Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/42 E. 2020/599 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/42 Esas
KARAR NO : 2020/599

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/03/2019
KARAR TARİHİ : 29/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dosyasına sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …. adına kayıtlı ——-plakalı aracın servis hizmeti almak üzere 08/08/2018 tarihinde davalı şirketin ——- teslim edildiğini, müvekkillerinden …’ye ait aracın —-tarihine kadar Türkiye sınırları dahilinde kullanım izni ile ülkeye giriş yapan yabancı plakalı araç olduğunu, müvekkili şirketin davalı şirketin ithalatçı firma olması nedeniyle yabancı plakalı araçlara ilişkin yasal prosedürleri bilen/bilmesi gereken bir firma olduğu bilinci ile hareket ettiğini, davalıya ait servisi bu nedenle tercih ettiğini, davalı şirket çalışanları tarafından aracın gerekli değişimleri ve kontrolleri yapıldıktan sonra ——— gerekli muvafakatler alınmadan aracın test sürüşüne çıkarıldığını, test sürüşü sırasında ——-tarafından yapılan kontrollere denk gelindiğini ve yabancı plakalı müvekkili şirkete ait aracın kullanıcısının dışında bir başka şoför tarafından kullanıldığının tespit edildiğini, şoför olan davalının şube çalışanı ve diğer müvekkili asıl kullanıcı olan … şirketi yetkilisi … adına ayrı ayrı aracın kasko değeri olan —— üzerinden hesaplanan —– ceza kararı verildiğini, aracın cezalar ödendikten sonra sınırdışı edilmek üzere —— gönderildiğini, gerekli muvakatler alınmadan aracın test sürüşüne çıkartılmasında davalının ağır ihmal ve kusurunun bulunduğunu, müvekkili şirkete ait aracın ceza kararının ödenmesinden sonra sınırdışı edildiğini, davalı şirket çalışanları tarafından müvekkiline tahsis edilen aracın şubeye iade edildiğini, davalı şirketin açık ihmal ve kusuru nedeniyle müvekkili ..— ———————– marka aracı kullanırken haksız şekilde ceza ödemek zorunda kaldığını, ayıplı hizmete ilişkin olarak Kadıköy —— Noterliğinden——- yevmiye nolu ihtarmame keşide edildiğini ancak sonuç alınamadığını, davalı tarafından başlatılan ——-. İcra Müdürlüğünün ——- numalaralı ilamsız icra takibi uyarınca 16.848,52 TL tutarlı araç onarım ücretine vaki ——— tarihinde tebliğ alınan ödeme emrine ilişkin olarak 15/10/2018 tarihli dilekçe ile itiraz edildiğini, davalı şirkete ayıplı hizmet nedeniyle herhangi bir borç doğmadığını, —- tarihine kadar kullanımda olacak olan ——- plakalı aracın kullanılmaz hale geldiğini, bu durumda asıl borçlu olan tarafın yerine getirmesi gereken hizmeti ayıplı olarak ifa eden davalı şirket olduğunu, müvekkili şirket yetkilisi … tarafından —— ceza ödemek zorunda kalındığını ileri sürerek; davanın kabulünü, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin sahibi olduğu …—— marka araca muadil bir aracın—-tarihine kadar olan kiralama bedelinin ve müvekkili şirket yetkilisi … tarafından ödendiği ileri sürülen—- cezanın müvekkili şirkete ödenmesini, müvekkillerinin uğradığı zararın giderilmesi için şimdilik 40.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle usulden reddini, aksi halde esastan reddini savunmuştur.
Dava, davacı şirkete ait araç nedeniyle davalının davacıya karşı hukuki sorumluluğunu ihlal edip etmediği, ihlal edilmiş ise davacının uğramış olduğu maddi zarar tazminat alacağı isteminden ibarettir.
İstanbul Anadolu ——. Tüketici Mahkemesinin—– esasında açılan dava mahkemenin; “Somut uyuşmazlık; davacı şirket adına kayıtlı araç nedeniyle davalı şirketin davacıya karşı hukuki sorumluğunu ihlal edip etmediği ve davacının hukuki ihlal kapsamında davalıdan maddi tazminat alacağı istemine ilişkindir. Görüldüğü üzere davacılardan …’nin ticari unvanlı ticaret şirketi olduğu, diğer davalı …—–şirket yetkilisi olduğu ortadadır. Dava konusu aracın şirket adına kayıtlı olduğuna göre ve davacının iş yeri işleten, ticari maksatla hareket eden tacir olduğu, davalının ise profesyonel olarak ticari faaliyette bulunan şirket olduğu açıktır. Taraflar mesleki ve ticari amaçla hareket ettiklerinden 6502 Sayılı Kanun anlamında tüketici değillerdir. Davacı ve davalı arasında tüketici ilişkisi de bulunmamaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığın 6502 sayılı Yasa ve Tüketici Mahkemesi’nin görevi kapsamında olmadığı, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine girdiği kanısına varılmıştır. ” şeklindeki gerekçelerine istinaden görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderilmiştir.
TTK.’nun 4/1 ve 1-a maddelerinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan ve bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu; 5/1. maddesinde bu davalara asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı hükümleri yer almaktadır.
Açıklanan nedenlerle, kamu düzenine ilişkin olduğundan göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanması zorunludur. Davaya bakmaya —— Mahkemesi görevli olduğundan HMK. nun 114/1-c maddesinde belirtilen dava şartı gerçekleşmiştir. Ne var ki 18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi ile; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” ve geçici 12. maddesi ile de “(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.” düzenlemesi getirilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile eklenen 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler gereğince 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir. (İstanbul BAM —-. HD ———-.)
Eldeki dava da taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun bir miktar para alacağına ilişkin olduğu, davanın 14/03/2019 tarihinde açıldığı, dava dilekçesi içeriğinden davacının dava açılmadan önce arabulucuya baş vurmadığı anlaşılmaktadır. Dava bir miktar para alacağına ilişkin olup ticari dava olduğu ve 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğu halde davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olmasına, davacı dava tarihinden sonra arabulucuya başvurmuş olsa dahi zorunlu dava şartı olan “arabulucuya başvuru” koşulunun tamamlanabilir dava şartı olmamasına göre zorunlu dava şartı arabuluculuk koşulu yerine getirilmediğinden usulden red kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6102 Sayılı kanun 4. Ve 5/A maddeleri, 6325 Sayılı Kanun 18/A-2. Maddesi HMK 114/2. Ve 115/2. Maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliğ giderleri yatırılan avanstan karşılandıktan sonra, kalan ve kullanılmayan avansın yatırana iadesine,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan —— göre tespit edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair; dosya üzerinden, tarafların yokluklarında, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.