Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/21 E. 2022/427 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/21 Esas
KARAR NO : 2022/427

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2020
KARAR TARİHİ : 16/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilİ şirket ile davalılar ——–yapılan anlaşma kapsamda davalı ———–ödemenin davalılara yapıldığını, davalı tarafın hem kalıpların teslimi tarihinde ———edilemeyecek kadar gecikmiş olması hem de geç teslim edilen kalıpların işlevsiz olması nedeniyle —– sözleşme nin müvekkilince haklı nedenle feshedildiğini ve davalı tarafa ——- ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizleriyle birlikte iadesi nin talep edildiğini, davalı—–yevmiye numaralı cevabı ihtarı ile talep ettikleri ödemeyi ifa bir yana, müvekkiline teslim etmiş oldukları —— sorunsuz çalıştıklarını iddia etttiklerini ve feshine kendi neden oldukları sözleşme gereğince müvekkili şirketten—– haksız ek ödeme talep ettiklerini, HMK md 190, TMK md 6 gereğince iddia eden tarafın iddiasını ispat külfeti altında olduğunu, davalı tarafın imal etmiş olduğu ——- sorunsuz çalıştığını sayın mahkemeye ispat etmek zorunda olduğunu,—— dosyası kapsamında dosyadaki bilirkişi raporu ile mevcut sözleşme gereğince davalı tarafça yapılan üründen beklenen faydanın sağlanmadığı bu nedenle davalı tarafından yapılan ——– üretilen —— ayıplı ürünler olduğunun açıkça tespit edildiğini, müvekkiline teslim edilen sözleşme konusu kalıpların ayıplı olması ve kendilerinden beklenen yararı yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin üretimi sekteye uğramış ve söz konusu kalıpları —– ithal etmek zorunda kalarak ayrı bir ekonomik kayıp yaşadığını, Davalı-borçlular aleyhine —-. Sayılı dosyasıyla başlatılan ilamsız icra icra takibine davalı borçluların itirazları ile icra takibinn durduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde de anlaşma sağlanamadığını, alacak likit bir alacak olduğu için davalı tarafın % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ettiklerini belirterek davalıların haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalıların takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle;—–son tutanağının aslı/onaylanmış suretinin sunulmadığını davanın usulden reddinin gerektiğini, müvekkili firma tarafından davacı firmaya sunulan bir fiyat teklifi sonrasında davacı tarafın sözleşmeye aykırı davranışı neticesinde sürecin uzaması ve nihayetinde de davacı firma tarafından sözleşmenin kanuna aykırı olarak feshedilmesinden kaynaklı dava olduğunu, müvekkili ——- taraf olarak gösterilmesinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu .———- sıfatı olmadığından davanın bu açıdan da reddi gerektiğini, Davacı tarafça 28.08.2019 tarihinde çekilmiş olan ihtar incelendiğinde “müvekkilin hiç bir kalıp üretemediği” iddia edilmekteyken, dava dilekçesinde “ayıplı üründen” —-vurulduğunu, her iki iddiadanın gerçeğe aykırı olduğunu davacının iddiasının haksız olduğundan bu çelişkilerin de olmasnını kaçınılmaz olduğunu, müvekkili ile —— görüştüğünü,—– başlayacağı üzerine mutabık kalındığını, davacı tarafın —– gelen modellerin datalarını müvekkiline 24.09.2018’de mail yolu ile gönderdiğini, ancak ——- gelen —- ile davacının en başta talep ettiği —-modelleri farklılık gösterdiğini, taraflar arasında uzun yıllara varan ticari ilişki ve müvekkilin iyi niyeti çerçevesinde müvekkil inin davacı firmaya yardımcı olmaya çalıştığını ve istenen— ancak —yöntemi ile elde edilecek —- ——– devam edilebileceğinin davacıya bildirildiğini, davacı —- işleminin müvekkili firmadan talep edildiğini, müvekkili firmada bu konunun teknik bilgi ve uzmanlık gerektirdiğini ve ancak —– firmalarının bunu yapabileceğini davacının müvekkilinden bu işlemi