Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/167 E. 2021/333 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/167 Esas
KARAR NO : 2021/333

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/06/2020
KARAR TARİHİ : 13/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekiline ait 12.06.2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin —- beğenmiş ve satın almak üzere davalı ile irtibata geçtiğini, Davalı, ilanda yer alan araç ile ilgili, gerek telefonda gerekse de yüz yüze yapılan görüşmelerde vaat edilen (veya olması gereken) tüm unsurların sağlam ve ayıpsız olduğu, tüm bakımlarının ehil ellerde yapıldığı beyan edildiğini, davalı tarafından, aracın değerlendirildiği—–müvekkillime sunulmuş, ancak müvekkilimin eksik ve yanlış bilgilendirildiği araç satın alındıktan sonra ortaya çıkmıştır. Raporda sırasıyla; “—-” incelenerek değerlendirme yapılmıştır. Müvekkilim aracı devraldıktan sonra temizlik vb. işlemlerini yaptırmış ve akabinde araç ile —- — doğru yola çıkılmıştır. Ancak bir süre yol aldıktan sonra çekiş gücünün —- normal olmayan sesler gelmeye başladığı tespit edilmiş ve araç yolun kenarına çekilerek, motor stop ettirilmiştir. Bunun üzerine araç arızalandığı noktadan —- — ile getirilmek üzere, öncelikle bulunulan beldede — ulaşılmaya çalışmış, ancak çekiciye ulaşılamayınca —– — çekilmiştir —- yapılan incelemede, aracın motorunda geçmişten gelen arızalar ve sorunlar olduğu, motorun daha önce yaşadığı—— nedeniyle aksamlarının zarar gördüğü, motorda — gerektirecek derecede büyük ——- yapılması gerektiği tespit edilmiş, akabinde bilgilendirilmiştir. Durum, müvekkilim tarafından ve zaman kaybedilmeden davalıya bildirilmiş davalı ise herhangi bir masrafı üstlenmeyeceğini müvekkilime iletilmiştir. —– yapılan parça değişimleri için 6.441,82 TL,— tarafından sağlanan —- yardımı için 99,00 TL, —-servisinde yapılan viraj rotu değişimi için 190,00 TL,—– maddi bir külfeti üstlenmek zorunda bırakılmıştır. Yaşanan tüm bu sorunların ötesinde,— bakım ve onarım esnasında araçta, km düşürülmesi hadisesi olduğu tespit edilmiştir. Sürücü— yazmasına rağmen, —- suretiyle görülen ekranda aracın gerçekte 197.058 km.’de olduğu görülmüştür. Yukarıda izah ettiğimiz sebep ve gerekçeler ile fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla ve Mahkemeniz tarafından re’sen göz önüne alınacak hususlar dahilinde, haklı davamızınkabulü ile; müvekkilime satılan araç ortaya çıkan gizli ayıpların giderilmesi için müvekkilim tarafından yapılan masrafların şimdilik (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla), —– (arabuluculuk görüşmelerinin sona erdiği tarih) tarihinden işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkillime iadesine, Aracın km’sinin düşürülmesi sebebiyle oluşan değer kaybı için uzman bilirkişiler tarafından hesaplandığında fazla çıkması halinde arttırılmak üzere (tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda), şimdilik 500,00 TL’nin (fazlaya ilişkin tüm haklarımız saklı kalmak üzere) tahsiline karar verilmesini talep edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı, Müvekkil Şirketin kurduğu ve—–üzerinden, açık arttırma yoluyla satışa çıkarılan ikinci el araçlar için teklif vermenin önkoşulu olan “—-” imzalayarak üye olmuş ve müvekkilin açık artırma/ihale yoluyla satışa sunduğu ikinci el araçlara teklif vererek, açık artırmaya/ihaleye katılmaya hak kazandığını, davacı da izah edilen usule uygun olarak —- imzalamış ve ihaleye katılarak ——– plakalı araca en yüksek teklifi vererek aracı satın almaya hak kazandığını, davacının Müvekkil Şirketin ticari itibarını zedeleyici, bir suçla itham eden ve zor duruma düşürücü asılsız ve mesnetsiz iddialarının—– satışa sunulan ———- raporları ——— tarafından — kişiler vasıtasıyla tüm ——müşterilerin incelemesine açık hale getirilmektedir. Ekte yer alan ———–aracın —–bilgilerine yer verildikten sonra donanım, —— sonrasında —- ve araç fotoğraflarına yer verilerek ——- incelemesi yapılmıştır. Araç mevcut fiili haliyle —-incelemesi yapılmış olup, davacıya Müvekkil Şirket tarafından iddia edildiği gibi eksik ve yanlış verilen bir bilgi bulunmamaktadır. Ekspertiz raporu tüm alıcı müşterilerin incelemesine açık olup araçlar fiili durumlarıyla satışa çıkarılmaktadır.