Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/372 E. 2022/4 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/372 Esas
KARAR NO : 2022/4

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/09/2020
KARAR TARİHİ : 06/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Tarafların arasında hem alım satım akdine hem de servis hizmetine dayalı cari hesap şeklinde işleyen bir ticari ilişki bulunduğunu, bu cari ilişkiye göre, halen davalının müvekkili şirkete takip tarihi itibariyle 7.491,50 TL borcunun bulunduğunu, bakiye borcun uzun süre ödenmemesi üzerine davalı aleyhinde—- sayılı ile başlatılan icra takibne davalı borçlunun borca ve ferilerine itiraz ettiğini, arabuluculuk görüşmesinin anlaşmazlık ile son bulduğundan davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, Borçlunun itirazlarından sadece takibe konu işlemiş faize ilişkin olan kısmının tarafımızca
davanın uzamaması adına kabul edildiğini iş bu davanın sadece asıl alacağa (7.491,50 TL) yönelik itirazın iptaline ilişkin olduğunu belirterek davalı-borçlunun icra takibinde asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, takibin devamına, davalı-borçlunun itirazının haksızlığı ve alacağın likit olması sebebi ile asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri (Arabuluculuk giderleri dahil) ve avukatlık ücretinin karşı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkilinin davacı ile ticari ilişkilerini cari hesap üzerinden yürüttüğünü, —-rağmen davacının vade gününü beklemediğini, buna rağmen davacı tarafın müvekkili aleyhine —-ile başlatılan haksız takibe itiraz ettiklerinğ ve takibin durdurulduğunu, davacı ile yapılan cari hesap ödeme anlaşması uyarınca takip tarihinde muaccel olmuş bir borcun bulunmadığını, ticari defterler ve cari hesap ekstreleri incelendiğinde davacının alacağının henüz muaccel olmadan icra takibine konu edildiğinin ortaya çıkacağını belirterek davanın reddine ve lehlerine %20’den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama
giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Ticari defter kayıtları ve diğer belgelerde de görüldüğü üzere taraflar arasında ticari bir
ilişkinin bulunduğu, Davacının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak, davacının davalıdan alacağı olup olmadığı, alacağı varsa tutarının tespitine ilişkin 21.06.2021 tarihli Bilirkişi Raporunda “Davacının, davalıdan 2017 yılından kalan —- alacağı olduğu, bu alacağın 2018 yılına aynen devredildiği, davacının, davalıdan 2018 yılı mayıs ayına kadar — bakiyesiyle toplam—-.- alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacı ve davalının—- — beyannameleri ile beyan ettikleri, diğer faturaların aylık beyan sınırının altında kaldığından
beyan edilmediğinin anlaşıldığı, davalının yasal defterlerinin de 7.510,78 TL borç/alacağın tespit edilmesi halinde tarafların borç/alacak yönünden birbirini teyit edeceği ve bu durumda likit alacağa 22.11.2019 icra takip tarihi itibarıyla ticari temerrüt faizi işletilebileceği” görüş ve
kanaatine varıldığı; 21.06.2021 tarihli Bilirkişi Raporu ekindeki davacı tarafından davalı firmaya düzenlenmiş— Talimat Mahkemesince aldırılan bilirkişi raporuna karşı davalı şirket vekilinin itirazlarının yerinde olmadığı, Davalı— TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu, Davacı——– yaptıkları satışların ve alımların birbirini teyit ettiği bağlı bulundukları vergi dairelerine beyan ettikleri —– faturaların aylık beyan sınırı altında kaldığı için beyan edilmediği; Davalı— —- 7.491,52 TL borçlu bulunduğu, Davacı ile davalı firma kayıtları arasındaki 19,26 TL farkın; Davalı kayıtlarında yer alan ancak davacı kayıtlarında olmadığı anlaşılan aşağıdaki kayıtlar ile 0,02 TL — kaynaklandığı, Sayın Mahkemenizin davacı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde, davacı
tarafın 3095 sayılı yasaya istinaden takip tarihindeki alacağı 7.491,50 TL tutar için icra takip tarihi olan — tarihinden itibaren %16,75 oranında avans faizi talep edebileceği” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura — ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Somut olayda; davacı davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla — dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın asıl alacağa yönelik itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, davacı şirketin davalı şirkete mal veya hizmet satışı yaptığı bağlı bulundukları — formlarından anlaşıldığı, takip tarihi (22/11/2018) itibariyle 7.491,52 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, bu haliyle davacı şirketin davalı şirketten talepla bağlı kalınarak 7.491,50 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan toplam (talebe bağlı kalınarak) — beyannamelerinden davalının davacıdan fatura alarak kayıtlarına intikal ettirmesi karşısında artık ispat yükünün davalı tarafa geçmiş olduğu ve aksinin dosya kapsamı itibariyle ispat edilemediği anlaşılmakla alacağın faturaya dayalı ve likit olması nedeniyle davacının ayrıca icra inkar tazminatına müstahak bulunduğu anlaşılmakla 7.491,50 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından — dosyasına yapmış olduğu itirazın 7.491,50 TL iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talep olmadığı anlaşılmakla bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 7.491,50 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 511,74 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 90,04 TL harçtan mahsubu ile bakiye 421,7‬0 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 90,04 TL peşin harç toplamı 144,44‬ TL ile 2.804,50 TL (Bilirkişi ücreti, tebligat gideri, e-tebligat gideri, kep reddiyatı ve dosyadaki diğer masraflar) olmak üzere toplam 2.948,94‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6——– davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, Dava konusunun miktarı gereği KESİN olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.