Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/327 E. 2021/29 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/327 Esas
KARAR NO : 2021/29

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/08/2020
KARAR TARİHİ : 14/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı Vekilinin ——ve 4019 sayılı Kararı uyarınca, —- faaliyetlerinin — tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesine karar verilmesi üzerine anılan tarih itibariyle —— hukuki ayrışma sağlanmıştır. —– faaliyet alanına girmekte olup, müvekkil kurum ile davalı arasında —- sözleşme akdedilmiş ve davalı—– elektrik faturaları ödenmemiş ve eski borçlarının da eklenmesi suretiyle (Asıl alacak, gecikme faizi ve KDV olmak üzere takip başlatılan borç) 4.001,50 TL toplam alacağın tahsili için —– dosyası ile davalı borçlu hakkında icra takibi başlatılmıştır. Davalı borçlu ——– sunduğu haksız ve mesnetsiz itiraz dilekçesi ile borca itiraz etmiş olduğundan takip durmuştur. Müvekkilimizin haklı ve yerinde olan icra takibine; haksız ve mesnetsiz olarak itiraz eden borçlunun alacağın tahsilini geciktirmek, engellemek amacıyla kötü niyetle hareket ettiği açıktır. Tarafımızca —- numarası ile başvuru yapılmış olup ekte sunmuş olduğumuz dava şartı arabuluculuk son tutanağı uyarınca anlaşma sağlanamamıştır. Bu nedenle iş bu itirazın iptali için Sayın Mahkemenize başvurma zorunluluğu hasıl olmuştur. Sayın Mahkemenizin dosyasından yapılacak yargılama ile müvekkilimizin alacağının haklı ve yerinde olduğu ortaya çıkacaktır. 2. Tahakkuk eden borcun tahsili için aleyhinde başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davalı borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere davalının icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Usulüne uygun tebligatta rağmen davalı tarafın dosyamıza herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
Dosya ekinde yer alan —- Esas sayılı dosyasının incelenmesinden, davacının davalı aleyhine—müşteriliğe ilişkin geçmiş dönem gecikme faizi, 174,01 TL gecikme faizi (16/10/2019 e Kadar) 31,34 KDV olmak üzere toplamda 3.976,88 TLlik ilamsız takipte ödeme emri başlattığı, Davalı tarafa 03.12.2019 tarihinde tebliğ olunan ödeme emrine davalı vekilinin 06.12.2019 tarihli itiraz dilekçesiyle borcun tamamına, işlemiş faize itiraz ettiği ve takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava bedeli ödenmeyen faturalar nedeniyle başlatılan takibe yapılan itiraza ilişkin itirazın iptali davasıdır.
22/10/2020 tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir konusunda uzman bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve 17/12/2020 tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle;
Davacı şirketin— yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu,
Davalı şirketin bilirkişi incelemesinde yasal defterlerini ibraz etmemiş ve yerinde inceleme talebinde bulunmamıştır.
Davacı şirketin sahibi lehine delil niteliğine haiz ticari defterlerine göre Davalı—işlemiş faiz talebinde bulunabileceği, faizin KDV ‘si 31,34 TL olduğu ve 66,41 TL gecikme faizi ile birlikte Davacının Davalı şirketten toplamda 3.976,88 TL alacak talebinde bulunabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm— şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklanan alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Davalı tarafin ödeme emrine itiraz dilekçesinde fatura bedellerini ödediğini belirterek itiraz etmiş olduğu görülmüştür.Davacı tarafın aboneliğe ilişkin sunmuş olduğu faturalar ve davalının ödeme emrine itirazı göz önüne alındığında akdi ilişki hususunda uyuşmazlık bulunmadığı,uyuşmazlığın fatura bedellerinin ödenip ödenmediği hususunda olduğu görülmüştür.Nitekim davalı taraf davaya cevap vermemiş ve davaya cevap vermemenin sonucu olarak iddiaları red etmiş olduğu anlaşılmıştır.Mahkememizce ödeme iddiasının araştırılması için inceleme gün ve saati belirtilerek ticari defterlerin sunulması için ara karar kurulmuş ancak davacı tarafın defterleri sunmasına rağmen davalının defterlerini sunmadığı görülmüştür.Mali müşavir tarafından yapılan incelemede ödenmeyen faturaların dvacı kayıtlarında kayıtlı olduğu ancak davalının defterlerini sunmaması nedeniyle ödeme iddiasının ispat edilemediği,sunulan davacı defterlerinde de ödeme bulunmadığı görülmüştür.Nitekim 6100 sayılı Hmk”nın 223/3.maddesinde, — sayılı kanunla ticari defterlerin sunulmamasına ilişkin 23.madde ile değişiklik yapılmış ve ticari defterlerin davalı tarafından sunulmaması halinde davacının ticari defter kayıtlarının lehine delil olacağı belirtilmiştir.Yukarıda belirtilen sebepler ışığında hükme esas alınabilecek yeterli teknik nitelikte bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.Nitekim alacağın faturaya bağlı olması ve fatura alacaklarının mahiyet itibariyle belirli olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın Kabulü ile;
1—— Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin takip talebi doğrultusunda devamına,
2- Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 3.705,12 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 273,34 TL harçtan, peşin yatırılan 68,34 TL harcın düşümü ile geri kalan 205,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 68,34 TL harç , 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 89,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 957,34‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan—- 13/2ye göre 4.001,50 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
7- —- davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair;6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.