Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/373 E. 2021/648 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/373 Esas
KARAR NO: 2021/648
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/09/2020
KARAR TARİHİ: 16/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu ile müvekkili arasında —-tarihinden —- gerçekleştirildiğini borçlu —- alacaklı olduğunu, davalı —-firma tarafından da kabul edilen söz konjsu borcun ödenmesinin istendiğini ancak kalan borcu bir türlü ödemediğini,—— başlattıkları icra takibine davalı —- tarafından itiraz edildiğini takibin durduğunu, davalı borçlu firmanın sebep gösterme (sizin icra takibine, borca, borcun ferilerine, ve ayrıca yürütülen faize itiraz ettiğini, dava konusu alacağın likit olduğunu davalının İİK. m. 67 gereğince alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, yapılan arabuluculuk görüşmesi sonucunda uyuşmazlığın çözümlenemediğini, borçlu tarafm icra takibine itiraz ederken ödemeye ilişkin hiç bir belge sunmaması ve haricen edilen bilgilere göre borçlunun bir çok borcunun olmasr sebebiyle yargılama sürecinde mal kaçırma ihtimali göz önüne alınarak, davalının adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3. kişilerde ki hak ve alacaklarının ihtiyati haczine karar verilmesin , davanın kabul edilerek itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini, likit alacağa haksız ve kötü niyetli itiraz eden borçlu aleyhine dava konusu miktarın %20’sinden aşağı —— Üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesin), yargılama giderleri ve vekâlet ücretini davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ettikleri ile dilekçeleri ekindeki ——-görülmüştür.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi ve deiil listesinin HMK’nın emredici hükümleri gereğince usulüne uygun olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen dayanak belgelerin davai dosyasına sunulmadığını müvekkili davalıya tebliğe çıkarılmadığını ve savunma hakkının kısıtlandığım, dava dilekçesinde dayanılan hukuki sebeplerin açıkça belirtilmediğini, hangi delilin harjgi vakıayı ispat etmek için sunulduğunun delil —– ve dava dilekçesinde belirtilmediğini davacının bundan sonra delil listesi sunmasına muvafakatlerinin olmadığını, dava dilekçesi eklerinin taraflarına tebliğ edilmediğini, davacı tarafa kesin süre verilerek dava dilekçesindeki eksikliklerin tamamlanması ve alacağını İspata yarayacak delillerini davalı tarafa tebliğe çıkartması İçin karar oluşturulmasını talep ettiklerini, müvekkili şirketin dava dilekçesinde ve Ödeme emrinde belirtildiği şekilde borcunun bulunmadığını,, faiz başlangıç tarihinin neye göre saptandığı, Ihangi tarihler arası faiz işletildiğinin açıklanmadığını, hangi dönemi kapsadığı belli olmayan işlemiş ve işleyecek faize itiraz ettiklerini, alacağın tayini taraf defter ve kayıtlar üzerinde yapılacak incelemece alınacak uzman bilirkişi raporu doğrultusunda mahkemenin takdirinde bulunmakta olduğumdan dava konusu aiacağın bu itibarla likit ve belirlenebilir olmadığını, takip dayanağı fatura ve cari hesaptan dolayı davacının alacaltlı olduğunu İspat etmesi gerektiğini, müvekkil şirketin takibe konu edilen fatura alacağından, cari ilişkiden, vs. dolayı herhangi bir borcunun da mevcut olmadığını belirterek müvekkili şirketin herhangi bir borcunun bulunmaması sebebiyle davanın esastan reddine, yara ilama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesin e, davacı taraf aleyhine % 20′ den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesin« karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır—– tarihli bilirkişi raporu özetle, —- fıkrasının uyarınca ticari defterlerini sunmayan davalı tadrfn karşı taraf alacağının varlığını kabul etmiş sayılacağı takdirinin—- defterlerinin, —- uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu, davacı —- kayıtlarına göre; Davacı —- davalı—- takip tarihi olan—— alacaklı olduğu, Mahkememizin davacı lehine avans faizi hakettiğine hükürri vermesi halinde, davacı tarafın ———— oranında avans faizi talep edebileceği sonuç ve kanaatine varmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
———–sayılı takip dosyasının dosyamız içerisine celp edildiği görüldü.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
—- tarihli bilirkişi raporunda; ” irsaliyeli faturaların davacı kayıtlarında yer aldığı, irsaliyeli fatura içeriğindeki ürünleri teslim alanlar tarafından da——- birbirlerine yaptıkları satışların ve alımların birbirini teyid ettiği bağlı bulundukları verği dairelerine beyan ettikleri —- görülmüştür———- alacaklı olduğu görülmüştür.” yönünde tespitlerde bulunduğu görülmüştür.
Her ne kadar takip cari hesap alacağı adı altında başlatılsa da taraflar arasındaki ilişki açık hesap ilişkisidir
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Taraflar arasındaki ilişkinin cari hesaba değil açık hesap ilişkisine dayalı olduğu anlaşılmış ve mahkememizce bu yönde yargılama sevk ve idare edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan açık hesap ilişkisine dayalı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
7251 sayılı kanunla yapılan değişiklik ile davalının ticari defterlerini sunmaması halinde davacı kayıtlarının davacı lehine (aleyhine kayıtların ise aleyhine ) olacağı düzenlenmekle görüş ayrılıklarına temel teşkil eden kanunun ilk düzenlendiği zaman var olan eksiklik giderilmiştir. Nitekim burada unutulmaması gereken husus davacı ticari defterlerinin 6100 sayılı HMK’nın 222/2.maddesine uygun tutulmuş olmasıdır. Davacı ticari defterlerinin usulune uygun olmaması halinde davacı lehine delil teşkil etmeyecek ve 6100 sayılı HMK’nın 222/4.maddesi uyarınca aleyhine delil olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında inceleme günü belirlenmesi ve ticari defterlerin sunulmaması halinde yaptırımının ne olacağına ilişkin ihtarat içeren açıklamanın mahkemizce ara karar altına alındığı ancak davalının ticari defterlerini sunmadığı; davacının sunmuş olduğu ticari defterlerinde yer alan kayıtların ise iddiasını doğrular nitelikte olduğu görülerek bilirkişi kök raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu——- Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir. Somut olayımızda davalı yan tarafından hakedişlere konu cezai bedellerin tayin ve tespiti mümkün olduğundan davacının alacağının likit olduğu kabül edilmek suretiyle takdiren % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Temerrüt faizi başlangıç tarihi yönünden; muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş (kesin vade bulunması) veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; borçlu temerrüde düşmüş olur—-Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir —Somut olayımızda davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği anlaşılmış ise — üzerinden yapılan incelemede dava açılış aşamasında dava değeri olarak—- gösterildiği ve bu bedel üzerinden harçlandırma yapıldığı, sonuç olarak icra takip dosyasındaki faiz alacağına yönelik harçlandırılmış dava olmadığından dava değeri harçlandırılan —- üzerinden kabul red oranına göre yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Faiz talebine yönelik her hangi bir hüküm kurulmamıştır.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile —icra dosyasındaki davalı borçlunun itirazının —üzerinden İPTALİNE, Bu miktar üzerinden icra takibinin DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Asıl Alacak olan 22.496,94 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.551,87 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 267,04 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.284,83 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 267,04 TL peşin harç toplamı 321,44‬ TL ile 1.167,50 TL—– olmak üzere toplam 1.488,94‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,99 ve red 0,01 oranına göre hesaplanan 1.474,05 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin kabul oranına göre 1.306,8‬0 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin red oranına göre 13,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 221,25 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde——- Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/09/2021