Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/361 E. 2021/456 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/361 Esas
KARAR NO : 2021/456

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/09/2020
KARAR TARİHİ : 10/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin ile davalı arasında—- tarihli protokol imzalandığını, bu kapsamda davalıya 06.11.2018 tarihine kadar—– davalının ödeme yapmaması nedeniyle — durdurulduğunu, son faturanın da —- nedeniyle kesilmediğini, davalıdan alınan çeklerin Ödendiğini ancak iki adet karşılığı—– bono bedellerinin ödenmediğini, ödenmeyen iki adet bonoyla ilgili — Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ancak takipte tahsilat yapılamadığını, sözleşme kapsamında davalının temerrüde düşürülmüş olduğunu, davalının borcunu ödememesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını ve davalının itirazın iptalini istediğini ancak işletilen faize ilişkin bir talepte bulunmadığını, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalıya Tebligat Kanunun 35.maddesine uygun olarak tebligat yapıldığı, davalının duruşmalara katılmadığı ve savunma vermediği görülmüştür.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. 29/04/2021 tarihli bilirkişi raporu özetle, Davacı —- defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, ———— süresi içerisinde alındığı, dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğunun anlaşıldığı, davalıya Tebligat Kanunun 35.maddesine uygun olarak tebligat yapıldığı, buna karşın davalının duruşmalara katılmadığı, savunma vermediği ———ibraz etmediği, taraflar arasında akdedilmiş sözleşmenin bulunduğu, bu yönüyle akdi ilişkinin ispat edildiğinin anlaşıldığı, davalı adına düzenlenen faturaların bir kısmında — isminin bulunduğu,——protokolde imzasının bulunduğu, davacı tarafından düzenlenen ve huzurdaki davaya konu edilen faturaların davalıya ait– beyannamelerinde usulüne uygun olarak kayıtlı bulunduğu, TTK 35.maddesi kapsamında yapılan ihtarata karşın davalının ticari defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle davacının —- dayanarak huzurdaki davaya konu alacak iddiasını ispat ettiği kanaatinin Sayın Mahkemede hasıl olması halinde, — itibariyle davalıdan istenebilir faturalandırılmış tutarın 43.470,00 TL olacağı, faturalandırılmadan sözleşme kapsamında davalıdan istenen ayrıca 8.260,00 TL tutarlı alacak isteminin bulunduğu, bu tutarın davacıya sözleşme kapsamında ödeneceği kanaatinin Sayın Mahkemede hâsıl olması halinde ilgili tutarın faturalandırılmaması—— davalıdan istenemeyeceği, zira davacının ——- oluşturan——— davalıdan tahsil edilerek — —— etmediği, bu yönüyle huzurdaki dava ile davalıdan istenebilir tutarın 43.470,00 TL faturalandırılmış — sözleşme kapsamında istenen tutar olmak üzere toplamda 50.470,00 TL olacağı, davacının takibinde ticari faiz oranı üzerinden 6.860,83 TL birikmiş faiz talebi olduğu; muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu (TBK.m.117/1): bu yönde temerrüt ihtarına dosyaya rastlanılmadığından birikmiş faiz talebine, mevcut delil durumuna nazaran iştirak edilmediği sonuç ve kanaatine varmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak,—– alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak ———- —-kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu ————gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen —– —– yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında —– —–düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin ——- —-olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Bilirkişi raporunda; Taraflar arasında akdedilmiş sözleşmenin bulunduğu, davalı adına düzenlenen faturaların bir kısmında —-bulunduğu aynı şekilde taraflar arasında imzalanan protokolde —– imzasının bulunduğu, — tarihi itibariyle davalıdan istenebilir faturalandırılmış tutarın 43.470,00 TL olduğu, sözleşme kapsamında davalıdan istenen tutarın —– olduğu bu haliyle toplam 50.470,00 TL toplam alacağının oluştuğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Tacirler ticari işletmesi ile ilgili olarak yasalarda belirtilen — defterleri yasalarda öngörüldüğü şekilde tutmak zorundadır. Bu husus 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 64. maddesinde ise şu şekilde düzenlenmiştir”(Değişik: 26/6/2012-6335/8 md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, —–, makul bir süre içinde yapacakları incelemede ——– hakkında —– verebilecek şekilde tutulur. —– oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.
Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, —–veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, ——– saklamakla yükümlüdür.
(Değişik: 26/6/2012-6335/8 md.) Fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri, defteri kebir ve —– ile dördüncü fıkrada ———-, kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce —-tarafından yapılır. Bu defterlerin —– dönemlerindeki —— kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar notere yaptırılır. Pay defteri ile ————– yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilir. — karar defterinin kapanış onayı, izleyen faaliyet döneminin —— ayının sonuna—– yaptırılır. — sırasında defterlerin açılışı —- tarafından da onaylanabilir. Açılış onayının noter tarafından yapıldığı hâllerde——- tasdiknamesini aramak zorundadır.———— tutulması hâlinde bu defterlerin açılışlarında ve ——kapanışında—– aranmaz. —– ortamda veya—— — nasıl tutulacağı, defterlere kayıt zamanı, —- ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları —müştereken çıkarılan tebliğle belirlenir.
