Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/401 E. 2022/397 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/401 Esas
KARAR NO : 2022/397

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 25/09/2020
KARAR TARİHİ : 02/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle;Dava dışı —-, müvekkili Şirket tarafından —-altına alındığını,—–teminat altına alınan emtialar nakliyatın seyri esnasında hasara uğradığını, müvekkili Şirket tarafından ilgili poliçe gereği, işbu hasar sonucu zarara uğrayan sigortalıya —- hasar ödemesi yapılmış bulunduğunu, müvekkili Şirket tarafından sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tazmini amacıyla —- sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatılmış olup iş bu takibe itiraz edilmesi sonucu Mahkeme huzurundaki itirazın iptali davası ikame edildiğini, anılan hasar dava dışı —– ait emtiaların, davalı —- tarafından—– taşıması gerçekleştirildiği esnada yine davalı tarafın %100 nispetindeki kusuru ile meydana geldiğini,——– gönderici ———-tarafından; kaldırma ve——-işleminde ———- bastığı, ayrıca ———aşağı gelecek şekilde yükleme yapıldığını, bundan dolayı —– kullanılamaz hale geldiğini, ayrıca her iki —- taşıyıcı —— bastığı için kırıldığını, anılan emtianın yüklemesinin davalı—— esnada—— bıçaklarının emtia üzerinde hasar meydana getirdiği ve buna ek olarak emtianın nakliyeyi gerçekleştirecek taşıta yanlış biçimde istiflendiği,—-dolayısıyla ciddi şekilde zarar gördüğünün ekspertiz raporları ile sabit olduğunu, meydana gelen hasardan davalı şirketin —- Anlaşması İle İlgili— Anlaşma (C M R)’nın 17.maddesi Taşımacının Sorumluluğu hükümleri çerçevesinde asli ve tam kusurlu olarak sorumlu olduğunu beyan ile, davanın kabulü ile icra takibine yapılan haksız itirazın iptalini, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; CMR Konvansiyonunun 32. maddesi ve Yargıtay kararı uyarınca davanın zamanaşımı nedeniyle ve hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, dava konusu emtianın—— tarihinde alıcısına teslim edildiğini, gönderen ve alıcı tarafından imzalı taşıma CMR belgesi dilekçesi ekinde sunulduğunu, emtianın alıcısına teslimi 05.01.2018 tarihinden itibaren CMR 32. Madde uyarınca 1 yıllık süre içerisinde dava açılması gerekir iken işbu dava 25.09.2020 tarihinde teslimden iki yılı aşkın süre sonra açılmış olup talebin zamanaşımına uğradığını, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddini talep ettiklerini, öncelikle huzurdaki davada sigorta poliçesine dayanarak—— bulunan davacının dava konusu taşımanın sigorta teminatı altında olduğunu ispatlaması, aksi takdirde geçerli bir sigorta ilişkisi mevcut olmadığından davanın aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle reddi gerektiğini, davacı tarafın dayanak aldığı —-nolu poliçenin tanzim tarihi — tarihi olup, emtianın taşıma aracına yüklenmesinden yani—— meydana gelmesinden sonraki tarih olduğunu, davacının geçerli bir sigorta poliçesi bulunmadığını, davacının dava konusu—–taşınmak üzere dava dışı gönderen firma tarafından taşıma aracına yüklendiğini, davacının dayanak —— tarihinde alınana hasar ihbarına istinaden —– gidilerek ekspertiz çalışması yapıldığı, ——olduğu, raporun genel bilgiler başlığı altında hasarın oluştuğu aşama kısmında yükleme ve/veya —– seyri esnasında, hasar nedenine ilişkin görüş kısmında, taşıması gerçekleştirilen makinenin ——aşağı gelecek şekilde yüklendiği ve seyir esnasında oluşan baskı sonucunda potların ezilerek/kırılarak hasar gördüğü kanaatine varıldığı belirtildiğini,—-tarihinde—– olduğu, makinenin yan tarafına —– üzerindeki takımların —– uğramış olduğu, alıcı işletme yetkililerinin, ——— üzerinden sökülerek ayrıca—– yüklendiği, yükleme/—– işlemlerinin —– aracılığıyla yapılmış olması nedeniyle —–zarar verdiği, ayrıca —– şekilde yüklendiği, bu nedenle oluşan baskıdan dolayı sistemin zarar gördüğü bilgisi alındığı belirtildiğini, geçerli bir sigorta poliçesi olmamakla birlikte, aksi takdiri halinde davacı … şirketinin—–Sigortası Genel Şartlarının 5. Maddesine ve—- 4.3. maddesine göre teminat dışı hasar için hatır ödemesi yaptığı sabit olduğunu, davacı tarafın aktif husumet ehliyetinin bulunmamasının yanında; davacının, dava dışı sigortalısının dava konusu emtianın bedelini ödeyip ödemediğini, bir başka deyişle davaya konu emtia üzerinde hukuki menfaatinin bulunup bulunmadığını da ispatlaması gerektiğini, aksi durumda davacının hukuken menfaati bulunmadığı sonucuna varılmakla davanın reddi gerektiğini, CMR Konvansiyonunun 30. maddesi uyarınca iddia edilen hasar ile ilgili olarak müvekkiline ihbarda bulunulmadığından davanın reddi gerektiğini, CMR konvansiyonun 17/4. maddesi uyarınca müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığından davanın reddini talep ettiklerini, iddia edilen hasardan taşımacı müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, davacının dava dilekçesinde yüklemenin gönderen tarafından yapıldığına dair beyanı, davacı delili olan ekspertiz raporu, makine —– ağırlığı ve olağan koşullarda seyrini tamamlayan aracın kazaya karışmadığı dikkate alındığında iddia edilen hasardan taşımacı müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığından, dava dilekçesinde ve ekspertiz raporunda soyut şekilde kusur atfının kabulü mümkün olmayıp, davanın reddi gerektiğini, CMR Konvansiyonu 17/4-b-c bendi gereğince davanın reddi talebi asıl olup, sorumluluk atfına dair hiçbir kabulü olmamakla birlikte Sayın Mahkemece taşımacıya kusur atfedilmesi halinde yükleme ——işlemlerini gerçekleştiren göndericinin fiilinden kaynaklanan hasar nedeniyle; taşımayı yapan aracın hiçbir rizikoya maruz kalmadığı ve hasara neden olan işlemlerin gönderenin fiillerinden kaynaklandığı gözetilerek gerçek zarar miktarının tespitinden sonra kusurun ağırlıklı bölümünün görevini gereğini yerine getirmeyen göndericiye yüklenmesi suretiyle müterafik olarak paylaştırılmasını vekaleten arz ettiklerini, davacının gerçek zarar miktarını ispatlaması, konvansiyon uyarınca sınırlı sorumluluk hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davacının dava dilekçesinde ekspertiz raporunda yer alan ifade ile Ekspertiz raporunda —– taraflı tutulan tutanak ile —– kırılarak kullanılmaz hale geldiği, her iki makinenin———— bastığı için kırıldığı ifade edilmiş, raporun —–; hasara ilişkin olarak davacının sigortalısı—– değerlendirmeye alınan diğer—- konu makineye ait olduğu, mevcut dosya kapsamında tespiti yapılan—- üzerinden değerlendirme yapıldığı belirtildiğini, devamında ise hasara konu makinenin ikinci el olması ve hasarlanan parçanın genel durumu dikkate alınarak değerlendirmede parçaların yenisinin takılması ile %15 oranında değer artışının söz konusu olacağı, bu oranın hasar bedelinden —- bedeli olarak tenzil edildiği belirtildiğini, davacının dayanak aldığı ekspertiz raporunda—- %15 —-hasar tutarı belirtildiğini, müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinde asıl alacak miktarı —– toplam —- talepte bulunulduğunu, davacı dava dilekçesinde —-hasar ödemesi yaptığını belirtmiş ve harca esas değeri 11.368,89 TL olarak belirterek itirazın iptalini talep ettiğini, davacının ne miktarda emtia hasarı için talepte bulunduğu, kabul manasına gelmemekle birlikte, ekspertiz raporundan dahi farklı miktarda talebin dayanağı açıklanmış olmayıp, cMr 23. Maddesine aykırı talebin kabulü mümkün olmadığını, talep olunan miktarda %10 ilave kar marjı olup olmadığı, emtianın sovtajının yapılıp yapılmadığı, 2.el makinenin parçalarının yenisi ile değiştirilmesi durumunda ise yapılan %15 —- tenzilinin neye göre belirlenmiş olduğu hali hazırda belirsiz olup, davacının gerçek zararı aşan miktarda talepte bulunmasının kabulü mümkün olmadığını, davacının iddia ettiği başka taşımaya ait hasar iddiasına karşılık beyanda bulunma hakkının saklı olduğunu, davacının işbu davanın dayanağı olan icra takibi ile işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 faiz talebinde bulunmuş ise de davacı tarafın Konvansiyonun 27. Maddesine aykırı faiz taleplerinin reddini, mevcut halde CMR Konvansiyonu gereğince davacının hukuka aykırı şekilde işlemiş faiz talebinin ve %5 faizi aşan fazla talebin reddini talep ettiklerini, müvekkilinin CMR sorumluluk sigortası yönünden davanın ihbarı talep ettiklerini, davacı tarafın, müvekkiline ait mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasına dair hukuka aykırı istemine itiraz ettiklerini beyan ile, CMR 30. Madde uyarınca müvekkiline usulüne uygun ihbar yapılmadığından davanın reddini, CMR 32. Madde uyarınca zamanaşımı nedeniyle davanın reddini,TTK. 1188. Madde uyarınca hak düşürücü sürede açılmadığının tespiti halinde davanın reddini, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın husumetten reddini, iddia edilen hasardan müvekkilin sorumluluğu bulunmadığından CMR 17/4b-c maddesi uyarınca davanın esastan reddini, davacının iddiasının yargılamaya muhtaç olup, muaccel bir alacaktan söz edilemeyeceğinden davacının ihtiyati haciz talebinin reddini, ihtiyati haciz kararının kaldırılması talebimizin kabul görmemesi halinde Sayın Başkanlığınızca belirlenecek—-” mukabilinde müvekkil aleyhine verilen ihtiyati haciz kararının ve karara dayalı işlemlerin kaldırılmasını, davanın——ihbarını, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi ile müvekkil lehine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle; “Hasarlı olduğu tespit edilen takımların sabitlendiği — —–ilgili davacı tarafın somut olaya bağlı hasarın nitelik ve niceliğini belirleyebilmek için görevlendirdiği bağımsız eksperin düzenlediği tespitler dikkate alındığında; yükleyicinin tespit edilemediği, — birim fiyatının —— (Heyetimizce de kadri maruf olduğu kanaatine varılmıştır), söz konusu —– ait parçalar olması nedeniyle %15 kıymet kazanma tenzili uygulanabileceği, bu tutarın —— ile toplam hasar tutarının —-olabileceği, Söz konusu hasarlı parçaların takımların sabitlendiği —— olduğu, bu parçaların darbe, ——dış etken kaynaklı kırılmış / —— uğramış olduğu tespit edilmiş olup, söz konusu— malzeme özelliği de dikkate alındığında –uğramış haliyle, — değerinin bulunmadığı, CMR taşıma senedi ve sair sevk evrakına göre davalının akdi ve fiili taşıyıcı sıfatını haiz olduğu ve davalıya husumet yöneltilebileceği, Dava konusu mallardaki hasarın taşıma sırasında meydana geldiği dolayısıyla taşıma işini üstlenen davalı taşıma şirketi CMR m. 17/1’e göre oluşan hasardan %70 müterafik kusur oranında sorumlu olmaları gerektiği, Davacının hasarı poliçe kapsamında ödediği ve talep ve dava hakkına sahip olduğu, Davacının talep edebileceği tazminat miktarının 6.481,95.-TL. olduğu, söz konusu miktarın sınırlı sorumluluk limitinin altında kaldığı, Davacının takip tarihinden itibaren faiz talep edebileceği,” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Dava konusu olayda meydana gelen hasar sonrası davalı tarafından taşıması yapılan özel nitelikteki emtianın, yükleme sorumluluğunu da üstlendiği anlaşılan gönderici tarafından,—–yapılmaması nedeniyle meydana gelen hasardan davalı taşıyıcının CMR Konvansiyonu 17’nci madde 4.paragraf (b) ve (c) fıkraları gereğince sorumlu olamayacağı, ayrıca CMR Konvansiyonu 8’nci madde kapsamındaki sorumluluklarını yerine getirmediğine dair bir karinenin mevcut olmaması ve taşınan emtianın özelliklerine —– olmaması, hatalı yükleme ve istiflemenin farkına varamayacak olması nedeniyle yüklemeye nezaret kuralını ihlal ettiğinin ileri sürülemeyeceği, buna bağlı olarak da müterafik bir kusur atfının mümkün olamayacağı, Meydana gelen hasarın davacının sigortalısı olan alıcı tarafından, davalı taşıyıcıya, CMR Konvansiyonu 30’uncu maddede belirlenen süre içerisinde ihbarının yapılmadığı, Davanın dayandığı icra takibinde ödeme emrinin — tarihinde borçluya tebliğ edildiği, davalı borçlu vekilinin —– itirazı ile İcra Dairesinin —— tarihli kararı takibin durdurulduğu, icra dosyasında başkaca işlemde yapılmadığı, davanın zaman aşımını kesen son işlem tarihi olan —- tarihinden itibaren 1 yıllık süre sonu olan en geç—— tarihinde 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığının tespit edildiği, Taşımaya özgü düzenlenen poliçenin bağlı olduğu abonman sözleşme sunulmadığından, şartlarının oluştuğu denetlenemeyen TTK 1472’nci madde kapsamında halefiyet hakkının söz konusu olamayacağından, davacı takip borçlusunun halefiyete dayalı rücu talebi için başlattığı takibe davalı taşıyıcının vaki itirazının yerinde olacağı sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı, keyfiyetin nihai takdiri ve her ———hukuki tavsifi tamamıyla muhterem Mahkemeye ait olmak üzere arz olunur.” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişi ek raporunda özetle; “Mevcut verilerin değerlendirilmesi sonucu, meydana gelen olayda; Sayın mahkeme EK görevlendirme kararı gözetilerek yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde, kök rapor sonuç ve kanaatimizi değiştirmeyi gerektirir yeni bir sonuç veya değerlendirme yapılmamıştır. Davalı taşıyıcı “süreç sorumlusu” olup, süreçte gönderici yükleyen kusuru savunması ile sorumluluktan kurtulma söz konusu olmayacağı değerlendirilmektedir. Bilirkişi raporu nihayetinde takdiri delillerden olup, sayın mahkemece CMR m.17 hükümlerine göre nihai takdir ve kanaate göre bir sonuca ulaşılabilir. Bu çerçevede nihai takdir ve değerlendirmesi yüce mahkemeye ait olmak üzere işbu EK heyet raporumuzu —– yapmaya yetkili yüce mahkemenin değerlendirmesine arz ederiz.” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Davacı vekili, davacı … şirketinin —–ait emtianın dava dışı sigortalının —–plakalı araç —– taşıması gerçekleştirilen makinelerin 05/01/2018 tarihinde ——– yaptığı, araçta bulunan sigortalı emtianın muhtelif hasarının tespit edildiği, yapılan incelemede hasara konu nakliyesi gerçekleşen —–olduğu, ——— tarafına ————- üzerindeki takımların sabitlendiği ———— zayii olan emtia nedeniyle zarar oluştuğu ve sigortalıya —- ödendiğini, taşıma işini gerçekleştiren aracın sahibi davalı—- sorumlu olduğunu ileri sürerek, 11.368,78 TL tazminatın davalıdan rücuen tahsili amacıyla —– esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, bu nedenle itirazıp iptali davası açtıklarını sonuç olarak davalının —–asıl alacağa ve faize yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava ettikleri anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, aktif husumet, zamanaşımı itirazı ve hak düşürücü def’inde bulunmuştur.
Dava, sigortacının sigortalısına ödediği tazminat bedelinin kusurlu 3. Kişiye karşı açmış olduğu rücu olacağına dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Somut olayda, Davacı … tarafından——– —- tarihleri arasında sigortalandığı, ——üzere teslim alınan ——– gerçekleştiği anlaşılmıştır.
31/05/2021 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre taşımaya konu emtiadaki hasar nedeniyle davacı … tarafından hasar bedelinin sigorta tazminatı olarak ödendiği yönünde değerlendirmelerde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda, taşıyıcının dava dışı ——– emtiayı tam ve eksiksiz olarak teslim almış, ancak karayolunda taşıması meydana meydana gelen hasar nedeniyle emtianın zarara uğradığı, 31/05/2021 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre dava konusu emtiadaki hasarın taşıma sırasında meydana geldiği dolayısıyla taşıma işini üstlenen davalı taşıma şirketi CMR m. 17/1’e göre oluşan hasardan % 70 müterafik kusur oranında sorumlu olmasının kabulü gerekeceği, hasarlanan emtiada sovtaj değerinin bulunmadığı, toplam zararın 9.259,97 TL olduğu, davacının davalıdan talep edebileceği tazminat miktarının 6.481,95 TL olduğu yönünde değerlendirmelerde bulunmuştur.
Mahkememizin—–ara kararları ile —– tarihli bilirkişi heyet raporuna ilişkin bir dizi eksiklikler tespit edilerek heyette bilirkişi değişikliği ile yeni rapor hazırlattırılmıştır.
05/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda; “Dava konusu olayda meydana gelen hasar sonrası davalı tarafından taşıması yapılan özel nitelikteki emtianın, yükleme sorumluluğunu da üstlendiği anlaşılan gönderici tarafından, uygun ambalajlamanın yapılmaması nedeniyle meydana gelen hasardan davalı taşıyıcının CMR Konvansiyonu 17’nci madde 4.paragraf (b) ve (c) fıkraları gereğince sorumlu olamayacağı, ayrıca CMR Konvansiyonu 8’nci madde kapsamındaki sorumluluklarını yerine getirmediğine dair bir karinenin mevcut olmaması ve taşınan emtianın özelliklerine vakıf olmaması, hatalı yükleme ve istiflemenin farkına varamayacak olması nedeniyle yüklemeye nezaret kuralını ihlal ettiğinin ileri sürülemeyeceği, buna bağlı olarak da müterafik bir kusur atfının mümkün olamayacağı” şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili dava dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
Somut olayda eşya kısmi hasarlı olarak teslim edildiğinden sürenin başlangıcı ——-olacaktır. Davacı … tarafından ödemiş olduğu sigorta tazminatı için —–tarihinde bir yıllık süre içerisinde icra takibi başlatılmış ve zaman aşımı kesilmiştir. TBK 157’nci madde 2. fıkrası, zamanaşımının icra takibiyle kesilmesi halinde takibe ilişkin her işlemden sonra yeni bir sürenin başlayacağı hükmünü haizdir. Bir diğer ifadeyle zamanaşımını kesen her işlemden itibaren 1 yıllık süre yeniden başlayacaktır. Davanın dayandığı icra takibinde ödeme emrinin 13.08.2018 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, davalı borçlu vekilinin 14.08.2018 tarihli itirazı ile İcra Dairesinin 15.08.2018 tarihli kararı takibin durdurulduğu, icra dosyasında başkaca işlemde yapılmadığı, davanın zaman aşımını kesen son işlem tarihi olan 15.08.2018 tarihinden itibaren 1 yıllık süre sonu olan en geç —– tarihinde 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı görülmektedir.
