Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/343 E. 2021/403 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/343 Esas
KARAR NO : 2021/403

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/09/2020
KARAR TARİHİ : 20/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin ile davalı arasında — satımı olduğunu,— düzenlenerek davalı muhasebesine gönderildiğini, borcun ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını ancak davalının borca haksız olarak itiraz ettiğini, anılan nedenlerle itiraz iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalıya Tebligat Kanunun 35.maddesine uygun olarak tebligat yapıldığı, davalının duruşmalara katılmadığı ve savunma vermediği görülmüştür.
—- tarafından hazırlanan raporda özetle;” Sayın Mahkemenin 19.11.2020 tarihli duruşma tutanağında taraf ticari defterlerin bulunduğu yer ile incelemede muhatap alınacak kişi iletişim bilgilerinin 2 haftalık süre içerisinde yazılı olarak beyan edilmesi yönünde karar kurulduğu, buna karşın davacının belirtilen sürede herhangi bir yazılı beyanda bulunmaması nedeniyle davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, davalıya Tebligat Kanunun 35.maddesine uygun olarak tebligat yapıldığı, davalının duruşmalara katılmadığı ve savunma vermediği, bu nedenle davalı nezdinde herhangi bir inceleme gerçekleştirilemediği, huzurdaki davaya konu —irsaliyeli faturaların teslim alan kısımlarında herhangi bir isim imza bilgisinin yer almadığı, bu ——– faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiğinin ispat yükü üzerinde olan davacının bu hususu ispat edemediğinin anlaşıldığı, davacının ticari defterlerini ibraz etmemiş olması nedeniyle, HMK’nun 220/3 ile HMK 201/1 maddeleri doğrultusunda davaya katılmayarak alacak iddiasını inkar eden davalı karşısında mevcut alacak iddiasının ispat edilemediği ” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
— bilirkişi ek raporunda özetle; Davacı– firmasına ait yasal defterlerin Vergi Usul Kanunun 183-184-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64. Maddesinde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulmadığı,– ait — defter sayfalarının yazdırılmadığı, Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri ile TTK ‘nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdikleri süresi içerisinde alındığı, buna karşın kapanış tasdiklerinin gerçekleştirilmediği, dolayısıyla davacıya ait ticari defterlerin delil niteliğine haiz olmadığının görüldüğü, mevcut durumda davacının alacak iddiasınına konu icra takibinde belirtilen irsaliyeli faturaların teslim alan kısımlarında davalıya ait herhangi bir imza bulunmadığı, faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığının görüldüğü tespit edildiği sonuç ve kaatine varıldığı görülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak– şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf,—- şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında —aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifeti ile incelenmesi neticesinde oluşturulan bilirkişi raporunda; — firmasına ait yasal defterlerin Vergi Usul Kanunun 183-184-185 maddeleri ile 6102 sayılı TTK’nın 64. Maddesinde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulmadığı, — ait —sayfalarının yazdırılmadığı, Vergi Usul Kanunun 223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdikleri süresi içerisinde alındığı, buna karşın kapanış tasdiklerinin gerçekleştirilmediği, dolayısıyla davacıya ait ticari defterlerin delil niteliğini haiz olmadığı, davacının alacak iddiasına konu icra takibinde belirtilen irsaliyeli faturaların teslim alan kısımlarında davalıya ait herhangi bir imza bulunmadığı, faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığı tespit edilmiştir.
Sonuç olarak, davacıya ait ticari defterlerin delil niteliğini haiz olmadığı, davacının alacak iddiasına konu icra takibinde belirtilen irsaliyeli faturaların teslim alan kısımlarında davalıya ait herhangi bir imza bulunmadığı, faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığı, davaya cevap vermeyen davalının davayı tümden reddettiğinin kabulü ile ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerektiği hususları hep bir arada değerlendirilerek davacı tarafın kendi ticari defter ve kayıtları dahil alacağını ispatlayamaması karşısında davacı tarafın Anadolu — İcra Müdürlüğü’nün — sayılı icra dosyası hakkındaki itirazın iptali davasının miktar bakımından istinaf yolu açık olmak üzere reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının itirazın iptali davasının REDDİNE,
2- Alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 149,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 90,60 TL harcın davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
3-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
4—- davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.