——-karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterler de ticari defterlerdir.
(Değişik: 26/6/2012-6335/8 md.) Bu Kanuna tabi gerçek ve tüzel kişiler, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175 inci ve mükerrer 257 nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır. Bu Kanunun ———— saklama ve ibraz hükümleri 213 sayılı Kanun ile diğer vergi kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak ———- tespit edilmesine ve buna yönelik——hazırlanmasına engel teşkil etmez.”
HMK 222. Maddesinde ise “——– davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Şeklinde düzenlenmiştir.
Taraflar ——–bulunduğu çekişmesizdir. —, davaya konu fatura bedellerin ve sözleşmeden kaynaklı henüz faturalandırılmamış alacağın ödenip ödenmediği hususunda toplanmaktadır. Bilirkişi marifetiyle davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda takibe konu alacak hakkında davacının kayıtlarında yer alan faturaların kayıtlı olduğu, davacının vergi dairesine beyan ettiği—– formlarında da yer alan söz konusu faturalar davalının 8 günlük yasal sürede itiraz ettiğine ilişkin bir belge olmadığından davacı şirketin ticari defter kayıtlarındaki alacak tutarı bakiyesine itibar edilmesi gerektiği, zira—- tarafından mahkememize gönderilen müzekkere ve eklerinden davalının—- beyannamelerine yer verildiği, söz konusu beyannamelerin incelenmesinde davalının davacıdan—-tutarlı fatura alarak kayıtlarına intikal ettirdiği, davalı şirket ile davacı şirket —- beyannamelerinin birbiri ile uyumlu olduğu, davalının ödeme yaptığına ilişkin bilgi -belgeyi mahkememize sunmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davalı —– defter ve——- amacıyla mahkememizce ———- davalı şirkete tebligat çıkarıldığı görülmüştür. 7251 sayılı kanunla 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesinde yapılan değişiklik ile davalı tarafın ticari defterlerini incelemeye sunmaması halinde, usulüne uygun şekilde tutulmuş ve incelemeye sunulmuş olan davacı kayıtlarının davacı lehine delil olacağı düzenlenmiştir. Davalı tarafın ticari defterlerini yapılan tebligata rağmen incelemeye sunmadığı göz önüne alınarak davacı tarafın taraflar arasındaki hizmet sözleşmesine ilişkin hizmet verdiği, takibe konu faturalar (43.470,00 TL) ve faturası düzenlenmemiş alacak (7.000,00 TL) miktarınca alacaklı olduğu, davalı tarafın ödemeye ilişkin herhangi bir delil sunmaması ve ticari defterlerini de ibraz etmediği göz önüne alındığında davacının üzerine düşen ispat külfeti olan akdi ilişkiyi ve —— kanıtladığı ancak davalının borcun sona erdiğine ilişkin herhangi bir delil sunmadığı görülmüş ve talep edilen asıl alacak bedelinin uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
İcra-İnkar tazminatı İİK 67/2 maddesinde “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden —–, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için :1) Geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması gerekir, 2) Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz etmiş olmalıdır, 3) Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali davası olmalıdır, 4) İcra inkar tazminatı talep edilmiş olmalıdır, 5) Borçlunun —— yapmış olduğu itirazında haksız olması gerekir 6)Alacak likit olmalıdır.
Alacağın likit olması konusunu——kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. — kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir.
—— tarihli kararında itirazın iptali hakkında kısmen kabul kısmen red kararı verilmesinin icra-inkar tazminatına hükmedilmesini engellemeyeceğini, her uyuşmazlığın kendi şartları içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ve mahkememizce yapılan yargılamada takibe konu faturalar —-) ve faturası düzenlenmemiş alacak (7.000,00 TL) hakkında davanın kabul edilen kısmı açısından —– inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
—– Sayılı icra takibinde davacı tarafın işlemiş faizi de takibe konu ettiği ancak işbu davada faize yönelik bir talebinin bulunmadığı ve harcı 51.753,00 TL üzerinden yatırdığı anlaşılmakla takibe konu işlemiş faiz alacağına yönelik herhangi bir hüküm kurulmamıştır.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ———- sayılı dosyasına yapılan ——-kısmının iptaline takibin bu miktar üzerinden devamına, davacının 1.260 TL’lik fazlaya ilişkin itirazının reddine,
2-50.470,00 TL’lik alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.533,67 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 590,47 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.943,2‬0 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 590,47 TL peşin harç toplamı 644,87‬ TL ile 892,50 TL (—– Tebligat ve müzekkere gideri) olmak üzere toplam 1.537,37‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,97 ve red 0,03 oranına göre hesaplanan 1.491,24 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6——— kabul oranına göre davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7——– red oranına göre davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —–uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —– uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan —– vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda reddedilen miktar bakımından KESİN olmak üzere, kabul edilen miktar bakımından 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.