Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/273 E. 2020/781 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/273 Esas
KARAR NO : 2020/781

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/07/2020
KARAR TARİHİ : 12/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle—– kullanmakta —–Plakalı araç, park halinde ve içinde şoför olduğu halde, davacı tam aracın arkasından geçtiği esnada ani olarak geriye hareket etmesi üzerine davacıya çarptığını ve davacıda ciddi yaralanmaya sebebiyet verdiğini, kaza nedeniyle davalılar aleyhine İstanbul Anadolu——-Sayılı dosyasından dava açıldığını ve halen derdest olduğunu, davanın ıslah edildiğini, ve maddi tazminat miktarının ıslah edilenden daha fazla olduğunun tespit edildiğini, meydana gelen trafik kazasında, araç şoförünün %100 kusurlu olduğunu ve davacının yaralanmasına ve %25 oranında sürekli engelli kalmasına neden olduğundan, ilk davada talep dışı kalmış olan 7.346,51 TL sürekli iş göremezlik maddi zararının olay tarihi olan 05.09.2015 Tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte, müştereken ve müteselsilen davalılardan alınıp davacıya verilmesini, yargılama harç ve giderlerinin, vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, iddiaların aksine davacı olay anında karşıdan karşıya geçmediğini, davacının 88 yaşında olduğunu zor yürüdüğünü, aracın uyarı sinyalini duyduğunda panikleyip kendiliğinden bastonunun kayması veya yaşlılığa bağlı olarak baş dönmesi sonucunda düştüğünü, müvekkili sürücünün bir kusurunun bulunmadığını, davacının mahkemece alınan hesap bilirkişi raporuna dayanarak dava açtığını ancak hesap bilirkişisi raporunun eksik ve yanlış olduğunu, bu nedenle haksız davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Talep icra takibine karşı yapılan tazminat istemine yöneliktir.
Açıklanan nedenlerle, kamu düzenine ilişkin olduğundan göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanması zorunludur. Davaya bakmaya Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan HMK. nun 114/1-c maddesinde belirtilen dava şartı gerçekleşmiştir. Ne var ki 18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi ile; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” ve geçici 12. maddesi ile de “(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.” düzenlemesi getirilmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile eklenen 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler gereğince 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir. (————-
Eldeki dava da taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun bir miktar para alacağına ilişkin olduğu, davanın 28/07/2020 tarihinde açıldığı, dava dilekçesi içeriğinden davacının dava açılmadan önce arabulucuya baş vurmadığı anlaşılmaktadır. Dava bir miktar para alacağına ilişkin olup ticari dava olduğu ve 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğu halde davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olmasına, davacı dava tarihinden sonra arabulucuya başvurmuş olsa dahi zorunlu dava şartı olan “arabulucuya başvuru” koşulunun tamamlanabilir dava şartı olmamasına göre zorunlu dava şartı arabuluculuk koşulu yerine getirilmediğinden usulden red kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6102 Sayılı kanun 4. Ve 5/A maddeleri, 6325 Sayılı Kanun 18/A-2. Maddesi HMK 114/2. Ve 115/2. Maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliğ giderleri yatırılan avanstan karşılandıktan sonra, kalan ve kullanılmayan avansın yatırana iadesine,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiği için karar tarihinde yürürlükte bulunan — göre tespit edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair; dosya üzerinden, tarafların yokluklarında, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.