Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/143 E. 2021/112 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/143 Esas
KARAR NO : 2021/112

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
DAVA TARİHİ : 10/05/2020
KARAR TARİHİ : 04/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğumu, bu kapsamda davalının—— fatura düzenlendiğini, ürünlerin davalı tarafından teslim alındığını fakat cari hesaptan kaynaklı borcun ödenmediğini, bu nedenle icra takibi başlatıldığını fakat davalının borca haksız olarak itiraz ettiğini, anılan nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamını ve davajlının %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini iddia ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında alım satım ilişkisi bulunduğunu, davacının son zamanlarda sipariş edilen ürünleri zamanında ve — getirmediğini, davacının getirdiği ürünlerin sipariş verilen ürünlerden farklı olduğunu, bu nedenle ticaıfi İlişkiye son verildiğini ve kalan borç tutarının banka aracılığıyla ödendiğini, davacının fatura düzenlemesinin ürünlerin teslim edildiği anlamına gelmeyeceğini ve davacının bu hususu ispatîaması gerektiğini, anılan bedenlerle davanın reddini ve davalının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesini savunmuştur.
Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmıştır. ——-ait yasal defterlerin Vergi Usul Kanunun 183-1$4-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64.maddesinde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, Vergi Usul Kanunu 223-224-225 maddeleri H”TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak—– içerisinde alındığı ve dolayısıyla davacıyal ait ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğunun anlaşıldığı, davalı—- defterlerin Vergi Usul Kanunun 183-1$4-185 maddeleri ve 6102 Sayılı TTK’nın 64.maddesinde belirtilen usul ve esaslara uygun olarak tutulduğu, kayıtların usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, Vergi Usu) Kanunu 223-224-225 maddeleri il$ TTK’nın ilgili hükümlerine uygun olarak noter açılış-kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde alındığı ve dolayısıyla davalıya ait ticari defterlerin delil niteliğine haiz olduğunun anlaşıldığı, ——- aynı tarih itibariyle davalı nezdinde davacının 24.717,52 TL alacaklı olduğu ve taraflar arasında borç alacak miktarı konusunda mutabakat sağlandığı, dosyaya ibraz edilen faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiğini ispat edebilecek nitelikte —- hazırlanan tek taraflı düzenlemeye açık olduğu anlaşılan—- içerir belge üzerinde —verildiği belge üzerinde davalının— aldığını gösterir davalıya ait herhangi bir isim imza bilgisinin bulunmadığı, ayrıca takip açıklamasına bağlı kalınarak davalıya — düzenlenen tüm faturalar yönünden inceleme yapıldığı ve davacının davalı adına—- düzenlediği, buna karşın ibraz edilen— bu yönüyle faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiği yönündeki davacı iddiasına iştirak edilemediği,–dairesi tarafından gönderilen müzekkere cevabına göre davacının — tutarlı faturanın davacıdan alınarak kayıtlara intikal ettirildiğinin anlaşıldığı, 2018 yılında ise davacının davalıya 61 adet karşılığı kdv hariç 79.374,20 TL tutarlı fatura düzenlediği, —tarafından davalının — beyannamelerinin gönderilmemiş olmasına karşın, söz konusu faturaların usulüne uygun olarak davalı nezdinde kayıtlı bulunduğunun anlaşıldığı, defter kayıtlarında takip konusu tutar kadar davalıdan alacaklı gözüken davacı yanın takip konusu alacağının dayanağı olan dosyaya— düzenlediği, ilgili faturalar üzerinde —bulunduğu, buna karşın işbu raporun— ayrıntılarıyla açıklandığı üzere— hükümlerine tabi olarak değerlendirilemeyeceği ve davacı vekilin faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiği yönündeki iddiasının ispata muhtaç olduğu, mahkememizce davacı lehinde hüküm kurması halinde huzurdaki dava ile davalıdan istenebilecek anapara tutarının 3.969,51 TL olacağı, davacının takibinde avans faiz oranı üzerinden 341,89 TL birikmiş faiz talebi olduğu; muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla mütemerrit olduğu (TBK.m.117/1): bu yönde temerrüt ihtarına dosyaya rastlanılmadığından birikmiş faiz talebine, mevcut delil durumuna nazaran iştirak edilmediği; sonuç ve kanaatine varmıştır.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, cari hesap ilişkisine dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak —–Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf, bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle — hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Tarafların ticari defterlerinde yapılan incelemeye göre 24/01/2020 takip tarihi itibariyle davalının 24.717,52 TL borçlu olduğu, tarafların yaptıkları satışların ve alımların birbirini teyit ettiği bağlı bulundukları vergi dairelerine de beyan ettikleri —— beyannamelerinden tespit edildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde davacı tarafın faturalara konu ürünleri müvekkil davalıya teslim ettiğini ispatlayamadığı yönündeki itirazlarının yerinde olmadığı zira ——– karar sayılı ilamında benzer konuya ilişkin; ” Fatura düzenlenmiş olması tek başına malın teslim edildiği anlamına gelmez ise de ;basiretli bir tacir gibi davranması gereken alıcının faturaları defterlerine kaydetmiş olması karşısında artık fatura içeriği malların teslim edilmediği iddiasının dinlenme olanağının olmadığı kabul edilmiştir. Başka bir söyleyişle ticari defterlere kaydedilen fatura içeriği malların teslim edildiğine dair satıcı lehine karine oluşmuştur (“… hiçbir tacir kendi defterine aleyhe kayıt düşemeyeceğinden faturaların davalı defterinde kayıtlı olması faturalar içeriğindeki malın davalıya teslim edildiğine karine oluşturur. Bu karinenin aksini bir başka deyişle faturalar içeriği emtianın teslim edilmediğini, faturaların usulsüz olduğunu davalı ispatlamalıdır .—- durumda, fatura içeriği malların teslim edilmediği savunmasını davalı borçlunun ispat etmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda ilk derece mahkemesince yapılan yargılama da; faturalar ———– iptal öncesi varlığı ve—- takibe konu faturaların davalıya tebliğine ve faturaya konu malzemelerin teslim edildiğine yönelik karinenin kabulü ve TTK’nın 21/2.maddesinde yer alan 8 günlük süre içerisinde itirazın bulunmamasına göre, teslime yönelik karinenin aksini iddia eden davalının ispata yarar delil olarak yemin deliline dayanmasının varlığı gözetilerek yemin hakkının hatırlatılması ve davacı tarafından usule uygun olarak yeminin icra edilmesi karşısında, davacının davasının sübut bulduğu, bu kapsamda, mahallinde keşif yapılmasına yönelik talebinin varılan ispat durumu karşısında, yargılamaya yenilik katmayacak nitelikte oluşu birlikte gözetildiğinde mahkemece verilen kabul kararında isabetsizlik görülmemiş, bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.” şeklindeki gerekçelerden ticari defter ve kayıtlarına takibe konu faturaları işleyen davalının fatura içeriği malların teslim edilmediği iddiasının dinlenme olanağının olmadığı değerlendirilmiş, davalı vekilinin cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline başvurmamasından kaynaklı davalı tarafa yemin delili mahkememizce hatırlatılmasına gerek duyulmamıştır.
Alacağın likit olması konusunu ———- kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir—- Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir (likit, hesap edilebilir) olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Faize yönelik herhangi bir talep olmadığı nazara alınarak faiz hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek geremiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; davalı tarafından——– icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın asıl alacak olan 3.969,51 TL üzerinden iptali ile takibin DEVAMINA, faize yönelik herhangi bir talep olmadığı nazara alınarak faiz hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 3.969,51 TL üzerinden %20 oranında olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 271,15 TL karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 216,75‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- göre hesaplanan 3.969,51 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvuru harcı, 54,40 TL peşin harç toplamı 108,80 TL ile 857,5‬0 TL ( Bilirkişi ücreti, — elektronik posta masrafı, Dosya ücreti) olmak üzere toplam 966,3‬ TL olan yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
8—– davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzene karşı KESİN olarak karar verildi.