Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/380 E. 2021/293 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/380 Esas
KARAR NO : 2021/293

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/05/2017
KARAR TARİHİ : 30/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 04/05/2017 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin —- vadesi geldiğinde çeklerin bulunamadığım, keşidecinin haberdar edildiğini,—- uhdesinde olduğu bilgisinin—dosyasından öğrenildiğini, söz konusu çekin müvekkilden çalınması nedeniyle çek üzerinde tedbir kararı verilmesini, dava konusu çekin istirdadı ile müvekkilin keşidecisi —– hamil sıfatıyla alacaklı olduğunun tespitini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP: Müvekkili şirketin—– sözleşmesi kapsamında dava konusu çeki İyi niyetli iktisap ettiğini, çekin TTK’da belirtilen tüm şekli unsurları içerdiğini, müşteri— davacı arasında düzenlenen fatura ile huzurdaki davaya konu çekin tevsik edildikten sonra müvekkil şirketçe devralındığını, çekte ödemeden men yasağı bulunmasının tek başına müvekkil şirketin kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğinden hareketle davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dosyanın —— karar. sayılı yetkisizlik kararı ile geldiği, kararın — tarihinde kesinleştiği anlaşıldı.
Dava,çek istirdadı davasıdır.İstirdadı talep edilen çekte davacının lehtar olduğu,davalı — lehdardan sonraki ciranta diğer davalı faktoring şirketinin ise davalı — ciranta olduğu görülmüştür.
Yetkisizlik kararı veren mahkemece çekin arka yüzünde yer alan ciroda yer alan imzanın davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığı hususunda rapor alınması için dosya ATKya tevdi edilmiş,Atk tarafından birtakım eksiklikliklerin ikmali için ön rapor düzenlenmiş olmakla yetkisiz mahkeme tarafından verilen imza incelemesi kararından rücü edilmiştir.Ara karardan rücu sebebi ,davanın esasına ilişkin birtakım hukuki gerekçeler açıklandıktan sonra aşağıda belirtilecektir.
01/12/2020 tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir bilirkişisine tevdi edilerek uyuşmazlığa konu çekin hangi tarihte faktoring şirketi tarafından faktoring müşterisinden iktisap edildiğinin tespiti için bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 09/02/2021 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle:
“1.Davalı — yasal defterlerin Vergi Usul Kanunun 183-184-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64. maddesinde belirtilen usuf ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçek leşti riidiğ i, Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açıfış kapanrş tasdikleri ile — süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine harz olduğunun anlaşıldığı,
2. Huzurdaki davaya konu çeke dayanak olan—-adına tanzim edildiği, bu fatura karşılığında huzurdaki davaya konu—- kayıtlı bulunduğu, bu yönüyle ilgili——- şirketi tarafından —- faktoring müşterisinden 30,06.2016 tarihinde iktisap edildiği” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
TTK’nın 792. maddesi uyarınca, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.Buna göre, zayi olan çekin istirdadı istemine ilişkin iş bu davada ispat yükü davacıda olup, davacının, kendisinin yetkili hamil olduğunu, senedin rızası hilafına elinden çıktığını ve senedi elinde bulunduran davalının kötüniyetli ve iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekir.Kıymetli evrak illetten mücerrettir.Dolayısıyla kıymetli evrakı elinde bulunduran davalı üçüncü kişinin çeki ne surette elinde bulundurduğunu ispat külfeti bulunmamaktadır.6102 sayılı TTK’nın 792.maddesi uyarınca kötü niyeti veya iktisapta ağır kusuru ispat edecek taraf davacıdır.Ancak bu noktada faktoring şirketlerine ilişkin özel düzenlemeler nedeniyle çekin usulune uygun şekilde iktisap edilip edilmediği ve ispat yükü açısından birtakım açıklamalar yapmakta fayda bulunmaktadır.04/02/2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 9maddesi şu şekildedir : ” Doğacak alacaklar açısından faktoring işleminin gerçekleşmesi, devralınan alacakların fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile tevsik edilebilir bir alacak olması ve alacağın doğduğu anda bu durumun fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile tevsik edildiğinin kuruluş tarafından takip edilmesine bağlıdır.
