Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/23 E. 2022/796 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/23 Esas
KARAR NO : 2022/796

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/02/2020
KARAR TARİHİ : 01/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalarının kabulüne, Davacı tarafından davalı şirket adına keşide——- numaralı çeklerin ödenmesinin, Mahkemeniz tarafından verilecek karar kesinleşinceye kadar teminatsız olarak, Mahkememiz aksi kararda olunması halinde teminat karşılığı tedbiren durdurulmasına, Davacı yanın yapılmayan — seri numaralı —- seri numaralı çekler bakımından davalı şirkete — borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;”Heyetimiz raporu yukarı bölümlerde ayrıntılı bir şekilde açıklandığı üzere, Tarafların TTK hükümlerine göre usule uygun tutulmuş ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede: davacı defterlerinden, davacının davalıdan —- dava tarihi itibariyle —– alacaklı olduğu; davalı defterlerinden davacının davalıdan dava tarihi itibariyle —- alacaklı olduğu; taraflar defterleri arasında cari hesap farkının—olduğu; bu farkın davacı tarafından davalıya yapıldığı noktasında ihtilaf olmayan 6 adet toplam —- tutarlı ödemeden kaynaklandığı, her ne kadar davalı ticari defterlerinde bu ödemeler kayıt altına alınmamış olsa dahi bu ödemelerin davalıya yapıldığına ilişkin davalı kaşe ve imzasını içeren tahsilat makbuzlarının dosyada bulunduğu; davacının davalıya toplam — tutarında ödeme yaptığı; davalının davacıya — tutarında fatura düzenlendiği; cari hesaplarda —- tarihinden sonra kayıt bulunmadığının tespit edildiği; —- incelemeler neticesinde: Davacı tarafından beyan edilen, davalı tarafından ifa edilmeyen imalatlara ilişkin, dosya kapsamındaki veriler dahilindeki belirlemelerle; davalı yan söz konusu işin — kısmın ifa edilmediğini belirtmiş olsa da, dosya kapsamındaki veri ve bilgi aktarımı eksikliği, çelişkili talepler bulunması nedeni —- değerlendirme yapılabilen bölüm değerleri aşağıda da gösterilmiş olup toplam eksik iş bedeli çelişkisiz sonuçlandırılabilen—– olarak tespit edildiği; Tüm dosya içeriğinin birlikte incelenmesi neticesinde ise: Huzurdaki davada davacının, davalının taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında edimini tam olarak yerine getirmediğini; eksik ifada bulunduğunu iddia ettiği; bu iddia kapsamında, sözleşmeye uygun ifada bulunduğunu ve eseri teslim ettiğini ispat yükünün, davalı alacaklıda olduğu; davalının ise davaya cevap vermediği ve delil sunmadığı; edimini sözleşmeye uygun bir şekilde ifa ettiğini ispat edemediği; ispat yükü kendisine düşmeyen davacının ise, davalıya ait edimlerin bir kısmı bakımından, bedeli kendisi tarafından ödenmek suretiyle 3.kişiler tarafından yerine getirildiğini (aksini ispat) delilleri ile ortaya koyduğu; dosya kapsamından davacının davalıya; talep tutarı olan —- bakımından borçlu bulunmadığının tespiti konusunda nihai takdirin Yüce Mahkemenize ait olduğu; Bedelsiz kalmaları nedeniyle iptali talep edilen 2 adet çek bakımından, yetkili hamillerinin dosyadan tespit edilemediği: çekler bakımından iptal kararı kurulabilmesi için çeklerin lehtar veya bile bile borçlu zararına iktisapta bulunan kişiler elinde olması gerektiği; bu nedenle, —– edilip edilmedikleri, edilmişler ise kimin tarafından ibraz edildiklerini tespit edilmesi gerektiği hususunda takdirin Yüce Mahkemenize ait olduğu” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle;
Heyetimiz raporu yukarı bölümlerde ayrıntılı bir şekilde açıklandığı üzere, kök raporumuzda da yer aldığı üzere, tarafların TTK hükümlerine göre usule uygun tutulmuş ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede: davacı defterlerinden, davacının davalıdan — alacaklı olduğu; davalı defterlerinden davacının davalıdan dava tarihi itibariyle —alacaklı olduğu; taraflar defterleri arasında cari hesap farkının—- davacı tarafından davalıya yapıldığı noktasında ihtilaf olmayan — tutarlı ödemeden kaynaklandığı, her ne kadar davalı ticari defterlerinde bu ödemeler kayıt altına alınmamış olsa dahi bu ödemelerin davalıya yapıldığına ilişkin davalı —içeren — dosyada bulunduğu; davacının davalıya toplam — tutarında ödeme yaptığı; davalının davacıya — fatura düzenlendiği; cari hesaplarda —-tarihinden sonra kayıt bulunmadığının tespit edildiği; Davacı dilekçelerinde,—- yapılamadığını belirtilmişse de talep ettiği bedeller incelendiğinde imalatların bir kısmının yapıldığı, eksik kalan iş için belirlenen bedeller olduğu sonucuna ulaşıldığı; bu durumda—–dosyaya sunulmadan, bu bedele —- verilmeden ilgili imalatlara ilişkin —— gerçekleştirilemediğinden, net değerlendirme yapılabilen bölüm değerleri aşağıda da gösterilmiş olup toplam eksik iş bedelinin çelişkisiz sonuçlandırılabilen imalat kalemleri için — tespit edildiği;— teklif mektupları değerlendirilerek—- iş bedelinin aşağıdaki şekilde değerlendirildiği, eksik iş bedeli —tespit edildiği; Ek incelemelerimiz neticesinde, davacının rapor içerisinde, rakamlar arasında çelişki bulunduğu itirazının yerinde olmadığı; kök raporun teknik inceleme kısmı ile tüm dosya içeriğinin birlikte incelenmesi bölümünde —- arasında bir çelişkinin bulunmadığı; teknik kısımda,—- yazılı olan rakamların dikkate alınmasına karşın, —- üzerinde el yazısı ile yapılan düzeltmelerin, davacının işbu davadaki talepleri ile de örtüşmesi nedeniyle,— olarak kabul edilip, buna göre yapılan bir hesaplama ve oluşturulan tablo olduğu; İşbu menfi tespit davasında, bedelsiz kalmaları nedeniyle iptali talep edilen—- müzekkereye, ilgili —— işbu ek raporun tanzimi esnasında bir cevap verilmediğinden, bu hususta ek bir değerlendirme yapılamadığı;” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında, davacı yanın yüklenicisi olduğu —- bulunan —–ve —- belirlenmesine ilişkin olarak —– imzalandığını, sözleşmeye aykırı olarak işlerin eksik bırakıldığını, yapılmayan işler ve —- borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
İcra İflas Kanunun 72. Maddesi; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına —– mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. —- kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazımgelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Menfi tespit davası, İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür—-
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6). İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir. —-
Davacı yan yapılacak işlere karşılık olmak üzere —— seri numaralı —- seri numaralı çeki davalılardan—– ileri sürmüştür. Esasen, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, soyut bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Zira, çek, bağımsız borç ikrarını içermektedir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir.
