Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/179 E. 2022/702 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/179 Esas
KARAR NO: 2022/702
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/06/2020
KARAR TARİHİ: 08/11/2022
Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
DAVA: Davacı vekili —- harç tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı şirket alacağının tahsili için —- sayılı dosyası üzerinden —- hakkında cari hesaptan kaynaklanan alacak sebebiyle icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun borçlu olmadığını iddia ederek takibi sürüncemede bırakmak amacıyla borca haksız ve mesnetsiz itiraz ettiğini ve takibin durduğunu,—- arabuluculuk numaralı dosya ile arabuluculuk sürecinin işletildiğini bu süreçte taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, davacı yanın haksız ve mesnetsiz itirazının iptali amacıyla iş bu davanın açıldığını; Borçlu —–mutabakat metninin bulunduğunu, davalmm kötü niyetli olarak müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellediğini davalı borçlu aleyhine %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin talep ve haklarının saklı kalması kaydıyla davanın kabulüne, davalının haksız ve mesnetsiz îtirazanın iptaline ve takibin takip tarihi itibariyle işleyecek faiz, vekalet ücreti ve tüm ferileri ile birlikte devamına, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra İnkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ettikleri ile dilekçeleri ekindeki arabuluculuk başvuru ve son tutanağı ve veresiye defteri görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekilinin icra dosyasında borca yaptığı itiraz dışında esas dosyaya sunduğu cevabi bir dilekçe sunmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturalar kaynaklı açık hesap ilişkisine dayalı takipte ödeme emrine yapılan itirazın iptali davasıdır
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.Davacı taraf bedeli ödenmeyen faturalardan kaynaklı alacak talebinde bulunmaktadır.Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür.6102 sayılı TTK’nın 21/2.maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu,süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine,adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir.Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır.Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle,adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması,faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir.Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.
Ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Her iki ticari defterlerde yer alan kayıtlar birbiri ile uyuşması halinde ticari defterler, içeriğine göre delil vasfına sahip olabilecektir.
— tarihli ara karar ile dosyanın bir mali müşavir uzman bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —- tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi kök raporunda özetle;
“Davacı ve davalı firmaların ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlaması, teyid etmesi ve usulüne uygun tutulmuş olması nedeniyle HMK 222. madde gereğince sahipleri lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu;
Davacı —- kayıtlarına göre; Davacı—- davalı —-, takip tarihi olan —- ve dava tarihi olan —- alacaklı ancak davacı——dava tarihinden sonra davalı —- nakit tahsilat yaptığından ve ——-alacaklı olduğu;
Sayın Mahkemenizin davacı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde, davacı tarafın 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan —-tarihine kadar —- tarihinden —- tarihine kadar %— tarihinden — tarihine kadar — tarihinden itibaren ise —– oranında avans faizi talep edebileceği;” şeklinde tespitte bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizin—–celse tarihli duruşmasında —– belirttiği taraflarınca yapıldığı belirtilen ödemelerin tümünün değerlendirilmesi amacıyla takip dayanağının faturlardan ziyade açık hesap ilişkisi olması nedeniyle taraflar arasındaki ticari ilişkinin tümünün birlikte değerlendirilmesi gerektiğinden ek rapor alınmasına, imza itirazına ilişkin kararın —— nolu ara karar ile hüküm altına alındığında bu konuda bu ara karar ile birlikte değerlendirilme yapılmamasına, ispata ilişkin ve diğer itirazlara ilişkin hususların hukuki mesele olması nedeniyle bu itirazlar yönünden değerlendirme yapacak tarafın hakimlik makamı olması nedeniyle bu itirazlar yönünden ek rapor alınmasına gerek olmadığına, ” şeklinde ara karar kurulmuş olup ek rapor alınmak üzere dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi ek raporunda özetle;
“1-Ticari defter kayıtları ve diğer belgelerde de görüldüğü üzere taraflar arasında ticari bir ilişkinin olduğu;
2.Davacı ve Davalı firmaların ticari defterleri ve dayandığı belgeler ile yardımcı defterlerinin birbirini tamamlaması, teyid etmesi ve usulüne uygun tutulmuş olması nedeniyle HMK 222. madde gereğince sahipleri lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğu;
3.Davalı—– sınıf tacir olup —— dahil olarak——- kullanmaktadır. Davacı defterinin usulüne uygun şekilde tutulmakla beraber, —– itibarıyla gerçek borç/alacak ilişkisinin tespitine imkân vermeyeceği;
4.Davacı—–, davalı ——– düzenlediği faturaların davacı kayıtlarında yer aldığı, faturalar içeriği ürünlerin irsaliyeleri ile teslim edildiği, irsaliyelerin ürünleri teslim alanlar tarafından teslim alındığına ilişkin imzalandığı;
5.Davalı tarafından düzenlenmiş faturalara —— içinde itiraz edildiğine dair dosyada mevcut belge ya da bilginin olmadığı görülmüştür.
6-Dava dosyasıda, davalı tarafından faturalar veya cari hesap için davacıya yapılan ödemelere ilişkin herhangi bir bilgi veya belgeye ratlanmamıştır.
Davalının ödeme yaptığına dair iddiasının ispat yükünü üzerinde taşıdığı takdirinin ——– ait olduğu;
Davacı —– kayıtlarına göre;Davacı—-davalı —, takip tarihi olan– ve dava tarihi olan—tarihleri itibari ile —- alacaklı olduğu;
Davacı—– dava tarihinden sonra davalı — yılında toplam — nakit tahsilat yaptığı ve —- tarihleri itibari ile—- alacaklı olduğu;—- tarihli, davacı ——- alacaklı olduğunu bildirdiği, davalı ——- olduğunu yazıp imzaladağı—— görülmüştür.
—— Mahkemenizin davacı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde, davacı tarafın ——– yasaya istinaden icra takip tarihi olan —- tarihinden —- oranında, ——- tarihinden itibaren ise —— oranında avans faizi talep edebileceği; “şeklinde tespitte bulundu görülmüştür.
Eldeki dosya incelendiğinde 6100 sayılı HMK’nın 222.maddesine uygun şekilde ihtaratlı ticari defter inceleme ara kararı kurulduğu, davalı tarafın ticari defterlerinin işletme hesabına göre tutulması sebebiyle gerçek borç alacak ilişkisinin tespitine imkan vermediğinin belirtildiği, ticari defterlerini ibraz eden davacı kayıtlarının ise usulüne uygun tutulduğu ve alacak iddiası ile davacı kayıtlarının örtüştüğü görülmekle her ne kadar —- tarihli mutabakat metni altında ki imza davalıya ait olduğu tespit edilememiş ise de davalı tarafça davacı ile aralarında ticari ilişki olduğu ve ——- tutarlı çek ile davacı tarafa ödeme yapıldığı ve bakiye alacağın takip miktarından çok daha düşük olduğu beyanı karşısında artık ispat yükünün davalı tarafa geçmiş olduğu ve bahse konu çeke ilişkin ödemenin —- isimli dava dışı şahıs adına yapılan ödeme olduğundan yapılan ödemenin dava dışı olduğu hususu da dikkate alındığında aksinin dosya kapsamı itibariyle ispat edilemediği ve davacı kayıtlarının kendi lehine delil teşkil ettiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davadan sonra birtakım ödemelerin——- yapıldığı görülmekle yapılan bu ödemelerin icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına karar verilmiştir.
Alacağın likit olması konusunu—- Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
—–kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. ———-kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacak miktarı olan —– oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında davadan sonra yapılan ödemeler göz önüne alınarak aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile —- sayılı dosyasında davalı tarafın yaptığı itirazın —– ödemenin infaz aşamasında icra müdürlüğünce dikkate alınarak) takibin —– asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilerek ve davadan sonra yapılan ödemeler İcra Müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınarak devamına
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacak olan 65.190,55 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 4.453,16 TL harçtan, peşin yatırılan 749,21 TL harcın düşümü ile geri kalan 3.703,95 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 749,21 TL Peşin harç ve 54,40 TL başvurma harcı 800,00 TL bilirkişi ücreti, 1.295,00 TL Adli Tıp Raporu gideri ve 176,8‬0 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.075,41‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre 10.430,49 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
7- 1.320,00 TL Arabulucu ücretinin davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——– Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/11/2022