Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/351 E. 2021/103 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/351
KARAR NO : 2021/103

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 07/09/2020
KARAR TARİHİ : 03/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05.02.2020 tarihinde—– esnasında kaza meydana geldiği,—- alana düştükten sonra üç parçaya bölündüğü ve sözkonusu kazada üç kişinin hayatını kaybettiği, müvekkili dahil 180 kişinin yaralandığını; kusur ve sorumluluğun 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 120. Maddesi hükmüne amir olduğu, ——- tarihinde yürürlüğe girdiği,—– Kanunu’nun 106. maddesinin —-anlaşmalara atıf yapması nedeniyle bu sözleşme hükümlerine de bakılacağını, davalı açısından kusur araştırmasına gerek duyulmamakla birlikte; kusur araştırması yapılsa bile hem ceza yargılamasının yapıldığı—- soruşturma sayılı dosyasında hem de işbu dosyada yapılacak bilirkişi incelemesinde müvekkile atfedilecek herhangi bir kusurun olmadığı, kusurun tamamen taşıyıcıda ve/veya adamlarında olduğunun ortaya çıkacağını; müvekkilinin dava konusu kaza sonucunda üç tane ameliyat geçirdiği,—– halen devam ettiği, müvekkilinin tedavisi bittikten sonra tam teşekküllü sağlık kuruluşundan alınacak tıbbi raporla işgücü kaybının ortaya çıkacağını, müvekkilinin —– olup kendi ülkesinde hemşirelik okulu bitirmiş ve bir sene hemşirelik yaptığı, Türkiye’ye geldikten kısa bir süre sonra dava konusu kazaya maruz kalarak kendi ülkesine dönüp çalışamadığı gibi, — çalışmaktan mahrum kaldığı, kazadan sonra müvekkilinin çalışmadığı gibi tam olarak ne zaman çalışmaya başlayabileceği de belli olmadığını, müvekkilinin kaza sonucunda işgücü kaybına uğradığı, kazançtan mahrum kaldığı ve özel hastanede tedavi gördüğü ve görmekte olduğunu bu nedenle maddi ve manevi tazminat taleplerinin bulunduğunu; taraflarınca arabulucuya başvuru yapıldığı ve arabuluculuk son tutanağından anlaşıldığı üzere davalı tarafın görüşmeye katılmadığını, adli yardım taleplerinin bulunduğu, müvekkilinin yardıma muhtaç bir kimse olup adına kayıtlı herhangi bir taşınır veya taşınmaz mal bulunmadığı, iş bulmak amacıyla geldiği Türkiye’de kaza geçirdiği ve kazançtan mahrum kaldığı gibi, ekonomik olarak daha da çöktüğünü, fakirlik belgesi de nazara alınarak adli yardım taleplerinin kabulünü, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; uçağın inişi esnasında meydana gelen kaza sonucunda ağır yaralanan müvekkili için şimdilik 1.000 TL işgücünün azalmasından doğan kayıp, 1.000 TL tedavi gideri, 1.000 TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 3.000 TL maddi tazminatın ve 500.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, yargılama gideri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinden özetle; davacının da içinde—– uçağın, —- inişi sonrasında pistten çıktığı,— mürettebatı yer aldığı, kazazedelerin, kaza sonrasında——– koordinasyonunda,— prosedürleri doğrultusunda uçak enkazından tahliye edildiğini, kazada — hayatını kaybettiği, uçaktan tahliye edilen tüm yolcular ve personelin yetkili sağlık görevlilerince sevk edildikleri hastanelerde gözlem altına alındığı, taburcu olması mümkün olmayan yolcuların tedavisine kaldırıldıkları hastanede devam edildiği, müvekkili şirketin olay üzerine kriz yönetim merkezini—- ile yakınlarına destek olmakla görevli aile destek ekiplerini seferber ederek mümkün olan en kısa sürede yolcular ve yakınları ile temas kurmuş ve ilk temas anından itibaren tüm yolcuların tedavi, aileleri ile iletişim, ulaşım, evlerine dönüş, ilaç, bakım, psikolojik destek— iadesi, kaybolan veya bozulan eşyaların yenilerinin temini ve benzeri ihtiyaçlarının karşılanması için gereken her türlü çalışmayı yürüttüğünü, kazanın—- tarafından yürütüldüğü ve konu hakkında 2920 sayılı — Havacılık Kanunu hükümleri gereği nihai raporun henüz düzenlenmediğinden kesin olarak ortaya konulamadığı, hava aracı kazaları ile ilgili incelemelerde ilgili uçuş ve —, görevli mürettebat, hava trafik kontrol ve havalimanı yaklaşma hizmeti sağlayan veya havalimanında faaliyet gösteren tüm ilgili kurum ve kişilerin eylem, görev ve sorumluluklarının değerlendirilmekte olduğunu, bu doğrultuda — yayımlanmadan ve kazanın sebepleri açıklanmadan müvekkili şirketin olay hakkında herhangi bir şekilde sorumluluk kabul etmesinin söz konusu olamayacağını,– yürütülen inceleme için gerekli tüm iş birliği ve desteği sağladığını, davacının sağlık durumunun henüz netleşmemiş olduğundan kendisine 60.000 TL ödeme yapıldığı, bu durumun, davacının da bilgisi dahilinde olmasına rağmen huzurdaki davanın açılmış olmasına anlam verilemediklerini, öncelikle nihai kaza kırım raporunun bekletici mesele yapılmasını, davanın reddini, tüm yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, — kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
—- Dava, —- sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k maddesinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı maddesinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.Somut olayda; davanın açıldığı 14.07.2015 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilerek görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenip yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” belirtmiştir.
——…Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca davanın taşıma sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1-l maddesin uyarınca tüketici işlemi sayılacağı gerekçesiyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 114/1-c, 115/2, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/1-l, 73/1, 83/2 ile TTK’nın 4 ve 5. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, talep halinde dava dosyasının görevli ve yetkili —- Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı deliller ile gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.” Belirtmiştir.
——yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1- k maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, 3/1-l maddesine göre tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere, ticari veya mesleki amaçlarla hareket veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında——dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak ifade eder.Yine anılan Kanun’un 73/1. maddesi uyarınca, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 83/2. Maddesi uyarınca ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hükme bağlanmıştır. O halde somut olay bakımından, dava dilekçesinde bahsi geçen seyahatin mesleki ve ticari bir amaç kapsamında yapılmış olduğuna yönelik bir delil bulunmamakla davacıların tüketici sıfatının bulunduğu, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinin tüketici işlemi niteliğinde olduğu, bu nedenle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olduğu anlaşılmaktadır—– kararında belirtilen gerekçelerle, niteliği gereği tüketici işlemi sayılan ve bu nedenlerle tüketici mahkemesinin görev alanında kalan uyuşmazlıkların ticari dava kapsamında olduğundan bahsetmek mümkün değildir. ” belirtmiştir.—– Sayılı ilamları)
Yukarıda atıf yapılan tüm içtihatlarda davalı kurum davalı konumundadır. Somut olayda, dava dilekçesindeki anlatımdan, davacının mesleki ve ticari bir amaçla seyahat ettiğine ilişkin hiç bir delil bulunmamakla, davacının tüketici konumunda olduğu anlaşılmaktadır.6502 sayılı Yasa’nın 3/k maddesinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı maddesinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir.Somut olayda davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olduğundan mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın HMK 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu sebebiyle HMK 115/2. Maddesi gereğince usulden reddine,
3-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden,İstinaf yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli NÖBETÇ—- MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, Aksi taktirde mahkememizce Resen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına( ihtarat yapıldı)
4-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
5-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı vd hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına alınmasına, ,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzüne karşı, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.