Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/310 E. 2021/417 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/310 Esas
KARAR NO : 2021/417

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/08/2020
KARAR TARİHİ : 27/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkilin davalıdan birçok kez sipariş aldığını, siparişlerden dolayı davalı adına — düzenlendiğini, faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiğini, davalının borcunu ödememesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını fakat takibe haksız olarak itiraz edildiğini, itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Takibe konu faturaların müvekkile tebliğ edilmediğini, davacının sunduğu irsaliyelerde yer alan adresin müvekkile ait olmadığını ve irsaliyelerin çoğunda isim imza bilgisinin bulunmadığını, ismi olanların ise müvekkil firmada çalışmadıklarını, faturalara itiraz edilmemesinin alacağın varlığını kabul anlamına gelmeyeceğinden hareketle davanın reddini, davacının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir
RAPOR: Bilirkişinin raporunda özetle; Davacı tarafından düzenlenen — davalıya teslim edilip edilmediği hususunun dosya kapsamından tespit edilemediği, bu nedenle davalı vekilin faturaların müvekkile teslim edilmediği yönündeki savunmasına iştirak edilerek davacının takibe konu fatura alacağını yeterli ve makul düzeyde ispat edemediğinin anlaşıldığını, raporda yer verilen tüm tespit ve değerlendirmeler haricinde Sayın Mahkeme nezdinde davacının kısmen haklı görülmesi halinde, üzerinde davalı nezdinde istihdam edilen—-tutarlı irsaliyeler ile, faturalara konu ürünlerin nakliyeciye teslim edildiğinin anlaşıldığı 6.701,68 TL tutarlı irsaliyelerin dikkate alınması neticesinde davalıdan istenebilir toplam tutarın 22.111,33 TL olabileceğinin, davacının takibinde avans faiz oranı üzerinden 1.559,40 TL birikmiş faiz talebi olduğu; muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu (TBK.m.117/1): bu yönde temerrüt ihtarına dosyaya rastlanılmadığından birikmiş faiz talebine, mevcut delil durumuna nazaran iştirak edilmediğinin kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişinin ek raporunda özetle; Davacıya ait yasal defterlerin Vergi Usul Kanunun 153-184-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64.maddesinde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtlann usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri ile TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açılış tasdikleri ile —— içerisinde alındığı ve dolayısıyla ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğunu, mahkememizin ———– defterlerin bulunduğu yer ile incelemede muhatap alınacak —-dosyaya yazılı olarak bildirilmesi yönünde karar kurulduğu, ayrıca davalıya muhtıra gönderildiği, buna karşın belirtilen gün ve saatte davalının ticari defterlerini hazır bulundurmaması ve aynca yerinde incelemede talep etmemesi nedeniyle davalı nezdinde inceleme gerçekleştirilemediğini, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalıya —- ait ——– teslim edildiği, 8 günlük yasal süre içerisinde davalının faturalara itiraz etmediği,faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiğini gösterir irsaliyelerin dosyada mübrez olduğu, irsaliye üzerinde yer alan—- isimli şahsın davalıda istihdam edildiği, diğer kişilerin —- olduğunun anlaşıldığının, tarafların—- beyannamelerinde yer alan fatura tutarları üzerinde mutabık kaldıklarını, mahkememizce davacı lehinde hüküm kurması halinde 27.01.2020 takip tarihi itibariyle davalıdan istenebilir tutarın 30.598,95 TL olacağının, davacının takibinde avans faiz oram üzerinden 1.559,40 TL birikmiş faiz talebi olduğu; muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu (TBK.m. 117/1): bu yönde temerrüt ihtarına dosyaya rastlanılmadığından birikmiş faiz talebine, mevcut delil durumuna nazaran iştirak edilmediğinin sonuç ve kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine —– haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak,——- varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya ———- ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının —- alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Öncelekli olarak, davalı–yetkisine yönelik olarak itirazda bulunduğu bu nedenle —olan arabuluculunun yetkisine dair değerlendirme yapılması gerektiği anlaşılmıştır. Bu açıklamalar çerçevesinde davalı vekilinin 11/09/2020 tarihli cevap dilekçesindeki “——— yazdığından yetki itirazı yapılamamıştır.” şeklindeki savunmaları nazara——– numarası üzerinden davalı şirkete gönderilen yerin mahkememizce tespitine yarayacak şekilde davet mektubunun onaylı bir suretinin mahkememize gönderilmesinin istenilmiş, ——gönderilmiş olup, söz konusu cevabi yazı ve ekleri incelendiğinde;
Davalı şirket vekilinin son tutanağın düzenlendiği yer olan——– iştirak ettiği ve sürecin taraflar arasında anlaşamaması nedeniyle bu yönde tutanak hazırlandığı davalı vekili ——imzasının alındığı görülmüştür.—– olarak açıkça yazıldığı görülmekte olduğu ve davalı vekilinin vekil sıfatı ile söz konusu Son Tutanak evrakına imza attığı anlaşılmıştır.