yapmasını talep ettiğini ve müvekkili firma tarafından bu işlem herhangi bir ücret alınmadan —— unvanlı firmaya yaptırıldığını, müvekkiline verilen numuneler üzerinden —- modeller taratılarak —- ortamında yaklaşık 2-2,5 ay süren modellemeden sonradan kalıp tasarımına geçildiğini, modelleme açısından normal bir süre olup karşı tarafın da bu durumun farkında olduğunu, —-gönderildiğini, davacı tarafından bir sorun olmadığının müvekkiline iletildiğinden sonra —– tasarımına geçildiğini, teslimde yaşanan gecikmenin tamamen karşı taraftan kaynaklı olduğunu bu noktada müvekkilinin hiçbir kusur ve ihmalinin bulunmadığını,—- firmanın teknisyeninin katılımı ve davacı firma yetkilisi/ortağı ile yapılan toplantıda “— sorunun montajın çok hassas detaylarının olmasından kaynaklandığı—– bilgi vermesi ve bazı parçalara yeni resim değişiklikleri istediğini bunların da yapılması ile sistemin çalışacağı konusunda mutabık olunduğunu, müvekkili tarafından—– teknisyenin belirtiği detayları kalıplara işlemeye geçildiğini, bu süreçte davacı tarafın müvekkili ile iletişimi kestiğini ve sözleşmeyi feshettiğine dair ihtar çektiğini, —- dosya kapsamında müvekkillerin in haberleri ve bilgileri olmadan yapılmış olan bilirkişi raporunu asla kabul etmediklerini bu bilirkişi raporunda üzerinde inceleme yapılan numunelerin kalıptan çıkan son numuneler olmayıp ilk numuneler olduğunu, davacı tarafın kötü niyetli olarak ilk numuneler üzerinden tespit iste diğini; Sözleşmeye konu —- çalışır vaziyette müvekkili firma iş yerinde beklediğini, 1 tanesinin denemek amacıyla halen davacı firmada bulunduğunu, bu kalıpların hazır ve çalışır vaziyete gelmesi için proje bedeli olan 350.000,- TL masrafın müvekkilince karşılandığını, bu süreçte tespit isteyen tarafından 224.000.- TL ödendiğini kalan 126.000.- TL’ yi müvekkilinin kendisinin karşılayarak —- hazır hale getirdiğini, ancak müvekkilinin bu olumlu ve müşteri memnuniyeti odaklı yaklaşım tarzına davacı tarafça itibar edilmediğini ve projenin feshedildiğine dair ihtar gönderildiğini, müvekkilinin maliyetlere katlanmasına karşın projeden kalan ödemesini (126.000.-TL) alamamasından dolayı ciddi şekilde ekonomik zarara uğradığını; Davacı tarafın 28.08.2019 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini ancak davacı tarafın sözleşmeyi feshetmeye hukuken hakkının olmadığını taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki vasfı itibari ile eser sözleşmesi olduğunu, davacının iddiasının ise müvekkilinin kararlaştırılan süre içerisinde —- hazır hale getiremediği iddiası olduğunu ki sözleşmeden dönme hakkını kullanabilmek için davacının müvekkilini temmerrüde düşürmesi gerektiğini, davacının müvekkiline uygun bir süre vermesi/müvekkilini temerrüde düşürmesi müvekkilininde bu süre içerisinde borcunu ifa edememesi halinde ancak fesih hakkı kullanılabilir, ancak açıkça ortada olduğu üzere davacı tarafça müvekkilinin temerrüde düşürülmeden doğrudan sözleşmenin feshedildiğinin ihtar edildiğini, kalıpların hazır bir vaziyette müvekkili firmaca halen muhafaza edildiğini yapılacak olan keşif ve bilirkişi incelemesi ile bu kalıpların bitmiş olduğu ve bu —- maliyetinin 350.000,- TL olduğunun tespit edileceğini belirterek haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacı tarafın açıkça kötüniyetli olması nedeni ile %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle; “Davacının —– ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, Davacının ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi ve dava tarihi itibari ile talep edilen alacak ile ilgili bir kaydın olmadığı, dava tarihinden sonra —- döneminde —- yılında davalı ..— yapılan ödemelerin——– Verilen —–hesabına kayıt edildiği ve bu hesapta 224.000,- TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, davalı şirketçe düzenlenmiş bir faturanın davacı kayıtlarında olmadığı Davalı tarafça davacıya herhangi bir mal teslim edilmediği veya teslim edildiyse de ayıplı olduğu tespit edilecek olunursa davacının yaptığı ve davalının da kabulünde olan 224.000,- TL ödemenin davacıya iade edilebileceği, ancak davalı tarafça teslim edilen herhangi bir mal olduğu, teslim edilen malların ayıplı olmadığı ve davalının elinde davacıya teslim edilebilecek sözleşmeye uygun mallar olduğu tespit edilecek olunur ise bu malların bedellerinin tespit edilmesi gerektiği ve buna göre iade edilebilecek bir tutar olup olmadığının tespit edilebileceği, Sayın Mahkemenizce davacının alacaklı olacağı kanaatine varılacak olunur ise davacı yanın 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 2. Maddesine göre takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz isteyebileceği” Görüş ve kanaatine varıldığı; Davalı … ——-, TTK. md. 85 ve HMK 222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu; Davalı … — kayıtlarında davacı—– rastlanmadığı, Dava dosyasında mevcut —-fotokopilerinde; Gönderenin — Alıcının … olarak görüldüğü, söz konusu şahıslar arası ödemelere ilişkin takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu; Davalı …— iş veya hizmete ilişkin fatura düzenlemesi gerektiği ancak vergi dairelerinden Sayın Mahkemenize sunulan söz konusu formlardan bunun tespit edilemiyeceği; 08/09/2018 tarihli davalı …—(davacı firma çalışanı olup olmadığının takdiri sayın Mahkemeye ait olmak üzere) adına düzenlenen — incelendiğinde; taraflar tarafından bu teklifin kaşelenip imzalanmamış olduğundan mutabakata varıp varmadıkları anlaşılamadığı, Davacı şirket ve davalı şirket kaşe ve imzalarının yer almadığı bu fiyat teklifinin sözleşme olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin hukuki takdiri sayın Mahkemenizde olmak üzere; dava dosyasında —- tarafından — kısımlarından numune alınarak —– veya—— raporlanmadığı, davalı şirketin teklife uygun —-yapıp yapamadığının anlaşılamayacağı, diğer taraftan hangi —– üretileceğine dair bilginin teklifte yer almadığı, — oranlarını etkileyeceği, — sağlanan parçaların aynısının yapılması için tersinir mühendislik yani 3 boyutlu tarayıcı cihazdan geçirilerek— verilerinin sağlanmasına ilişkin teklifte hiçbir bilgi yer almadığından, numuneden kalıba geçiş aşamasında hangi yöntemin kullanılacağı hakkında detaylı bir bilgi teklifte bulunmadığından, kalıp üretimindeki tüm sorumluluğun davalı şirkete ait olduğu anlaşılmakta olup bu konuda—- üretiminde yaşanacak gecikme ve masraflardan teklifi alan —–bulunmadığı; Dava konusu—- başlığı ürününe ait parçalar için üretilmiş olduğu, numuneye göre uygun üretilmediği, parçaların tek tek değerlendirilmesinin bu parçalar yedek parça üretimi için değil — başlığı üretimi için—yapıldığından —- tek başına bir anlam teşkil etmeyeceği, tüm parçaların birlikte montajı halinde değerlendirildiğinde ürün olarak anlam ifade edebileceği, yapılan testlerde davalı tarafından üretilen —- çıkan parçaların birleştirilmesi neticesinde —–yerine getiremediğinin anlaşıldığı ve parçaların tek tek uygun olarak değerlendirilmesinin anlamının olmadığı, ayıplı ürünün üretildiği—-mal olarak değerlendirilmesi gerektiği; üretilen kalıplardan parçaların ne zaman ve nerede üretilerek davacı firmaya teslim edildiğinin dosyada teslim tutanağı bulunmadığından anlaşılamadığı, parçalar birbirine —- edildikten sonra parçalar arasında boşlukların olmaması gerektiğinin göz ve el ile kontrolünde anlaşılabildiği, parçaların gözle kontrol ve —– yerine getirip getirmediği anlaşıldığından dava konusu —- ayıplı mal olarak değerlendirilmesi gerektiği; Uyuşmazlık konusu malların beklenen faydayı sağlamadığı ve üretimin ayıplı olduğu, bu