Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/223 E. 2021/348 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/223 Esas
KARAR NO : 2021/348

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/07/2020
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu, müvekkil şirketin müşterisi olup taraflar arasında cari hesap şekillinde yürüyen ticari bir ilişkinin olduğunun, davalının —– borcu bulunduğunu, cari hesap gereğince müvekkil tarafından düzenlenen faturaların borçluya gönderildiğini, müvekkilinin davalı şirket ile olan ticari ilişkisinde edimlerini yerine getirmesine karşın davalının borçlarını ödemediğini, borçlu tarafa borcun ödenmesi için mail yoluyla ve sözlü defalarca bildirimde bulunulduğu, Davalının borcu ödememesi üzerine ——— Esas Sayılı dosyasında icra takibe başlanıldığını, davalı şirketin —– ödeme emrine itiraz ettiğini, davalı şirketçe yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunun beyan ederek dava dilekçesine mahkememize sunduğunu beyan etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu icra takibine dayanak belgeler Ödeme emriyle gönderilmediğin, tebliğ zarfında yalnızca ödeme ihtiva ettiğini, İİK m.58 ve 61 maddelerinin açık hükümleri ve Yargıtay kararları gereği takip dayanağı belgelenin ödeme emri ile gönderilmemiş olması başlı başına takibin iptal sebebedir. Alacaklı olduğunu iddia eden davacı yana müvekkili şirketin takip konusu faturalara ilişkin borcunun bulunmadığını, faturalar ile ilgili ödeme yapılmış olduğun davacı yana hiçbir itirazda bulunmayarak ödemeleri kabul etmediklerini. Taraf ticari defterleri incelendiğinde açıkça ortaya çıkacağını, davacının takip konusu alacağı neye dayandırdığı ve alacak hesabını nasıl yaptığı tarafımızca anlaşılmamış olsa da talep edilen miktarın tahminlerinee kur farkına dayandığını, eğer takip konusu alacak kur farkından kaynaklanmakta ise buna ilişkin fatura kesilerek talepte bulunulması gerektiğini, ayrıca—– talepli olduğu takip talebinde açıkça belirtilmesi gerektiğini,—-alacağı talep edilmesi için taraflar arasında yazılı anlaşma olması gerektiğini, taraflar arasında yazılı anlaşma mevcut olmadığını, davaya konu faturalarda ise fatura bedelin döviz karşılığına ilişkin açık kayıt bulunmadığını, takibe konu——karşılığında gösterilmesi söz konusu olmadığını, —- satıldığı, dövizli tutarın ve TL karşılığı tutarının ayrı ayrı faturada yazılması gerektiğini, takibe konu faturalarda—– bütün bedelleri ödediğini, davacı ile müvekkil arasında— isteneceğine dair yazılı bir sözleşme olmadığı gibi faturalarda niteliği itibarıyla —- ifade edildiği gibi düzenlenmediğini, davacı tahsilat yaparken almış olduğu bedelle itiraz etmediğini,—- tutuğunu bildirmediğini, davacının takipteki alacağını nasıl hesap ettiği, hangi tarihte kuru esas aldığını—– alacak kalemini nasıl tespit ettiğine ilişkin tek bir bilgi bulunmadığını, dolayısıyla alacağın likit olmadığını beyan etmiştir.
Mahkememizce dosya bilirkişiye —– tarihli bilirkişi raporu özetle,—– yasal ticari defterleri usul yönünden incelendiğinde; 2018-2019 yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, Davalı— yılına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, Dava Alacağı Yönünden; Davacı şirketin ihtilaf konusu işlemleri gösteren fatura hareketlerinin yer aldığı defterleri incelenmiş olup,kendi defterlerinde davalıdan —– olduğu, davalı şirketin ihtilaf konusu işlemleri gösteren fatura hareketlerinin yer aldığı defterleri incelenmiş —-hesaplandığı cari hesabına kayıt edildiği, Taraflar arasında—- cari hesap farkı bulunduğu, bunun nedenin uygulanan —–‘ işlemlerinden kaynaklandığı sonucuna varıldığını,—- Kanunu 24/c mad.ve 105 seri no.lu Katma — Tebliği hükümlerine göre ; Bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine —- üzerinden alıcı tarafından, teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden katma değer vergisi hesaplanması gerekmektedir”….)Böylece davacı ve davalının bu işlemlerden müteselsile» sorumlu oldukları..), sonuç ve kanaatine varmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre—– incelendiğinde; alacaklısının—- tarihli faturalara istinaden cari hesap ilişkisinden kaynaklı alacağının tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, borçlunun süresinde borca itirazı neticesinde İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiği, işbu itirazın iptali davasının süresinde açıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamında yapılan araştırmada taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır.
Bilirkişi raporları doğrultusunda, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde davacının davalıdan—–olduğunun görüldüğü, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde davalının davacıya 16.343,76 TL borçlu olduğunun görüldüğü, davacı şirketin kur farkını hesaplayarak davalı ile olan açık hesap ilişkisini takip ettiği kendi ticari defter ve kayıtlarına alacak kaydettiği, taraflar arasındaki açık hesap ilişkisind—–, söz konusu farkın kur farkı işleminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Davaya konu—–farkı alacağından kaynaklanmaktadır. —-davaya konu kur farkı haricinde birbirini doğrular nitelikte olduğu, taraflar arasında ticari alışveriş olduğu sabit ise de taraflar arasında cari hesap ilişkisine dair veya başkaca bir yazılı sözleşme bulunmadığı gibi faturalarda kur farkı uygulanacağına dair herhangi yazılı belgede bulunmadığı anlaşılmıştır. Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için bu konuda yazılı bir anlaşmanın olması en azından taraflar arasında böyle bir uygulamanın öteden beri varlığı gerekir. Kur farkı için bu yönde tarafların anlaşması şarttır. Bu durumda taraflar arasında düzenlenen fatura ve o faturanın ihtirazi kayıt olmadan alınmış olması kur farkını talep edilebilir hale getirmez. Görüldüğü üzere taraflar arasında kur farkı konusunda yazılı bir anlaşma bulunmadığı ve taraflar arasında kur farkı talebinin sürekli uygulama haline geldiği, taraflar arasında bir —-oluştuğundan söz edilemez. Dolayısıyla açıklanan bu nedenlerle davacının davasında kısmen haksız olduğu kanaati ile davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair karar vermek gerekmiş—- davalı taraf her ne kadar kötüniyet tazminat talebinde bulunmuş ise de, alacaklının takip talebinde kötüniyetli ve haksız olduğu hususu ispat edilemediğinden şartları oluşmayan tazminat talebi reddedilmiş, tüm bu açıklamalar doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Alacağın likit olması konusun——- Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. —Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin —- görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturalara bağlı alacak olması ve kabul edilen miktarın davalının ticari defter ve kayıtlarından tespit edilebiliyor olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1——————- sayılı takip dosyasına yapılan itirazın 2.613,24 Euro üzerinden iptali ile kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesine göre faiz işletilerek takibin devamına, fazlaya ilişkin— talebin REDDİNE,
2-Kabul edilen asıl alacak miktarı olan 2.613,24 Euro’nun takip tarihi olan ———- oranı olan —– çarpılması sonucu oluşan 16.343,72 TL üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının (3.268,74 TL) davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.641,29 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 693,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.948,05‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 693,24 TL peşin harç toplamı 747,64‬ TL ile 690,00 TL (Bilirkişi ücreti, tebligat gideri, müzekkere gideri, Dosya ücreti) olmak üzere toplam 1.437,64 TL yargılama giderinden davanın kabul 0,38 ve red 0,62 oranına göre hesaplanan 546,30 TL’den davalının harcadığı ve red kabul oranına göre ödemesi gereken 27,59 TL mahsup yapılarak 518,71 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
6-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 4.954,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.