Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/29 E. 2020/236 K. 11.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/29 Esas
KARAR NO : 2020/236

DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 17/02/2020
KARAR TARİHİ : 11/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin miras bırakanı müteveffa—- tarafından tek pay sahipli davalı şirketi kurduğunu, tek pay sahibi olan— 24/12/2019 tarihinde vefat ettiğini, yasal misarçı olarak müteveffanın iki oğlu olan … ve —— kaldığını, vefat üzerine —- organsız kaldığını, organsız kalan şirkete, kanun gereği şirkete yetkili yönetim kurulu organ ve üyesinin seçiminin yapılması için kayyım atanması gerektiğini, bu sebeple —- şirkete yetkili yönetim kurulu — seçiminin yapması için kayyım atanmasını talep etmiştir.
CEVAP : Davalıya davetiye tebliğ edilmiş ancak davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasıdır.
—— sayılı cevabi yazısında——- numaralı …’nin — tarihinde son tescilini yapmış olduğu, yönetim kurulu başkanı ve tek yetkilisinin ——— olduğu beyan edilmiştir.
Davacıların murisi ——— ait mirasçılık belgesi ibraz edilmiş olup incelenmesinde davacının murisin mirasçısı olduğu anlaşılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununda anonim şirketlere kayyım atanmasını gerekli kılan sebeplere ve usulüne dair özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Yasa Koyucu, 6102 Sayılı TTK’da kayyım atanmasına dair ayrı hükümlere yer vermeyi gerek görmemiş, mükerrerlik ile karmaşa oluşturmamak için, genel bir yollama ile Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümlerinin ticaret şirketlerine, dolayısıyla anonim şirketlere de uygulanmasına imkan tanımıştır. Nitekim, pratikte de, şirketlere kayyım atanması ağırlıklı olarak Türk Medeni Kanunu hükümleri çerçevesinde talep edilmekte ve karara bağlanmaktadır.
Kayyımlık müessesesi 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun İkinci Kitabının Üçüncü Kısmında düzenlenmiştir. TMK’nın 403. maddesinde, kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı açıkça belirtilmiştir. Kayyımlık, TMK’da, temsil kayyımlığı, yönetim kayyımlığı ve iradî (isteğe bağlı) kayyımlık olmak üzere üç başlık altında toplanmıştır.
4721 Sayılı TMK’nın yönetim kayyımlığını düzenleyen 427. maddesine göre ise, vesayet makamı, yönetimi kimseye ait olmayan mallar için gereken önlemleri alır ve özellikle aşağıdaki hâllerde bir yönetim kayyımı atar:
1. Bir kimse uzun süreden beri bulunamaz ve oturduğu yer de bilinemezse,
2. Vesayet altına alınması için yeterli bir sebep bulunmamakla beraber, bir
kişi malvarlığını kendi başına yönetmek veya bunun için temsilci atamak gücünden yoksunsa,
3. Bir terekede mirasçılık hakları henüz belli değilse veya ceninin menfaatleri gerekli kılarsa,
4. Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa,
5. Bir hayır işi veya genel yarar amacı güden başka bir iş için halktan toplanan para ve sair yardımı yönetme veya harcama yolu sağlanamamışsa.
———-yasal organları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetçilerdir. Nasıl gerçek kişilerde organlar kişinin birer parçasıysa, tüzel kişilerde de organlar, tüzel kişinin bir parçasıdır. Bilindiği gibi tüzel kişi olan anonim şirketler ancak organları aracılığıyla haklarını kullanır ve borçlarını yükümlenir. Böylece organların yaptıkları eylemler ve giriştikleri işlemler tüzel kişinin eylemi ve işlemi kabul edilir. Bu sebeple anonim şirketlerin organları, anonim şirketin temsilcisi değildir. TMK m. 427/4’de düzenlenen organlardan yoksunluk, anonim şirketin yukarıda değindiğimiz zorunlu organlardan yoksun kalmasını vurgular.
Bu açıdan bakıldığında, TMK’nın m.427/4’de belirtilen “gerekli organlardan yoksun kalma” hali, anonim şirketin zorunlu organlarından yoksun kalmasını vurgular. Bu hale örnek olarak, genel kurulun uzun zamandan beri toplantıya çağrılamaması, genel kurulun müdürleri seçememesi, müdürler kurulunun toplanması için gerekli yetersayıların sağlanamaması gösterilebilir.
Her ne kadar TMK’nın 426. ve 427. maddelerinde, kayyımın, vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesi tarafından atanacağı belirtilmişse de, kayyım atanmasına ilişkin dava, limited şirketi ilgilendirdiği için mutlak ticarî dava sayılır. Bu sebeple kayyım atanmasına ilişkin dava, asliye ticaret mahkemelerinde veya onların yokluğunda bu sıfatla hareket edecek asliye hukuk mahkemesinde açılır. Görevli mahkeme şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir. Yargıtay kökleşmiş içtihatları ve yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Yargıtay—— kararları).
Kayyım adayı olarak gösterilen —- duruşmadaki beyanında, davalı şirketin muhasebe bölümünde 23 yıldır çalıştığını, şirketin tek sahibi olan —- vefat etmiş olduğunu, mirasçı olarak iki çocuğunun kalmış olduğunu, bu sebeple şirketin organsız kalmış olduğunu, davalı şirkete kayyım olarak atanmayı kabul ettiğini, kayyımlık ücreti ödemediğini beyan etmiştir.
Yapılan yargılamaya göre, davalı şirketin halen faal olduğu, en son yetkilisinin ve tek ortağının— –tarihinde vefat ettiği, şirket hissesinin mirasçılık belgesine göre davacıyla birlikte murisin diğer çocuğuna kaldığı, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 427/4. maddesinde öngörülen koşulun gerçekleşmiş olduğu, davalı şirketin organsız kalmış olması sebebiyle 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 530. maddesi gereğince, davalı şirketin genel kurulunun yapılması, şirket paylarının miras hisseleri oranında mirasçılara devrinin sağlanması, şirkete yetkili yönetim kurulu organ ve üyesinin seçiminin yapılması hususlarında davalı şirkete kayyımı atanması gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, dava konusu şirketin organsız kalmış oması sebebiyle 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 427/4. maddesi gereğince şirkete yönetim kayyımı atanması hususunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1 DAVANIN KABULÜNE;——— sicil nosuna kayıtlı bulunan davalı …’nin tek yönetim kurulu üyesi bulunan—- 24/12/2019 tarihinde vafat etmiş olmasından dolayı davalı şirketin organsız kalmış olması sebebiyle 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 530. maddesi gereğince; Davalı şirketin genel kurulunun yapılması, şirket paylarının miras hisseleri oranında mirasçılara devrinin sağlanması, şirkete yetkili yönetim kurulu organ ve üyesinin seçiminin yapılması hususlarında ————— KAYYIM OLARAK ATANMASINA,
2- Kayyımın talebi bulunmadığından kayyımlık ücreti hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
3- Kararın kesinleşmesine müteakip kayyımın görevinin başlamasına, bu hususta kayyıma kesinleşmiş karar suretinin tebliğine,
4- Dava konusu şirkete yeni bir yönetici (müdür) atanıncaya kadar Kayyımın görevinin devamına,
5- Kayyımlık kararının ticaret siciline tescil ve ilanı için gönderilmesine, ilan işlemlerinin davacı tarafça bir hafta içinde elden götürülmek suretiyle yaptırılmasına,
6- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
7- Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin harç, 122,40 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 176,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
8- Davalı tarafın yapmış olduğu bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9- Karar tarihinde yürürlükte bulunan — —maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
10- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının talep halinde taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı ve davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, oy birliğiyle, açıkça okunup usulen anlatıldı.