Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/161 E. 2022/97 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/161 Esas
KARAR NO : 2022/97

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/06/2020
KARAR TARİHİ : 10/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili, Mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerden ——- diğer müvekkil …—– ciranta olduğu;
1—–Keşide—–(—- bedelli
2- ——-ait Keşide yeri ———–bedelli
3- ——, Keşide Tarihi ———bedelli son cirantasının davalı —— olduğu hamiline yazılı çek’ e istinaden müvekklerin borçlu olmadığının tespiti nedeniyle açtığımız menfi tespit talebimizin kabulüne, —— konu bedeli —— icra tehdidi altında ödemiş olduğundan dolayı istirdat talebimizin kabülüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır.—— raporu özetle, Davacı tarafa ait defter ve kayıtların incelenmesine ilişkin —– raporunda; davacının ticari defter kayıtlarına——alacağı bulunduğu; ——- yayımlanan 7251 sayılı kanunun 23. maddesi ile değişik 600 sayılı HMK’nın 222. maddesinin 3. fıkrasının uyarınca ticari defterlerini sunmayan davalı tacirin karşı taraf alacağının varlığını kabul etmiş sayılacağı takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu; Sonuç ve kanaatine varmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, ödemesi yapılmamış 2 adet çek hakkında İİK 72. maddeye dayalı ve icra takibinden önce açılmış olan MENFİ TESPİT ve —– çek hakkında istirdat davasıdır. Sonuç olarak dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
—– muhatap —–müzekkere cevabında ..—— tanımlı —— bedelli çek —– ortamında ibraz edilmiş olup dava dışında farklı bir kişi tarafından ibraz edildiği için ödendiğinin bildirildiği görülmüştür. Böylelikle ———- bedelli çek dava açıldıktan 7 gün sonra 3. Kişi tarafından tahsil edildiği için söz konusu çek hakkında davanın istirdat davasına döndüğü anlaşılmıştır.
İcra İflas Kanunun 72. Maddesi; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep ——üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca —- kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası —–ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazımgelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Menfi tespit davası, İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir.
Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.—–
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6). İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.——
Esasen, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, soyut bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Zira, çek, bağımsız borç ikrarını içermektedir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir.
Davacı şirket bilirkişi incelemesine esas olmak üzere ticari defter ve kayıtlarını mahkememize sunmuş olup—–talimat numaralı ——– bilirkişi raporuna göre, davacının defterlerinin usulüne uygun açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, davacı ticari defterlerindeki cari hesap dökümleri denetlenebilir bir şekilde yapıldığı, defter kayıtları arasında uyumsuz noktalar söz konusu olmadığı, davacının ticari defter kayıtlarına göre davalıdan —- alacağının bulunduğu tespit edildiği görülmüştür.
—- tarihli resmi gazetede yayımlanan 7251 sayılı kanunun 23.maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 222.maddesinin 3.fıkrası ile ticari defterlerin sunulmaması halinde sunan tarafın kayıtlarına delil olarak dayanabileceği belirtilmiş ve dava sırasında yapılan ticari defterlerin delil niteliğine ilişkin bu değşiklik mahkememizce kurulan 24/06/2021 tarihli ihtaratlı ara kararla belirtilmiş, söz konusu duruşma zaptı davalıya tebliğ edilmiş ancak davalı taraf ihtarata rağmen ticari defterlerini sunmamıştır.
7251 sayılı kanunla yapılan değişiklik ile davalının ticari defterlerini sunmaması halinde davacı kayıtlarının davacı lehine (aleyhine kayıtların ise aleyhine ) olacağı düzenlenmekle görüş ayrılıklarına temel teşkil eden kanunun ilk düzenlendiği zaman var olan eksiklik giderilmiştir. Nitekim burada unutulmaması gereken husus davacı ticari defterlerinin 6100 sayılı HMK’nın 222/2.maddesine uygun tutulmuş olmasıdır. Davacı ticari defterlerinin usulune uygun olmaması halinde davacı lehine delil teşkil etmeyecek ve 6100 sayılı HMK’nın 222/4.maddesi uyarınca aleyhine delil olacaktır.
Yukarıda —— inceleme günü belirlenmesi ve ticari defterlerin sunulmaması halinde yaptırımının ne olacağına ilişkin ihtarat içeren açıklamanın mahkemizce ara karar altına ——— davalının ticari defterlerini sunmadığı; davacının sunmuş olduğu ticari defterlerinde yer alan kayıtların ise iddiasını doğrular nitelikte olduğu görülerek talimat bilirkişi raporu ve sonrasında mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır.
Benzer konuya ilişkin—— sayılı ilamında; ——- mevcut bir ——- amacıyla verilmektedir. Somut olayda olduğu gibi aksinin iddia edilmesi halinde bir başka ifade ile çekin—— verildiği, ancak karşılığında mal teslim edilmediğinin iddia edilmesi halinde ispat yükü malın teslim edilmediğini iddia eden yana düşmektedir. TBK’nın 207. maddesi uyarınca davacının, davalıya, mal alımı için avans ödemesi yaptığının usulüne uygun delillerle ispatının gerektiği, —- peşin—- alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü olduğu, ödeme aracı olan çekin borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerektiği ve aksini iddia eden ve çeklerin sipariş edilen mallara karşılık avans olarak verildiği ve mal teslim edilmediğini iddia eden davacı tarafından bu durumun yazılı delillerle ve koşulları varsa yemin delili ile ispatı gerekir.
Öyle ise yazılı delil sunmayan davacı yan yemin deliline dayanmış olup davacıya yemin delilinin hatırlatılması gerekirken, mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı yanın istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne ” şeklindeki açıklamalarının ışığı altında dava dilekçesinde yemin deliline dayanan davacı tarafa yemin delili hatırlatılmış davacı vekili yemin deliline ihtiyaç duymadığından bahisle yemin teklifinde bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde davalı taraf adına oluşturulan açık hesap ilişkisinden kaynaklı toplam —-gözüktüğü, yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında 7251 sayılı kanunla ticari defterlerin delil niteliğine ilişkin yapılan değşiklik ekli ihtarata rağmen davalı tarafın ticari defterlerini sunmamış olması hususları hep bir arada değerlendirilerek davacının iddiasını ispat etmiş olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
Zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayan her bir davacının ayrı ayrı dosyaya kazandırdığı vekaletnameye istinaden avukat ile temsil edildiği anlaşılmakla her bir davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KABULÜNE,
2-….— keşideci, diğer müvekkil …— ise ciranta olduğu—- —— bedelli çek nedeniyle davacıların davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
3-…— diğer müvekkil ..— — ait Keşide yeri——- bedelli çek nedeniyle davacının İSTİRDAT DAVASININ KABÜLÜNE,
4-…—— keşideci, diğer müvekkil ….———- bedelli çek nedeniyle davacının İSTİRDAT DAVASININ KABÜLÜNE,
5-Kötü Niyet Tazminat Talebinin Reddine,
6-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.547,14 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 307,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.854,54‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı ——- davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —-vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı ….—– verilmesine,
8-Davacı —-. davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı ….—-verilmesine,
9-Davacı …—-yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 307,40 TL peşin harç toplamı 361,8‬ TL ile 3.114,00 TL ( Bilirkişi ücreti, —– Dosya ücreti) olmak üzere —- davalıdan tahsili ile davacı …——- verilmesine,
10-Davacı … tarafından yatırılan 100,00 TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı —– verilmesine,
11- —- davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
12-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
13-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
Dair, Gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı