Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/371 E. 2021/371 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/371 Esas
KARAR NO : 2021/371

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 23/07/2019
KARAR TARİHİ : 22/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin —— sayılı dava dosyasına vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; 16.09.2016 tarihinde müvekkili şirkette sigortalı ve davalı …’— sevk ve idaresinde bulunan —- dikkatsizliği ve kusuruyla — plakalı araca çarpmak suretiyle hasarlanmasına sebep olduğunu, bu nedenle müvekkili şirket tarafından sigortalı .–sebep olduğu trafik kazası neticesinde oluşan maddi zararın mağdur— ödendiğini, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, davacı sigortacının tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda kazaya sebebiyet veren sigortalıya rücu edebileceğini, müvekkili şirketin söz konusu kanun hükümlerine binaen zarara uğrayan karşı taraf yerine kaim olduğunu ve zarara sebebiyet veren sigorta ettiren aleyhine mevcut her türlü hakların müvekkili şirkete intikal ettiğini, kazanın oluşumunda %100 kusurlu olması nedeniyle, müvekkili şirketin işbu kaza nedeniyle ödediği 5.790-TL’nin kendisine ödenmesi için ..– müvekkili şirket tarafından rü’cu talepli dilekçe gönderildiğini, söz konusu dilekçede davalı/borçlunun ——– Genel Şartları B.4/F maddesini ihlal ettiğini belirtilmesi ve ödeme yapması için çağrıda bulunulmasına rağmen ———-müvekkili şirkete cevap verildiğini, …—— Şartları B.4/F maddesinin bedeni hasarlardan meydana gelen kazaları kapsadığını, söz konusu kazanın araç hasarına ilişkin olduğunu ve müvekkili şirketin bu konuda rü’cu hakkının olmadığını, ödemeyi yapmayacağını belirttiğini, davalı/borçlunun söz konusu bendi yanlış yorumladığını ve ona göre cevabını verdiğini, ancak söz konusu ———— olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, —- kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması —- ettirene başvurabileceğinin belirtildiğini,Söz konusu cevabın ardından — borçlu/davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının —- tarihinde kötü niyetle itiraz ettiğini ve itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın tebliğ edilmediğinden yapılan itirazı 31.05.2019 tarihinde söz konusu itirazı öğrenmemize binaen alacaklarının—- yoluna başvuru yapıldığını,— — tarihinde anlaşamama ile sonuçlandığını, bu nedenle davanın kabulü ile davalı/borçlunun yasal dayanaktan yoksun ve haksız itirazının iptali ile takibin devamını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu— araç her ne kadar … üzerine kayıtlı görünse de asıl araç sahibi dava dışı … olup araç kredi ile satın alındığı için ve kredi … adına çekildiğinden araç sahibi de müvekkili görünmekte olduğunu, dava dışı ….—sahibi olduğunu, kazaya karışan araç satın alındığı anda — firmasında çalışacağına yönelik işletildiğini, ——— olarak belirtildiğini, dolayısıyla araç —kiraladığı araçlardan olduğunu, aracın — numaralı ….– sözleşme ile kiralandığını, Ancak —— tarafından müvekkile rücu talebinden önce ;— Esas sayılı dosyada da ek olarak sunulmuş olan ve tarafımızca da ek olarak sunulacak olan — tarihi ve sayısı —- tarafından — hasar tutarı tutarı …— talep edilmiş. Sigorta şirketi kendisine yapılan başvuruya cevap vermemiş, ödeme de yapmamış müvekkili de bilgilendirmemiş olduğunu, bunun üzerine dava dışı — müracaat etmiş ve böylece– tarihli cevabında şirketlerine yapılan başvurunun sehven değer kaybı olarak işlem gördüğünü ve eksper tarafından 2.195,63 tl maddi hasar tespit edildiğini belirtmiş olduğunu, karar olarak ise dava dışı — kısmen kabul görmüş olduğunu, dava dosyasına sundukları belgelerden aracın malikinin müvekkili görünmekle birlikte müvekkili tarafından araç— sahibi dava dışı …— tarihinden 22.09.2016 tarihine kadar dava dışı olan ….— kiralamış olduğunu, Mevcut hasarın ise aracın kiraya verilmesinden bir gün sonra meydana geldiği dosyadaki belgelerle de sabit bulunduğunu beyan ederek davanın esastan reddi ile takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, müvekkilim adına saygıyla talep etmiştir.-
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava,—– sigortasına dayalı açılan, —zarar gören sigortalısına yaptığı ödemeyi rücuen 3. Kişi davalıdan tazmini istemine ilişkindir.
Davacı, dava dilekçesinde ve mahkememiz yargılaması devamında beyanları kapsamında kazanın maddi hasarlı olduğu ve davalı şirketin işletini olan aracın sürücüsünün olay yerini terk ettiğinden bahisle—— genel şartları madde B.4/f uyarınca davacının rücu isteminde bulunmuş olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı—- plakalı araç sürücüsünün olay yerini terk ettiğini ve bu esasa dayalı olarak işletene yönelik icra takibi sonucunda itirazın iptali davasının ikame edildiğini ileri sürmüştür.
Bu durumda meydana gelen kazada davalıya atfedilen kusur maddi hasarlı kazaya ilişkin olarak sürücünün olay yerini terk etmesinden kaynaklı — genel şartları madde B.4/f uyarınca kusurlu davranışı sebebiyle rücu isteminde bulunmuş olduğu anlaşılmaktadır.
