Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/218 E. 2020/631 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/218 Esas
KARAR NO: 2020/631
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/11/2015
KARAR TARİHİ: 08/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı ——- harç tarihli harç dilekçesinde özetle: Aleyhimde ———— sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, Davalı-alacakIı takip talebinde iddia ve sebeplerini ———– vade tarihli cari hesaba dayandırdığını, takip dayanağı olan cari hesap bir alacak belgesi olamadığını, davalıya borcu bulunmadığını, borçlu olmadığının tespitini ve yapılan icra takibinin durdurulmasını istediğini, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle: Davalı tarafça—————-sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, bahse konu takip yasal süresi içerisinde itiraz edilmediğinden kesinleştiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Eldeki dosya ————- Sayılı görevsizlik ilamı ile mahkememize gelmiştir.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK.nun birinci maddesi; mahkemelerin görevinin, ancak kanunla düzenleneceğini, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğunu ifade etmektedir. 6100 sayılı yasanın birinci maddesine göre, görev hususunun kamu düzenine ilişkin ve davanın her aşamasında talep olmasa dahi re’sen dikkate alınabilecek olması karşısında dava şartı da olan görev hususunun öncelikle halli gerektiğinden bu hususta bir karar verilmesi gerekmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine giren ticari davaların çözümlendiği mahkemelerdir. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevine giren işler dışında kalan tüm uyuşmazlıklar özel görevli mahkemelerce ve Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenir. Hangi davaların ticari dava olduğu 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde sayılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesi ve 5/2. maddesiyle özel yasalarda hangi davaların ticari dava olduğu açıkça yazılmıştır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanununda düzenlenen veya kendi özel kanunlarında mutlak ticari dava olduğu belirtilen ve bu sebeple ticari nitelikte olduğu kabul edilen davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki taraf için ticari sayılan konulardan doğan davalardır. Nispi ticari davadan söz edebilmek için iki koşulun bir arada olması gerekir. Birinci koşul her iki tarafın da tacir olması, ikinci koşul ise davaya konu uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili olmasıdır ——————
Eldeki dava icra takibinde borçlu bulunulmadığına ilişkin menfi tespit davasıdır.Davaya konu uyuşmazlık mutlak ticari dava olmadığından görev hususunda incelenecek husus davanın nispi ticari dava olup olmadığıdır.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar olmak üzere iki grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Davalının tacir olduğu hususunda şüphe bulunmamakla birlikte davacının tacir olup olmadığı hususunun araştırılması için mahkememizce vergi dairesine müzekkere yazılmış,davacının bilanço esasına veya işletme esasına göre defter tutup tutmadığı,esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup gelir vergisinden muaf olup olmadığı kazancının götürü usulde vergilendirilip vergilendirilmediği;gerçek usulde vergilendiriliyorsa vergi usul kanunu gereğince 1.sınıf tacir olup olmadığı;işletme hesabına göre defter tutuyor ise iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmalarına dayanan ve kazancın ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesi 1.fıkrası 1. Ve 3. Bentlerinde yer alan maddi limitlerin yarısını,2 numaralı bendinde yer alan yazılı limitlerin tamamını aşıp aşmadığı sorulmuş ve vergi dairesinin davacının işletme esasına göre defter tuttuğu ile belirtilen limitleri aşmadığını belirtir müzekkere cevabı dosyamız içerisine alınmıştır.
Asliye hukuk mahkemesince davacının tacir olup olmadığı hususunda ———– yazılan ve davacının tacir olmadığını belirtir yazı cevabı dosyada bulunduğundan tekrardan ticaret sicil müdürlüğüne müzekkere yazılmamıştır.
Yukarıda belirtilen ———- ve vergi dairesinin davacının tacir olmadığına ilişkin yazı cevapları göz önüne alındığında davacının tacir olmadığı göz önüne alındığında davanın nispi ticari dava olmadığı ,mutlak ticari dava da olmadığı göz önüne alındığında Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kanaatine varılarak karşı görevsizlik kararı verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Davanın nisbi ticari dava sayılamayacağı ayrıca mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı , taraflar arasındaki uyuşmazlığa genel hükümlerin uygulanması gerektiğinden görevli mahkemenin—————– 14. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olması sebebiyle mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Mahkememiz kararı kesin olarak verilmekle HMK 21/1-C maddesi gereğince iki mahkeme arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığını gidermek ve yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın——————Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine
4- HMK’ nun 331/2 maddesinde yapılmış olan ‘görevsizlik ve yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği’ şeklindeki düzenleme nazara alınarak, yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair; 6100 sayılı hmk nın 341/2. Maddesi uyarınca kesin olarak taraf vekillerinin yüzüne karşı okunup usulen anlatıldı.08/10/2020