Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/172 E. 2021/575 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/172 Esas
KARAR NO: 2021/575
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/06/2020
KARAR TARİHİ: 07/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekilinin dava dilekçesi Özetle; Müvekkil şirketin, icra dosyasında da mevcut faturalardaki ürünleri davalı şirkete sattığını, davalı tarafa bu ürünlerin teslim edildiğini ve faturaların tebliğ edildiğini, bu hususun karşıt inceleme tutanakları ile sabit olduğunu, icra takibinin dayanağı olan —- adet faturadan birine ilişkin karşıt inceleme tutanağının sunulduğunu, davalı şirketin ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin haksız ve mesnetsiz olarak borca, faize ve ferilerine itiraz ettiğini, davalı şirkete ait araçlar, banka hesapları ve diğer malvarlıkları hakkında ihtiyati hacze, itirazın iptaline, icra takibinin devamına, %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına karar verilerek yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi —– Davalı şirket ile davacı şirketin uzun süredir birlikte çalıştıklarını, daha önce birçok taşıma gerçekleştirdiklerini, malların gümrükte tutulmakta olduğundan teslim edilemediğini, bunun sorumlusunun davacı yanın kendisi olduğunu, bu sorunun şirket yetkililerince çözülmeye çalışıldığını, davalı şirkete atfedilebilecek herhangi bir kusur ve sorumluluk bulunmadığını, davalı şirketin böyle bir borcu bulunmadığını, borca ve ferilerine itiraz ettiklerini, zamanaşımı itirazları olduğunu, davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yüklenilmesme karar verilmcsini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava fatura alacağına dayalı başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davacı yanca — tarihinde davalı aleyhinde takibe dayanak yapılan — faturadan kaynaklı takibe başlanmış, davalının — tarihli itirazı ile duran takibin devamını sağlamak amacı ile davacı yanca — tarihinde iş bu dava açılmıştır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış dosya bilirkişiye tevdii edilmiştir. Bilirkişi raporunda özetle —Uyuşmazlığın, “Davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhinde —- dayalı olarak başlatılan İcra takibinde davalının yaptığı itirazın iptalinin gerekip gerekmediği, davacının alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı, temerrüt varsa işlemiş temerrüt faizi miktarı” noktasında toplandığı,İcra takip dosyası ve dava dosyası kapsamında faturaların davalıya tebliğ edildiğine dair şerh bulunmadığı, ancak,— —- konusu tutumlar m davalı tarafından ——- bildirilmesi halinde faturaların davalı şirkete tebliğ edildiğinin ve fatura konulu malların da teslim edildiğinin kabulü gerekir” yönündeki yerleşmiş kararları doğrultusunda, tarafların — mutabakatsızlık bulunmamasına, davalının, dava konusu — adet faturayı— beyan etmesine ve dava konusu faturalardan—-talebinde bulunmasına gore faturaların tebliğ edildiği ve fatura konusu mallann da davalıya teslim edildiği sonucuna varıldığı,Davacı şirkete ait yasal defterlerin—– belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, —–uygun olarak noter açılış kapanış tasdiklerinin süresi içinde yapıldığı, davacı şirkete ait ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğunun görüldüğü,Davalının inceleme günü hazır bulunmadığı ve ticari defterlerini ibraz etmediği,—- takip tarihi itibariyle —- alacaklı olduğu,
Davacının —— cari hesap bakiye alacağını oluşturan faturalardan; ——–takibe konu ettiği,Davacı, davalıdan olan takip konusu alacağının ödenmesine ilişkin olarak, takip tarihinden önce bir temerrüt ihtarnamesi ile temerrüde düşürmemiş olduğundan, takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi alacağı bulunmadığı,davacı tarafından düzenlenen dava konusu — adet faturanın, tarafların —- beyan edildiği, mutabakatsızlık bulunmadığı, hal böyle olunca — —- belirtildiği gibi faturaların davalıya tebliğ edildiği ve fatura konusu malların da teslim edilmiş olduğu, Davacının, takip tarihi itibariyle davalıdan — alacaklı olduğu, davacının— adet fatura nedeniyle oluşan cari hesap bakiye alacağı içerisinde yer alan ve takibe konu ettiği — adet fatura bedeli olan —- davalıdan isteyebileceği. Dosya kapsamında, taraflar arasında temerrüt halini düzenleyen sözleşme veya davalı şirkete keşide edilmiş ihtarname görülmediğinden işlemiş faiz talebine iştirak edilmediği…” ni belirtmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. Maddesi ” (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. —– Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. ” şeklindedir.Davalı yanın birden fazla vekili bulunmaktadır. Avukatlık kanunun 41.maddesi ” belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevi durumu müvekkiline tebliğden itibaren on beş gün süre ile devam eder” düzenlemesini getirmiştir. Ön inceleme duruşmasına davalı vekili mazeretsiz katılmamıştır. Usul ve yasaya uygun ihtarata rağmen davalı yan ticari defter ve belgelerini ibraz etmemiştir. Safahatta vekilin çekilme dilekçesi ve bilirkişi raporu davalı şirkete usule uygun tebliğ edilmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan —–tanımlanmamıştır. Ancak anılan Kanunun 21. maddesinde;“Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini istiyebilir. Bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır. Şifahen, telefon veya telgrafla yapılan mukavelelerin veya beyanların muhtevasını teyit eden bir yazıyı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde bir itirazda bulunmamışsa teyit mektubunun yapılan mukaveleye ve beyanlara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır” amir hükmünü içermektedir.
—–, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu hükümler çerçevesinde,—– sayılı kararında ise fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmaktadır—–
İrsaliyeli fatura ise—- düzenlenmiştir. Tebliğde irsaliyeli faturanın hangi hâllerde ve kaç adet düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Faturada düzenleyenin adı, ticari unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, malın nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı, nereye ve kime gönderildiği, müşterinin adı, ticari unvanı, adresi, var ise ———– matbaaya ilişkin bilgilere yer verilmesi gerektiği açıklanmış; bu bilgilerin eksik olması hâlinde ise irsaliyeli faturanın hiç düzenlenmemiş sayılacağı belirtilmiştir.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; ——- maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin varlığı gerekir.
Bir başka anlatımla, faturaya tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde (mücerret) itiraz edilmemiş olması hâli, sadece o faturanın -miktar ve fiyat yönünden- münderecatını kabul anlamını taşır, yoksa o faturada yazılı malın alıcıya mutlaka, daha önce teslim edilmiş olduğu anlamına gelmez; satıcının faturada yazılı malı alıcıya veya kanuni temsilcisine teslim ettiğini ayrıca ispat etmesi zorunludur ——
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma hâlinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, eser ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belge olacaktır. Elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin —–maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.———sayılı kararında da benimsenmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış deliler taraflar arasındaki mal ve hizmet alım satımlarını gösterir —- celp edilmiş davacı yanın ticari defter ve kayıtları incelenmiştir. Denetime el verişli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere takibe dayanak yapılan —- formunda beyan edildiği, davalının —- formunda da aynı miktarın beyan edilmiş olduğu, dava konusu — tutarlı faturanın da tarafların — aynen yer aldığı, mutabakatsızlık bulunmadığı, davalının davaya konu —- formunda beyan ettiği ve dava konusu faturalardan —– talebinde bulunduğu, faturaların tebliğ edildiği ve fatura konusu malların davalıya teslim edildiği sonucuna varılmıştır. Davalı yan fatura konusu malların ücretini ödediği hususunu ispat edememiştir. Esasen davalı yan cevap dilekçesinde zaten ödeme yolunda bir itirazda bulunmamış davacı yüzünden malların gümrükte beklediğini ileri sürmüş, bu yönde bir delil de sunmamıştır. Fatura konusu malların davalıya teslime edildiği sabit olup davacı alacağını ispat etmiştir. Davacının alacaklı olduğu miktar —- olup takip tarihinden önce davalının temerrüde düşürülmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle icra takibinde talep edilen faiz yönünden red kararı verilmiştir.
—–Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptaline ilişkin olup, dava ve takip konusu alacak likit olduğundan, İcra İflas Kanunu’nun 67/2 maddesine göre hükmolunan asıl alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davacının tazminat talebinin alacağın belirli olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” belirtmiştir.
Alacağın likit olması konusunu—— kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır.Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek,alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
—kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir.—– göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir—— olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, denetime el verişli bulunan bilirkişi raporu birlikte değerlendirilmiş davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, asıl alacak likit olduğundan ve davalı itirazında haksız olduğundan icra inkar tazminatına mahkum edilmiş buna dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE; Davalının —- dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile, takibin —- asıl alacak üzerinden devamına,
Likit asıl alacağa vaki haksız itiraz nedeni ile asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 oranındaki —- icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Fazlaya dair istemin reddine,
2-Alınması gerekli —- harcın mahsubu ile bakiye —- harcın davalıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacı yanca yatırılan —- harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4- Davacı yanca yapılan —- yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider/delil avansınından arta kalan kısmın taraflara veya ahzu kabza yetkili vekillerine iadesine,
6- Davacı vekille temsil edildiğinden yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi hükümleri gereği kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 28.280,86 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7- —- bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul ve red oranında göre hesaplanan 1.237,07 TL sinin davalıdan, bakiye 82,93 TL sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle,———-Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.07/07/2021