Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/387 E. 2021/340 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/387 Esas
KARAR NO : 2021/340

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/09/2020
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili —– dilekçesinde özetle; Müvekkilin davalıya —- gerçekleştirdiğini,— sağlanması için davalının —- bedelinin cari hesap ——- kaldığını, davalının borcunu ödememesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını fakat takibe haksız olarak itiraz edildiğini, itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkil arasında yapılmış bir sözleşme bulunmadığını, bahse konu faturalara istinaden mal ve — bulunulmadığını, ————- geçen kişilerin sorgulanmasının gerektiğini, ismi geçen kişilerin şirkette çalışmadığını, davacı tarafından verilmiş bir hizmet olmadığından davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ,İstanbul Anadolu —.İcra müdürlüğünün ——Sayılı ilamsız takip dosyasına yapılan itirazın iptali davasıdır.
İstanbul Anadolu –. İcra Dairesinin — Esas sayılı takip dosyasının dosyamız arasına celp edildiği görüldü.
01/12/2020 tarihli ara karar ile dosyanın —bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar —–bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle;
“Davacı ….——- açılış-kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı, buna karşın işbu raporun ———kısmında ayrıntılarıyla yer verildiği üzere davacıya ait ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulmadığının tespit edildiği,
Sayın Mahkemenin ——- numaralı ara kararında taraf ticari defterlerinin ——– salonunda ibraz edilmesi, tarafların yerinde inceleme talep etmesi halinde 2 hafta öncesine kadar ticari defterlerin bulunduğu yer ile incelemede muhatap alınacak kişi iletişim bilgilerinin yazılı bildirilmesi yönünde karar kurulduğu, buna karşın davalının belirtilen gün ve saatte defterlerini ibraz etmediği gibi ayrıca yerinde inceleme de talep etmediğinin görüldüğü, anılan nedenlerle davalı nezdinde incelemenin gerçekleştirilemediği,
Davalı adına düzenlenen faturalar —-davalıya teslim edildiğini gösterir nitelikte herhangi bir belgenin yerinde yapılan incelemede ibraz edilmediği, davalının faturalara istinaden mal ve hizmet tedarikinde bulunulmadığını yönündeki savunması dikkate alındığında davacının alacak iddiasının ispata muhtaç olduğunun anlaşıldığı,
20.02.2020 takip tarihi itibariyle davacı nezdinde davalının 3.550,00 TL alacaklı olarak göründüğü, buna karşın takip ile davalıdan istenen tutarın 71.827,00 TL olduğu, mevcut durumda davacının huzurdaki davaya konu alacak iddiasının ticari defterleri ve belgeleri ile örtüşmediği” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Davacı vekili dava dilekçesi ile cari hesaptan kaynaklanan alacaklarının bulunduğunu dile getirmiştir.Her ne kadar dava dilekçesinde alacağın kaynağı olarak cari hesap alacağı denilmişse de taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını —- istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
Davacı tarafın alacak iddiasına konu temel ilişki açık hesap ilişkisi (cari hesap) olmakla ticari defterlerin delil niteliğini açıklamak gerekmektedir.Ticari defterlerin delil olması için gerekli şartlar HMK’nın 222/2 maddesinde “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. ” ifadesi ile sayılmıştır. Buna göre ticari defterlerin delil olması için;a) Ticari bir dava olması,
b) Uyuşmazlık konusunun her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir işlemden kaynaklanması,
c) Ticari defterler kanuna uygun eksiksiz tutulmuş olması,
d) Ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yapılmış olması,
e) Uyuşmazlık konusu işle ilgili olarak defterlere geçirilen tüm kayıtların birbirini doğrulamış olması gerekir.Bir kimsenin kendi hazırladığı belgenin veya yazının (tek başına) kendi lehine delil oluşturması mümkün değil ise de, bir kimsenin kendi hazırladığı belgenin veya yazının tek başına kendi aleyhine delil olarak kullanılması, usul hukuku kurallarına uygundur ve normal olandır. Akdi ilişkinin ve mal-hizmet ediminin ifa edildiğinin ispat yükü üzerinde olan davacı taraftır.Nitekim taraf ticari defterlerinin incelenmesi akabinde davacı kayıtlarına göre alacaklı tarafın davalı olduğu,davacının alacağının bulunmadığı davacının kendi kayıtları ile anlaşılmıştır.Ticari defterlerde yer alan ,tarafın lehine ve aleyhine kayıtların birbirinden ayrı değerlendirelemeyeceği ve davacı kayıtlarına göre davacının alacaklı olmadığının ortaya çıkması göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmiştir.Nitekim dava değeri itibariyle tanıkla ispatın mümkün olmaması gözönüne alınarak tanık dinletme talebi reddolunmuştur.— faaliyetinin gerçekleşmemesinin kötü niyet tazminatına vücud vermeyeceği kanaatine varılarak kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
Yukarıda belirtilen — davacı ticari defter ve kayıtlarında yer alan kayıtlar göz önüne alındığında alacak iddiasının ispat edilemediği görülerek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Peşin alınan 867,50 TL harçtan, alınması gerekli 59,30 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 808,2‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte —— ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6—– ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.