——– üzerinden günde —- satışı gerçekleştiren Müvekkilin davacının asılsız, mesnetsiz, suçla itham eden ve ticari itibarını zedeleyici iddialarını içeren işbu davanın ikame edilmesi davacının kötü niyetli olduğunu göstermektedir. Davacı işbu dava ile, satın almış olduğu—- —– sayacının Müvekkil Şirket tarafından düşürüldüğünü dava dilekçesinde “——- bu hususun da —– edilmemesi sağlanmıştır.” şeklinde beyan ederek, Müvekkil şirketi —– altında bırakacak asılsız ve mesnetsiz iddialara yer vermiştir. ——- raporunda —— okunduğunu, araç tespitin yapıldığı gün ve saatte mevcut fiili durumuyla satışa çıkarılmış olup, ———- üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiştir. Ayrıca imzalanan sözleşme hükümleri uyarınca davacının gizli ayıp olduğunu iddia ettiği problemlerin aracın davacıya devir işlemleri ve tesliminin sağlanmasından itibaren 7 gün veya —– yazılı olarak bildirme yükümlülüğüne uygun davranılmamıştır. Dava konusu araç,—- tarafından 07.02.2020 tarihli —– ihbar edilmesi gerekmektedir. Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerden dolayı; sair her türlü dava, talep ve şikayet haklarımız saklı kalmak kaydıyla; Dava niteliği itibariyle belirsiz alacak davası olarak devam edilemeyeceğinden davacının talep sonucunu tam olarak belirlemesi için davacı tarafa kesin süre verilmesi bu süre içerisinde yerine getirilmemesi halinde hukuk muhakemeleri kanunu’na aykırı davanın usulden reddine, davanın hmk’nın 61’inci maddesi———- bulunan——- ihbarına, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ayıplı mal nedeniyle satın alan tarafından yapılan masrafların tazmini ile değer kaybı tazminatının tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.
Davacı vekilinin 23/03/2021 tarihli beyan dilekçesi ile birlikte belirsiz alacak davası olarak talepte bulunduğu değer kaybı tazminatı yönünden talep artırım dilekçesi sunduğu ve talebini bu tazminat alacağı yönünden 3.000,00 TL’ye çıkarmış olduğu ve bu alacak kalemi yönünden dava dilekçesi ile talep artırım dilekçesinde faiz talep etmemiş olduğu görüldü.
13/10/2020 tarihli ara karar ile araç üzerinde inceleme yapmak suretiyle aracın bulunduğu yer mahkemesine talimat yazılarak dosyanın bir nitelikli hesaplamalar konusunda uzman bilirkişi ile bir makine mühendisi bilirkişisine tevdi edilerek bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş ve —– tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
Bilirkişi raporunda özetle;
Aracın——– oynandığının dosya içeriğindeki —- olduğu, Aracın———bir araç satın alınırken alıcının iradesini belirleyecek ve fikrini değiştirebilecek bir faktör olduğu,
——-ile oynanmış aracın satış anında bilinmesinin, alıcının aracı almaktan imtina etmesine sebep olacağı, bu durumun aracın satın alındığı sırada tespit edilmesinin mümkün olmadığı, ancak kullanım sırasında zamanla ortaya çıkacak bir durum olduğu, dava konusu aracın davacıya satışı yapıldıktan sonra bu aracın ——- daha öncesinde değiştirilmiş olduğunun anlaşıldığı ve dolayısıyla aracın “gizli ayıplı” olduğu,
Diğer yandan dava konusu aracın bakım ve tamiri için talep olunan toplam 9.036,96 TL harcama yapılmış olmasına karşın —– nedeniyle sarf edilen meblağın tutarının yukarıda hesaplandığı gibi 1.738,85 TL + 5.069,63 TL = 6.808,48 TL olabileceği tespit edilmiş olup, aracın satım sırasında ayıplı olup olmadığına dair ispat yükününün davalıda olduğu ve ayıpsız teslime dair belge sunulmadığından davalının sorumsuzluğunu ispat edemediği kanaatine varılması halinde, davacının hesaplanan zararı—– tahsilini talep edebileceği, Sayın Mahkemenin bilgi ve takdirlerine arz olunur.