Davacı şirket vekilinin—– incelendiğinde davacı şirket vekilinin —— başvurduğu görülmüştür.
6325 sayılı HUAK’nun 18A/8 madde fıkrasında; “Arabulucu, görevlendirmeyi yapan —– olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Karşı taraf en geç ilk toplantıda, yetkiye ilişkin belgeleri sunmak suretiyle—- yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu, dosyayı derhâl ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda en geç bir hafta içinde yetkili büroyu kesin olarak karara—.” hükmüne yer verildiği, davacı şirket vekilinin—-başvurduğu gibi taraflara—- kanuni süre içerisinde davalı vekilinin —- görevine itiraz etmediği, bu haliyle arabuculunun yetkisinin kesinleştiği anlaşıldığından davalı vekilinin dava cevap dilekçesindeki——–yerinde görülmeyerek davalı vekilinin bu yöndeki itirazlarının reddine karar verilerek işin esasına geçilmiştir.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
—- sayılı kararında, “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlara ilişkin alınan bilirkişi raporu ve ek raporundan, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olmayıp usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali müşavir bilirkişi raporu ve ek raporunda cari hesaplarındaki borç bakiyesinin davalı şirkete ait olduğunun davacı defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp teslim edildiği kanıtlanamadığı, davacının ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamamış olması sebebiyle, 6100 sayılı HMK’ nın 222/2-3 maddeleri gereğince davacının lehine delil olamayacağı gibi bu haliyle dahi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine, kabul şekli itibariyle de ……..kararın bozulması uygun görülmüştür” şeklinde hüküm tesis ederek, birbirlerini doğrulamayan ticari defterlerin, sahibi lehine delil olması tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir.
—- sayılı kararında, dayanak belgeleri olmaksızın davacının defter kayıtlarının esas alınmayacağını, “ Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı önce icra takibine, sonra iş bu davaya konu ettiği alacağın varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Tek yanlı olarak düzenlenen ve dayanakları bilirkişi raporundan anlaşılamayan davacının kendi ticari defter kayıtları esas alınarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” şeklinde belirtmiştir.
Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla —- sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının—–ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, davacı tarafından düzenlenen faturalar davalıya— yasal süre içerisinde davalının faturalara itiraz etmediği, faturalara —– davalıya teslim edildiğini gösterir irsaleyelerein dosyaya kazandırıldığı,— beyannameleri üzerinde yapılan incelemede davalının davacıdan — intikal ettirdiği, böylece takip tarihi itibariyle davacının davalıdan— olduğunun tespit edildiği, davalı tarafın verilen kesin süreye rağmen süresi içerisinde ticari defter ve kayıtlarını mahkememize sunmamış olduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan toplam 30.598,95 TL alacaklı olduğu, davacı tarafın mal teslimine ilişkin sunmuş olduğu imzalı ve kaşeli faturalar ve form– beyannameleri ile davalının davacıdan — alarak kayıtlarına intikal ettirmesi karşısında artık ispat yükünün davalı tarafa geçmiş olduğu ve aksinin dosya kapsamı itibariyle ispat edilemediği anlaşılmakla alacağın faturaya dayalı ve likit olması nedeniyle davacının ayrıca icra inkar tazminatına—– bulunduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
Davalı tarafın icra takibinden evvel temerrüde düşürülmemiş olduğu anlaşılmakla davacının işlemiş faiz isteminin yerinde olmaması nedeniyle işlemiş faiz isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından——- sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 30.598,95 TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, 1.559,40 TL faiz alacağına ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 30.598,95 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.196,73TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 388,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.808,33‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 388,40 TL peşin harç toplamı 442,8‬0 TL ile 1.424,50 TL (Bilirkişi ücreti, tebligat, e-tebligat, müzekkere gideri ve diğer dosya masraf giderleri) olmak üzere toplam 1.867,3‬0 TL yargılama giderinden davanın kabul 0,95 ve red 0,05 oranına göre hesaplanan 1.773,93 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan bir gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6————- kabul oranına göre 1.254‬,00 TL’sinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7——- oranına göre 66,00 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——- uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 4.589,84 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—– uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan — ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.