nedenle de sözleşmenin feshinin haklı olduğu, Bununla birlikte davacı taraf sözleşmeyi feshedip ödediği bedeli geri talep ediyorsa, aldığı ürünü de iade etmek borcu altında olduğu, dosyada yer alan bilgi ve belgelerden anlaşıldığı kadarıyla bu şekilde bir iade işleminin gerçekleşmediği, bu nedenle bedelin iadesinde, söz konusu malların (kalıpların) iade edilmediği göz önünde bulundurularak hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerektiği,” sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle; “KÖK raporun—- YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME bölümünde belirtildiği üzere,—-davalı ….—- yapılan keşif incelemesinde dava konusu—-davalı şirkette bulunduğu görüldüğü KÖK RAPORDA — 1 adet kalıbın ise davacıya teslim edildiğinin keşif esnasında davalı tarafından beyan edildiğinden görülememiş olup takdiri Sayın Mahkemize ait olduğu, Kanaatine varıldığı; Dava dosyasına davalı tarafından—-BELGEDE; —-tarihli—– teslim edilmiştir.”—- ıslak imzalı olduğu görülmüştür—— olarak imzalandığı, hangi şirket adına çalıştığı anlaşılamadığından, ayrıca dava konusu keşifte görülmeyen —- —-ait fatura da dosyaya sunulmadığından, bu kalıbın davacıya teslim edilmediği kanaatine varılarak; bu hususta nihai takdirin sayın Mahkeme de olduğu kanaatine varılmıştır. —-sayılı ihtarnamesinde ileri sürüldüğü şekli ile “sözleşmeye—–davalı firma iş yerinde” olduğu kabulü ile bedel indirimine gerek olmadığı kanaatine varılmıştır. Sayın Mahkemenizin nihai takdirlerine ve tensiplerine saygılarımızla arz ederiz. ” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
EK RAPOR: Bilirkişi raporunda özetle; “Öncelikle belirtmek isteriz ki; bilirkişi heyetinin görevi Sayın Mahkeme tarafından tespit edilmekte olup, birinci ek raporda “—— davalı tarafın itirazlarının değerlendirilmesi görevi tarafımıza verilmemiş olup bu nedenle ek raporda heyetimizce değerlendirme yapılmamıştır———- yapılmadan ürün elde edilemez ve kalıp uygunluğu değerlendirilemez. KÖK RAPORDA: Dava konusu—- başlığı ürününe ait parçalar için üretilmiş olduğu, numuneye göre uygun üretilmediği, parçaların tek tek değerlendirilmesinin bu parçalar—- üretimi için —- yapıldığından—- TEŞKİL ETMEYECEĞİ, TÜM PARÇALARIN BİRLİKTE MONTAJI HALİNDE DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE ÜRÜN OLARAK ANLAM İFADE EDEBİLECEĞİ, yapılan testlerde davalı tarafından üretilen —–parçaların birleştirilmesi neticesinde — başlığının fonksiyonunu yerine getiremediğinin anlaşıldığı ve parçaların tek tek uygun olarak değerlendirilmesinin anlamının olmadığı, ayıplı ürünün üretildiği —- kalıplarının da—– ayıplı mal olarak değerlendirilmesi gerektiği; üretilen —- parçaların ne zaman ve nerede üretilerek davacı firmaya teslim edildiğinin dosyada teslim tutanağı bulunmadığından anlaşılamadığı,—– arasında BOŞLUKLARIN OLMAMASI GEREKTİĞİNİN GÖZ VE EL İLE KONTROLÜNDE ANLAŞILABİLDİĞİ, —–yerine getirip getirmediği anlaşıldığından dava konusu kalıpların AÇIK AYIPLI MAL olarak değerlendirilmesi gerektiği; detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Söz konusu montaj yapılırken, dava dosyasında mevcut bulunan—– oradan temin edilmiştir—–belirtilmiş olan; ——— kullanılan dava konusu——-kaldıklarından gösterilmemiş ——- üründen —– yapılarak çıkarılmış olup bütün parçalar eksiksiz olarak montaj yapılmıştır. Davalı vekilin belirttiği gibi,—– üretilen —– monte edilen ——- numunelerin —–parçanın montajı birleştirilerek—- oluşturulmuş ve—- çalışıp çalışmadığı kontrol edilmiş ve —– İŞLEMİ YAPMADIĞI TESPİT EDİLMİŞTİR. Ayrıca püskürtme işlemi dışında; davalı tarafından imal edilen sprey başlığını 9 adet parçanın —— —— OLUŞTURMADIĞI, DAVALI TARAFÇA İMAL EDİLEN PARÇALAR BİRLEŞTİRİLDİĞİNDE TETİK İŞLEMİ DAHA SAĞLANAMADIĞI TESPİT EDİLMİŞTİR. Davalı