Bu — davacı yanın dayandığı genel şart, bedeni hasara neden olan trafik kazalarına ilişkin olup, yalnızca maddi hasarın ortaya çıktığı eldeki uyuşmazlık bakımından uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Zira—–karar sayılı ilamında benzer konuya ilişkin;
Dava, —— —- sözleşmesinden kaynaklanan rücuan maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, davalıya ait aracın — sigortacısıdır. — genel şartlarının —” başlığını taşıyan B.4 maddesi gereği; Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği —- ettirene rücu edebilir. — ettirene başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a)Tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasdi bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) İşleten—— izin almaksızın düzenlenen bir yarış için Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yapılması gereken özel bir sigortanın yapılmamış olduğunu biliyorsa veya gerekli özeni göstermesi halinde bilebilecek durumda ise,
c) Tazminatı gerektiren olay, aracın Karayolları Trafık Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevkedilmesi sonucunda meydana gelmiş ise,
d) Tazminatı gerektiren olay,—- olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak———- —- meydana gelmiş veya olay, yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle —- yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa,
e) Tazminatı gerektiren ———– ruhsatlı olmayan araçlarda —— veya yetkili makamlarca tesbit edilmiş olan ———– fazla —- taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,
f) ———– rizikonun gerçekleşmesi halinde, B.1 maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
g) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gaspedilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya —– olayında—–sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse.” Anılan maddede tahdidi olarak düzenlenen hallerden birinin veya birkaçının bulunması durumda zarar görene ödeme yapan—————- rücu hakkı vardır.
Somut olayda olduğu gibi sürücünün —– terk etmesi tek başına rücu hakkını doğuran sebep olmadığından, davacının rücu talebini haklı kılacak durumu——- usulünce toplanmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklindeki açıklamalarının ışığı altında iddia ve savunmalar irdelenmiştir. Sonuç olarak, sürücünün kaza mahallini terk etmesi başlı başına rücu hakkını doğuran sebep olmadığı, davacının rücu talebini haklı kılacak durumu (——-fakat davacının dava dilekçesi incelendiğinde davacı tarafın davalı sürücünün alkollü olduğuna, sürücü belgesinin bulunmadığına veya başkaca rücu hakkına sebebiyet verecek bir olguya dayanmadığı, salt sürücünün olay yerini terk etmesinin ve kazada %100 kusurlu olmasından kaynaklı rücu talebinde bulunduğunu beyan ettiği görülmektedir.
Dosyada mevcut —- başlıklı evraktan dava dışı — kazaya karışan— tarihinde kiraladığı ve teslim aldığı, 22/09/2016 tarihinde aracı iade ettiği, ——- içerisinde — tarihinde kazanın gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla — kayıtlı görülen veya aracın uzun —- ——- gibi hallerde kiracı, — rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre —– malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, —— adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki—– İşletenin belirlenmesinde — Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
Diğer yandan, 2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, —- ——– altında veya bu ——-tarafından kesilen —-halinde, —- işleteni ve bağlı olduğu—- sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu —- benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık ———
hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza —————– yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da ——— sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek —- gerekse———-uygulamalarında, —- sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması,—— unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri —— nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır. —-
Dosyaya kazandırılan —- soruşturma dosyasında mevcut beyanlardan ——günlüğüne dava dışı … tarafından kiralandığı, kaza tarihinde aracın .—olduğu, tanık beyanlarından kazaya karışan kişinin dava dışı …— anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, — tarihinde gerçekleşen kazada davalı— söz konusu —plakalı aracı kullanmadığının sabit olması, aracı uzun süreli — ilişkisi kapsamında —- kiralamış olması, bu hususun tanıklar ..— beyanlarından açıkça anlaşıldığı gibi kaza tarihi itibariyle Tanık … imzalı teslim varakası ile müşterisi olan dava dışı ..— aracı kiralamış olması karşısında — plakalı araç üzerinde davalının — bulunmaması ile birlikte davalının —– olmaması sürücü belgesinin bulunup bulunmaması gibi unsurların araştırılmasını gerektirecek bir durum olmadığı, davacı tarafın bu yönde bir iddialarının da bulunmadığı, kaza tarihinde aracın dava dışı .— olduğunun sabit olması, davacının dava dilekçesi incelendiğinde salt sürücünün olay yerini terk etmesinin ve kazada %100 kusurlu olmasından kaynaklı rücu talebinde bulunduğu hususları hep bir arada değerlendirilerek davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
—– karar sayılı ilamında benzer konuya ilişkin—mahkemesi kararına yönelik; “Kabule göre de; davalı— aleyhindeki dava,—-dayanılarak açılmış olup, adı geçen davalının “— sözleşmesi ile kiraladığına” ilişkin savunması üzerine davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş, lehine vekalet ücreti takdir edilmiştir. Trafik kaydına göre davanın adı geçen davalıya yöneltilmesinde davacının bir kusuru bulunmamaktadır. Bu halde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin bu yönden de istinaf talebi yerindedir.” şeklindeki tespitleri nazara alınarak davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davacının davasının REDDİNE,
2- Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 75,73 TL harçtan mahsubu ile bakiye 16,43 TL harcın davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Her ne kadar davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de Davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
6——– davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.