Araçtaki değer kaybının ——– araçlar için tarafımızca tespit olunan —— olup; satış bedeli —— olmakla oluşan değer kaybının 3.000,00.-TL olarak hesaplandığı” şeklinde tespitte bulundukları görülmüştür.
Eldeki dosya incelendiğinde uyuşmazlık satıma konu araçta km ile oynanma nedeniyle gizli ayıp bulunup bulunmadığı,—-ise ayıbın giderilmesine ilişkin davacı tarafından yapılan masrafların ne miktarda olduğu,———– nedeniyle değer kaybı oluşup oluşmadığı,oluşmuş ise miktarı —- sürelerine uyulup uyulmadığı—–ağır kusurlu kabul edilip edilemeyeceği ve edilebilecek ise ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı —– ——— tarafından ileri sürülüp sürülemeyeceği konusundadır.
Öncelikle ayıp ve gizli ayıp konusunu satım sözleşmesi çerçevesinde değerlendirmek ve açıklamak gerekecektir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Türk Borçlar Kanununun 219-231 maddelerinde düzenlenen, ayıba —— —- kaynaklanmaktadır. Satım sözleşmesinde——– borcunu düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 219. Maddesinde, satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. Alıcı——— suretiyle satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı ——-oranında satış bedelinden —– bir masraf gerektirmediği takdirde bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme haklarına sahiptir.Davacı, davalıdan satın almış olduğu—-düşürülmüş olması nedeniyle gizli ayıplı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Alınan yeterli teknikte bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere aracın ——- ile oynandığının dosya içeriğindeki evraklarla da birlikte değerlendirildiğinde sabit olduğu tespit edilmiştir.Dolayısıyla —— nedeniyle gizli ayıp bulunduğu ve satıcının bu ayıbı satım sözleşmesi zamanında bilmese dahi sorumlu olacağı kanaatine varılmıştır.Nitekim —— yeterli—— bilirkişi raporu ile de davacının ayıp nedeniyle yapmış olduğu masrafların talep edildiği üzere 9.036,96 TL olmadığı ,talebe dayanak teşkil eden iş emrinde yer alan ——————– oynanma nedeniyle —–ayıbına ilişkin olmadığı,yapılan bu masrafların —–bakım ve sarf giderlerine ilişkin olduğu teknik tespitine yer ver verilmiştir.Her şeyden önce var olduğu dile getirilen zarar ile araçta bulunan ayıp arasında illliyet bağı bulunmalıdır.Zarar ile ayıp arasında illiyet bağının bulunmaması durumunda iş bu zarar kalemleri talep edilemeyecektir.Hükme elverişli bil,irkişi raporunda —–bakıma ilişkin olduğu bildirilen zarar —–aracın — ile illiyet bağının bulunmadığı kanaatine varılarak bu — bakımından tazminat talebi reddolunmuş ve davacının gizli ayıp nedeniyle zararının 6.808,48 TL olduğu kanaatine varılmıştır.Ayrıca hükme elverişli bilirkişi raporunda tespit edilen 3.000,00 TL lik değer kaybı miktarına mahkememizce —– parçaların değişimi —— teklif edilenden yüksek olması nedeniyle satıma konu araçta 3.000,00 TL miktarınca değer kaybı oluştuğuna kanaat getirilmiştir.
Talep edilebilecek tazminat miktarlarının tespiti akabinde çözüme kavuşturulması gereken husus,davalının ayıp ihbar önellerine uyulmadığına ilişkin definin yerinde olup olmadığıdır .TBK 225.maddesinde “ağır kusuru olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek, sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz. —- meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir.” denilmiştir. Ağır kusur halinde alıcı, satımdaki ayıp ihbar sürelerine uyulmaksızın, kanundan doğan haklarını kullanabilir.Ağır kusur ——- hileyi kapsamamakta daha da geniş bir çerçeveyi kapsamaktadır.Satıcının —– olmasa dahi somut olaya göre ağır kusurun bulunması mümkündür.Nitekim satıcı kendi beyanları ile de sabit olduğu üzere araç alım -satımı ——– dikkat ve özen ile sıradan bir şahıstan beklenecek özen ve dikkat bir olmayacaktır.Nitekim davalı şirket tarafından satım öncesinde alınan ve dosyada bulunan —- incelendiğinde — raporunun son —- bilgisinin —– okunmuş—- beliritlmektedir.Dolayısıyla —– tarafından aracın kilometresi ile ilgili herhangi bir teknik tespit yapılmamıştır.Ekspertiz ile yapılan tespit ile sıradan herhangi bir kişinin ——— yapacağı tespit aynı niteliktedir.Ancak faaliyet—— olan bir —– beklenecek durum aracın kilometresine ilişkin——- motorun da incelenmek suretiyle tespit yapılmasıdır.Dolayısıyla aracın kilometresine ilişkin ——raporund yalnızca —— şeklinde tespit yaptırılması ile aracı satın alan ———– tespiti yapması arasında fark bulunmadığı,—— ile iştigal eden davalı şirketin bu tespiti yaptırmaması nedeniyle ağır kusurlu olduğu kanatine varılmış ve ayıp önellerine uyulmadığına ilişkin definin TBK 225.maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.Nitekim ayıp ihbarı niteliği itibariyle hukuki işlem benzeri fiil olmakla TTK 18/3.maddesinde belirtilen şekil şartına tabi değildir.Ayıp ihbarı ispar şartıdır geçerlilik şartı değildir.Nitekim ayıp ihbarının TTK 18/3.maddesinde beliritlen şekil şartlarına tabi olmadığı ——- kabul edilmektedir.Ttk 18/3.maddesi ayıp ihbarının temerrüde düşürmeye ilişkin kısmı yönünden incelenebilecek olup ,ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına ilişkin defi kısmında uygulama alanı bulmamaktadır.
İncelenecek bir diğer husus ise davacının temerrüd tarihi olarak ——– tarihini esas alarak talepte bulunmasıdır.Öncelikle temerrüd olgusu açıklanmalı—- niteliği tartışılmak suretiyle temerrüde vücud verip veremeyeceği konusu sonuca bağlanmalıdır. —– borçlu temerrüdü borçlunun sözleşmeye aykırı davranması, borcunu ifa etmemesi demektir. Bu hâlde ifa olanağı bulunduğu için kararlaştırılan zaman geldiği ve uyarıldığı hâlde borçlu borcunu ifa etmemektedir. Genel olarak borçlu temerrüdünde aranan ilk şart “edimin ifa olanağı bulunması”dır. Şayet —- borçlu temerrüdünden söz edilemez. Borçlu temerrüdünde aranan diğer bir şart da “borcun muaccel olması”dır. Borç istenebilir hâle gelmeden temerrütten bahsedilemez. Zira muacceliyet alacaklının borçludan borçlanılan edimi talep ve dava edebilme yetkisini ifade eder. Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur.Temerrüt için muacceliyet yetmemekte, kural olarak alacaklının ihtarı da aranmaktadır. İhtar, alacaklının talep iradesini borçluya ulaştırmasıdır. Nitekim ihtarla verilecek süre içerisinde borcun ifa edilmemesi halinde borçlu alacaklının ihtarı ile temerrüde düşecektir.Kesin vade ve ihtar için süre verilmesinin faydasız olduğunun anlaşılmasına ilişkin istisna ve diğer durumlardan gerekçe kısmında bahsedilmeyecektir.Dava şartı arabuluculuk 7155 sayılı kanunla 6325 sayılı kanuna eklenen 18/A maddesinde düzenlenmiştir.Ticari davalar —— bu tarihten sonra açılacak davalar için uygulama alanı bulmakta olup — ticari davalar açısından——–kurumdur.Arabuluculuk 6325 sayılı kanunumuzun 2.maddesinde ——— müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi” şeklinde tanımlanmıştır.Ancak bu gerekçede incelenecek husus zorunlu arabuluculuk kurumu olup tanımda yer alan ”ihtiyari olarak yürütülen” ifadesi dava şartı olarak yürütülen olarak algılanacaktır.Yine—- temerrüde etkisi olup olmadığı konusunu değerlendirirken 6325 sayılı kanunun beyan ve belgelerin kullanılamaması başlıklı 5.maddesininden bahsetmek gerekecektir.Madde şu şekildedir : ” (1) Taraflar, arabulucu veya arabuluculuğa katılanlar da dâhil üçüncü bir kişi, uyuşmazlıkla ilgili olarak hukuk davası açıldığında yahut tahkim yoluna başvurulduğunda, aşağıdaki beyan veya belgeleri delil olarak ileri süremez ve bunlar hakkında tanıklık yapamaz:
a) Taraflarca yapılan arabuluculuk daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği.
b) Uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile sona erdirilmesi için taraflarca ileri sürülen görüşler ve teklifler.
c) Arabuluculuk faaliyeti esnasında, taraflarca ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü.
ç) Sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeler.
(2) Birinci fıkra hükmü, beyan veya belgenin şekline bakılmaksızın uygulanır.
(3) Birinci fıkrada belirtilen bilgilerin açıklanması mahkeme, —- veya herhangi bir idari makam tarafından istenemez. Bu beyan veya belgeler, birinci fıkrada öngörülenin aksine, delil olarak sunulmuş olsa dahi hükme esas alınamaz. Ancak, söz konusu bilgiler bir kanun hükmü tarafından emredildiği veya arabuluculuk süreci sonunda varılan anlaşmanın uygulanması ve icrası için gerekli olduğu ölçüde açıklanabilir.
(4) Yukarıdaki fıkralar, arabuluculuğun konusuyla ilgili olup olmadığına bakılmaksızın, hukuk davası ve tahkimde uygulanır.
(5) Birinci fıkrada belirtilen sınırlamalar saklı kalmak koşuluyla, hukuk davası ve—– ileri sürülebilen deliller, sadece —– sunulmaları sebebiyle kabul edilemeyecek deliller haline gelmez.” Kanun metnini incelediğimizde — faaliyetine katılan tarafların görüşme boyunca dile getirecekleri taleplerini ve üzerinde konuşacakları maddi vakıaları herhangi bir esas veya usuli — katlanmadan rahatça konuşabilmelerinin amaçlandığı görülmektedir.Nitekim yorum tekniği açısından yalnızca kanun koyucunun amacına ilişkin yasama yorumu değil ,medeni kanununda ifadesini bulduğu şekliyle kanunu özü ve sözüyle birlikte yorumlayacak şekilde geniş bir bakış açısıyla yorum yapmak icap etmektedir.Nitekim mahkeme dışı çözüm yollarının son senelerde gerek evrensel boyutta gerekse yerel boyutta olmak üzere ülkemizde hızlı bir şekilde tercih edildiği görülmektedir.Dünyada gelişen teknoloji ile birlikte —-geçmişte ön görülemeyecek şekilde hızlanması diğer — olduğu gibi ———-birisi olan yargıda da etkisini göstermektedir.Zamanın verimli bir şekilde kullanılması ve göreceli olarak geçmişe nazaran hızlı akan zaman göz önüne alındığında hakkın haklıya verilmesi konusunda —- kayıplarının dahi menfaatler dengesinde ciddi bozulmalara yol açtığı gözlenmektedir.Uyuşmazlıkların mahkeme önüne gelmeden çözülmesine ilişkin gelişmeleri de bu yönde okumak gerekecektir.Arabuluculuğa yönelik —- sonra kanunun 5. Maddesine ——olursak taraflarca getirilen belgelerin ve taraflarca ileri sürülen görüşlerin mahkeme tarafından dahi istenemeyeceği düzenlenmiştir.Nitekim 5. Madde ile korunmaya çalışılan menfaat yukarıda da belirtildiği gibi tarafların— konusunda yapılacak müzakerelerde kendilerini rahat hissetmeleri ve en önemlisi de arabuluculuk görüşmeleri öncesinde ön yargı taşımaksızın görüşmelere katılımının sağlanmasıdır.Aksi takdirde zorunlu——–dava öncesi anlaşma sağlama işlevinde ziyade dava öncesi yerine getirilmesi gereken usuli bir külfet olarak görülmesine yol açacaktır.Kanun —- bakış açısıyla yorumlandığında görülecektir ki mahkeme tarafından dahi arabuluculuk görüşmesinde ileri sürülen beyanlar ve belgeler açıklanamazken ,borçlunun temerrüdü gibi ağır sonuçları olan bir olgunun oluştuğu ;—–sırasında artık alacaklının borcun ifasını talep iradesinin gerçekleştiği ,görüşmeler sırasında ifa mehlinin yerine getirildiği ve borçlunun da ödememe —–bulduğunu kabul etmek —– işlevsiz hale getirecektir.Yine değinilmesi gereken diğer husus da ——- yerine getiren mahkemelerin yerine konulmaması gereğidir.Nitekim dava öncesi uyuşmazlık —— —- işlevi hakkında mevcut — şartların yanında yargı faaliyetinin——— olduğu da göz önüne alınmalıdır.—— kapsamının ve işlevinin olması gerekenden geniş bir bakış açısıyla ——- biri olan — unsurunun yürütmüş olduğu —–yerine geçirmiş olacaktır.——–görüşmelerinde taraflara sağlamak—– görüşmelerinin ——– —– temel şartının taraflarca —– herhangi bir aleyhlerine esas veya usul açısından—–mahkemeler tarafından dahi görüşme içeriklerinin talep edilememesi göz önüne alındığında temerrüd gibi ağır şartları bulunan bir olgunun gerçekleşmesinin kabulü halinde —– görüşmelerinin işlevsiz kalacak olmasının yanında ———– dava öncesi —- olmaktan —– esas unsuru olan mahkemeler yerine geçecek olması göz önüne alınarak—– temerrüde yol açmayacağı kanaatine varılmıştır.Ayrıca her iki tarafı tacir olan ticari davalarda (nispi ticari dava) 6102 sayılı TTK’nın 18/3.maddesinde belirtilen temerrüde ilişkin şartlar da unutulmamalıdır.Bir an için —– dava şartı olması nedeniyle temerrüde yol açacağı—– düşünülebilirse de temerrüd olgusu ile dava şartı olgusunun birbirlerinden tamamen farklı olgular olduğu,Ktk 97.maddesi ile trafik kazaları nedeniyle sigortalara karşı açılacak davalarda getirilen dava şartı ile birlikte temerrüdün ne zaman oluşacağına dair yasal düzenlemenin de bulunduğu ve sigortaya başvuru ile —- birbirinden—- olduğu da göz önüne alınmalı ve bu durumun temerrüde yol açmayacağı unutulmamalıdır.
Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında temerrüdün davanın açılması ile oluştuğu,değer kaybı ile ilgili gerek talep artırım dilekçesinde gerekse dava dileçesinde faiz talep edilmediği görülerek davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar kurulmuştur.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile; 6.808,48 TL ayıpların giderilmesi için yapılan masraf + 3.000,00 TL değer kaybı olmak üzere 9.808,48 TL’nin 6.808,48 TL’lik kısmına dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 9.808,48 TL lik kısım yönünden alınması gereken 670,01 TL harçtan peşin alınan 162,87 TL harcın mahsubu ile bakiye 507,14 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
4- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan 162,87 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan——- göre alınması gereken 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan —– göre alınması gereken 2.228,48 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 1.600,00 TL bilirkişi ücreti ve 78,5‬0 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.678,50 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 1.367,74 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8- Kabul red oranına göre belirlenen —davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, Yine Kabul red oranına göre belirlenen —- ücretinin davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
Dair; Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.