Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/342 E. 2021/497 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/342 Esas
KARAR NO : 2021/497

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2020
KARAR TARİHİ : 17/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında mal alım-satım kaynaklı ticari bir ilişki bulunduğunu, Cari hesap ekstresi sona erdiği tarihte davalıdan alacaklı gözüken müvekkil şirket tarafından davalı aleyhine,—– Esas Sayılı İcra takip Dosyasına konu borca haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamına, İtirazında haksız ve kötü niyetli olan davalının aslı alacağının % 20 sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatını ödemeye, yargılama harç ve giderleriyle, vekâlet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilin böyle bir borcu bulunamadığını, başlatılan takibe ve takip konusu edilen alacağa, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına masraf ve vekâlet ücretine itirazda bulunarak icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş ve takip durmuştur.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. 26/05/2021 tarihli bilirkişi raporu özetle, Dava dosyası dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile Davacı —— üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, davacı Şirketin cari hesap kaynaklı —–Alacak Talebi üzerinden itirazın iptali istemi ile Davalı Şirket aleyhine ikame etmiş ve harçlandırılmış olduğu işbu itirazın iptali davasında; davacı Şirketin Davalı Şirketten Takip/Dava tarihi itibarıyla Cari hesap kaynaklı 5.479,81 TL asıl alacağı bulunduğu, davacı firma tarafından icra takibinden önce bakiye fatura alacağı bir ihtarname ile temerrüde düşürülmemiş olsa da 6102 sayılı TTK. nun 1530 Maddesinin 2. ve 4. fıkraları kapsamında aşağıdaki icra takibinde ki talebe bağlı kalınarak Davacı Şirketin Davalı Şirketten —— işlemlerinde uygulamış olduğu avans faizi hesaplanmaya çalışılmış ise de faizin mevcut olamayacağı, davacı vekili tarafından ise —- alacak talebinde bulunulmuş olduğu görüş ve kanaatine varmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın—- olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli,—— ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak ——şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın——– aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle —–sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin —- ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının taraf şirketlere ait —- kayıtları ile birlikte bilirkişi marifeti ile incelenmesi neticesinde;
Davacının incelenen 2016 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapınış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı,—- formlarının incelenmesinde davacı şirket tarafından 2016 yılında düzenlenen 3 adet 7.615 TL bedelli faturanın davalı şirketin —– formu beyanı ile çelişmeyecek şekilde 3 adet belge (fatura) 7.615, TL karşılığı davalı şirketin mal veya hizmet alımı olarak ilgili —beyan edildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 222.maddesi ” (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (
2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar—- doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” hükmünü getirmiştir.
Mahkememizin —- ara kararı ile davalı tarafa ticari defterlerini ibraz etmesi hususu ihtar edilmiş, ihtarın usul ve yasaya uygun olarak davalı tarafa tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Söz konusu ihtar ile ticari defterlerin ibraz edilmemesi halinde 6100 sayılı kanunun 299-222 ve TTK’nın 83. Maddesi gereği davacı ticari defterlerinin delil sayılacağı hususu ihtar edilmiştir. Davalı yan usul ve yasaya uygun ihtara rağmen ticari defterlerini ibraz etmemiştir. Bilirkişi raporu ile —— formlarının incelenmesinde davacı şirket tarafından 2016 yılında düzenlenen 3 adet 7.615 TL bedelli faturanın davalı —–formu beyanı ile çelişmeyecek şekilde 3 adet belge (fatura) 7.615, TL karşılığı mal veya hizmet alımı olarak—– beyan edildiği, icra takibine konu edilen faturalardan 5.488,18 TL’nin —— şeklinde tarafça talep edildiği, bu nedenle —-takip tarihi itibariyle davalıdan istenebilecek tutarın (taleple bağlılık ilkesi gereğince) 5.488,18 TL olduğunun tespit edildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesinde 22/7/2020 tarihinde 7251 sayılı kanunun 23. Maddesi ile yapılan değişiklik gereği ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Davalı yan usul ve yasaya uygun ihtara rağmen ticari defterlerini ibraz etmemiştir. Bu haliyle davalı yan ticari defterleri mahkemeye sunmaktan kaçınmış, bununla beraber davacının ticari defterlerine göre tarafların ticari ilişki —— formlarından davalının davacı ödemeler mahsup edildikten sonra 7.615,00 TL tutarlı mal/hizmet alımı olduğu görülmüştür. Tüm dosya kapsamı, davacının usul ve yasaya uygun ticari defter ve belgeleri ve yukarıda yapılan tüm açıklamalar kapsamında davacının davasında kısmen haklı olduğu kanaatine varılmış taleple bağlı kalınarak 5.488,18 TL likit alacağa vaki haksız itiraz nedeni ile kabul edilen dava değeri üzirenden %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Alacağın likit olması konusunu —–‘Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir.—- Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturalara bağlı alacak olması ve kabul edilen miktarın davalının ticari defter ve kayıtlarından tespit edilebiliyor olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacının takibe konu faiz alacağı yönünden davasını işbu dosyada ileri sürmediğinden ve itirazın iptali davasını asıl alacak üzerinden açtığından faiz alacağına yönelik hüküm kurulmamıştır.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1—–Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın 5.488,18 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, takipteki faize yönelik dava açılmadığından bu alacak bakımından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Kabul edilen miktar 5.488,18 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 374,89 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 59,49 TL harçtan mahsubu ile bakiye 315,4‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 59,49 TL peşin harç toplamı 113,89‬ TL ile 868,00 TL ( Bilirkişi ücreti, — reddiyatı, posta masrafı, — masrafı) olmak üzere toplam 981,89 TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6- — davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda dava değeri miktar bakımından kesinlik sınırının altında kalması hususu nazara alınarak KESİN olarak verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.