Bankalardan gelen cevabi yazılar incelendiğinde davaya konu—– tutarlı, ——- seri numaralı çekler üzerinde—–esas sayılı dosyası üzerinden ihtiyati tedbir kararı bulunduğundan bankaya ibraz edilen çeklerin ödenmediği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan keşif neticesinde oluşturulan bilirkişi raporunda ise taraflar arasındaki eser sözleşmesine konu işlerin eksik bırakıldığı, davacı yanca başka bir şirkete eksik işlerin tamamlattırıldığı tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir.
Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli edim yükümü ücret ödeme borcudur. Eser sözleşmesinin esası, ücret karşılığında iş görme faaliyetiyle belirli bir iş görme sonucunun yerine getirilmesinin taahhüt edilmesidir. O halde, iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olan istisna sözleşmesinde karşılıklılık ilişkisi, iş görme edimi ve eseri teslim borcu ile ücret ödeme borcu arasındadır. Bu nedenledir ki, eser sözleşmesinde borçlanılan iş görme edimi belirli bir iş görme sonucuna yönelmiş nitelikli bir iş görme edimidir.——– olan eser sözleşmesinde bir şey imal etme (bir eser meydana getirme) edimi ile ücret taahhütleri karşılıklı edimler niteliğindedir. İş sahibinin asli edim yükümünü ve eser sözleşmesinin zorunlu unsurunu teşkil eden ücret ödeme borcu, genellikle taraflarca sözleşme ile belirlenir. Eser sözleşmesinde taraflar ücreti başlıca iki şekilde belirleyebilirler. Bunlardan ilki götürü ücret diğeri yaklaşık ücrettir.
Davalı yüklenicinin işi yapıp teslim ettiğini kanıtlamak zorunda olduğu değerlendirilmiş işin yapılıp yapılmadığı hususunda mahallinde keşif icra edilmiş ve bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Talimat mahkemesince davalı—– tutarında alacaklı olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında bilirkişi raporları, keşif ve banka cevabi yazıları nazara alındığında davadaki asıl talep, icra takibinden önce açılan ve eser sözleşmesi kapsamında verilen çeklerin işin yapılmaması iddiasına dayalı bedelsiz kaldığından bahisle borçlu olmadığının tespiti talebine yönelik olup taraflar arasında —– Sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından davalı şirkete yapmış olduğu işlerden fazla olacak şekilde ödeme gerçekleştirildiği, mahallinde yapılan keşif neticesinde eksik olarak ileri sürülen işlerin tamamlandığının anlaşıldığı, bilirkişi raporları ile eksik işlerin başka bir şirkete davacı yanca tamamlattırıldığı, davaya konu çeklerin davalı şirket tarafından ciro edilerek tedavüle sokulduğu, iki adet çekin son cirantasının taraflardan başka 3. Kişi konumundakiler olduğu,——sayılı dosyası üzerinden ihtiyati tedbir kararı verilerek çeklerin ödemesinin durdurulduğu, davaya konu çeklerin kambiyo senedi olduğu, kambiyo senetlerinde sebepten soyutluk ilkesi uyarınca çeki düzenleyen keşideci ile lehdar arasındaki temel ilişkiden kaynaklanan itiraz ve def’ilerin çeki elinde bulunduran iyi niyetli 3.kişi hamile karşı ileri sürülemeyeceği, davacının davalıya karşı açmış olduğu menfi tespit davasında iddialarını ispatladığı, bu nedenle 3. Kişilerin hak ve menfaatlerine zarar gelmemek kaydıyla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş mahkememizce bilirkişi raporları hükme esas alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılardan —– açılan davanın kabulüne, davaya konu—– keşide edilen— tutarlı, —–Sözleşmesi’nden dolayı davacı —-toplamda 171.747,00 TL borçlu olmadığının tespitine,
2-Davalı— tüzel kişiliği bulunmadığı anlaşılmakla pasif husumet yönünden şubeye karşı açılan davanın usulden reddine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 11.732,03 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 2.933,01 TL ve 571,90 TL keşif harcından mahsubu ile bakiye— ilam harcının davalı —– tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 2.933,01 TL peşin harç ve 571,90 TL keşif harcı toplamı 3.559,31‬ TL ile ———— olmak üzere toplam — yargılama giderinin davalı– davacıya verilmesine,
6—— davalı ——-hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.