Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/31 E. 2021/574 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/31 Esas
KARAR NO: 2021/574
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/02/2020
KARAR TARİHİ: 07/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekilinin dava dilekçesi Özetle;
Müvekkilinin,—– yevmiye no’lu —— sözleşmesi ile davalıya satıldığını, — ödeme planına göre davalı şirketin; —– ödeme yapmasının kararlaştırılmış olmasına rağmen davalı şirketin ———- tarihli —— zamanında ifa etmediğini, bunun üzerine müvekkil şirketin —- dosyası ile takip başlattığını, davalının haksız ve hukuka aykırı olarak herhangi bir gerekçe göstermeksizin ödeme emrine itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, söz konusu bedelin tahsili amacıyla —– başvurulduğunu, davalı tarafın anlaşmaya yanaşmaması nedeniyle müzakerenin olumsuz sonuçlandığını, ayrıca —- bağımsız bölümün tapularının iyi niyetli olarak davalı şirkete devredildiğini, müvekkil şirketin alacağını koruma altına almak adına herhangi bir teminat kalmadığını, müvekkil şirketin uğrayacağı zararlar dikkate alınarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi Özetle; İşbu davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, —— uyarınca gayrimenkullerin satışının gerçekleştirildiğini ve belirlenen vadelerde ödemelerin yapıldığını, müvekkil şiıketin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini ifa ettiğini ve davacı şirkete gerekli ödemelerin vadesinden önce yapıldığını, davacıya; ——–Ödendiğini, erken ödeme dolayısıyla müvekkilin ödemesi gereken tutarların yukarıdaki miktarla sınırlı olduğunu, —– sözleşmesinin —halinde, ————- tarafından gerekli faiz indirimi yapılacaktır’ denilerek ödeme esaslarının belirlendiğini, müvekkil şirket tarafından yapılan erken ödemeler sebebiyle davacının davaya konu edebileceği bir alacağının kalmadığını, hukuka aykırı ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine, hukuka aykırı icra inkâr tazminatı isteminin reddine, davacının kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilerek yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yüklenilmesme karar verilmcsini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Taraflar arasında —- numaralı—– sözleşmesi bulunmakta olup davalı yanın — tarihinde ödemesi gereken son taksit ödemesi olan ——ödemeyi yapmadığı hususu taraflar arasında ihtilafsızdır. Davalı yan diğer taksitlerin erken ödendiğini bu nedenle erken ödeme dolayısı ile borcun sona erdiğini iddia etmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış ticari defterler incelenmiş dosya uzman bilirkişiye tevdii edilmiştir. Bilirkişi kök raporunda —Yukarıda inceleme başlığı altında — bentte gösterildiği üzere davalı şirketin, son taksit bedeli olan — haricindeki taksit ödemelerini satış vaadi sözleşmesinde belirlenen vadelerden önce yaptığı, bir başka ifadeyle son taksit bedeli olan ——-tutarındaki taksit ödemelerini satış vaadi sözleşmesinde kararlaştırılan vadelerden önce erken ödeme yaptığının tespit edildiği, son taksit bedeli olan —– davalı şirket tarafından ödenmediği, taraflar arasındaki —cari hesap bakiyelerinde farklılık bulunmadığı, tarafların cari hesap —- olduğu, taraflar arasında imzalanan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin sözleşmesinin —– planında belirtilen kalan borcunu erken Ödemek isterse, işbu sözleşme hükümlerine uygun hareket edilecektir. —— ödeme dönemlerine ilişkin herhangi bir borcunun bulunmaması kaydı ile, erken ödeme tarihindeki taksit ile birlikte, ödeme planında bulunan borç kapama bakiyesini ödemek suretiyle borcunu kapatmış olacaktır. — yapılması halinde —— Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gereği satıcı tarafından gerekli faiz indirimi yapılacaktır” düzenlemesi bulunduğu;
Sözleşmenin açık düzenlemesinde de yer aldığı üzere, kapak sayfasında faizsiz olarak ertelenmiş tutarlar hariç olmak üzere,bunun dışında kalan satım bedelinin taksitlere bölünmesi ve faiz uygulanması hali için cari olduğu; nitekim atıf yapılan —– borçlandığı toplam miktarı önceden ödeyebileceği gibi vadesi gelmemiş bir ya da birden çok taksit Ödemesinde de bulunabilir. Her iki durumda da satıa veya sağlayıcı, faiz veya komisyon aldığı durumlarda ödenen miktara göre gerekli tüm faiz ve komisyon indirimini yapmakla yükümlüdür” düzenlemesi yer aldığı;
Görüldüğü üzere, anılan düzenlemede satıcının faiz ve komisyon aldığı durumlarda, ödenen miktara göre indirim yapılması esasının cari olduğu;
Taraflar arasında düzenlenen satım sözleşmesinde, satış şeklinin ——- olarak tanımlandığı;
Anlaşıldığı kadarıyla davacının —– hüküm olduğu, dolayısıyla parantez içinde yazılan cümleden de anlaşıldığı üzere, erken ödeme indiriminin satım bedelinin taksitlerle faiz uygulanması halinde cari olacağı;
Hal böyle olunca, davacının itirazın iptaline ilişkin takipteki ödenmemiş—- tutarlı isteminin nihai takdir—–ait olmak üzere, yerinde olduğu sonucuna varıldığı;
3- Miktar Yönünden İnceleme
A)Asıl Alacak Yönünden
Yukarıda somut olayın incelenmesi sırasında açıklanan nedenlerle, Sayın Mahkemece bilirkişi görüşünün uygun görülmesi halinde asıl alacak tutarının davacı talebi gibi —-olduğu;
B)Birikmiş Faiz Yönünden
Taraflar arasındaki sözleşmede taksitlerin tarihlerinin kesin olarak belli olmasına göre, —- hükmü uyarınca ihtar gerekmediği;
Taraflar arasında akdi faiz kararlaştırması bulunduğu; sözleşmede —- açıkladığı reeskont faiz oranının uygulanacağı;
Vade tarihinin — reeskont faiz oranının —- oiduğu; davacının ise —–ettiğinin görüldüğü; anılan oranın aynı tarihteki avans faiz oranı olduğu; ancak sözleşme hükmüne üstünlük tanınması gerektiği; buna göre, takıp tarihi olan— arasında faize esas sürenin takip günü hariç —– olduğu;
Buna göre birikmiş faiz tutarı:
—– 
Davacının ayrıca faizin —- yönünde anlatıma yer verdiği görülmekle, sözleşmede faiz oranı — bulunmadığından,—- tahakkuku halinde hesaplanan tutara dahil olacağı sonucuna varıldığı.
V- SONUÇ
Sayın Mahkeme’nin görev tevdi eden ara kararı uyarınca, yapılan inceleme sonunda;
1-Yukarıda değerlendirme başlığı — saptanan uyuşmazlık konusu kapsamında, dosya delillerine göre değerlendirme başlığı altında — bentte yapılan incelemesinde,— tarihli son taksit ödemesi olan — davalı yanca yapılmadığı, davacının takip tarihi itibariyle isteyebileceği asıl alacak tutarının —- olduğu,
2-Bu miktara göre davacının takip tarihî itibariyle birikmiş faiz alacağının — olduğu, sözleşmede —-düzenlemesi bulunmadığından, —– tahakkuku halinde hesaplanan tutara dahil olacağı,
3-Yukarıda değerlendirme başlığı altında —– belirtildiği üzere, davalının, ——- haricindeki ödemelerini satış vaaui sözleşmesinde karaılaşlınlan vadelerden önce erken ödeme yaptığı, taraflar arasında düzenlenen satım sözleşmesinde, satış şeklinin —— olarak tanımlandığı, erken ödeme indiriminin taksitlere faiz uygulanması halinde cari olacağı..”nı belirtmiştir.
Davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde özetle sözleşmenin — hükümleri gereği davacıya yapılan ödemeler ile müvekkilinin hiçbir borcu kalmadığını, taksit tarihlerinden önce ödeme yapılması nedeni ile tüketicinin korunması hakkındaki kanun hükümleri gereği sözleşme bedelinden indirim yapılması gerektiğini, her ne kadar sözleşmede faiz kararlaştırılması yoksa da tarafların iradesinin erken ödeme durumunda sözleşme bedelinden indirim yapılması yolunda olduğunu belirtmiştir. Davalı yanın sunduğu uzman mütalaası incelenmiş taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin genel işlem koşullarını barındırdığını,erken ödeme ile hiçbir indirim elde etme imkanı olmayan davalının ayırca faiz ödeme yükümlülüğü altına girerek kredi kullanmış olmasının izah edilemeyeceğini, bu nedenle erken ödeme nedeni ile sözleşmenin —–gereği davalının indirim talebinde bulunabileceğini belirttiği görülmüştür.