Benzer konuya ilişkin—- ” İcra takibinin itiraz üzerine durması halinde, alacaklının kesilen ve yeniden başlayan zamanaşımı süresinin tekrar kesilmesini ve yeni bir sürenin başlamasını teminen yapabileceği tek işlem, itirazın iptalini veya kaldırılmasını dava etmekten ibarettir. Söz konusu işlemlerin, istikrar kazanan Yargıtay uygulaması ve doktrince de benimsenen “uyuşmazlığı ileriye götüren işlemler” niteliğinde olduğu açıktır. İİK’nun 67. ve 68. maddelerinde söz konusu davaların açılabilmesi için öngörülen 1 yıllık ve 6 aylık süreler ise hak düşürücü nitelikte olup itirazın tebliği tarihinden itibaren başlamakla birlikte, bu davaların itiraz alacaklıya tebliğ edilmeden de açılmasına engel bir kanun hükmü bulunmamaktadır. İtirazın alacaklıya tebliğ edilmemesi, sadece İİK’nun 67 ve 68. maddelerinde sözü edilen hak düşürücü sürelerin başlamasına engel teşkil eder niteliktedir. Bu açıdan bakıldığında, işbu dava, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış ise de, hak düşürücü süre ile zamanaşımının birlikte cereyanı ve her iki sürenin aynı (olayımızda olduğu gibi bir yıl) olması halinde zamanaşımı süresinin dolmasından sonra ve fakat hak düşürücü süre içerisinde açılan davanın alacağın zamanaşımına uğramasına engel bir niteliği yoktur.
Tüm bu nedenlerle, takip ve dava konusu alacak, CMR’nin 32, BK’nun 133, 132 ve 136. maddeleri gereğince dava tarihinden önce zamanaşımına uğramış olup, davalı vekilinin bu yoldaki def’inin eksik, hatalı ve yetersiz gerekçeyle reddedilmesi doğru olmamış, davalı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazının kabulüyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki açıklamalarının ışığı altında davacı yan takibin durmasına yönelik icra dairesi kararının tebliğ edilmemesinden kaynaklı 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığı yönündeki iddiası doğru ise de söz konusu sürenin dolmaması hak düşürücü süre ile zamanaşımının birlikte cereyanı ve her iki sürenin aynı (olayımızda olduğu gibi bir yıl) olması halinde zamanaşımı süresinin dolmasından sonra ve fakat hak düşürücü süre içerisinde açılan davanın alacağın zamanaşımına uğramasına engel bir niteliği olmaması hususları hep bir arada değerlendirilerek mezkur Yargıtay kararı ile CMR’nin 32/1. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde zamanaşımı süresinin emtiadaki hasarın niteliğine göre ve en erken teslim tarihinden olmak üzere belirleneceği ifade edilmesi karşısında somut olayımızda teslim tarihi 05/08/2018 olan hasarlı emtia için CMR Konvansiyonu 32’nci madde —davacı tarafından zaman limitini erteleyecek nitelikte davalıya yazılı bir talepte bulunulduğuna dair bir iddia ve belgede dosyada mevcut değildir. Davalı vekili tarafından cevaba cevap dilekçesinde, takibe karşılık davalı tarafından sunulan vaki itiraz dilekçesinin tebliğ edilmeden taraflarınca öğrenilmesi akabinde 25.09.2020 tarihinde davanın açıldığı, itiraz dilekçesine ait tebliğin sağlanmaması nedeniyle zamanaşımı süresinin işlemeyeceği ileri sürülmüşse de ödeme emrinin tebliği zamanaşımını süresini kesen nedenler arasında olup, zamanaşımını durduran sebep olarak kabul edilemeyeceği gibi esasen itiraz dilekçesinin tebliğinin İİK 67’nci maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin başlamasında önem arz edecek olmasına göre zamanaşımı süresinin işlemesine engel teşkil etmeyeceği anlaşılmakla zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra ikame edilen davanın zamanaşımı itiranın kabulü gerektiği vicdani kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
TBK’nın 161. Maddesine göre, zamanaşımı defii taraflarca ileri sürülmediği sürece hakim tarafından kendiliğinden göz önüne alınamayacağından, zamanaşımı savunması davalı takip borçlusunun yetkisine bırakılmış olup, davacının davalının savunmasını önceden bilme ihtimalinin bulunmamasına göre davacı tarafın takibininde kötü niyetli olduğunun kabulü mümkün olmadığından yasal koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.——
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Davalının İİK’nun 67/2 maddesi kapsamında yasal koşulları oluşmayan Kötüniyet Tazminatı talebinin Reddine
3-Alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin alınan 137,32 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 56,62‬ TL harcın davacı yana iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 1.529,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiline,
6-Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansı olduğu taktirde karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendilerine iadesine,
7-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —–davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-1.320,00 TL Arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup anlatıldı.