Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/382 E. 2020/830 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2020/382 Esas
KARAR NO : 2020/830

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2020
KARAR TARİHİ : 26/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında———————-şehrinde yürütülmekte olan proje kapsamında bulunan işlerin imalat ve montajının müvekkili şirket tarafından yapılmasının kararlaştırıldığını, müvekkil şirket tarafından sözleşmenin 4. maddesine uygun olarak davalı şirkete tarihsiz toplamda 301.000,00 USD tutarlı teminat evrakı verildiğini, müvekkili şirketin 01.06.2020 tarihine kadar tüm edimleri (montaj hariç) eksiksiz yerine getirdiğini, buna karşın ödemeleri sözleşmeye uygun olarak alamaması üzerine taraflar teminatların müvekkile iadesi ve yerlerine yeni teminat verilmesine ilişkin 01.06.2020 tarihli teslim sözleşmesini imzalandığını, müvekkili şirketin 4 adet teminat evrakını iade aldığını ve yerine sözleşme bedelinin %10’una tekabül eden 33.670,00 USD tutarlı teminat senedini davalı şirkete verildiğini, davalı şirkete ihtarname çekildiğini ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, teminat senedinin dayanağını oluşturan taraflar arasındaki 03.12.2019 tarihli sözleşmenin müvekkil şirketçe feshedildiğini, bu nedenlerle davacı müvekkili şirketin davalı şirkete borçlu bulunmadığının tespitine, tüm ihtarlara rağmen bedelsiz teminat senedini iade etmekten imtina eden davalı şirketin teminat senedi bedelinin %20’sin aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; Menfi tespit davasının yetkisiz ticaret mahkemesinde açıldığını, açılan davanın ve iddia edilenlerin hukuksal bir dayanağının olmadığını, dört adet teminat amaçlı kambiyo senedi davacıya iade edildiğini, davacı şirketin edimini yerine getirmemek ve basiretli bir tacir gibi davranarak ürettiği malın montajını yapmaktan kaçmayı seçtiğini, bu nedenle haksız ve dayanaksız açılmış bulunan davanın önce usul, sonra esastan reddine, müvekkilinin kötü niyetle ve zor durumda bırakmaya yönelik dava açan davacının % 20 kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleriyle ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki sözleşmeye bağlı olarak davacının davalıya borçlu olmadığı yönünde menfi tespit davasıdır.
6100 sayılı HMK’nın 17.maddesinde yetki sözleşmesi :”Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Madde metninden de anlaşılacağı üzere ancak iki tarafın tacir olduğu durumlarda yetki sözleşmesi yapılabilecektir. Yetki sözleşmesine aksine hüküm konulmadığı sürece yetki sözleşmesiyle belirlenen mahkeme münhasır yetkili mahkeme olacaktır. Dosyaya sunulan 03/12/2019 sözleşme incelendiğinde sözleşmenin14.2. Maddesinde sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda —– mahkemelerinin yetkili olacağına ilişkin münhasır yetki sözleşmesi yapıldığı, 01/06/2020 tarihli “Teslim Sözleşmesi” başlıklı sözleşmede ise 03/12/2019 tarihli sözleşmeye atıf yapılarak “işbu teslim sözleşmesi dışındaki tüm konularda asıl sözleşmenin tüm maddeleri aynen geçerliliğini koruyacaktır” şeklinde hüküm tesis edildiği görülmüştür.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunduğu, uyuşmazlığa konu asıl ve ek sözleşmenin okunaklı örneğinin taraflarça sunulduğu görülmekle, 26/11/2020 tarihli duruşmada, sözleşmede yer alan yetki şartı nedeniyle mahkememizin yetkisiz olduğu anlaşılmıştır
Tarafların tacir olması, aralarında münhasır yetki sözleşmesi bulunması, davalı vekilinin cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunduğu göz önüne alındığında davanın 6100 sayılı HMK’nın 17. 19. ve 20. Maddeleri uyarınca yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmiş ve aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının yetki yönünden REDDİNE ,
2-Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
3-Karar kesinleştiğinde dosyanın talep halinde yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Aksi halde davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA
5-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında yetkili mahkemece KARAR VERİLMESİNE,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.