(2) Mal veya hizmet satışına bağlı olarak doğacak alacağın devralınabilmesi için;
a) Kuruluş ile müşteri arasında doğacak alacağın devrine yönelik bir sözleşme yapılması, sözleşmede işin tanımının, alacağın niteliğinin, tutar veya tutarın hesaplanamaması durumunda, hesaplamaya temel oluşturacak veriler çerçevesinde belirlenen azami faktoring limiti ile ödeme şartlarının açıkça belirtilmiş olması,
b) Sözleşmedeki doğacak alacağa ilişkin belirtilen hususların, müşteri ile borçlu arasında imzalanan sözleşme, —- ile varsa bunlara ilave olarak doğacak bir alacak olacağını gösteren diğer belgelerle tevsik edilmesi,
c) Mal veya hizmet satışından kaynaklanan bir ticari ilişki bulunduğunu ve devre konu alacakların da bu ticari ilişki çerçevesinde doğacağını ispat eden tüm belgelerin doğruluğunun ve tutarlılığının bir bütün halinde kontrol edilerek değerlendirilmesi, bunların denetime hazır bir şekilde belgelendirilmesi,
ç) Alacağın doğmasını müteakip düzenlenecek fatura veya fatura yerine geçen belgelerin kuruluş tarafından müşteriden temin edilerek işlem dosyasına eklenmesi,
Gerekir.”
Dolayısıyla faktoring şirketlerinin devir aldığı alacak, bir kambiyo senedinden kaynaklanıyor olsa bile, alacağı doğuran temel ilişkiye ait fatura veya benzeri belgelerle bunu tevsik etmeleri gerekmektedir.Bu hüküm, nitelikçe “düzenleyici amir bir hüküm” olarak kabul edilmektedir.
Faktoring şirketinin müşterisinden temliken aldığı bir alacağı takip edebilmesi için; alacak bir kambiyo senedinden kaynaklansa bile faktoring sözleşmesi ile beraber, alacağı doğuran temel satım ilişkisine ait fatura ve benzeri belgeleri de ibraz etmek zorundadır.Eldeki dosyaya konu çek ,faktoring sözleşmesi ve fatura incelendiğinde çek bedelinin 15.000,00 TL olduğu,fatura bedelinin ise 16.048,00 TL olduğu dolayısıyla fatura bedeli ile çek bedelinin birbirine yakın olduğu görülmekle uyumlu olduğu görülmekle faktoring sözleşmesi kapsamında faktoringin müşterisinden aldığı çeki fatura ile tevsik ettiği görülmüştür.Yine mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde çekin faktoring şirketi tarafından iktisap tarihinin 30/06/2016 tarihi olduğu,ödeme yasağı veren ilk derece mahkemesinin tedbir kararının 06/12/2016 uygulanma tarihinin 12/12/2016 tarihi olduğu görülmekle çekin davalı faktoring şirketi tarafından zayi talebinin alenileşmesinden önce iktisap edildiği görülmüştür.
— amacı, firmalara satışlarının ve karlarının artması konusunda yardımcı olmaktır.
Kapsam olarak faktoring; bir mali kuruluş– borçlular (müşteriler) ve mal satan veya hizmet arz eden bir ticari işletme arasında (satıcı) üç taraflı bir sözleşme olup, genelde rücu hakkı olmaksızın alıcının borçlularının hesap hasılalarını— suretle müşterilere tanınan kredileri kontrol altında tuttuğu kadar, muhasebe ve tahsilatını da yürütür
Faktoring işleminin üç tarafı vardır. Bunlar;
a)—Faktoring hizmetlerini talep eden ve alacaklarını faktoring şirketine devreden (satan) işletme,
b)—- Müşterinin alacaklarını devir ve satın alarak karşılığında nakit olarak ödeyen şirket,
c)Borçlu: Müşterinin alacaklı olduğu kişi veya işletmedir.