vekilinin belirttiği gibi, eksik parçalarla montaj yapılması veya yapıldığının düşünülmesi tekniğe ve mühendisliğe de aykırıdır. Sonuç olarak, davalı tarafın ürettiği parçalar ve diğer parçalar birleştirilerek—- yapıldığında; —-UYGUN OLMADIĞI VE —İŞLEMİ YAPILAMADIĞI kanaatine varılmıştır. — teslim edilmediği ve ürünlerde ayıplar bulunduğu gerekçesiyle davacı taraf —- yevmiye numaralı ihtarı ile sözleşmenin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini ve davalı tarafa ödenen 224.000,- TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizleriyle birlikte iadesini talep etmiştir. Söz konusu ihtarnamede davalı tarafa herhangi bir süre verilmediği görülmektedir. Karşı tarafı temerrüde düşürebilmek için gerekli olan şartlardan birisi de uygun bir süre verilmesidir. Bununla birlikte; Borçlunun hal ve vaziyetinden süre vermenin tesirsiz kalacağının anlaşılması, Borçlunun temerrüdü sonucu olarak borcun ifasının alacaklı için faydasız kalması, Sözleşme hükümlerine göre borcun tayin ve tesbit edilen bir zamanda veya belirli bir süre için yerine getirilmesinin gerekmesi hallerinde süre verilmesine lüzum yoktur. Hukuki değerlendirme ve niteleme münhasıran sayın mahkemeye ait olmak üzere, yukarıda zikredilen istisnai hallerinde varlığı göz önünde bulundurularak temerrüdün gerçekleşmiş olduğu sonucuna varılmaktadır. Kök raporda belirtildiği üzere yapılan keşifte 8 adet kalıp görülmüş olup sadece —— görülmemiştir. Sayın Mahkemenin kararı doğrultusunda; dava değeri 224.000 TL üzerinden hesaplama yapılarak davacının—- teslim almamış olması veya iade etmiş olması kabulü ile piyasa rayiç değerler üzerinden indirimin hesaplanarak rapora yansıtılması, talebi ile; 1 adet kalıbın iade edilmediği değerlendirildiğinde; davalı tarafta bulunan 1 adet kalıbın mevcut haliyle piyasada kullanılabilmesinin mümkün olmayacağı bu nedenle hurda olarak değerlendirilebileceği ve— bedeli olarak 2.000,00 TL değerinde olacağı, indirim bedeli olarak değerlendirilebileceği” şeklinde sonuç ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Davacı taraf dava dilekçesinde özetle, Müvekkilİ şirket ile davalılar arasında —- oluşan—–anlaşma kapsamda 224.000,- TL ödemenin davalılara yapıldığını, davalı tarafın ürettiği kalıpların işlevsiz olması nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, davalı-borçlular aleyhine—— ilamsız icra icra takibine davalı borçluların itirazları ile icra takibinn durduğunu belirterek davalıların itirazının iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekilinin 05.03.2020 tarihinde dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın usulden reddinin gerektiğini, müvekkili firma tarafından davacı firmaya sunulan bir fiyat teklifi sonrasında davacı tarafın sözleşmeye aykırı davranışı neticesinde sürecin uzaması ve nihayetinde de davacı firma tarafından sözleşmenin kanuna aykırı olarak feshedilmesinden kaynaklı dava olduğunu, müvekkili firma—- taraf olarak gösterilmesinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu .—- sıfatı olmadığından davanın bu açıdan da reddi gerektiğini, davacı tarafın 28.08.2019 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini ancak davacı tarafın sözleşmeyi feshetmeye hukuken hakkının olmadığını taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki—- eser sözleşmesi olduğunu kalıpların bitmiş olduğu ve bu kalıpların maliyetinin 350.000,- TL olduğunun tespit edileceğini belirterek haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacı tarafın açıkça kötüniyetli— olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
—-numaralı ihtarnamesi ile davalıların davacıya ” …Sözleşmeye konu— şuan hazır ve çalışır vaziyette müvekkil firma iş yerinde beklemektedir…” şeklinde ihtar çektiği anlaşılmıştır.
