Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/191 E. 2021/127 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/191 Esas
KARAR NO: 2021/127
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/06/2020
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekilinin —– tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı-borçlu şirket arasında ticari ilişkiden kaynjaklı ve faturaya dayanan cari hesap alacağının mevcut olduğunu, takip konusu faturalarda yazılı malların davalıya teslim edildiğini ancak ödemelerinin yapılmadığını, —–dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından yetki itirazı nedeniyle dosyanın yetkili ——- sayısını aldığını, ancak davalı-borçlunun icra takibini sürüncemede bırakmaH maksadıyla haksız olarak itiraz ederek takibin durmasına sebep olduğunu, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak davalı vekilinin hiçbir surette anlaşma durumu olmadığını dile getirdiğini taraflar arasında anlaşmama tutanağının düzenlendiğini, bu sebeple davalı-borçlu tarafın haksız itirazının iptali ve takibin devamı için bu davanın açıldığını belirterek, fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıylahaksız itirazın iptali ile takibin devamına, takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesine, davalı aleyhine alacağın %20′ den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekilinin ——- tarihli cevap dilekçesinde özetle; İİK 67. ve Arabuluculuk Kanunu’nun 16. Maddelerinden de açıkça anlaşılacağı üzere davacının hak düşürücü süre geçtikten sonra huzurdaki davayı açtığını, davanın reddinin gerektiğini, davacı şirket ile ticari ilişkisini cari hesap üzerinden yürüttüklerini, —- vade ile çalışmalarına rağmen davacının vade gününü beklemediğini, takibe konu edilen —— haksız olduğunu, davacı ile yapılan cari hesap ödeme anlaşması uyarınca takip tarihinde muaccel olmuş borcunun bulunmadığını, ticari defterler ve cari hesap ekstreleri incelendiğinde davacının alacağının henüz muaccel olmadan icra tjakibine konu edildiğini dolayısıyle huzurdaki haksız davanın reddi gerektiğini belirterek,davafıın reddine ve lehlerine %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ileücreti vekaletin davacı üzerine bırakılmasınakarar verilmesini talep etmiştir.
CEVABA CEVAP :Davacı vekilinin—- tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafından icra takibine —- tarihinde itiraz edildiğini, itiraz evrakının taraflarına tebliğ edilmediğini, İİK 67/1 uyarınca hak düşürücü sürerin tebliğ tarihi itibariyle başlıyacağının açık olduğunu,icra dosyasına yapılan itirazın taraflarınlca —— tarihinde öğrenildiğini ve aynı gün içinde arabuluculuğa başvurulduğunu,6325 sayılı HUAK md. 18/A/15 uyarınca başvuru ile son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zaman aşımının durduğunu, gerek arabuluculuk süreci gerekse ——tarihinde Covid-19 sebebiyle dava açma sürelerinin uzatılması göz önüne alındığında davanın süresi içerisinde ikame edildiğini, davalının bu yöndeki iddialarının hukuki mesnetten uzak olduğunu, müvekkil şirket ile davalı-borçlu şirket arasında ticari ilişkiden kaynaklı ve faturaya dayanan cari hesap alacağının mevcut olduğunu, takip konusu faturalarda yazılı malların davalıya satışının yapıldığını ve teslim edildiğini ancak davalı-borçlu tarafça hiçbir gerekçe gösterilmeden ve haklı bir neden olmadan ödemelerinin yapılmadığını, ticari defterler ve cari hesap ekstrelerinin bilirkişi tarafından incelenmesi durumunda haklılıklarının ortaya çıkacağını belirterek fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla! haksız itirazın iptali ile takibin devamına, takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesine, davalı aleyhine alacağın %20’den az olmamak kaydı İle icra inkar tazminatına hükıtnedilmesine, yargılama giderlerivevekalet ücretinindavalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
RAPOR: Bilirkişinin — tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı —- düzenlenmiş toplam tutarı —- olan takip ve dava dosyasında mevcut — adet faturanın, davacı ve davalı resmi defter kayıtlarında yer aldığı ve davacı —–tarafından işlemiş faizleri ile birlikte tükip konusu edildiğinin, davacı ve davalı şirketlerin,incelenen resmi defter kayıtlanndatakij) ile dava tarihlerindeki bakiyelerde mutabık oldukları ve davalı —- davacı —– borçlu olduğunun, takip konusu yapılan toplam tutarı — olan beş fatura için toplam —işlemiş faiz hesaplandığını, mahkememizin alacaklı lehine avans faizi hakettiğine hükümı vermesi halinde davacı tarafın 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan — tarihinden — tarihine kadar —-tarihine kadar — tarihinden itibaren ise ——— oranında avans faizi de talep edebileceğinin sonuç kanaatine vardığının beyan etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Davacı ve davalı şirketlerin bilirkişi marifetiyle incelenen kayıtlarında takip ile dava tarihlerindeki bakiyelerde tarafların mutabık kaldıkları, davalı—-davacı——–borçlu olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Ticari defterlerin sahibi lehine olması için HMK m. 222/2’de öngörülen şartlar; defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olması, defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış olması ve ticari defterlerin birbirini doğrulamış olması gerekmektedir.
——- sayılı kararında, “Davacı tarafından delil olarak dayanılan ticari defter ve kayıtlara ilişkin alınan bilirkişi raporu ve ek raporundan, davacının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin mevcut olmayıp usulüne uygun tutulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mali müşavir bilirkişi raporu ve ek raporunda cari hesaplarındaki borç bakiyesinin davalı şirkete ait olduğunun davacı defterlerinden tespitinin mümkün olmadığı belirtmiştir. Bu durumda mahkemece davacı tarafça takip dayanağı faturalardaki işlerin yapılıp teslim edildiği kanıtlanamadığı, davacının ticari defterlerinin eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamamış olması sebebiyle, 6100 sayılı HMK’ nın 222/2-3 maddeleri gereğince davacının lehine delil olamayacağı gibi bu haliyle dahi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine, kabul şekli itibariyle de —– bozulması uygun görülmüştür” şeklinde hüküm tesis ederek, birbirlerini doğrulamayan ticari defterlerin, sahibi lehine delil olması tek başına yeterli olmayacağı belirtilmiştir.
———sayılı kararında, dayanak belgeleri olmaksızın davacının defter kayıtlarının esas alınmayacağını, “ Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemine ilişkin alacak davası olup, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı önce icra takibine, sonra iş bu davaya konu ettiği alacağın varlığını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Tek yanlı olarak düzenlenen ve dayanakları bilirkişi raporundan anlaşılamayan davacının kendi ticari defter kayıtları esas alınarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” şeklinde belirtmiştir.
Somut olayda; davacı, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla ——– icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı ile icra takibinin durmuş olduğu, davacı tarafın itirazın iptali talebiyle mahkememizde süresi içerisinde huzurdaki davayı ikame etmiş olduğu, yapılan yargılama sırasında tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan —— alacaklı olduğunun tespit edildiği, borç tutarına konu faturaların davalı nezdinde usulüne uygun olarak kayıtlı bulunduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan toplam —- alacaklı olduğu, ancak takip talebinde — faiz alacağı talep edildiği, buna rağmen dava dilekçesinde yalnız asıl alacak üzerinden harç yatırıldığı ve talepte bulunulduğu, ——işlemiş faiz alacağı hakkında da icra takibi olduğundan davacı vekiline faiz alacağı miktarı üzerinden harç tamamlaması için 2 haftalık kesin süre verilmesine rağmen faiz alacağı yönünden harcın tamamlanmadığı nazara alınarak asıl alacak üzerinden tam kabul yönünde karar vermek gerekmiştir.
Alacağın likit olması konusunu ——- kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ——– Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Somut olayımızda davacının talep ettiği alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından — takip dosyasına yapmış olduğu itirazın —— asıl alacak bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, faize yönelik itirazın iptali talebi olmadığından faiz yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 18.607,94 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 3.721,58 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.271,10 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 220,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.050,6‬0 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080.00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 220,50 TL peşin harç toplamı 274,9‬0 TL ile 1.103,5‬0 TL ——– olmak üzere toplam 1.378,4‬0 TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Taraflarca dava dosyasına gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazine irat kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde —— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04/02/2021