Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/165 E. 2021/736 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/165 Esas
KARAR NO : 2021/736

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/06/2020
KARAR TARİHİ : 12/10/2021

Mahkememize tevzi edilen dava dilekçesi mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedilip incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkilin davalı —- davalının uhdesinde bulundurduğu— noter aracılığıyla müvekkile devrederek ortaklıktan ayrıldığını, ortaklıktan ayrılma aşamasında davalının —- —— aracılığıyla iki adet senedi Müvekkilden aldığını, davalının bu senetleri müvekkili kandırarak aldığını—– davalının——- müvekkilden taahhütname aldığını, davalıya ———-birinin —-sonra —- isimli—— müvekkilden—- davalının———- — tarafından yazılı bulunan teminat senedidir ——- takip başlatıldığını,——- tarafından ödenmiş olması nedeniyle teminat senedinin icraya konulması işleminin dolandırıcılık olduğunu zira davalının anılan döneme ilişkin herhangi bir ödeme yapmadığını, anılan nedenlerle takibin %15 teminat karşılığı durdurulmasını ve iptalini, davalıya verilen—– takibinden dolayı hiçbir borcunun bulunmadığının tespitini, davalının %20’den aşağı olmayacak şekilde kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının—– davacı ile ortak oldukları dönemde—- kendisinden——— —- dosyaya sunulduğunu,—— bir tanesinin icra takibine konu edildiğini, kendisi adına para ödenildiği iddia edilen —— olduğunu,—- davayı- kazandığını beyan etmiştir.
DELİLLER:
—— sayılı dosyası, taahhütname incelemeleri, hisse devir sözleşmesi, —– gelen yazı cevabı —– tarihli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı.—–ile hesap uzmanı tarafından alınan 16.07.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava dışı——- defterlerin—- tarihli —– bedelli senetlerin keşidecisinin —— defterinde ilgili senet kayıtlarının —- defterlerde tespit edilemediği, ayrıca — isimli ———bedelli senetlerin ticari defterlerde yer almadığı, bu —- yer alan— uygulama genel tebliği Usul esasları ile, —— tam açıklama —anlaşıldığı, bu —-olmadığı ilgili nihai değerlendirmenin — takdirinde olduğu, Davacının— taahhütnamede belirtilen sorumluluklarını yerine getirdiği ve bu kapsamda bir borcunun bulunmadığı, ancak ilk taahhütnamede davalının şahıs şirketine ilişkin verilen prim borcuna ödeme taahhüdünün yerine getirildiğine dair dosyaya bir delil sunulamadığı, bu kapsamda Toplam 31.391,75TL prim borcundan dolayı davacının imzaladığı taahhütname uyarınca sorumluluğunun bulunduğu tespit ve kanaatine varıldığı görülmüştür.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedinin bedelsizliğe dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.
Somut olayda;——– akdedildiği, taahhütnamenin incelenmesinde davacının—tarihine kadar ödeyeceği aksi durumda 23.11.2012 düzenleme — bedelli senedin icra takibine — tarihli diğer bir taahhütname—— sorumluluğunda olan %50’lik kısım dahil—tarihine kadar ödeyeceği, aksi durumda — senedinin icra takibine konulacağının kararlaştırıldığı görülmüştür.
—-esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde alacaklının dosyamız davalısı borçlulardan birinin dosyamız—– olduğu, takibe konu alacağın—-düzenleme tarihli bono olduğu, dosyamız davacısı tarafından mezkur icra takip dosyasına konu borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti talebi ile huzurdaki davanın ikame edildiği görülmüştür.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran; iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural,——geçerlidir. —- tarafların — yükü bakımından bir değişiklik olmayıp,—-uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu, ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda——- düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira, davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
-İspat hukuku yönünden geçerli kurallar:
6100 sayılı HMK m.189/3; “Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar başka delillerle ispat olunamaz.” hükmünü amirdir.
Aynı Kanun’un m.200/I – II “senetle ispat zorunluluğu ” “senetle ispat gereken hallerde karşı tarafın açık muvafakati ile tanık dinlenebileceği” hususları düzenlenmektedir.
Yine aynı Kanun’un m.201; “—–karşı defi olarak ileri sürülen ve senedin —- nitelikte bulunan hukuki işlemler … liradan az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz. “denilmektedir;
Belirtilen mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere, usul hukukumuzda senede karşı senetle—- kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, m. 201’deki meblağdan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, senede karşı senetle ispat zorunluluğuna ilişkin kuralın istisnaları da m. 203’de belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Huzurdaki davada yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere ispat külfetinin kural olarak davacı tarafa ait olduğu, bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası açan davacı borçlunun temel alacağın mevcut olmadığını, —- hem de temel ilişkideki bir nedenle senedin bedelsiz kaldığını — olduğu,—– mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere; davacının taahhüt altına girdiği, tarafların ortağı bulunduğu— ödenmemiş borcunun bulunmadığının tespit edildiği, ödemelerin davacı tarafından yapıldığı, bununla—- borçlarının ödenmesi hususlarını içeren her iki taahhütnamedeki sorumluluklarını yerine getirdiği ve bu kapsamda herhangi bir bakiye borcunun bulunmadığı ancak aynı tarihli taahhütnameler birinin içeriğinde yer alan ve davalının şahıs şirketine ilişkin pirim borçlarının ödenmesine yönelik taahhüdün davacı tarafça yerine getirildiğine ilişkin dosya kapsamında herhangi bir delilin yer almadığı,—- Aylarına ilişkin toplam 31.391,75 TL pirim borcunun bulunduğu, bu haliyle davacının imzaladığı taahhütname gereği sorumluluğunu yerine getirmediği ve işbu taahhüdün yer aldığı taahhütnameye dayalı olarak—- bakımından sorumluluğunun devam ettiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile —- davacının borçlu olmadığının tespitine ve fazlaya ilişkin talepler ile ispatlanamayan kötü niyet tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile —- sayılı dosyasına konu —senedin 18.608,25 TL lik kısmı bakımından davacının borçlu olmadığının TESPİTİNE, fazlaya ilişkin taleplerle birlikte kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Harçlar yasası uyarınca davanın kabul edilen 18.608,25 TL lik kısım yönünden alınması gereken 1.271,12 TL harçtan peşin alınan 853,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 417,24 TL karar harcının davalıdan tahsiliyle hazineye İRAD KAYDINA,
3- Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından —davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan —- —vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hesaplanan — göre alınması gereken 4.708,76 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 1.873‬,00 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre belirlenen 697,06 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, geri kalan bakiyenin davacı üzerinde BIRAKILMASINA, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
7—- kabul-red oranına göre belirlenen 491,25 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp— İrad KAYDINA , geri kalan bakiyenin davacıdan tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
Dair; tarafların yüzüne karşı gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.