Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/205 E. 2021/735 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/205 Esas
KARAR NO: 2021/735
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/06/2020
KARAR TARİHİ: 12/10/2021
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davacının İddia ve Talebi: Müvekkil ile davalı arasında hisse devir sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirildiğini, hisse devrinin şirket pay defterine – tarihinde —–işlendiğini, sözleşmenin ayrılmaz parçası olan pay bedeli karşılığına eşit tutarda teminat senedi verildiğini, bedele eşit tutarda ve şüpheli adına verilen teminat senetlerinin — tarihine kadar şüpheli tarafından saklanacağını, sözleşme gereği —– pay defterine işlenmesi ile kurucu ortaklara iade edileceğini, sözleşme gereği bu senetlerin devir temlik edilemeyeceğini ve hiçbir şekilde paraya çevrilemeyeceğini, buna rağmen davalı elinde bedelsiz kalan —– —–bedelli senedi iade etmeyerek takibe koyduğunu ve müvekkilin maaşından yapılan kesintiler nedeniyle icra dosyasına —para yattığını, anılan nedenlerle —– dosyasındaki takibinin durdurulmasını, müvekkilin borçlu olmadığının tespitini, icra dosyasına yapılan ödemelerin fiili ödeme günündeki kur üzerinden ticari faizi ile birlikte iadesini ve davalının —- olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir. Huzurdaki davanın birleştirildiği ——– Sayılı dosyasında davacı yine yukarıda belirtilen gerekçelerle —– asıl alacak ve faiziyle birlikte müvekkile iadesine karar verilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının Savunma ve Karşı Talebi: Müvekkilin yatırım bedeli olarak davacı ve dava dışı —— verdiğini, bu paranın ———- tarafından kullanıldığını, alınan yatırım bedeline rağmen hisselerin müvekkile devredilmediğini, hisselerin kayıtlı bulunduğu — firmasının gayri faal olduğunu, hisselerin—– mersis kayıtlarında devredilemediğini, bu nedenle şirket hisselerinin şirket sözleşmesine aykırı şekilde devredildiği iddiasının gerçek olmadığını, yatırım bedeli olarak verilen tutarın davacı ile dava dışı kişiden geri istendiğini, bu doğrultuda —- açıklamasıyla müvekkile iade edildiğini, ikinci ödeme olan —– ayında yapılacağının belirtildiğini ancak müvekkile ödeme yapılmadığını, anılan nedenlerle davacının iddia ettiği gibi bedelsiz kalan senetlerden bahsetmenin mümkün olamayacağından ve müvekkilin dolandırıldığından hareketle davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:
—- sayılı birleşen dosyası, —-dosya sureti, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
—- tarihli raporda özetle; Tarafların ortağı olduğu davacı vekilin ibraz ettiği dava dışı —- yevmiye defterinin noter kapanış tasdikinin gerçekleştirilmediği, Pay defterinin ibraz edildiği, davacı vekilin iddiası olan hisse devri işleminin pay defterine kaydedildiği ancak—– yevmiye defteri açılış kapanış fişlerinde şirketin sermaye ve ortaklık yapısını gösterir yevmiye kayıtlarına yer verilmediği, bu nedenle yevmiye defterinin usulüne uygun olarak tutulmadığı, faaliyet sonuçlarını açıkça ortaya koymadığının anlaşıldığı, —- yevmiye defterinin ibraz edilmediği, anılan nedenlerle davacı vekilin delil olarak ibraz ettiği yevmiye ve pay defterinde yer alan tutarlın birbirini doğrulayıp doğrulamadığının tespit edilemediği, —- usulüne uygun olarak ara tasdik gerçekleştirilerek —- yılında kullanılmaya devam edildiği, anılan defterin kapanış tasdikinin —- kullanılmaya devam edildiği, anılan nedenlerle davacı vekilin delil olarak dayandığı dava dışı —- ait ticari defterlere değer verilemeyeceği kanaatine görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava ve birleşen davanın kambiyo senedinin bedelsizliği iddiası ile açılan menfi tespit davası olduğu görüldü.
Somut olayda; taraflar arasında —- tarihli hisse devir sözleşmesinin akdedildiği, sözleşme hükümlerinin her iki tarafın da kabulünde olduğu, iş bu devir sözleşmesi içeriğine göre hisse devir işlemi için — kararlaştırıldığı, bununla birlikte hisse devir işleminin —- tarihine kadar pay defterine işleneceğinin taahhüt edildiği, —— — göre sözleşme gereği yapılan yatırım karşılığına eşit tutarda borç senedi verileceği ve bu borç senedinin yatırımcı davalı tarafça ——- tarihine kadar saklanacağı ve hisse devir işleminin gerçekleşmesi ile birlikte kurucu ortaklara iade edileceğinin kararlaştırıldığı, davalı tarafça —- bedelli iş bu borç senetlerinin —– sayılı dosyaları ile takibe konduğu takiplerin kesinleştiği davacı tarafça taraflar arasında imzalanan sözleşme gereklerinin yerine getirildiği ve davalı tarafa işbu senetlerden ötürü borçlu olmadığından bahisle huzurdaki davanın ve birleşen davanın ikame edildiği görüldü.
—– takip dosyasının incelenmesinde alacaklının dosyamız davalısı borçlunun dosyamız davacısı olduğu, takibe konu alacağın dosyamız tarafları arasında düzenlenen ——- bedelli senet olduğu, görülmüştür.
——- takip dosyasının incelenmesinde alacaklının dosyamız davalısı borçlunun dosyamız davacısı olduğu, takibe konu alacağın dosyamız tarafları arasında düzenlenen — bedelli senet olduğu, görülmüştür.
—- borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran; iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur —-
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu, ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira, davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
-İspat hukuku yönünden geçerli kurallar:
6100 sayılı HMK m.189/3; “Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar başka delillerle ispat olunamaz.” hükmünü amirdir.
Aynı Kanun’un m.200/I – II “senetle ispat zorunluluğu ” “senetle ispat gereken hallerde karşı tarafın açık muvafakati ile tanık dinlenebileceği” hususları düzenlenmektedir.
Yine aynı Kanun’un m.201; “Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler —– az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz. “denilmektedir;
Belirtilen mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere, usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, m. 201’deki meblağdan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, senede karşı senetle ispat zorunluluğuna ilişkin kuralın istisnaları da m. 203’de belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Huzurdaki davada yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere ispat külfetinin kural olarak davacı tarafa ait olduğu, bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası açan davacı borçlunun temel alacağın mevcut olmadığını, – karinenin aksini – hem taraflar arasındaki temel ilişkiyi hem de temel ilişkideki bir nedenle senedin bedelsiz kaldığını ispatla mükellef olduğu,—mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere; —- tarihine kadar hisse devir işleminin pay defterine işleyeceğine dair taahhüt altına girildiği, her ne kadar hisse devir işleminin dava dışı —- pay defterine işlenmiş olduğu iddia edilmiş ise de, dava dışı şirketin incelenen ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulmadığı, bu haliyle sözleşme hükümleri gereği süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak hisse devir işleminin pay defterine işlendiğinin ispat edilemediği, taraflar arasında sözleşme içeriğinde yer alan hükümlere dair herhangi bir anlaşmazlık bulunmadığı, sözleşme hükümleri doğrultusunda davalı tarafça pay bedelinin dava dışı şirkete ödendiğinin her iki tarafın da kabulünde olduğu, davalı tarafça pay bedeline ilişkin yapılan ödemenin yalnızca —- iade alındığı, bu haliyle davacı tarafın dava ve birleşen davaya konu senetlerin bedelsiz kaldığına ilişkin iddiaları ispat edemediği anlaşılmakla, davanın ve birleşen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Asıl Dava Bakımından;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin yatırılan 1656,52 TL harcın düşümü ile geri kalan 1.597,22‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 13.165,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Arabulucu ücreti olan 1320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
Birleşen Dava Bakımından;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin yatırılan 2924,53 TL harcın düşümü ile geri kalan 2.865,23‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ,
4-Davacı tarafça peşin yatırılmış olan gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 20.218,75 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Arabulucu ücreti olan 1320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; tarafların yüzüne karşı gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2021