Davacı yan da bilirkişi raporuna faiz yönünden itiraz etmiş, faiz hesabının eksik ve hatalı olduğunu, davalının —– tarihinde ödemesi gereken taksidi vade tarihinde ifa etmediğini bu nedenle faiz hesabının eksik olduğunu iddia etmiştir. Mahkememizce taraf vekillerinin itirazlarını karşılar ek bilirkişi raporu alınmış, bilirkişi heyeti raporunda özetle taraflar arasındaki sözleşmede erken ödemeye ilişkin ayrıca bir düzenleme bulunmadığı,yapılan erken ödemenin sonuçlarına ilişkin taraflar arasında imzalanmış bir protokol de olmadığını, erken ödeme sonucunda ne miktarda indirim yapılacağına dair de bir hüküm olmadığını, hiçbir protokol bulunmaksızın sadece taşınmazların erken devrinin ödemelerin tamamlandığı sonucunu doğrurmayacağını, sözleşmede —- erken ödeme durumunda—- indirimi yapılacağının ifade edildiği, —- de aynı doğrultuda erken ödeme durumunda faiz indirimi yapılması gerektiğini belirttiğini, sözleşmenin —- faizsiz olarak belirtilen tutarın erken ödemeden etkilenmeyeceğinin açık olarak düzenlendiğini, sözleşmede tespit edilen — gibi büyük bir rakamın hangi şartlar altında ödenmeyeceğinin — gibi belirsiz şartlar ortaya koyan bir madde ile düzenlenmeyeceğini, bu nedenle —-son taksit borcunun erken ödemeler ile sona erdiği şeklinde bir yorum yapılmasının mümkün olmadığını,davacının dava dilekçesinde aynen —- taksit ödemesini zamanında ifa etmediğini bunun üzerine müvekkili şirketin ——–göre takibin son taksit ile ilişkili ana para ve faizini içerdiği intibanın doğduğunu, faiz başlangıcı konusunda takipte—— hükmüne rağmen her hangi bir başlangıç tarihi belirtilmediği, başka bir ana para söz konusu olduğu anlatımının yer almadığını,hal böyle olunca davacı itirazına iştirak edilmediğini belirtmiştir.
Davalı taraf her ne kadar görevli mahkemenin tüketici mahkemeleri olduğunu ileri sürmüş ise de tarafların tacir olduğu ve yapılan işin ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılmıştır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır.—– göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir.Somut olayda taraflar tacir olup yapılan iş ticari işletmelerini ilgilendirmektedir. Bu nedenle mahkememiz görevlidir.
—– Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. ” hükmünü düzenlemiştir.
—–maddesinde genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak tanımlanmış, aynı —– karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olduğu, aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşullarının da yazılmamış sayılacağı düzenlenmiştir. Genel işlem koşulu olduğu tespit edilen sözleşme hükümlerinin, sözleşmenin kapsamında kalması için, bu hükümlerin, taraflar arasında sonuca etkili şekilde müzakere edilmiş ve düzenleyenin genel işlem koşulu hakkında yaptığı bilgilendirmenin açık olması gerekir. Aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı tartışmasızdır.