Faktoring’in en önemli çeşitleri;— rücu hakkı—-;—- ödeme vadesinde factoring; fatura iskonto yöntemi; tahsilat yöntemi; ihracat factoringi; ithalat factoringi;—-olarak sıralanabilir.
Faktoring hizmetleri ise; kredi riskini karşılama; tahsilat ve muhasebe; fonlardan avans, şeklinde özetlenebilir.
Kanun ve Yönetmelikte açıkça, faktoring şirketlerinin kambiyo senedine dayalı olsa bile, bir mal satışından veya hizmet arzından doğmayan alacakları devralamayacakları düzenlenerek, kambiyo senedinin içerdiği hakkın soyutluğu ilkesi ortadan kaldırılmıştır. Buna göre faktoring şirketleri, ancak bir mal satışından ya da hizmet arzından doğan alacağın ifası için verilen kambiyo senetlerini, ciro ve teslim yolu ile devralabilmektedirler. Burada kambiyo senedindeki hakkın devri için yapılan ciro ve teslim, alacağın devrinin hukukî sonuçlarını doğurmaktadır. Senet borçlusu, faktoring işleminden haberdar olduğu andan itibaren, faktoring müşterisine karşı ileri sürebileceği şahsî defileri, faktöre karşı da ileri sürebilmektedir.
Eldeki dosyada olduğu üzere çeklerin çalındığı ya da kaybolduğu iddiasıyla, faktoring şirketleri aleyhine çek istirdadı davalarının da açıldığı görülmektedir. Aleyhine bu iddialarla dava açılan faktoring şirketinin, dava konusu çek ya da çekleri, FKFFŞK m. 9/f. II’ye uygun olarak devraldığını ispat etmesi gerekmektedir. Bu hususun ispatından sonra davacı, faktoring şirketinin TTK m.792 uyarınca çeki ya da çekleri kötüniyetle veya ağır kusurla iktisap ettiğini ispatlamalıdır —-).Mevcut bu durumda ; faktoring işleminin Yönetmelik hükümlerine uygun olduğu, çekin ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığı, davalının yetkili hamil olduğu, faktoring sözleşmesinin ve devir işleminin ödeme yasağı kararı alınmadan önce yapıldığı, factoring şirketinin çek hakkında ödeme yasağı konulduğunu bilebilecek durumda olmadığı, davalının kötüniyetli olduğuna dair iddiaları teyit eder ispat faaliyeti gerçekleşmediği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.Ayrıca faktoring şirketine diğer dvalı olan faktoring müşterisi tarafından sunulan faturanın şeklen itibar edilebilir olduğu,faturanın sıhhati hususunda —- bir araştırmanın yapılmasının faktoring şirketinden beklenemeyeceği gözetilerek faktoring şirketinin iktisapta kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmıştır.Davanın çek istirdadı davası olduğu,menfi tespit talebinin bulunmadığı gözetilerek aleyhine çek istirdatı davsı açılan hamilin ciro zincirinin şeklen düzgün olup olmadığını kontrolle yükümlü olduğu,imzaların sahte veya gerçek olup olmadığının çek istirdatı davasında değil menfi tespit davasında incelenebileceği gözetilerek imza incelemesi ara kararından rücu edilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Peşin alınan 256,17 TL harçtan, alınması gerekli 59,30 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 196,87‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı —– yatırılan 500,00 TL bilirkişi ücreti ve 75,00 TL delil avansının toplamı olan 575,00 TL’nin davacıdan alınarak davalı— verilmesine,
5-Davalı——–kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — göre 4.080,00 vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı — verilmesine,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı