Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/317 E. 2021/816 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/317
KARAR NO: 2021/816
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 21/08/2020
KARAR TARİHİ: 03/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili — tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin yoklukla/butlanla malul olan —- sermaye artışı öncesi ortaklık yapısının ——- tarihli —–kurulda alınan kararların iptalini talep etmişse de yerel mahkeme davanın reddine karar verildiği ancak ——- müvekkilinin davalı şirketin ——– hissedarı olduğundan dolaylı olarak karar verdiğini, müvekkilinin davalı şirketin kurucu ortağı olduğu, uzun yıllar boyunca —–yaptığı ve şirketin tüm yazılımlarını oluşturarak gecesini gündüzüne katarak şirketi bugünlere getirdiğini, şirketin içi boşaltılarak içisermaye artışı yapmanın amaçlandığını, davalı şirketin —- ——– keşide ettiği sahte faturaları kullanarak şirket kârını uhdesine aldığını; davalı —— müvekkilinin elinden hisselerini alarak müvekkili şirketten atma planını yaparak gerçekleştirmeye çalıştığını; —- toplantının yapılacağı mekanda bulunmamasına rağmen —–tutanağında varmış gibi gösterildiği, hal böyle olunca toplantı tutanağının gerçeğe aykırı olarak tanzim edildiği, toplantıda alman tüm kararların sırf bu sebeple yok hükmünde olduğu, davalı şirketin tüm ——-yapılmasına rağmen —-kurulun ilk defa —–dışında bulunması mümkün olmayan bir bağımsız bölümde yapıldığı gibi gösterildiği,—– nedeniyle toplantı tarihinde binanın güvenlik görevlileri hariç boş vaziyette olduğu,——- tarihindeki güvenlik kamerası kayıtlarının bina yönetiminden celbi ve bilirkişi incelemesi yapılması neticesinde dava konusu toplantı tutanağının gerçeğe aykırı olarak düzenlendiği, dolayısıyla alınan kararların olduğu ayrıca ve açıkça ortaya çıkacağını, şirket ——kurulunun yapılacağı adresin bağımsız bölüm numarası ve katın kasten toplantıya çağrı ilanında belirtilmediğinden müvekkilinin —— oluşan binada —– yapıldığı bağımsız bölümü bulmasının imkansız hale getirildiği müvekkilinin— katılamadığını; —- incelendiğinde davalı şirketin —-tamamının şirketin kartal teknoparktaki ——merkezinde yapıldığı, dava konusu —–kurul ise ilk kez —–dışında toplantı verinin saptanmasına imkan bırakmayacak şekilde bağımsız bölüm numarası ve kat bildirilmeden yapıldığını, şirket yönetim kurulu, müvekkilin toplantı yerini saptmasma imkan bırakmayacak şekilde şaşırtıcı nitelikte adres belirtildiği, ——kurala ait çağrı ilanında—- yapılacağının belirtildiği,—- olduğu, —-oluştuğunu; —– çağrı kağıdının TTK 414 maddesine aykırı olacak şekilde usulüne uygun şekilde müvekkiline iadeli taahhütle gönderilmediği ayrıca şirket internet sitesinde de ilan edilmediğini, şirket —–pirim ve maaş ödenmesine karar verilmesine rağmen — yıldır kar payı dağıtılmadığını, kar payı dağıtmama kararının kanun esas sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, —- gerçeği yansıtmaması ve şirketin zarara uğratılması sebebi ile —-aleyhine tazminat davası ikame edildiği bu davanın da bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, — kararla şirketin —-tutarında fahiş oranda maaş ve prim ödemesi yapılmasına karar verildiğini,—-kararında iptali gerektiğini, davalı şirketin —- tarihinde yapılan—- alınan tüm kararların, —- alınan tüm kararların ve bu karara istinaden yapılan tüm işlemlerin yoklukla /butlanla malûl olduğunun tespini/iptalini,— terkinini, şirketin — yıldır kar payı dağıtmadığı nazara alınarak;—-maaş ve prim ödenmesinin şirketin telafisi güç ve imkansız zararlara uğramasına sebebiyet vereceği nazara alınarak ——kurulda alınan —- nolu kararın yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilin cevap dilekçesinde özetle; davacının, şirket zararına giriştiği fiiller sebebiyle ceza mahkemesinde yargılandığı ve hapis cezasına mahkum edildiği, davacı hakkında suç teşkil eden fiilleri sebebiyle aynı zamanda tazminat davasının görülmekte olduğu ve şirkete karşı —üzerinde borçlu durumda bulunduğu; davacının derdest davayı açmaktaki amacının kendince mevcut yönetim kuruluna gözdağı vererek aleyhine hükmedilecek tazminatın tahsilinin önüne geçmek olduğunu; müvekkili şirketin—— olduğu, şirketin ürünlerinin ağırlıklı olarak—oluşturduğu, şirketin çalışanı bir kısım mühendislerin —-itibaren göstermelik bahanelerle teker teker şirketten ayrıldıklarını, müvekkili şirketle iletişime geçen —– nitelikteki programların başka firmalar üzerinden pazarlanmaya çalışıldığını,
yapılan araştırmada; davacı ve ayrılan mühendislerin——- yanlarında götürdükleri ——üzerinde çok küçük değişiklikler —– çalıştıklarını, adreslerini herkesten gizledikleri ve işyeri açılış kaydı yapmadıklarını tespit ettiklerini, davacı ve arkadaşlarının hukuka aykırı fiillerinin tespit altına alınmasını ve aynı zamanda suç da teşkil eden bu fiiller sebebiyle cezalandırılmalarını teminen, şüpheliler hakkında —— numarası ile yürütülensoruşturma kapsamında, şüphelilerin gizlice faaliyette bulundukları yerde, —– tarihinde arama yapıldığı, yapılan arama-el koyma neticesinde müvekkiline ait —– —-şekillerine ulaşıldığını, soruşturma dosyasında yaptırılan bilirkişi incelemeleri neticesinde teknik bilirkişilerin, müvekkili şirketin kaynak kodlarının davacı ve diğerleri tarafından kopyalandığını ve bunlar üzerinde değişiklikler yapılarak yeni programlar üretildiğinin tespit edildiği ayrıca davacının da dâhil pek çok elektronik posta yazışmasına da ulaşıldığını, elektronik posta yazışmalarında davacının da dahil sanıkların—– kuruldukları, bu şirketin uzantılı mail hesapları ile müşterilere—- pazarlamaya çalıştıklarının görüldüğünü, yani davacı yönetim kurulu imza yetkisi kaldırılmadan çok önceden beridir—-aleyhine hareket ettiği, soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamelerin—– dosyalar üzerinden görülen davalar açıldığı, davacının da aralarında bulunduğu sanıkların tamamının —–ceza aldığını, davacının cezasının ertelenmemiş olup paraya çevrilmediğini, suça konu filler sebebiyle davacı dahil tüm sanıklar hakkında—-dosyası ile tazminat davası açıldığı, tazminat davasında—-izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halindeisteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.” hükmü uyarınca şirketin davacıdan üç katı bedel talep edebilecek durumda olduğu, şirketin haksız şekilde kullanılan kaynak kodlarının değeri dikkate alındığında davacıdan talep edilecek tutarın en az —– civarında olup programların ticari değeri konusunda mahkemeye fikir vermesi bakımından ——-kesilen faturaların bir kısmını dilekçeleri ekinde sunduklarını, tazminat davasına bakan mahkemenin ceza davasının neticesini bekletici mesele
saydığını; davacının yıllarca bekleyip, şimdi yani tazminat davasında sona
yaklaşıldığı bir aşamada derdest davayı açmasının sebebinin bu olduğunu, davacının amacının tüm bu yargılamalar boyunca şirketin —– olan müvekkilini baskı altına almak, kendince aleyhindeki tazminat davasını etkisiz kılmak olduğunu; davacının dava dilekçesinin tamamının asılsız iddialardan ibaret olup haklılığı yargı kararlarıyla tespit edilen olaylarla ilgili açıkça gerçeğe aykırı beyanlarda bulunarak Mahkemeyi yanıltmaya çalıştığının görüldüğünü, davacının iddia ettiği gibi——olduğunu; davacının —–yetkisinin kaldırılmasının hukuka uygun olduğu, temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen yargı kararı ile ortaya konulduğunu, davacının mahkeme’yi yanıltmaya çalıştığı diğer bir hususun ise şirketteki hissesinin oranı ve hisselerin elinden zorla alınmaya çalışıldığı, usule uygun çağrılara rağmen davacı sermaye artırımına katılmadığı, davacının şirketteki hissesinin —– olup davacının bu konuda açtığı davanın da reddedilmiş ve istinaf aşamasından da geçmiş durumda olduğu; bilirkişilerin davacının hissesinin küçültülmesi suretiyle zarara uğratıldığı iddiasının da şirketin mali verileri ışığında incelediklerini; davacının hukuka aykırıymış gibi gösterme gayretine girdiği safi karın —– olması sıfatıyla — müvekkiline ödenmesi ile ilgili ——kurul kararın bahsi geçen davada tartışıldığı, bu hususun çok önemli olup davacı müvekkiline bu şekilde yapılan ödemeleri şirketin içinin boşaltılması olarak göstermeye çalışmak olduğunu; davacının —– sayılı dosyası ile açtığı davanın reddedildiği gerekçeli kararı dilekçeleri ekinde sunduklarını, davacının istinaf yoluna başvurduğu —–davacının istinaf talebinin rededildiğini; bu kararla birlikte davacının şirketteki hissesinin — olduğu tartışmasının son bulduğunu; davacının dava ettiği ve ret ile sonuçlanan —-iptaline dair verilen kararın bozulmasının davacıyı kendiliğinden— hissedar durumuna getirmediği gibi devamında alınan sermaye artırım kararını butlan sebebiyle geçersiz kılmayacağını; —- kurulunda tadil edilen nisaba ilişkin ana sözleşme hükmü
nün davacıyı sermaye artışına katılma— mahrum bırakmış olmadığını; — paravan şirket olduğu iddiasının hayal ürünü olup yine — kar paylarının şirketin sermaye artışında kullanıldığı iddiası da asılsız olduğunu, müvekkili yönetim kurulu başkanının sermaye artışına katılmak için iki kez bankadan kredi kullandığını, toplantı günü ve saatinde — toplantının yapılacağı mekanda olduğunu, buna ilişkin kamera görüntüleri ve mekanda bulunan şahitlerin mevcut bulunduğunu, esas sözleşmenin ilgili maddesi ve —- yapılabileceğini, kaldıki —- yapıldığı adresin bulunamamasının komik bir sebep olduğunu, iddiaların asılsız olup —-kurula ilişkin davet ve ilan metninin—- edilmek suretiyle ve ayrıca pay sahiplerine taahhütlü mektupla toplantı gün ve gündemi bildirilmesi suretiyle, süresi içinde yapıldığı, genel kurulda alınan ücret ile ilgili—nolu kararın fahiş oranda olduğu iddalarının asılsız ve yersiz olduğunu; belirlenen ücretin benzer büyüklük ve başarıda iki şirketlerde aynı görevleri yapan
emsalleri de dikkate alınarak belirlendiği, fahiş ve sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olmadığı, ——- araştırmageliştirme çalışmalarına bizzat katılıp, katkı sunması itibara alındığında ve benzer büyüklük ve vasıflardaki şirketlerde benzer konulardakilere verilen ücret ve primler karşılaştırıldığında — huzur hakkı, ücret ve primin makul, emsallerine uygun ve bununla hukuka uygun olduğunun açık olduğunu, davacının— katılamamasının yetersiz adres bildirilerek sağlandığından ciddiyetten yoksun iddianın ileri sürüldüğünü, davacının —- yazışma
adresini şirkete bildirdiğini, iadeli taahhütlü bildirimlerin şirkete gönderilen ihtarnameye uygun olarak yapıldığı, davacının kötü niyetli olarak iptal ve butlan davası açtığını, mahkemenin resen itibara alacaı nedenlerden dolayı öncelikle emirde davanın —- uyarınca müvekkilinin muhtemel zararlarına karşı teminat göstermesini, aksi halde davanın usulden reddini, davacının —– yürütülmesinin durdurulması talebinin ve haksız davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin —– tarihinde yapılan ——kurulunda alınan tüm kararların yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkindir.Davacı dava dilekçesinde dava konusu ettiği —–kurulun ilk defa şirket merkezi dışında yapılmasının kararlaştırıldığın—-katılmasının engellenmesi için kasıtlı olarak —–yapılacak yerin açık adresinin yazılmadığını, —- yazılmadığını, —– bölüm bulunan yerde yapıldığı iddia edilen ——-kurul toplantısının yok hükmünde olduğunu,toplantı yerine gittiğini ancak bulamadığını, —-kurula katılma ve oy kullanma hakkının gasp edildiğini iddia etmiş, Davalı yan ise bu iddiaların gerçek dışı olduğunu, toplantı yerinin açıkça yazıldığını, orta zekada bir insanın bu yeri bulabileceğini, iddiaların kötü niyetli olduğunu savunmuştur. Mahkememizce taraf delilleri toplanmış dosya bilirkişiye tevdii edilmiştir. Bilirkişi kök raporunda—– incelendiğinde, toplam —- itibari değere sahip pay sahiplerinin payları şu şekildedir:
—-


Davacı pay sahibinin toplantıya katılmadığı görülmekledir.
—– maddeleri ve ——kararlar şu şekildedir:
1.—-
2.—
3.—-
4—- alınmıştır.
5—- karan alınmıştır,
6.——- karar kabul edilmiştir,
7.—- seçilmesi kararı alınmıştır,
8.— kararı alınmıştır,
9.—–verilmiştir. Kararlar davacı ortağın yokluğunda oybirliği ile alınmıştır.
Tebligat Meselesi
Davalı tarafından dosyaya sunulan tebligata ilişkin evrak incelendiğinde, şirketin davacı pay sahibine ——kurul yer, zaman ve gündemini iadeli laahhütlü olarak gönderdiği, süresinde ——- ilan elliği görülmektedir.
Yapılan ———-kurulun yapılacağı yerin sadece —–yazıldığı, kat ve dairenin yazılmadığı iddia edilmektedir. Dava dilekçesinde sunulan görsellerden, binada birçok kal ve daire bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple yapılan tebligatın ——kurulun yapılacağı yerin açık adresini içermediği söylenebilir.
TTK m. 447 uyarınca:
——kurulun, özellikle;
a)Pay sahibinin ——kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b)Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,
c)—– temel yapışım bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.
Yokluk, bir hukuki işlemin kurucu nitelikteki unsurlarının bulunmaması sebebiyle işlemin hiç kurulmamış olması olarak tanımlanabilir. —–kurul kararının varlığından söz edebilmek için de iki kurucu unsura ihtiyaç duyulmaktadır. Bunlar, ——–yapılması ve pay sahiplerinin bu toplantıda karar almasıdır. Bu ikisinden birinde bir eksiklik meydana gelmesi halinde, karar hiç doğmamış sayılır ve en baştan itibaren yok sayılır, —- uygulamasına göre. ——-kurul kararının oluşabilmesi için toplantının yapılması ve karar alınması gerektir bu iki kurucu unsurdan biri yoksa ——kurul kararı yok hükmündedir.——-
Bu iki kurucu unsur kapsamında yoklukla malul sayılacak kararlara örnek olarak,
•Öncelikle yetkili olmayan kişi taralından çağrı yapılması ve karar alınması,
•Cağrıda toplantı yer ve/veya saatinin yazılmamış olması hali.
.Pay sahibi olmayan kişiler tarafından karar alınması,
• Kanunda veya esas sözleşmede öngörülen asgari toplantı ve karar yeter sayılarına aykırı karar alınması, verilebilir.
Aksine esas sözleşmede hüküm bulunmadığı takdirde ——-kurul, şirket merkezinin bulunduğu yerde toplanır —–
Buna benzer bir düzenlemeye ——düzenlemenin somutlaştırılması amaçlanmıştır. Buna göre; “——–kurul toplantıları, esas sözleşmede aksine hüküm olmadıkça, şirketin merkezinin bulunduğu mülki idare birimi sınırları içinde yapılır. —- bulunduğu yerde toplantının hangi adreste yapılacağı esas sözleşmede özel olarak belirtilmemişse, bunu belirleme yetkisi toplantı çağrısı yapanlara aittir Toplantının,—– bulunduğu mülki idare birimi sınırları dışındaki başka bir yerde veya yurt dışında yapılabilmesi için bunun esas sözleşmede açıkça düzenlenmesi gerekir. Çağrı ilanında: toplantı verinin doğru, anlaşılır ve ayrıntılı biçimde belirtilmesi gerekir ” Şayet ——kurul toplantısının —– bulunduğu ilden başka bir ilde yapılması halinde toplantıyla ilgili belgeler, toplantının yapıldığı —— saklanır——–
Adrese ilişkin davacının ileri sürdüğü husus ince1endiğinde, tebligatta belirtilen adresin, toplantının yapıldığı yeri tam olarak tanımlar nitelikle olmadığı ve bu sebeple fiilen işlevini yerine getirmediği açık şekilde görülmektedir. Birçok bağımsız bölümün bulunduğu bir binanın sadece bina numarasının belirtilmesi, geçerli bir toplantı yeri bildirimi olarak kabul edilemez. Bu sebeple davalı şirket tarafından yapılan ——–kurul çağrısında toplantı yerinin bulunmadığı söylenebilecektir. Açık ve net bir adresin pay sahibine bildirilmemesi sebebiyle de davacı pay sahibi ——–kurul toplantısına katılamamıştır.
Sonuç olarak yukarıda ortaya konan açıklamalar doğrultusunda, pay sahibine genci kurul loplantı yerinin bildirilmemesi sebebiyle, ——-kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğu kanaatine varılmaktadır.
————-ilişkindir.
Yapılan mali inceleme sonucunda bu raporlarda hukuka aykırılık tespit edilememiştir.
Gündemin—-kapsamında —– üyelerinin ibra oylaması yapılmış ve ——– ibra oylamasında kendi dışındaki katılan pay sahiplerinin olumlu oyu ile ibra kararı alınmıştır. Kararın hukuka uygun alındığı düşünülmektedir.
Gündemin —— Maddesi
Şirket yönetimine yapılan ödemenin, piyasa şartlarının çok üstünde olduğu düşünülmektedir. ——-kurul kararında öngörülen miktarda bir ödeme yapılması, şirket karının hakim ortağa aktarımı şeklinde değerlendirilebilecektir.
Diğer yandan şirket yönetimine yüksek miktarda ödeme yapılırken kar dağıtmama kararı alınması da kanaatimizce dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmektedir.
Sonuç olarak gündemin —-uyarınca alınan kararların dürüstlük kuralına aykırı olması sebebiyle iptali yönünde karar verilebileceği kanaatine varılmaktadır.
Gündemin — Maddesi,
Gündemin–Maddesi kapsamında yönetim kurulu Üyesine TTK 395 ve 396 maddeleri kapsamında yetki verilmesine oy birliği ile karar verilmiştir.
Yönetim kurulu üyelerine şirketle işlem yapma ve rekabetle bulunma için izin verilmesi kararı, aynı zamanda şirkette pay sahibi olan üye ile şirket arasında şahsi bir işe ilişkin olduğundan oy yoksunluğu halinin uygulanması gerekir. Zira, TTK’nın m.436/f’.I hükmü uyarınca pay sahibi kendisi, ortağı olduğu şahıs şirketleri ya da hâkimiyeti altındaki sermaye şirketleri ile şirkel arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz. ——şirkette pay sahibi olmaması halinde ise, zaten ——-kurul toplantısında oy hakkına sahip olamayacağından, izin kararına katılması da mümkün olmayacaktır.
Anılan izin kararı ——yetersayılar ile alınır. Diğer bir deyişle, anılan izin kararını alabilmek için. —–kurulun şirket sermayesinin en az dörtte birine —sahip olan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin katılımı ile toplanması ve toplantıda — hazır bulunan oyların çoğunluğunun izin verilmesi yönünde oy kullanması gerekir. —- hazır bulunan oyların çoğunluğu ile alınır. Sözkonusu ——-kurul karar yeter sayısının belirlenmesinde, kullanılması mümkün olmayan oylar hesaba katılmaz. Yetersayı, yasak dışında kalan kullanılabilir oy sayısına göre belirlenir.
Ancak,—- bu konudaki yerleşmiş görüşü, yönetim kurulu üyelerinin ——kurul kararının alınmasında oy yasaklısı olduğu doğru ise de her bir yönetim kurulu üyesi için İzin kararının ayrı ayrı oylanması yönündedir. Bu nedenle, uygulamada genelde —— tamamı için topluca bir oylama yapılsa da her bir yönetim kurulu üyesi yönünden şirketle işlem yapma veya rekabeti yasağının kaldırılması kararının yeterli nisapla alınıp alınmadığının belirlenmesi gerekir. Bu durumda, bir —–kendisi ile ilgili kararın alınmasında oy hakkından yoksun ise de bu halde diğer —— ilgili oylamaya katılabilir —-
Örneğin; —- oluşuyor ve bu kişiler aynı zamanda şirkette pay sahibi ise —–kurulca —– şirketle işlem yapma ve rekabette bulunma izni verilmesine ilişkin kararda; —- verilmesi yönünde oy kullanabilir. Böylece yönetim kurulu üyelerinin aynı zamanda pay sahibi sıfatıyla sahip oldukları oy haklarının tamamının etkisizleşmesi söz konusu olmaz.
Somut olayda TTK m.395 ve 396 uyarınca yetki verilen yönetim kurulu üyesinin aynı zamanda olumlu oy kullanan pay sahibi olduğu dikkate alındığına, alınan kararın TTK m.436/I hükmüne aykırı olarak alındığı anlaşılmakladır. —– oranındaki payından kaynaklı oyu geçersiz kabul edilse dahi. geri kalan oylardan olumlu oy kullananların oy oranı dikkate alındığında, alman kararın yeterli nisap ile alındığı ve geçerli olduğu kanaatine varılmaktadır,
TTK 395 ve 396 maddesi gereği yetki verilirken yönetim kurulu üyesinin isminin açıkça belirlilmemesinin TTK 447 maddesine aykırılık teşkil edip etmediği hususunda, yönetim kurulu üyesinin tek kişiden oluştuğu ve bir önceki gündem maddesinde ismen belirlenmesi sebebiyle kararın TTK m.447 anlamında butlanını gerektirecek bir hukuka aykırılığın bulunmadığı mütalaa olunmaktadır, —-Maddesi kapsamında yetki verilen yönetim kurulu üyesi ve pay sahibi açık şekilde anlaşılmaktadır.
Mali Değerlendirme
1—– incelendiğinde, toplan—- itibari değere sahip pay sahiplerinin paylan şu şekilde olduğu.

—-


TOPLAM—–
2- Davalı — olduğu,
Davalı —tarafımıza ibraz etmiştir. İbraz edilen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerini — yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olduğu görülmüş olup, mevcut tespitlere davalı tarafından ibraz edilen ticari defterlerinin lehlerine delil vasfı taşımakla birlikte nihai karar —– aittir.
3- Yapılan incelemelerde davalı şirket ortağı ve yöneticisi —–ücret / bonus / harcırah vb açıklama ile ödeme yapıldığı, yapılan ödemelerin listesinin aşağıdaki şekilde olduğu,
4- —–olduğu, masraf hesabının takip edildiği muhasebe hesabının dökümünün aşağıdaki şekilde olduğu,
5- Davalı şirketin — olduğu, bu lutann — kıdem tazminatı ve kullanılmamış izin karşılıklarından. —- diğer kabul edilmeyen giderlerden oluştuğu, diğer açıklaması ile takip edilen kanunen kabul edilmeyen giderlerin dökümünün aşağıdaki şekilde olduğu,
IV. SONUÇ
Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve yukarıda yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat bükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu;
—çağrısında pay sahibine ——– yerinin bildirilmemesi sebebiyle, —–kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğu,
Gündemin —-Maddeleri uyarınca alınan kararların dürüstlük kuralına aykırı olması sebebiyle iptali yönünde karar verilebileceği,
——kurulda alınan diğer kararlar bakımından bir hukuka aykırılığın tespit edilemediği…” Şeklinde görüş beyan etmiştir. ” belirtmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 447. Maddesi ” —–kurulun, özellikle;
a)Pay sahibinin ——kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b)Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,
c)Anonim şirketin temel yapışım bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır. ” hükmünü getirmiştir.
—–Dava, anonim şirket ——kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkindir.—- tüm ortakların hazır bulunmaması nedeniyle, sermayenin artırılma kararının yok hükmünde olduğu, — ——kurulda alınan sermayenin artırılması kararının da————kurulda artırılan sermaye yapısı ile toplandığından yok hükmünde olduğu, bu kararlara karşı yokluğun ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırılık oluşturmadığı, başka bir anlatım ile dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle hakkın kötüye kullanılması yasağının yokluğun ileri sürülmesinde değerlendirilemeyeceği gerekçesi davanın kabulüne, anılan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmiştir. Ancak, bir —— söz edebilmek için ana sözleşme ve yasanın öngördüğü yeter sayılarla alınmış bir kararın varlığı gereklidir. Eğer ortaklarca yasal bir ——kurul gerçekleştirilmemiş ise bu toplantıda alınan kararlar yok hükmündedir. Yine, toplantı veya karar yeter sayılarının sağlanamadığı toplantıda alınan kararlar da aynı şekilde yok hükmünde sayılmalıdır. Yokluğun tespiti hususunda dürüstlük kurallarına aykırı düşmedikçe olumlu oy vermiş paydaşlar da dahil olmak üzere menfaat sahibi tüm ilgililer herhangi bir süreye tabi olmaksızın dava açabilirler. Ancak, yokluk gerektiren hususun öğrenilmesinden sonra uzun süre sessiz kalıp dava açmayan ilgililer yönünden TMK’nın 2. maddesi uyarınca dava açma hakkının düşüp düşmediğinin de değerlendirilmesi gereklidir.” belirtmiştir.
——- yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkindir. 6103 sayılı Kanunun ——-maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan dava konusu ——kurul kararıyla ilgili olarak 6762 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Mülga TTK’nın 370. maddesi uyarınca ——kurul yapılabilmesi için, tüm ortakların bizzat veya temsilcilerinin —kurulda bulunmaları ve bunlardan herhangi birinin itirazda bulunmaması gerekmektedir. Bir payın sahibi olan ortak veya temsilcisi dahi —–kurulda bulunmaz veya toplantıyı terk ederse veya katılıp da toplantının şekline itiraz ederse, —–kurul yapılmaz ve eğer yapılmış ve kararlar alınmış ise, bu kararlar batıl sayılır. Anılan hüküm, emredici nitelikte bir düzenlemedir. Batıllığın ileri sürülmesi de kural olarak herhangi bir süreye tabi değildir. Hukuki yararı olanların, açacakları bir davayla bir kararın batıl olduğunun tespitini isteme hakları mevcuttur. Ancak, bu hakkın da her hak gibi TMK’nın 2. maddesine uygun kullanılması gerekmektedir. Butlana ilişkin tespit talebinin maksatlı, gayrımeşru ve icapsız olarak geciktirilmesi, örneğin bir kararın uygulanmasına ve bu uygulamanın sonuçlarına yıllarca, itirazsız rıza ve tahammül gösterilip de, sonradan butlanının ileri sürülmesi ve bir kimsenin kararın butlanını eskiden beri bilmesine rağmen buna menfaati icabı ses çıkarmayıp da ancak hesaplayamadığı sonuçlarını gördükten sonra kararın butlanının tespitini dava etmesi hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilmelidir. Doktrinde, ortaklık dahil hiç kimsenin zararı söz konusu olmaksızın uygulanmış olan batıl bir kararın sonradan butlanının ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendiği gibi, etkisi ve önemi genellikle oldukça kısa bir süre devam eden bilanço, kâr ve zarar hesabı kararının butlanının uzunca bir süre geçtikten sonra ileri sürülmesinin çok defa hakkın kötüye kullanılması niteliği taşıyacağına da işaret edilmektedir ——– belirtmiştir.
Çağrıdaki usulsüzlüğün müeyyidesi, —–kurula katılmayan ortağa kararlara muhalefet şerhi yazdırmadan süresinde dava açma hakkı vermesidir. Ancak, çağrıdaki usulsüzlüğe rağmen —–kurula katılan ortağın iptal davası açması için, yine alınan karara karşı oy kullanması ve muhalefetini tutanağa yazdırması gerekmektedir.
—–Dava, anonim şirkette —— —-kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının usulüne uygun olarak, toplantıya çağrılmadığı, en çok paya sahip olan ortağın toplantıya katılmamasının veya temsilci göndermemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı gerekçesi ile talep doğrultusunda —— maddenin iptaline karar verilmiştir. Ancak, mahkemenin de karar gerekçesinde belirttiği gibi, toplantıya çağrıda usulsüzlük tek başına iptal sebebi değildir. Çağrıda usulsüzlük, 6762 sayılı TTK’nın 381. maddesinde öngörülen karara red oyu verme ve muhalefetini tutanağa yazdırma şartı aranmaksızın, ortağa iptal davası açma hakkı verir. ” belirtmiştir.
Davanın mahiyetinin anlaşılabilmesi için yokluk, iptal, çağrıda usulsüzlük ve hakkın kötüye kullanılması kavramlarının bilinmesi gerekmektedir.
Bir —–kurul kararının yokluğu başlangıçtan itibaren bir —-kurul kararının mevcut olmadığını ifade eder. Bir hukuki işlemin ve bu arada —-kurul kararının kurucu unsurlarının mevcut olmaması halinde hukuki işlemin veya —-kurul kararının yokluğu, eski deyimle ” keenlemyekün ” veya mutlak butlan ile malul olduğundan bahsedilir. Bir —-kurul kararının varlığından söz edebilmek için iki kurucu unsurun mevcut olması gerekir. Birincisi toplantının yapılmış olması ikincisi ise ” karar” alınmış olmasıdır.Bu durumda —-kurul kararlarında “çifte unsur” ilkesi geçerlidir. Bunlardan birinin eksik olması halinde karar hiç doğmamış, yani meydana gelmemiş sayılır. Örneğin bir —–kurul kararının alınabilmesi için mutlaka usulüne uygun davet ve buna uygun toplantı yapılması şarttır.Örneğin ana sözleşmede belirtilen asgari toplantı ve karar yetersayılarına aykırı olarak alınmış bir —–kurul kararı yok hükmündedir.——
——–kurul toplantılarına davet edilmediği ve katılmadığı halde yerine karara sahte imzalar atılmak sureti ile katılmış gibi gösterilmesi halinde de alınan tüm kararların yok hükmünde olduğunu belirtmiştir. —– davacıya çağrı yapmadan , onun veya vekilinin katılımı olmadan yapılan —-kurulun yok hükmünde olduğunu, alınan kararların yoklukla malul olduğu gerekçesi ile alınan kararın hükümsüzlüğünün tespitine ve iptaline karar vermiştir. Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. — yanın tüm temyiz itirazları yerinde değildir.—- sınırlandıran veya kaldıran ——— geçersiz olacağını belirtmiştir. —–kurula katılma hakkı pay sahipleri açısından vazgeçilemez ve bertaraf edilemez niteliktedir. Çünkü pay sahipleri şirket işlerine ilişkin haklarını ilke olarak —–kurul toplantılarında kullanırlar —-katılması hakkında oransallık ilkesi de uygulanamaz, bir paya sahip olan —–paya sahip olan pay sahibi arasında katılma hakkı bakımından hiçbir fark yoktur. Fark sadece katılmanın sonuçları ile ilgilidir. Dolayısı ile —–kurula katılma hakkı eşit işlem ilkesinin mutlak anlamda geçerli olduğu hallerden biridir. ——-katılma hakının pay sahiplerinin doğal hakkı olduğunu belirtmiştir.
Yokluk ve geçersizlik halleri dışında kalan sakatlıklarda —-kurul kararları iptal müeyyidesine tabidir. Yokluk ve butlanın hukuki sonuçları hukuk güvenliğini sarsacak nitelikte olduğundan duraksama halinde—- geçersiz değil iptal edilebilirlik müeyyidesine tabi olması gerekir. Bu bakımdan iptali kabil kararlar daha çok pay sahiplerinin menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden emredici kurallar dışında daha çok pay sahiplerinin menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden emredici kurallar dışında yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlal edildiği kararlardır. İptali gereken kararlar baştan itibaren geçersiz olmadıklarından iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğurur. İptal nedenleri de TTK’nın 445. Maddesinde düzenlenmiştir.
Hukukumuzda, ——şeklinde belirtilmiştir. Bu hükümle, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirken herkesin —–ifade etmektedir. Başka bir deyişle, MK.2/I’de —– belirtilmiştir. Bu kuralın amacı, kişilerin, haklarını kullanırken ya da borçlarını yerine getirirken, dürüst, namuslu, makul ve yaptığı eylemin sonucunu bilebilen orta zekalı bir kimsenin benzer olaylardaki davranışı gibi hareket etmelerini sağlamaktır.TMK’nın 2. maddesinde, hakların dürüstlük kuralına uygun kullanılması gerektiği ifade edilmiş, ardından hakların açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı belirtilmiştir. Bu ifade şeklinden yola çıkarak; bir hakkın kullanılmasında dürüstlük kuralına uyulmamasının müeyyidesinin, bu hakkın açıkça kötüye kullanılmış sayılması ve hukuken korunmaması olduğu kabul edilebilir.
—-kurulun karar alabilmesi için kanunda ve ana sözleşmede gösterilen şekilde şirketin internet sitesinde ve —– yayınlanan ilanla toplantıya çağrılması gerekir. TTK’nın 416. Maddesi ayrık kalmak kaydı ile yani bu istisnai durum haricinde çağrının yapılması şarttır. Bildirimin pay sahiplerine ve /veya temsilcilerine yöneltilmesi hukuken zorunlu olmakla beraber bu kimselere ulaşılmış olması veya ulaştığının belgelenmesi zorunlu değildir. İyi niyetle ve usulünce yapılmış olan bildirimin herhangi bir nedenle ulaşamamış olması çağrıyı tek başına sakatlamaz. —-kurula katılmak ve söz ve oy haklarını kullanarak ortaklığın hayatı bakımından önemli hukuki ve ekonomik sonuçları olan kararlar üzerinde etkili olmak ve kurulda ortaklığın gidişi hakkında bilgi edinmek her pay sahibinin en temel haklarındadır. Toplantıya çağrının düzenlendiği TTK’nın 414. Maddesi hükmü her pay sahibinin —-kurul toplantısından haberdar olabilmesinin ve anılan temel pay sahipliği haklarını kullanabilmesinin asgari koşullarını düzenlemektedir ve bu niteliği ile kesin emredici bir hükümdür.—– yoksun olsa da bir pay sahibine haber vermeksizin ve onun katılımı olmaksızın yapılan çağrısız — toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğuna karar vermiştir.—–
