep bağlamında ortaklığın feshi yerine duruma uygun düşen bir çözümün karara bağlandığı ——nitelikte bir eda davasıdır. Davacı sıfatı en az %10 hisseye sahip pay sahibi davalı sıfatı ise şirkete aittir. Haklı sebeplerin doğumunda davacının kusuru var ise davanın reddine karar verilir. Ortak kusurun varlığı halinde de azlığın bu davayı açamayacağı kabul edilmektedir. —-
Haklı sebebin öğrenilmesi yahut meydana gelmesi tarihinden itibaren sessiz kalarak hakkın yitirildiği iddiasına haklılık kazandırmayacak , dürüstlük kurallarına uygun bir süre içinde davanın açılması gerektiği görüşü savunulmaktadır.—-
—- ve yargıtay kararlarında genel kabul göre bazı haklı sebepler bulunmakta olup bunlardan bazıları hortumlama ( şirket mal varlığının düşük bedelle danışıklı olarak satılması —- ilamı, ——- , bilgi alma ve inceleme haklarının sürekli olarak ihlali, temettü açlığına mahkum etme —– devamlı olarak yeterli miktarda kar elde etmesine rağmen ikna edici bir sebebe dayanmadan tatmin edici oranda yada hiç kar dağıtmaması. Bu politika kar dağıtmayarak azlığı ümitsizliğe düşürmek , bu suretle ellerindeki payları ucuza satın almak manasına gelir. ) gibi nedenlerdir.
TTK’nın 531. Maddesinin lafzı ve —- ———ortaklığın feshini en son olasılık olarak—- hukuka aykırı konumda olmasının , berbat —- kötü yönetiminin mahkemenin bulacağı çarelerle düzelmesi ve faaliyetine devam etmesi mümkün değilse mahkeme fesih kararını verir. —– kararlarında bu yola gitmiş verilen kararları onamıştır. Mesela kurulduğu günden beri faaliyeti bulunmayan,, sürekli genel kurul yapmayan ve veya yönetim kurulu toplanamayan, zarar eden, davacının paylarını satın alacak ekonomik gücü olmayan bunun için mal varlığı satmak imkanı da olmayan —- —- Sayılı ilamları.)
Somut olaya gelecek olur isek mahkememizce davalı şirket adına —- mal varlığı bulunup bulunmadığı sorulmuş verilen cevabi yazılardan şirket adına kayıtlı herhangi bir mal varlığı bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı şirketin vergi borcu—– olup olmadığı sorulmuş verilen cevabi yazılardan davalı şirketin—– borcu bulunduğu,—— borcu bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı şirketin —- tarihinde kurulduğu, sermayesinin —- değerinde sermayesi bulunduğu,—- davacı —- olduğu, ——- tarihli —– seçildiği, —- kadar bu kişilerin—- — — göre şirketteki sermayenin yine ——- payın da davacı —– ait olduğu anlaşılmıştır. Yapılan inceleme ve denetime uygun bulunan bilirkişi raporundan açıkça tespit edildiği üzere davalı şirketin gayrı faal olduğu,ticari faaliyetine son verdiği, ortaklar arasındaki iletişimin tamamen koptuğu—– miktarda borcu bulunduğu, davalı şirkette %33 hisse sahibi olan davacının pay sahipliğinden kaynaklanan haklarını kullanamadığı, bu sebeple şirket ortağı olmaktan beklediği ekonomik faydayı sağlayamadığı, şirketin ticari faaliyetinin olmadığı, işleyen çarklarının olmadığı ve gayrı faal olduğu nazara alındığında fesih şartlarının gerçekleştiği sonucuna varılmıştır. Davacı her ne kadar —- hesaplanması gerektiği yolunda rapora itiraz etmiş ise de davalı şirkete ulaşılamamaktadır. Şirket hiçbir ticari defter ve belgesini ibraz etmemiş, adresten de ayrılmıştır. Yukarıda da ifade edildiği üzere mahkemenin fesih yerine—– için bu çözümün ilgililerin menfaatine olması gerekmektedir. Eldeki davalı şirketin feshi yerine yaşatılmasını gerektirecek —– mevcut değildir.Şirketin ticari faaliyetinin olmadığı ,şirketin devamında genel ekonomik menfaatler için yarar bulunduğunun tesbit edilemediği anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı, denetime uygun bulunan bilirkişi raporu ve atıf yapılan emsal yüksek mahkeme kararları, yapılan genel açıklamalar bir bütün olarak değerlendirilmiş davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
DAVANIN KABULÜNE;
1-6102 sayılı TTK’nın 531. maddesi uyarınca davanın kabulü ile ————- numarasında kayıtlı —— TASFİYESİNE,
2-Davalı şirketin tasfiye işlemlerini yapmak üzere Mali—– —- olarak atanmasına,
3—– 5.000,00 TL ücret takdirine; ücretin ve ayrıca 2.500 TL tasfiye masraf avansı olmak üzere toplam—- kesinleştiğinde davacı tarafından mahkememiz veznesine yatırılmasına, bundan sonra—– görevinin tebliğine,
4—– ücretinin ve tasfiye masraflarının,—- tarafından tasfiye giderlerine eklenmesine,
5-Kararın kesinleşmesinden sonra, 6102 sayılı TTK’nın 283. maddesi uyarınca —- tescil ve ilanına,
6-Alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Davacı yanca yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 54,40 TL nispi harç olmak üzere toplam 108,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 3.750,00 TL bilirkişi ücreti, 238,50 TL tebligat ve müzekkere masrafı olarak toplam 3.988,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
9-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——— maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
10-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.