Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/341 E. 2021/457 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2020/341 Esas
KARAR NO : 2021/457

DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2020
KARAR TARİHİ : 10/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile ————–yılında müvekkilinin kendi dükkanını davalı tarafların kullanması için boşaltacak —- bunun karşılığında —-davalı şirketin ————nedeniyle borcun müvekkiline ödenmediğini, bunun üzerine İstanbul Anadolu — Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak bir netice elde edilemediğini, bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; Davanın görevsiz mahkemede açıldığını, usulüne uygun tebligat yapılmadığını, müvekkillerinin davacı yana herhangi bir borçlarının bulunmadığını, dava konusu —————uğradığını, ayrıca —- bulunmadığından ispat yükünün davacı yana ait olduğunu, ancak davacının borç ilişkisini ispatlayamadığını, bonoların — yitirdiğini, müvekkilleri aleyhine başlatılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 02/09/2020 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Dava, 1 adet senede istinaden davalılar aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 02/09/2020 tarihinde açılmış olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Zamanaşımına uğramış bono sebebiyle, kambiyo hukukundan doğan haklar yitirilmiş olur. İcra takibine dayanak — bedelli bononun — tarihinde takip başlatıldığı ve davacı vekilinin dava dilekçesinde de ilamsız icra takibine konu senedin adi senet hükmünde olduğunu bildirdiği görülmüştür.
Benzer konuya ilişkin Yargıtay –. Hukuk Dairesinin –karar sayılı ilamında ; ” Somut olayda, tacir sıfatını haiz olmayan— düzenlenen senetlerin kambiyo senedi vasfı bulunmayıp, senetler adi senet hükmündedir. Bu itibarla mahkemece davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeler ile tarafların tacir sıfatının bulunmaması ve takibe konu evrakın adi senet hükmünde olması durumunda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu yönünde kanaat bildirdiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede——– davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
———-sayılı yazıları incelendiğinde —- tacir olmadığı anlaşılmıştır.
——–sayılı yazıları incelendiğinde —– tarihinde ticareti terk ettiği anlaşılmış olup, söz konusu davaya konu senedin 19/02/2016 tarihinde düzenlendiği nazara alındığında düzenlenme tarihi itibariyle davalı——– sıfatının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere, davacı ..– … gerçek kişi olup tacir sıfatı taşımadığından, dava konusu senedin de zamanaşımında uğradığının davacı tarafın kabulünde olduğu anlaşılmaktadır.
——- Bölge Adliye Mahkemesi —-Hukuk Dairesi —-karar sayılı ilamında; “…Dava konusu bononun takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı davacının lehtar, davalının ise keşideci sıfatı taşıdığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Zamanaşımına uğramış olan bono nedeniyle kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilir ise de taraflar arasında temel ilişki bulunması halinde zamanaşımına uğramış olan bonoya yazılı delil başlangıcı olarak dayanılabilir ve böyle bir durumda alacak tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanabilir. Ancak bu halde mahkemenin görev durumu temel ilişkinin ticari iş kapsamında bulunup bulunmadığı sonucuna göre belirlenecektir. Öte yandan sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanılması halinde ise TTK 732. maddesine göre mahkemenin görev durumu belirlenecektir. Somut olayda ise, davacı vekili dava dilekçesinde bononun davalıya verilen para karşılığı alındığını beyan ettikten sonra dava konusu alacağın mesnedinin sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkin olduğunu bildirmiştir. Bu durumda mahkemece davacı vekiline davasının dayanağı açıklattırılarak, temel ilişkiye dayanılması halinde temel ilişkinin ticari iş kapsamında olup olmamasına göre görev durumunun belirlenmesi, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanılması halinde ise TTK 732. maddesi karşısında görev durumu hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler açıklığa kavuşturulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü mahkeme kararının kaldırılmasına” şeklindeki açıklamalarının—hukukundan kaynaklanan hakları yitirdiği, davaya konu senedin tacir sıfatını haiz olmayan taraflar arasında düzenlenen senet olduğu, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. Maddesi kapsamında bir davanın ticari dava sayılabilmesi için hem tarafların her ikisinin tacir olması hem de uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması gerektiği bu haliyle tarafların– bulunmadığı ve sonuç olarak kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir.
Görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğundan ve göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan; taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce resen dikkate alınması gerektiğinden; mahkememizce işin esası incelenmeksizin davanın görev yönünden reddine karar verilip, talep halinde —- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği vicdani kanaatine ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4 ve 5 maddeleri gereğince görevli mahkeme —-Asliye Hukuk Mahkemesi olması sebebi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşme tarihinden, İstinaf yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren taraflardan birinin 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli —– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi taktirde mahkememizce Resen davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına( ihtarat yapıldı)
3-HMK 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,
4-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi için taraflardan biri tarafından başvuruda bulunulmadığı takdirde, mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak, 6100 Sayılı HMK’nın 20/1. maddesi gereğince davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesine, harç, yargılama gideri, vekalet ücreti, gider avansı vd hususların talep halinde, 6100 Sayılı HMK’nın 331/2. ve 331/2. maddesi gereğince mahkememizce hüküm altına alınmasına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, —- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.