Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/258 Esas
KARAR NO : 2021/210
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 27/06/2018
KARAR TARİHİ : 02/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili ——- plakalı araçta %100 oranında kusurlu olarak maddi hasara meydana geldiğini, mahallinde tutulan tutanağa göre, —– sigortalımız araç olayda %100 kusurlu olarak bu hasarı meydana getirdiğini, yaptırılan ekspertiz sonucu araçlarda toplam 56.663,00-TL hasar miktarı sigortalımız davalının kusur durumu ve teminatı dikkate alınarak karşı tarafa ödendiğini, tazminatı ödeyen müvekkili şirket,——- karayolunda karşı yönde gelen trafiğin kullandığı —–alacağımızın tahsili için dava açılması zorunluluğu ortaya çıktığını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya herhangi bir cevap vermediği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dosyanın ———- Sayılı —- mahkememize gelmiş olduğu görüldü.
Dava,davacı sigortanın iş bu dosyamız davalısı sigortalısının karışmış olduğu trafik kazası nedeniyle dava dışı 3.şahsa yapmış olduğu ödemenin,davalı sigortalısının ağır kusurlu olması nedeniyle poliçeye ilişkin akdi ilişkiye göre açılmış rucüen tazminat davasıdır.
Trafik kazası — olup olmadığı konusunda mahkememizce yapılan araştırma neticesinde——- karar ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır.
08/10/2020 tarihli ara karar ile rücu şartlarının oluşup oluşmadığı,sigorta genel şartlarda belirtilen ağır kusur durumunun mevcut olup olmadığı konusunda dosyanın Kusur ve Sigorta konusunda uzman bilirkişilere tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
13/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Mevcut verilerin değerlendirilmesi sonucu; —- tarihinde meydana gelen olayda;
KUSUR YÖNÜNDEN:
a)Davalının maliki olduğu — %100 (Yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu,
b)Dava konusu araç sürücüsü—- kusursuz olduğu,
HASAR YÖNÜNDEN:
a)—- tarihinde meydana gelen kaza sonucu, olaya ait trafik kazası tespit tutanağındaki tespitlerin—— plakalı araçlarda meydana gelen hasar ile uyumlu olduğu,
b)Hasarın durumunun kazanın oluş şekline alınan darbelere uygun olduğu,
c)—— plaka sayılı aracın toplam hasar tutarının (KDV dahil) 47.200,37 TL olabileceği, hesaplanan tutarın kaza tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarında makul fiyat aralığında olabileceği, davacı sigorta tarafından bu aracın hasarı ile ilgili ———– tutarlı ödeme dekontu fotokopisinin bulunduğu,
d)————– plaka sayılı aracın toplam hasar tutarının (KDV dahil) 19.472,00 TL olabileceği, hesaplanan tutarın kaza tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarında makul fiyat aralığında olabileceği, davacı sigorta tarafından bu aracın hasarı ile ilgili 20/03/2018 tarihli 19.470,00 TL tutarlı ödeme dekontu fotokopisinin bulunduğu,
e)Dava konusu ——- ile ilgili toplam hasar-zarar tutarın 4.193,58-TL olabileceği hesaplanmış olup, hesaplanan bu tutarın kaza tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarında günün rayicine ve dosya kapsamına uygun olabileceği, — olduğu,
SİGORTA YÖNÜNDEN:
a)Davacı sigorta şirketinin,– Genel Şartları B/4-a maddesi uyarınca davalı sigortalısına, ağır kusurlu olduğu iddiası ile rücu edemeyeceği, görüş ve kanaatine varılmıştır. ” şeklinde tespitlerde bulunarak raporu mahkememize teslim etmişlerdir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.a maddesinde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, sigortacının sigortalısına rücu edebileceği hüküm altına alınmıştır. Yargıtay —-Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş uygulamalarına göre; Genel Şartların bu maddesinde “——- kasta yakın bir kusurun varlığını ifade ettiği kabul edilmektedir.Nitekim tam kusur kasıt veya ağır kusur değildir——— Sayılı kararında ” Hükme esas alınan bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, mahkemece sigortalı sürücünün tam kusurlu olduğu, geceleyin araç kullanarak yol kenarına park etmiş araca çarpıp olay yerinden de kaçmış olması nedeniyle ağır kusurlu olduğunun kabul edilmesi, sigortalı araç sürücüsünün kastı ve ağır kusuru olarak nitelendirilemez. ” şeklinde karar vererek sürücünün tam kusurunun ağır kusur veya — vermeyceğini belirtmiştir.Nitekim aynı — içtihatları da bu yöndedir.Davalı sigortalının kazanın oluşumu sırasında direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı şeride geçmek suretiyle kazaya sebebiyet verdiği kabul edilse bile bu durumun davalı sigortalıya ait araç sürücüsünün tedbirsizliğinden meydana gelmesi durumunun ağır kusura sebebiyet vermediği ve sürücünün kasta yakın olarak tanımlanan ağır kusurlu olduğu hususunun ispatlanamadığı görülmüştür. Alınan bilirkişi raporu ile da sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olmasına rağmen kast veya ağır kusurunun bulunmadığı tespit edilmiş ve mahkememizce de bilirkişi heyetinin bu yöndeki teknik nitelikte tespitine itibar edilerek kasıt veya ağır kusur yönünden rücu şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında sürücünün kasıt veya ağır kusurunun sübut bulmaması nedeniyle rücu şartlarının gerçekleşmediği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin alınan 967,67 TL harçtan, alınması gerekli 59,30 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 908,37 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.