—- dosyası kapsamında 13/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda; Tespit istenen tarafından yapıldığı iddia edilen ürünlerin tarafımdan yapılan montaj sonucunda tespit isteyenin üründen beklediği faydaları sağlamadığı bu nedenle aleyhine tespit istenen tarafından yapılan kalıplarda üretilen ürünlerin açık ayıplı ürünler olduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklı ayıplı ifa olup olmadığı, davacının siparişi üzerine davalının geriye mühendislik prensipleri çerçevesinde —kalıbını hali hazırda çıkarıp çıkaramadığı, davaya konu 9 adet kalıbın kullanılır halde ise davacı tarafından teslim alınmamasında davacı tarafın kusurlu olup olmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
Davalı yan üzerine düşen edimi süresinde ve eksiksiz yerine getirdiğini savunmuştur.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir
Taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında üretilen ürünlerin ayıplı olduğuna yönelik iddiaların yerinde olup olmadığının araştırılması amacıyla ürünler üzerinde yerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu hazırlattırılmıştır.
Kalıplar üzerinde yapılan inceleme sonrası oluşturulan 26/12/2021 tarihli heyet kök raporunda konu ile alakalı olarak; “Dava konusu kalıpların— başlığı ürününe ait parçalar için üretilmiş olduğu, numuneye göre uygun üretilmediği, parçaların tek tek değerlendirilmesinin bu parçalar yedek parça üretimi için değil— üretimi için kalıpları yapıldığından kalıpların tek başına bir anlam teşkil etmeyeceği, tüm parçaların birlikte montajı halinde değerlendirildiğinde ürün olarak anlam ifade edebileceği, yapılan testlerde davalı tarafından— kalıplarından çıkan parçaların birleştirilmesi neticesinde —başlığının fonksiyonunu yerine getiremediğinin anlaşıldığı ve parçaların tek tek uygun olarak değerlendirilmesinin anlamının olmadığı, ayıplı ürünün üretildiği –kalıplarının da — ayıplı mal olarak değerlendirilmesi gerektiği; üretilen kalıplardan parçaların ne zaman ve nerede üretilerek davacı firmaya teslim edildiğinin dosyada teslim tutanağı bulunmadığından anlaşılamadığı, parçalar birbirine monte edildikten sonra parçalar arasında boşlukların olmaması gerektiğinin göz — kontrolünde anlaşılabildiği, parçaların gözle kontrol ve test ile fonksiyonunu yerine getirip getirmediği anlaşıldığından dava konusu kalıpların açık ayıplı mal olarak değerlendirilmesi gerektiği” şeklinde tespit ve değerlendirmelere yer verildiği görülmüştür.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itirazların karşılanması amacıyla dosya ek rapor hazırlamak üzere kök raporu hazırlayan bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir.
11/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda ise konu hakkında; “dava değeri 224.000 TL üzerinden hesaplama yapılarak davacının 8 adet kalıbı hiç teslim almamış olması veya iade etmiş olması kabulü ile piyasa rayiç değerler üzerinden indirimin hesaplanarak rapora yansıtılması, talebi ile; 1 adet kalıbın iade edilmediği değerlendirildiğinde; davalı tarafta bulunan 1 adet kalıbın mevcut haliyle piyasada kullanılabilmesinin mümkün olmayacağı bu nedenle hurda olarak değerlendirilebileceği ve hurda bedeli olarak 2.000.00 TL değerinde olacağı, İndirim bedeli olarak değerlendirilebileceği” yönünde kanaat bildirildiği görülmüştür.
Benzer konuya ilişkin — karar sayılı ilamında; “Dava, cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemidir. Mahkemece tacirler arasında ayıp ihbarının TTK’nın 18/3 maddesine göre yapılacağı, davalının süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak ayıp ihbarında bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabülüne karar verilmiş ise de TTK m.18/3’deki tacirler arasındaki bildirim usulleri geçerlilik şartı değil ispat şartıdır. Kaldı ki ayıp ihbarı TTK 18. maddesinde sayılan işlemlerden değildir. Davalı tarafça 16.07.2014 tarihli fax ile ayıp ihbarında bulunulduğu ileri sürülmüş olup faksın davacı adresine ulaştığı davalı tarafından ispat edildiği takdirde faksla yapılan ayıp bildirimi ile ayıp ihbarının yapıldığının kabulü gerekir. Mahkemece bu konuda araştırma yapılarak dosyada bulunan faksın davacıya ait olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.” şeklindeki açıklamalarına istinaden davacı yanın ayıp ihbarı hususunda— yevmiye sayılı ihtarnamesi nazara alındığında davalı yana ayıp ihbarında bulunduğunu ispat ettiği anlaşılmıştır.
Dava, davalı tarafından davacıya üretimi ve satışı yapılan—-ayıp nedeniyle ödenen satım bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesi gereğince; malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde incelemek, incelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda uygulanması gereken 6098 sayılı TBK’nın 223. maddesine göre; alıcı, satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle anlaşılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
TBK’nın 227. maddesinde ise satılanın ayıplı olması halinde alıcının seçimlik hakları; “satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme” olarak belirlenmiştir.
Somut olayda; davacı tarafından davalı —- —- kalıplarından 1 adetinin davacıya teslim edildiği, karşılığında davacı tarafından davalı şirkete 224.000-TL nin teslim edildiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Yapılan bilirkişi incelemesinde davaya konu kalıpların ayıplı olduğu tespit edilmiştir.
Öğretide —– hasarın geçtiği anda, —- edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır—-. Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır(—
Satış sözleşmesinde, —- ayıptan ari bir şekilde satılanın, mülkiyetini geçirmek amacıyla, zilyetliğini alıcıya devretmekle yükümlüdür. Satılanın ayıplı olması halinde alıcı TBK’nın 227/1. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarını kullanabilir. Bunun yanı sıra TBK’nın 227/2. Maddesinde, alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklı tutulmuştur.
Somut olayda; davacı davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla — sayılı icra takip dosyası ile davalılar aleyhine icra takibi başlattığı, davalıların itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığının anlaşıldığı, ihtilafa konu ürünlerin üzerinde yapılan inceleme neticesinde oluşturulan kök rapor ve ek rapor bir arada değerlendirildiğinde davacının üzerine düşen ayıp ihbarını yerine getirdiği, söz konusu— kalıplarının ayıplı olarak üretildiğinin bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya konulduğu, bu haliyle davacının sözleşmenin tarafı olan davalı şirketten sözleşmeden dönme hükümleri çerçevesinde (davacının hurda vasfında elinde bulundurduğu ve aide etmediği—- bilirkişi tarafından tespite edilen 2.000 TL bedeli düştükten sonra) ücretin iadesini isteme hakkına sahip olduğu, davalı .—– iş bu davada taraf sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla davalı şirket yönünden itirazın iptaline kısmen iptaline, davalı … yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar taraflar arasındaki ihtilafın miktarı belli ise de söz konusu —–ayıp olup olmadığı, ürünlerdeki ayıbının sebebinin ne olduğu, ayıptan kaynaklı kusurun kim ait olduğu hususunda yargılama gerektirdiği, bu haliyle alacağın likit olmadığı değerlendirmeleri ile icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın davalı …—-yönünde KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından — sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 222.000 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden davalı şirket yönünden DEVAMINA,
2-Davalı … yönünden talebin REDDİNE,
3-Yasal şartları oluşmayan icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 15.164,82 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 2.705,36 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.459,46 TL karar harcının davalı ….—– ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı,— peşin harç toplamı 2.759,76‬ TL ile 5.240,00 TL ( Bilirkişi ücreti, tebligat gideri, müzekkere gideri ve dosyadaki diğer masraflar) olmak üzere toplam 7.999,76‬ TL yargılama giderinden davanın kabul 0,99 ve red 0,01 oranına göre hesaplanan 7.919,76 TL’sinin davalı …—– tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Arabuluculuk ücreti 1.320,00 TL’nin 0,99 kabul oranına 1.306,8‬0 TL’sinin davalı .— tahsili ile hazineye irat kaydına,
7—– oranına 13,2‬0 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
9-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte — uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 23.990,00 TL vekâlet ücretinin davalı ….—- davacıya verilmesine,
10-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 2.000,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı …— verilmesine,
11-Davalı … davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 24.130,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’——-verilmesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı