Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/417 E. 2021/380 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/417 Esas
KARAR NO : 2021/380

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2020
KARAR TARİHİ : 29/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı …, davacı müvekkili hakkında İstanbul ——- Anadolu — İcra Müdürlüğünün——takibi ile alacak takibi başlattığını, icra dosyası 31.08.2020 tarihinde 21’e göre muhtara tebliğ edildiğini, müvekkilin tebligattan haberi olmaması sebebiyle itiraz edemediğini ve icra takibinin kesinleştiğini, davacı müvekkilimizin davalıya herhangi bir borcu bulunmamasına rağmen davalı, müvekkilimiz hakkında icra takibi başlatarak kötüniyetli olarak daha evvel ödediği çekin bedeli geri alınmak istendiğini, icra dosyası ile müvekkilin hem firmasının malları —– ticari itibarı hukuka uygun olmayan bir haciz nedeniyle bozulduğunu, haciz işlemi ile hem taşınmazlara ve araçlara hem de banka hesaplarına haciz konulduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Borçlu ….——- olduğunu, müvekkili ile davacı arasında gerçekleşen—- görüşmelerinden de ortaya çıkacağı üzere, davacı ile müvekkili —- alınması konusunda anlaşmaya vardıklarını, müvekkili bu anlaşmaya uyarak bahse konu çeki davacıya verdiğini, davacı da, ——yüklenme —- gibi bir sürü — paylaştığını ve müvekkilin adresine gönderdiğini beyan ettiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İstanbul Anadolu –.İcra Müdürlüğünün —ilamsız takip dosyasında borçlu olunmadığına ilişkin menfi tespit davasıdır.
Menfi tespit davalarının hukukumuzda genel çerçevesi İ.İ.K’nın 72.maddesi ile çizilmiştir.İ.İ.K 72. Maddesi şu şekildedir : ” Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde — aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur. ”
İİK 72/2. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasına ilişkin eldeki davada esasa girmeden önce öncelikle hukuki yarar konusunda değinmek de fayda bulunmaktadır.Ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlu cebri icra tehdidi altında olacağından menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır.Her ne kadar dava dilekçesi ile gecikmiş itiraz yoluna başvurulduğu beliritlmiş ise de dava açıldığı sırada hukuki yarar mevcuttur.
Ödeme emrine süresinde itiraz etmiş borçlunun da menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır.Çünkü ilamsız takibe itiraz halinde yalnızca takibin durmasını sağlamakta olup icra takibini ortadan kaldırmamaktadır.Takibin iptali ise menfi tespit davasının sonunda hüküm altına alınacak bir sonuçtur.Aksinin kabulü borçluyu,itirazın iptali davasının açılmasını beklemeye zorlamak ve alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılana dek sürüncemede kalmış — altında tutacak olup borçlunun hukuki yararı var kabul edilmelidir.Hukuk Genel Kurulu da bu görüşte olup,Yargıtay dairelerinin eski tarihli kararlarında aksi görüşte kararlar mevcut olsa da güncel kararları da bu yöndedir.
Eldeki uyuşmazlığın esasına gelecek olursa öncelikle takibin neye dayandığı ve takibe dayanak alacak iddiası doğrultusunda tarafların üzerinde bulunan ispat külfetlerini açıklamak gerekecektir.Takibin konusu alacaklısının davacı lduğu ,borçlusunun davalı (takipte alacaklı) olduğu çekin davacı tarafından tahsil edilmesine rağmen çekin karşılığı olarak vaad edildiği dile getirilen malların çek borçlusuna teslim edilmemesi ve teslim olgusu olmaması nedeniyle çek borçlusunun ödemiş olduğu çek bedelinin iadesidir.Takip alacaklısı olan dosyamız davalısının ödemiş olduğu çek bedelinin iadesini talep edebilmesi için öncelikle çekin neye ilişkin verildiğini ispat etmesi gerekmektedir.Çünkü bir — olan çek illetten mücerrettir.İlletten mücerret olması nedeniyle bir ille(sebebe( bağlanacak yani talil edilecek ise medeni kanunda ifadesini bulduğu şekliyle bu vakıadan kendi lehine hak çıkaracak olan çek borçlusu yani davalının çekin verilme nedenini ispat etmesi gerekmektedir.Çekin verilme nedeni ise yalnızca yazılı delille ispat olunabilecektir.Nitekim hukukumuzda senede karşı senetle ispat kuralı geçerlidir.Eldeki dosya içeriğinde davalı (çek borçlusu) tarafından çekin taraflar arasındaki —-alım satımına ilişkin verildiği yönünde herhangi bir yazılı delil sunulmadığından ,davalının ödemiş olduğu çek bedelinin iadesini talep edemeyeceği kanaatine varılmış ve çek alacaklısı (takip borçlusu) olan davacının menfi tespit talebinin yerinde olduğu kabul edilmiştir.
İİK 72/5.maddesinin amir hükmü gereğince takip konusu bedel üzerinden hesaplanmak suretiyle %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile;
1-Davacının İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün — Esas sayılı takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-İİK 72/5 . Maddesi uyarınca takip konusu miktar olan 465.360,00 TL üzerinden hesaplanacak %20 kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 31.788,74 TL harçtan, peşin yatırılan 7.947,19 TL harcın düşümü ile geri kalan 23.841,55 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 7.947,19 TL peşin harç, 111,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 8.058,69 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan — vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı davalı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı