Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/2 E. 2021/173 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/2 Esas
KARAR NO : 2021/173

DAVA : Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 21/03/2018
KARAR TARİHİ : 24/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacılar vekilinin—– dilekçesinde özetle; “Davacıların evli olup davalı şirketin kat karşılığı——- taşınmazı satın almak üzere davalı ile anlaştıklarını, satış ——-belge imzalandığını, satış bedelinin —-olarak belirlendiği, yapılan görüşmeler sonucunda satış bedelinin 950.000-TL olması konusunda mutabık kaldıklarını ve davacılar tarafından 950.000-TL nin davalı tarafa ödendiğini, davalı tarafça 22/01/2018 tarihinde davacılara gönderilen e-postada davacılara devredilmesi — gönderildiğini, tapu kaydında taşınmaz niteliğinin — belirtildiğini, baştan beri devri yapılacak taşınmazın dükkan niteliğimle okluğu hususunda taraflar arasında anlaşma olmasına rağmen devri yapılacak taşınmazın— davacıların ödedikleri paranın iadesini talep ettiklerini ancak davalı tarajça geri ödeme yapılmayacağının ifade edildiğini, davacı ….—– planladığım, ofis niteliğindeki bir taşınmaz içerisinde —–gereği eczane açmasının mümkün olmadığını, davalı tarafin —– projesinde adına tapulanan tüm bağımsız bölümlerin 3. kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, talebin kabul edilmemesi — önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, talebin kabul edilmemesi halinde—– kişilere devrinin önlenmesi yönünde tedbir kararı verilmesini ve davacıların davalı tarafa yaptıkları toplam 950.000-TL ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari fimi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Davanın sebepsiz zenginleşme zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığı, davacı tarafin sözleşmeden haksız sebeple vazgeçmesi sebebiyle ödemiş olduğu kaporayı talep etmesinin mümkün olmadığı, davalı —‘ olacağı beyan edilmediği gibi —taşınmazın konumu ve kullanım amacı sebebiyle bir önemi bulunmadığı, davacı ile yapılan —- olacağı ve konumunun belirtildiği, davacının burayı — kullanmasında hukuki veya fiili bir engel bulunmadığı, davacıların bölgedeki gayrimenkul fiyatlarının düşmesi sebebiyle kötü niyetli olarak alımdan vazgeçtiklerini, davalı şirketin—- davacılara teklif ettiklerini ancak davacıların bunu da kabul etmeyerek kötü niyetli davrandıklarını, davalı şirketin edimim tam ve eksiksiz olarak yerine getirmesine rağmen davacıların sözleşmeden vazgeçmesi sebebi ile büyük zarara uğradıklarını, aynı bedelle taşınmazı başka birilerine satma ihtimalinin çok zayıf olduğunu, davacının kötü niyetli, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasmm reddi ve yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava davacılar ile davalı arasında imzalanan taşınmaz satımından kaynaklanan sözleşmeye aykırılık nedeni ile ödenen bedelin faizi ile birlikte tahsili talebine ilişkindir.
Taraflar —-tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile yapımını üstlendiği ——– amaçlı satılması konusunda taraflar mutabık kalmışlardır. Yine dosyada mübrez— olarak belirlenen satış bedelinin alıcılar tarafından — hariç tamamen ödendiği anlaşılmıştır. Alıcı olarak bu tutanakta davacılar—— bulunmakta olup satıcı olarak da davalı şirketin kaşe ve imzası bulunmaktadır.
Taraflar arasında davacıların satış bedeli olan — ödedikleri hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı yukarıda dile getirilen nedenlerden ötürü satım bedelini geri iade istemiş, davalı ise davacılardan —-aktif dava ehliyeti olmadığını savunmuş,davacının gayrımenkul fiyatlarının düşmesi nedeni ile kötü niyetli olarak sözleşmeden dönmek istediğini, hiçbir zaman satışı yapılan yerin dükkan olacağının taahhüt edilmediğini, kaldı ki taşınmazın vasfının —–bir önemi olmadığını savunmuştur.
———–Sayılı ilamında “….Yüklenicinin arsa payı karşılığı inşaat yapmakta olduğu veya arsa sahibinin aynı zamanda yüklenici sıfatıyla hareket ederek — konumunda) inşa etmekte olduğu binalardan bağımsız bölüm satın alınması halinde Türk Borçlar Kanununun 184. maddesi gereğince üçüncü kişiye yapılacak temlikin yazılı olması yeterlidir.” belirtmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle uyuşmazlık sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmamaktadır. Davalının sözleşmeye aykırı bir eylemi olup olmadığı incelenecektir.
Davalı taraf her ne kadar davacılardan ——– olmadığı yolunda itirazda bulunmuş ise de 01.09.2016 tarihli tutanakta alıcı olarak bu davacının da imzasının bulunduğu ayrıca davacılardan —- ödeme yapıldığı ve davalının bu davacı tarafından gönderilen paraları ihtirazi kayıtsız kabul ettiği görülmüştür. Alıcı olarak her iki davacının isminin tutanakta yazılmış olması ve bu tutanakta davalı şirket kaşe ve imzasının olması,aktif husumet ehliyeti itirazında bulunulan kişi tarafından gönderilen paranın ihtirazi kayıtsız davalı yanca kabul edilmiş olması nazara alındığında bu itirazın yersiz olduğu kanaatine varılmış, itibar edilmemiştir.
TBK’nun 246. Maddesi Taşınır satışına ilişkin kuralların kıyas yoluyla taşınmaz satışında da uygulanacağını hükme bağlamıştır. Taşınır satışına ilişkin TBK’nın 213. Maddesi Satıcının borcunu ifa etmemesi durumunda, alıcının satış bedeli ile kendisine devredilmeyen satılanın yerine, bir başkasını satın almak için dürüstlük kurallarına uygun olarak ödediği bedel arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebileceğini, TBK’nın 219. Maddesi satıcının alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğunu, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olduğunu,satıcının bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olacağını belirtmiştir. Satıcının satılanın ayıplı olması durumunda alıcının seçimlik haklarının düzenlendiği TBK’nın 227/1 maddesi alıcının satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakkının olduğunu belirtmiştir. Sözleşmeden dönme halinde dönmenin sonuçlarının düzenlendiği TBK’nın 229. Maddesi satış sözleşmesinden dönen alıcının satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlü olduğunu, Buna karşılık alıcının da satıcıdan ödemiş olduğu satış bedelinin, faiziyle birlikte geri verilmesini talep edebileceğini hükme bağlamıştır.
Davacı taşınmazı ticari amaçlı dükkan amacı ile satın aldığını, —–açmayı planladığını,kendisine davalının teklif ettiği bu taşınmaz ile —– açmasının mümkün olmadığını iddia etmiş davalı ise bu taşınmazın eczane olarak kullanılmasına bir engel olmadığını savunmuştur.
Mahkememizce taraf delileri toplanmış mahallinde keşif icra edilmiş akabinde bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.Taşınmazın dava tarihi itibarı ile değeri 850.000 TL olarak değerlendirilmiştir. Keşif yerinde yapılan gözlemde davacılara teklif edilen taşınmazın direkt olarak sokağa bakmadığı, keşif esnasında yapılan ölçümde sokağa—- bölümünde yer yer — olduğu, duvarlarda rutubete bağlı izler olduğu deponun giriş kısmının hemen üstünden binaya ait gider borusu geçtiği gözlemlenmiştir. —- —– mahkememize verilen müzekkere cevabına göre bir taşınmazda eczane olarak faaliyet gösterilebilmesi için eczanenin cephelerinden ve kapılarından en az birinin belediyelere ait cadde veya sokak üzerinde yer alması gerekmektedir. Oysa ki davaya konu taşınmaz direkt olarak—— bakmamakta olup keşif esnasında yapılan ölçüme göre sokağa —– müzekkere cevabına göre eczaneler —- olmak durumundadır. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davaya konu taşınmaza ait depo kısmında rutubet kokusu bulunmaktadır. henüz 2 senelik bir bina olmasına rağmen duvarlarında rutubete bağlı izler bulunmakta ve deponun giriş kısmının hemen üzerinden binaya ait gider borusu geçmektedir. Dolayısıyla bu tespitlerle —– cevabı birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazda eczane olarak faaliyet gösterilemeyeceği anlaşılmaktadır. Her şeyden önce bir taşınmazın eczane olarak kullanılabilmesi için taşınmazın bağlı—- kullanılabileceğine dair bir belge gerekmektedir. Davaya konu taşınmaz —- mevcuttur. — olarak kullanılabilmesi mümkün değildir.
Davalı yan cevap dilekçesinde ve diğer savunmalarında davacılara hiçbir zaman taşınmazın dükkan vasıflı olacağının taahhüt edilmediğini savunmuştur. Oysaki Satım sözleşmesinde — —–ibareleri olduğu anlaşılmıştır. Ancak davacılara teklif edilen taşınmaz ofis vasfındadır. Aynı ——-iken — taşınmaz olmasına rağmen davacılara —Sözleşmeye göre taşınmazın —taahhüt edilmiş ancak davacılara bu yüz ölçümlere de uymayan dava konusu taşınmaz teklif edilmiştir. TBK’nın 246. Maddesi delaleti ile 219. Maddesi satıcının alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğunu, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olduğunu,satıcının bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olacağını belirtmiştir.Alıcının satım sözleşmesinden dönme hakkı doğmuştur. Nitekim gayrımenkulü de fiilen teslim almamıştır. TBK’nın 229. Maddesi gereği alıcılar satım bedelini faizi ile birlikte talep etmek hakkına sahiptirler.Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere akde aykırılık durumunda iade borcunun belirlenmesinde borçlunun temerrüde düşürülmesi gerekmektedir. Davalının 05.02.2018 tarihinde temerrüde düştüğü tespit edilmiştir. Tüm dosya kapsamı, denetime el verişli bilirkişi raporu ve yukarıda yapılan tüm açıklamalar kapsamında davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış buna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-DAVANIN KABULÜNE,
950.000,00 TL alacağın 05.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 64.894,50 TL nispi harcın, peşin alınan 16.223,63 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 48.670,87 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından 35,90 TL başvurma harcı, 16.223,63 TL peşin harç olmak üzere toplam 16.259,53 TL yargılama gideri mahiyetindeki harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4- Davacı yanca yapılan 2.500 TL bilirkişi ücreti, 384,90 keşif harcı, 881,85TL tebligat, posta gideri ve diğer yargılama giderleri toplamı 3.766,75 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5- Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6- Karar tarihinde yürürlükte bulunan —— nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı —— vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda , oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.