———halde, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin genel işlem koşulu taşıdığının kabulü halinde genel işlem koşulları bakımından yürürlük —– yorum ve içerik denetimine tabi tutulması gerekir. Yürürlük denetiminde, genel işlem koşulunu içeren hükümlerin karşı tarafın bilgisi ve aydınlatılması sonucu sözleşmeye konulup konulmadığına bakılmalı, müşterinin sözleşmeye genel işlem koşulu konulduğunu açıkça biliyor olması halinde diğer denetim aşamalarına geçilmelidir. Aksi halde diğer aşamalara geçilmeksizin genel işlem koşulu niteliğindeki hükmün sözleşmeden çıkarılması gerekmektedir. ——- uyarınca, bir müşterinin önceden sözleşmedeki genel işlem koşulundan açıkça haberdar edilmesi, tek başına o hükmün geçerli hale geldiğini göstermez. Önceden müşteriye bildirilmemiş ve müzakere imkanı sağlanmamış olan hükümler, diğer denetim aşamalarına gerek kalmaksızın, yazılmamış sayılmamalıdır. Şayet sözleşme, o sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı bir genel işlem koşulu taşıyorsa, yani şaşırtıcı hüküm içeriyorsa, bu nitelikteki hükümler yönünden, müşterinin önceden ve açıkça bilgilendirilmiş olup olmadığı, bu hükmün müzakere edilip edilmediği önem taşımaksızın, o sözleşme hükmü ——- uyarınca sözleşmeye yazılmamış sayılmalıdır. Yürürlük denetiminin aşılması halinde yapılması gerekli denetim aşaması —– denetimidir. Belirsizlik ilkesi de denilen bu denetim modelinde, sözleşmede yer alan genel işlem koşulu niteliğindeki hüküm içeriğinin ne olduğu konusunda bir anlaşmazlık bulunuyorsa, bu hükmün düzenleyen taraf aleyhine yorumlanması gerekir.Sözleşmede, yürürlük denetiminin aşılması ve yorumu gerektirecek bir belirsizliğin bulunmaması veya bulunsa bile düzenleyen aleyhine yorum yapılmış olmasından sonra, sözleşmenin bir de “içerik” denetimine tabi tutulması gerekmektedir. İçerik denetimi yapılırken, genel işlem koşulu olduğu ileri sürülen hükmün ———aykırı olup olmadığı, karşı tarafın aleyhine ve onun şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olup olmadığına bakılacaktır. Hangi tür sözleşme hükümlerinin dürüstlük kuralına aykırı ve diğer tarafın şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olduğu hususu Kanunda düzenlenmemiş olup, mahkemece her somut olayda bu durumun tartışılması ve değerlendirilmesi gerekir. İçerik denetimi aşamasında, sözleşme hükmünün dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve karşı tarafın şartlarını ağırlaştırdığının tespiti halinde, genel işlem koşulu niteliğindeki bu hükmün, yürürlük denetiminden farklı olarak, Kanunun emredici hükmüne açık aykırılık sebebiyle kesin hükümsüz sayılması gerekir. —–nedeniyle yazılmamış veya kesin hükümsüz sayılan sözleşme hükmünün, sözleşmenin uygulanmasında boşluk doğurması halinde, ortaya çıkan sözleşme içi boşluğun, hakim tarafından öncelikle yedek hukuk, bu yoksa —– uyarınca örf ve adet hukukuyla, bu da yoksa hakimin hukuk yaratması yöntemiyle doldurulması gerekir.” belirtmiştir.
—— sözleşmenin —– genel işlem koşulları denetimine tabi tutulması için kanunda belirtilen ölçütlerin uygulanması gerekir. — olduğu gibi —— sözleşmenin hukuka aykırı genel işlem koşulları içermemesi unsuru getirilmiştir. Hem tüketiciler hem de tacirler için geçerli olan genel işlem koşulları denetimi, sözleşmelerin imzalanması aşamasında daha olumsuz durumda bulunan sözleşmenin tarafını dürüstlük kuralları kapsamında korumaktadır.Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulları nedeniyle yazılmamış sayılabilmesi için öncelikle, o hükmün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığı tespit edilmelidir. Bu anlamda sözleşmenin tipi, türü ve niteliği önem taşımaz. Sözleşme eşya hukukuna, usul hukukuna veya ticari bir alım satıma, sigorta hukukuna, bankacılık hukukuna vs. ilişkin olabilir. Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olabilmesi için ise, anılan hükmün genel işlem koşulunu kullanan tarafça, sözleşmenin kurulmasından önce, tek taraflı olarak, sadece o sözleşme için değil, çok sayıdaki benzer sözleşmelerde kullanmak amacıyla hazırlanmış ve karşı tarafın getirilen bu hükmü müzakere etmesine imkan tanımadan sözleşmenin imzalanmış olması gereklidir. Bir sözleşmedeki genel işlem koşulunun niteliğinin, objektif unsurlara göre belirlenmesi gerekmekte olup, bu hususta tarafların icra ettikleri meslekleri ve sıfatları, tacir veya tüketici olup olmadıkları önem taşımaz. Bir sözleşmenin önceden ve çok sayıda kullanım amacıyla oluşturulup oluşturulmadığını tespitte değişik ölçütler kullanılabilir. Söz gelimi ortada matbu bir metin var ve kullanılan ifadeler soyut ve genel ise, birden fazla sözleşmede kullanma niyetiyle önceden oluşturulduğu kabul edilebilecektir. Diğer sözleşme metinleriyle özdeş ifadeler içermemesi tek başına, o sözleşmenin genel işlem koşulu denetimine tabi tutulmasını engellemez. Bu noktada aranılacak en temel unsurlardan birisi de, genel işlem koşulunu kullanan tarafın, karşı tarafa bu hükmü, değiştirilmesini engelleyecek tarzda ve o niyetle sunmuş olmasıdır. Mamafih, tek seferlik bir anlaşma için hazırlanan sözleşme metni için genel işlem koşulundan söz etmek mümkün değildir.Genel işlem koşulu niteliğindeki bir hüküm, sözleşmenin taraflar arasında müzakere ve pazarlık sonucu imzalanmış ise, artık ortada hukuka aykırı bir sözleşme hükmünden değil, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde, sözleşmede yer alan bireysel bir anlaşma hükmünden söz etmek gerekir. Ancak, bir sözleşmede, bütün hükümlerin tartışılarak sözleşmeye konulduğuna ilişkin kayıt konulması,——- onları tek başına genel işlem koşulu olmaktan çıkartmayacaktır.Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığını hangi tarafın ispat etmesi gerektiğine ilişkin ——– maddesinden yola çıkılarak, önceden ve çok sayıda kullanmak amacıyla hazırlanmış belirli bölümleri boş olan ve sonradan doldurulan sözleşme hükümlerinin kural olarak müzakere edilmemiş olduğu, aksinin sözleşmeyi hazırlayan tarafça ispat edilmesi gerektiği kabul edilmeli, gerektiğinde bu konuda ticari ve eposta yazışmaları, fakslar, sözleşme taslaklı vs. ispat vasıtalarından yararlanılmalıdır. ” belirtmiştir.
—– ilamında ——davalı şirket arasındaki alt kira sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, tüketici yasası kapsamı dışındadır. Mahkemece genel işlem koşulları uyarınca bazı hükümlerin yazılmamış sayılması gerektiği belirtilmiş ise de, taraflar tacir olup —-maddesi uyarınca her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Her ne kadar —-arasında düzenlenmiş olan genel işlem koşullarına ilişkin hükümler tacirler yönünden de uygulanabilirse de, —- tacirler bakımından genel işlem koşullarının uygulanıp değerlendirilmesinde her somut olayın özelliğine göre daha dikkatli davranılması gerekmektedir.Açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre somut olayda alt kira sözleşmesinin —– yer alan su baskını veya diğer felaketler hasara ya da bozukluğa yol açtığı takdirde kiracının kiralayana karşı indirim ya da tazminat hakkı olmadığına dair hüküm, tacirler arasındaki sözleşmenin niteliği göz önüne alındığında tacir olan alt kiracı yönünden ekonomik yıkım yaratacak düzeyde olmayıp, ortada genel işlem koşullarına aykırılık teşkil edecek bir husus bulunmadığının kabulü gerekir. Mahkemenin sözleşmenin bu hükmünün genel işlem koşullarına aykırı olduğu yönündeki görüşüne katılmak mümkün değildir.” belirtmiştir.
—– kapama komisyon ücreti, dosya masrafı gibi kalemlerin genel işlem koşulları uyarınca yazılmamış sayılması gerektiği belirtilmiş ise de taraflar tacir olup —- maddesi uyarınca her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Her ne kadar —- arasında düzenlenmiş olan genel işlem koşullarına ilişkin hükümler tacirler yönünden de uygulanabilirse de —–hükmü karşısında tacirler bakımından genel işlem koşullarının uygulanıp değerlendirilmesinde her somut olayın özelliğine göre daha dikkatli davranılması gerekmektedir….” belirtmiştir.
Her tacirin ticaretine ait faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümü aslında objektif bir özen ölçüsü getirmekte ve tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde kendi yetenek ve imkanlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil, aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli öngörülü bir tacirden beklenen özenin gösterilmesinin gerekli olduğu kabul edilmektedir. Gerekli tedbirleri almadan sözleşme yapan ve borç altına giren tacirin alabileceği tedbirlerle önleyebileceği bir imkansızlığa dayanması kabul edilebilecek bir durum değildir.
—– tacir ilkesini sözleşmenin imzası, ifası ve feshi aşamalarının hepsinde gözetilmesi gereken bir ilke olduğunu açıkladıktan sonra, basiretli tacir ilkesini dürüstlük kuralı ile birlikte değerlendirmiş, sırf başkalarını zarara sokacak şekilde bir kullanım olmaması hasebiyle de sözleşme özgürlüğü ve ahde vefa ilkesi lehinde karar vermiştir.—–
Davalı taraf sözleşmenin —— işlem koşulu mahiyetinde olduğunu iddia etmiştir. Sözleşmenin ilgili maddesi incelenmiş “Alıcı 3. maddede bağımsız bölümün satış bilgisi ve ödeme planında belirtilen kalan borcunu erken Ödemek isterse, işbu sözleşme hükümlerine uygun hareket edilecektir. —– taksit ödeme dönemlerine ilişkin herhangi bir borcunun bulunmaması kaydı ile, erken ödeme tarihindeki taksit ile birlikte, ödeme planında bulunan borç kapama bakiyesini ödemek suretiyle borcunu kapatmış olacaktır. —– ödeme yapılması halinde —– Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gereği satıcı tarafından gerekli faiz indirimi yapılacaktır” şeklinde düzenleme olduğu görülmüştür. Taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin tüm hükümleri incelenmiş erken ödemeye dair herhangi bir hüküm ihtiva etmediği görülmüştür. Yapılacak bir erken ödemenin sonuçlarına, indirim yapılıp yapılmayacağına dair bir protokol de olmadığı anlaşılmıştır. —–durumunda nasıl bir yöntem ile ne miktarda bir indirim yapılacağının da belirsiz olduğu görülmüştür. ——-incelendiğinde faizsiz olarak belirlenen tutarın erken ödemeden etkilenmeyeceğinin açık olarak yazıldığı görülmüştür.Anılan düzenleme satıcının faiz ve komisyon aldığı durumlarda ödenen miktara göre indirim yapılması hususunu düzenlediği, taraflar arasında düzenlenen satış şeklinin ” faizsiz satış sistemi” olarak tanımlandığı yani erken ödeme indiriminin satım bedelinin taksitlere faiz uygulanması halinde cari olacağı anlaşılmıştır. Taksit miktarlarına faiz yansıtılması gibi bir durum mevcut değil iken yansıtılmayan bir faizin indirilmesinin de mümkün olmadığı açıktır. Davalı erken ödeme nedeni ile son taksit borcu yani ana para borcunun sona erdiğini iddia etmekte olup , sözleşmenin ilgili hükümleri gereği erken ödeme nedeni ile borcun sona erdiği şeklinde bir yorum yapılması mümkün değildir.Davalı tarafın ticari defterleri incelendiğinde—- numaralı açılış maddesinde davacı şirketin alacağının —yevmiye kapanış maddesinde de davacı şirketin cari hesabının —- alacak bakiyesi verdiği, taraflar arasında cari hesap borç ve alacak bakiyeleri arasında bir farklılık da olmadığı görülmüştür. —- borçlu olduğu hususunu ticari defter ve belgelerine kaydetmiştir. Davalı yan tacir olup ticari iş ve işlemlerinde basiretli bir tacir gibi davranmak yükümlülüğündedir—- ödeme durumunda sözleşmede belirtilen ana para alacağının sona ereceğine dair sözleşmede hiçbir hüküm yoktur. Davalının erken ödeme yapmak için ticari kredi çekmesi ticari tercih olarak açıklanabilir.Tüm anlatılan bu nedenlerden ötürü sözleşmenin genel işlem şartları mahiyetinde olduğu ve erken ödeme nedeni ile borcun sona erdiği yolundaki davalının beyan ve itirazlarına itibar edilmemiştir.
