Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/268 E. 2021/281 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/449 Esas
KARAR NO : 2021/254

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/10/2020
KARAR TARİHİ : 16/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili ——-bedelli ve kapsamında —————-müvekkili tarafından ödenmiş olmasına rağmen geç teslim edildiği —————– kullanımda çökmüş olduğunu,————– yerlerinin çıkmış olduğunu, bu nedenle ürünlerden——-alınamamış olduğununu, davalıya———– olduğunu —- iadesinin yapılmamış olduğunu, ayrıca ——– işletilecek ticari faizi ile birlikle müvekkiline iade edilmesini talep ve dava etmiştir.
Usulüne uygun tebligatta rağmen davalı tarafın dosyamıza herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava —– dayanılarak sözleşmeden dönme ve bedelin iadesine ilişkindir.
Dava konusu ——- tarihinde mahkeme ——–eşliğinde keşif yapılmıştır.
12/01/2021 tarihli ara karar ile dosyanın bir makine mühendisi bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara——— tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle;
” Söz konusu ürünlerde davacının —– —–yapıldığının — görüldüğünü,
—-ayaklarından birinin kesif tarihi itibariyle onarılmatmş ve halen kısa olduğu,
Ayrıca————- farkı olduğu ve ayıbın keşif tarihi itibariyle giderilmemiş olduğu,
Ayrıca————— tarihi itibariyle yırtık olduğu,
Sözkonusu—– bulunan mevcut ayıpların ——giderilebilecek ayıplar olduğu ancak davalı tarafından ayıpların bir bölümünün giderilmemiş olmasının davacının ürünlerden bekledikleri faydayı sağlamasının mümkün olmadığı,
Söz konusu ürünlerin sözleşmeye uygun olarak teslim edilmesi durumunda davacının istenilen faydanın sağlanabileceği,
Dava konusu ayıplı ürünlerin onarımının davalının kendi ürünü olması nedeni ile ——- gününde tamamlanabileceği, ancak keşif tarihinde ürünlerdeki ayıpların yukarıda belirtilen bölümlerinin giderilmemiş olduğu,
Bu kapsamda söz konusu ürünlerin gizli ayıplı mal olarak değerlendirilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Öncelikle taşınır satışına ilişkin ayıptan sorumluluğu düzenleyen 6098 sayılı TBK’nın 219.maddesi uyarınca ayıp olgusunu tanımlamak gerekmektedir. 6098 sayılı TBK’nın 219.maddesi şu şekildedir : ” Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.
Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.”
Ayıp; bir malda sözleşme ve yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların yer almasıdır.— öncelikle; sözleşme hükümlerine bakılmalıdır. Sözleşme ele alınırken bakılacak ilk husus, taraflar arasında satılan malın hangi özellikleri içermesi konusunda açık bir anlaşmanın olup olmadığıdır. Üzerinde anlaşma olmayan durumda ise, sözleşmenin yorumundan hareketle tarafların zımnen bu konuda bir anlaşma yapıp yapmadıklarına bakılacaktır. —– olmadığı durumlarda, sözleşmenin tümü dikkate alınacak ve dürüstlük kuralına göre malın taşıması gereken vasıflar belirlenecektir. Bu anlamda ayıp, malın sözleşmeye göre taşıması gereken nitelikleri taşımaması hâli veya bu hususta özel bir hüküm olmasa da, sözleşmenin niteliği ve içeriği dikkate alındığında, malda mevcut olması gereken vasıfların eksikliği şeklinde ortaya çıkacaktır. — görülebilen veya basit bir muayene ile anlaşılabilen ayıplardır. Buna karşılık gizli ayıplar, ilk bakışta fark edilemeyen, sonradan yapılacak detaylı bir muayene ile anlaşılan ayıplardır. Bu tür ayıplar genelde malın yapısıyla ilgili olan ve kullanılmasıyla anlaşılan ayıplardır. Nitekim —- hükümlerinde alıcının seçimlik haklarını düzenleyen 6098 sayılı TBK’nın 227.maddesi şu şekildedir : ” Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, — birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.”
Taraflar arasında —–akdi ilişki bulunduğu çekişmesizdir.Ayrıca davacının satım akdine ilişkin üzerine düşen edim yükümlülüğü olan bedel ödeme borcunu da yerine getirmiş olduğu ve taraflar arasında bu konuda da bir çekişme olmadığı anlaşılmıştır.Mahkememizce makine mühendisi bilirkişi ile birlikte yapılan keşif ile birlikte bilirkişi tarafından bilirkişi raporu hazırlanmış ve yapılan keşif ile birlikte davacının dava dilekçesi ile öne sürdüğü ———– mevcut olduğu görülmüştür.Davacının 27/07/2020 tarihli ihtarı ile birlikte davalıya sözleşmeden —— iradesinin bildirilmiş olduğu dosya içeriğinden davacı tarafın dava dilekçesi ile sunmuş olduğu ihtarnameden anlaşılmaktadır.Alınan bilirkişi raporu ile davalı tarafından davacıya satılan malların ayıplı olduğu,malların sözleşmeye uygun özellikler taşımadığı görülmüştür.Davacının ayıba karşı tekeffül hükümleri —— kullanmış olduğu,satıma konu —-davacının —- almasının temelinde kullanım amacı—– olduğu,birden çok tadilat——— olarak değerini yitireceği,——ile dava tarihi arasındaki süre göz önüne alındığında malların onarılmasının davacı açısından herhangi bir fayda sağlamayacağı göz önüne alındığında malların ayıplı olması nedeniyle davacının TBK 227.maddesinde belirtilen dönme hakkını kullanmasının yerinde olacağı kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.Sözleşmeden —- bir ———-etkili fesih meydana gelmekle sözleşme taraflarının aldıklarını geri vereceği göz önüne alınarak davacıya bedelin iadesi;davalıya ise malların iadesine karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen —- davanın kabulüne karar verilmiş,faiz başlangıç tarihi olarak dava tarihi talep edilmekle taleple bağlı kalınarak faiz yönünden bu doğrultuda karar kurulmuştur.— yargılama gideri olduğu görülmekle yargılama gideri kısmında hüküm altına alınmıştır.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile;
Taraflar arasındaki — sözleşmesinden davacının TBK 227/1-1 maddesi uyarınca dönme talebinin kabulüne, —- sözleşmesi bedeli olan 17.000,00TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının elinde bulunan —- davalıya — iadesine,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 1.161,27‬ TL harçtan, peşin yatırılan 290,32 TL harcın düşümü ile geri kalan 870,95 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 290,32 TL peşin harç, 419,90 TL keşif harcı, 700,00 TL bilirkişi ücreti ve 234,5‬0 TL posta gideri ,295,95 TL noter masrafı olmak üzere toplam 1.940,67 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte — vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
7- ———- davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı tarafın yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.