Yukarıda atıf yapılan emsal kararlarda da belirtildiği üzere çağrıda usulsüzlük yokluk veya butlan nedeni değil iptal nedenidir. Davacı —- katılmasının engellenmesi amacı ile kasıtlı olarak toplantı yerinin bildirilmediğini iddia etmiştir. Somut olayda çağrıda usulsüzlük mü olduğu yoksa davacı ortağın vazgeçilemez haklarından olan —–kurula katılma hakkının engellendiği yani TTK’nın 447. Maddesinin ihlal edilip edilmediği hususunun irdelenmesi gerekmektedir. Davacının söz konusu iddiasının hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olup olmadığının araştırılması, davalının orta zekada bir insanın söz konusu yeri bulabileceği yolundaki savunmaları nazara alınarak mahkememizce mahallinde keşif yapılmasına karar verilmiştir. Davalının da kabulünde olduğu üzere davacıya gönderilen tebligatta —-kurul toplantısının yapılacağı yerin blok, bağımsız bölüm, kapı numarası yazmamaktadır. Keşif mahallinde yapılan incelemede de söz konusu —–binanın dış girişindeki numarası olduğu görülmüştür. Tebligatta da sadece bu kadar bilgi vardır. Davacı yan davalı şirketle arasında bir çok derdest dava olduğunu bu nedenle —–kurula katılmasının engellenmesi amacı ile kasıtlı olarak bu şekilde tebligat yapıldığını iddia etmiştir. Keşif ara kararı davalı vekilinin yüzüne karşı verilmiş, davalı yan keşfe iştirak etmemiştir. Mahkememizce keşif mahalline gidildiğinde kapıda güvenlik görevlilerinin gelinen adresi, kapı ve blok numarasını söylemeden kimseyi içeri almadıkları gözlemlenmiştir. Hatta mahkeme heyetine de kısmen zorluk çıkarılmış akabinde söz konusu binanın içine girilmiş yapılan incelemede söz konusu binanın — kattan oluştuğu, tek numaralı katlardan bir şirketin çift numaralı katlardan –şirketin faaliyet gösterdiği, binada bulunan katlarda bağımsız bölüm numaralandırması bulunmadığı, mevcut şirketlerin—- firmasının bulunduğu, söz konusu binada bir — olmadığı görülmüştür.
Somut olayda çağrısız —–kurul şartları oluşmamıştır. Nitekim davacı söz konusu toplantıya katılamamıştır. Söz konusu toplantının yapıldığı tarihten kısa süre sonra da davacı söz konusu davayı açmıştır. Yukarıda ifade edildiği üzere—- gereği —–kurulun Pay sahibinin —–kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran kararları batıldır. Somut olayda çağrıda usulsüzlük değil davacının toplantıya katılımının engellenmesi söz konusudur. Bilirkişi tarafından atıf yapılan —- doğru, anlaşılır ve ayrıntılı biçimde belirtilmesi gerektiği belirtilmiştir. Toplantının yapıldığı iddia olunan adreste keşif icra edilmiş söz konusu binada — kat bulunduğu, her katta davalı şirket ile alakası olmayan firmaların faaliyet gösterdiği görülmüştür. Şirket ilk defa ——— dışında —–kurul toplantısı yapmıştır. Davacıya gönderilen tebligat davacının söz konusu adresi bulabilmesine imkan verecek nitelikte değildir. Davacının söz konusu tebligat usulsüzlüğünü ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmadığı anlaşılmıştır. Nitekim söz konusu binada davalı şirket ile ilgisi olmayan bir çok firmanın faaliyet gösterdiği, binadaki firmalardan— anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı, yukarıda yapılan tüm hukuki nitelendirmeler , atıf yapılan yüksek mahkeme kararları, mahkememizce mahallinde icra edilen keşif bir bütün olarak değerlendirilmiş, davacı ile davalı arasında bir çok dava bulunduğu, bir kısmının istinaf ve temyiz denetiminde olduğu, bir kısmının kesinleştiği, bazılarının derdest olduğu, uzun zamandır davacı ile şirketi yönetenlerin husumet içinde olduğu, —- tarihinde icra edildiği iddia olunan —–davacıya çıkartılan tebligatta söz konusu adresin bulunması için gerekli—— gibi ayırt edici unsurların olmadığı, davacının tüm bu nedenlerle ——kurula katılamadığı ve TTK’nın 447. Maddesi uyarınca belirlenen —-kurula katılma ve oy kullanma hakkının elinden alındığı kanaatine varılmıştır.
Davacı yan karar celsesinden —önce mesai saati dışında— ——kurulda —kararın yürütmesinin geri bırakılmasını talep etmiştir.Söz konusu talep yargılamanın başında da ileri sürülmüş mahkememizce yaklaşık ispat gerçekleşmediği gerekçesi ile davacının bu talebi red edilmiş verilen bu karar da —– onanmıştır. Gelinen aşamada ve yapılan yargılama sonucunda söz konusu —–kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğuna dair mahkemede kanaat oluştuğundan karar celsesinde davacının bu talebi kabul edilmiştir. Yukarıda açıklanan hukuksal gerekçeler ve atıf yapılan yüksek mahkeme kararları gereği takdiren teminat alınmamıştır. 6100 sayılı HMK’nın 394. Maddesi uyarınca söz konusu karar davalı vekilinin yüzüne karşı verildiğinden itiraza tabi olmayıp doğrudan istinaf yoluna tabidir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirilmiş davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE,
Davalı şirketin —— tarihinde yapılan ——–kurul toplantısında alınan tüm kararların yok hükmünde olduğunun tespitine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu harcın peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 04,90 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 108,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 4.250,00 TL bilirkişi ücreti, 375,00 TL keşif araç ücreti, 352,10 TL tebligat ve müzekkere masrafı olarak toplam 4.977,10 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yatırılan 419,90 TL keşif harcının davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, —– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı. 03.11.2021