Davacı yan dava dilekçesinin — açıkça davalının —– tarihli son taksit ödemesini zamanında ifa etmediğini, bunun üzerine takibe geçtiklerini, davalının itirazı ile duran takibin devamını sağlamak amacı ile eldeki bu davayı açtıklarını belirtmiştir. Takip talebi incelenmiş —-meblağ belirtildiği görülmüştür. Takipte ana para olarak —– taksit açıklaması girilmiştir.
İİK’nın 58. maddesi takip talebi ve muhtevasını düzenlemektedir. Buna göre; alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği, faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı günün açık şekilde belirtilmesi zorunludur. Söz konusu düzenleme emredici mahiyettedir. Davacı yan bilirkişi raporu alınıncaya kadar bu hususta bir beyanda bulunmamıştır. Takip talebinde açıkça ana para olarak ——- son taksit ödemesini belirtmiştir. Dava dilekçesinde de takibin ve davanın son taksit ödemesi haricinde önceki taksitlerden birinin zamanında ifa edilmemesinden kaynaklı faiz alacağına ilişkin de olduğuna dair bir açıklama yapmamıştır. Borçlu kendisine tebliğ edilen ödeme emri ve dava dilekçesine göre savunmasını yapmakla ödevlidir. Takip talebinde İİK’nın 58. Maddesindeki amir hükmüne rağmen faizin başladığı gün belirtilmemiştir. Yine son taksit ödemesi haricinde başkaca bir ana para söz konusu olduğu anlatımının da yer almadığı görülmüştür. Bu nedenle davacının rapora itirazları yerinde değildir. Taraflar arasındaki sözleşmede taksitlerin tarihlerinin kesin olarak belli olmasına göre —– gereği ihtara gerek yoktur.Son taksit tarihinden takip tarihine kadar olan —- süre için faiz hesabı yapılmış davacının faiz alacağının da —-olduğu anlaşılmıştır. Davacı yan önceki dönem ödenmeyen taksidin tarihini ve miktarlarını takip talebinde açıkça belirtmek sureti ile başka bir takip yapmakta özgürdür.
—–ilamında da açıklandığı üzere; genel bir kavram olarak —— hesaplanabilir alacaktır” Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. ——-
Likit alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek —–durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına — veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesi de doğru değildir. Çünkü mahkeme uygulamasında “hesap işi”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip bilirkişi vasıtasıyla belirleyeceğinden, likit olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likit sayılmaması doğru olmayacaktır.—–Davalı yan davacıya son taksit ödemesini ifa etmemiştir. Kendi ticari defter ve kayıtlarında da bu husus sabittir. —– görünmektedir. Asıl alacak likit olup davalı yan itirazında haksızdır.
Tüm dosya kapsamı, denetime el verişli bulunan bilirkişi raporu birlikte değerlendirilmiş davanın kısmen kabulüne, likit asıl alacağa vaki haksız itiraz nedeni ile davalının asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine dair davanın kısmen kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE; Davalının —- dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile; Takibin —-üzerinden devamına,
Likit asıl alacağa vaki haksız itiraz nedeni ile asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 oranındaki — icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gerekli——- harcın davalıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacı yanca yatırılan 54,40 TL başvuru harcı 716.672,43 TL peşin harç olmak üzere toplam 716.726,83 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4- Davacı yanca yapılan 1.250,00 TL bilirkişi ücreti, 88,00 TL posta vs. Masraflar olmak üzere 1.338,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.328,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider/delil avansınından arta kalan kısmın taraflara veya ahzu kabza yetkili vekillerine iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan 1.250,00 TL yargılama giderinin kabul red oranlarına göre hesaplanan 09,25 TL sinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7- Davacı vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi hükümleri gereği kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 677.671,40 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davalı yan vekille temsil edildiğinden red edilen miktar üzerinden hesaplanan 39.001,73 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
9- —– bütçesinden karşılanan 1.320 TL arabuluculuk ücretinin kabul ve red oranında göre hesaplanan 1.310,23 TL sinin davalıdan, bakiye 09,77 TL sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,——- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.07/07/2021