Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/28 E. 2023/1010 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/28
KARAR NO : 2023/1010

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 17/02/2020
KARAR TARİHİ : 07/12/2023

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendA

Davacı vekili 17/02/2020 harç tarihli dava dilekçesinde özetle;

—- Kaymakamlığı —- Jandarma Komutanlığı –Kısım Amirliği tarafından düzenlenen Olay Yeri İnceleme raporunda yer aldığı üzere: müvekkil şirket sigortalısının kurulum aşamasında olan fabrikasında, 11.01.2019 tarihinde saat 03:30 sularında gece bekçisinin fabrikanın batısında bulunan araç kapısından kaçan iki kişiyi görmüştür. Bunun üzerine yapılan kontrollerde işletmenin çevresinde bulunan tellerin farklı noktalardan açılmış olduğunu, —–giriş kapısından girilerek, içerisindeki tünelden yatay depoya geçildiğini, depoda bulunan toplam 3000 metre uzunluğunda 2 makarada sarılı, 350.000 – 400.000 TL değerindeki,— değişik boyutlarda kesilmiş bir kısmının batı kapısı dışına çıkartılmış olduğunu, depo kapısının içeriden zorlanarak açılmış olduğunu tespit etmiştirf Müvekkil şirket sigortalısında geceleri güvenlik hizmeti özel güvenlik hizmeti veren davalı şirket tarafından sağlanmakta olup hırsızlık olayı, güvenlik zafiyeti sebebi ile meydana selmistir. Müvekkil —-sigortalısına ödeme yaparak hasarını karşılamıştır. Bunun üzerine söz konusu hasar bedeli alacağına yönelik olarak davalı/borçlu aleyhine —–İcra Müdürlüğü’nün—– sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatmış, ancak davalı/borçlu tarafından işbu takibe haksız şekilde itiraz edilmiştir. Davalı/borçlu ile huzurdaki dava sürecinden evvel Türk Ticaret Kanunu’nda 01.01.2019 tarihinden itibaren uygulanan arabulucuya başvurma şartı gereği—– Arabuluculuk Bürosunun—–arabuluculuk dosya numarası ile başvuru yapılmış, ancak taraflar arasında dilekçemizin ekinde ibraz ettiğimiz tutanaklar ile de sabit olduğu üzere, anlaşma sağlanamadığından işbu dava ikame edilmiştir. Bahsettiğimiz nedenlerden ötürü davalı/borçlunun haksız itirazının iptali ile alenen kötü niyetli olan borçludan %20 ‘den az olmamak üzere icra inkar tazminatı talep etme zaruriyeti hasıl olmuştur… ” şeklindedir.

CEVAP: 10.03.2020 tarihli Av. ——tarafından mahkemeye sunulan cevap dilekçesindeki yanıtlarda dzetle:

.Müvekkil şirket, 23.11.2018 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli özel güvenlik sözleşmesi hükümleri uyarınca dava dışı ——adresinde bulunan inşa halindeki fabrikasında sadece 20.00-08,00 saatleri arasında her bir vardiyada 2’şerden toplam 4 özel güvenlik görevlisi eliyle 5188 sayılı yasa uyarınca 02.09.2019 tarihine değin hizmet vermiştir. Müvekkil tarafından verilen hizmet asla, inşaat alanının tamamını kapsar nitelikte değildir. Özel Güvenlik hizmeti talep edenler “ekonomik güçleri” çerçevesinde hizmet satın almaktadırlar. Güvenliği sağlanacak yerin büyüklüğü, özel nitelikleri vs. dikkate alınarak personel-kamera-alarm-aydınlatma-tel örgü- elektronik güvenlik vs. gibi çeşitli tedbirler ve bunların maliyeti güvenlik talep edilen şirkete sunulmakta olup, tercih ettikleri seçenek uyarınca hizmet verilmektedir. Bu bağlamda dava dışı sigorta ettiren şirket de sadece kapı güvenliğinde ve gece çalışacak personel talep etmiş olup, hizmet de bu çerçevede verilmiştir. Olayımızda da olduğu gibi çok sayıda personel gereken yere ucuz olsun diyerek az personel isteyip, maliyeti nedeniyle kamera-tel örgü aydınlatma istemeyen ve fakat riskin gerçekleşmesi neticesinde ” sorumlu güvenlik şirketidir. ” denmesi hem hukukun genel ilkelerine hem de taraflar arasındaki sözleşmenin 6/g-h ve 8/b. Maddelerine açıkça aykırıdır. Gerçekten de sözleşmenin 6/g maddesinde “—- personelinin görev sınırları içinde işverene ait mülk, taşınmaz, makine, teçhizat vs.yi yasal yükümlülükleri çerçevesinde koruma görevini yerine getirirken, işverenin almadığı önlemler sonucu meydana gelebilecek is kazası, kaza, zarar, tazminat vs. İşveren sorumluluğundadır” düzenlemesi mevcuttur. Yine sözleşmenin 6/h maddesinde —-tarafından risk analiz raporu hazırlanacağı ve bunun neticesinde açıklanan riskler doğrultusunda gerekli önlemlerin işveren (sigorta ettiren) tarafından alınacağı hususu da hüküm altına alınmıştır. Nitekim müvekkil şirket risk analiz raporunu dava dışı şirkete teslim etmiştir. Yine sözleşmenin 8/b maddesinde de bildirilen risklere karsı uygun önlemlerin alınmaması halinde bu tutum ve davranışın Borçlar Yasası uyarınca illiyet bağını kesen işlem olarak kabul edileceği ve —– şirketini sorumluluktan kurtaracağı acıkca kabul edilmiştir.Çalındığı iddia edilen malzemelerin şantiyede mevcut olduğu tarafımıza bildirilmemiştir. hırsızlık olayında hizmet kusurumuz, somut bir olay ya da davranış izafe edilerek iddia ediliyor değildir. müvekkil şirket; kaç personel ile olursa olsun mutlak güvenlik sağlamak zorunda değildir. güvenlik için sağlanan bütçe ve sözleşme gereği sigorta ettirenin alması gereken önlemleri almamış olması: zarar ile kusur arasındaki illiyet bağını kesecek niteliktedir. Bu nedenler ile müvekkil şirketin olayda bir sorumluluğun olduğu düşünülemez. Zararlandırıcı olayın meydana geldiği inşaat sahası içerisinde sigorta ettiren şirketin inşaat işini yapan işçiler gece konaklamaktadırlar. Olay gecesi fabrika arka saha ışıklandırması çalışmamıştır. Kabloların durduğu depoya giden kilitli kapı, üzerinde anahtar bırakılarak işlevsiz hale getirilmiştir. İnsan gücü ile açılması olanaksız depo kepengi kablo çıkacak kadar yukarı kaldırılmıştır. Müvekkil şirket elemanları saat 20.00’da göreve başlamış ve gece saat 03.00 sularında devriye esnasında karaltılar görmeleri üzerine emniyet güçlerine haber vermişlerdir. Hırsızlar çalmaya çalıştıkları tonlarca ağırlıktaki dev bakır kabloları sahada bırakıp kaçmak zorunda kalmışlardır. Öte yandan sahada yapılan araştırmada zeminin aşırı yağış nedeni ile balçık olduğu ve araç tekerlek izinin de mevcut olmadığı görülmüştür. Bu kadar kısa süre içerisinde (20.00-03.00 arası) dev bakır kabloların (iddia edilen zarar miktarı kadar kısmının) araç kullanılmadan saha dışına çıkarılması olanaksızdır. Davacı şirketin zarar miktarım neye göre tespit ettiği, sahada bırakılan malzemenin değerlemesinin nasıl yapıldığı, suça konu kablonun hangi tarihte şantiyeye geldiği, puantaja bağlı olarak ne kadarının sarf olunduğu, olay anında mevcudunun ne olduğu araştırılmalıdır, konusu olayın oluşunda bir kusurumuz olmadığı gibi (kabul anlamına gelmemek kaydıyla) illiyet bağı da kesilmiştir. Öte yandan ifade edilen zarar miktarını da kabul etmiyoruz…. ” Şeklinde beyanda bulunulmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, İnşaat Tüm Riskler Sigorta Poliçesi kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine karşı itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
TTK Madde 1472 maddesi ‘Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.
(2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.’ şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda davacı ——. 11.01.2019 tarihinde dava dışı sigortalının işletmesinde meydana gelen hırsızlık olayı sebebiyle sigortalısına ödemiş olduğu bedeli halefiyet ilkeleri çerçevesinde davalı—– tarafından ödenmesini talep etmiştir. Davacı sigorta ile dava dışı sigortalısı arasında ki dosyada mevcut inşaat tüm riskler poliçesi başlıklı sigorta poliçesi tarihleri incelendiğinde poliçe başlangıç tarihinin 20.11.2017, poliçe bitiş tarihinin ise 20.11.2018 tarihi olduğu ve tarihlere yönelik herhangi bir zeyilname bulunmadığının anlaşılmıştır. Bu sebeple 16.05.2023 tarihli celse —–nolu ara kararı ile davacı tarafa dava dışı —–ait olay tarihi olan 11.01.2019 tarihini kapsayan sigorta poliçesinin ve dava dışı sigortalıya yapılan ödemeye ilişkin ödeme belgesinin sunulması amacıyla kesin süre verildiği ancak verilen kesin süreye rağmen olay tarihinde geçerli herhangi bir poliçenin sunulmadığı anlaşılmıştır.
Hatır ödemesi uygulamada ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında gereksiz ödeme sayıldığından rücuya konu olması mümkün değildir. TTK m. 1472 vd. göre sigortacının sigortalısının halefi olabilmesinin birinci şartı, sigorta tazminatının, geçerli bir poliçe kapsamından, sigortacının mesul olduğu ve poliçe genel şartları ile çelişmeyen rizikonun gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkan zarar için ödenmiş olmasıdır, bu talep hakkı sigorta tazminatını ödeyen sigortacıya yaptığı ödeme paralelinde kanun hükmü gereği geçer. Bu haliyle davacının geçerli bir poliçe olmadan yapmış olduğu ödeme hatır ödemesi(ex gratia) vasfında olduğu böyle bir ödemenin rücuen talep edilemeyeceği anlaşılmakla davacının dava açma hususunda aktif dava ehliyeti bulunmadığından itirazın iptali davası ve icra inkar tazminatı talepli davanın aktif husumet yokluğundan reddine dair aşağıda ki şekilde karar verilmiştir.

Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememize açılan itirazın iptali davası ve icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
2- Peşin alınan 1.987,74 TL harçtan, alınması gerekli 269,85 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 1.717,89‬ TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 26.333,07 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokuluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.