Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/958 E. 2019/685 K. 02.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/958 Esas
KARAR NO : 2019/685

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 03/07/2019
KARAR TARİHİ : 02/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ————– Müdürlüğü’nün ——— sicil numarasına kayıtlı bir limited şirket iken ———Müdürlüğü Tarafından Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca kendisine yapılan ihtar ve —- Gazetesinde yayınlanan ilana rağmen süresinde bildirimde bulunmaması gerekçesi ile 08/02/2015 tarihinde ticaret sicilinden resen silindiğini, davalı şirket hakkında resen terkin edilmiş ise de bankaya borcunun bulunduğunu, bu sebeple Kadıköy——. İcra Müdürlüğünün 2010/6057 (İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğünün 2019/7541) sayılı icra dosyasında ilamsız takip başlattığını, yine borçlu şirkete kredi kullandırıldığını borcunu ödemediğini bu nedenle Kadıköy ——–.Noterliği’nin 19/06/2017 tarihli ve —– yevmiye numarası ile ihtar gönderildiğini, borçlu firma ödemesini yapmadığını, İstanbul Anadolu ——-. İcra Müdürlüğünün —— sayılı dosyası üzerinde takip başlattığını, eski dosyayının fizikisi bulunmaması sebebiyle yenileme işlemleri yapılamadığını ve neticesinde İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğünün ——- sayılı icra takip dosyasında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla şartıyla İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğünün 2019/16317 sayılı doyasında icra takibi başlatmak durumunda kaldığını, şirket hakkında icra takibi mevcut iken terkin edilmiş olması sebebiyle davalı firma ihya edilerek — Sicil Müdürlüğüne tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılara davetiye tebliğ edilmiş ancak davaya cevap vermemişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. maddesi gereğince Ticaret Sicil Memurluğu’nca gayri faal olması sebebiyle re’sen terkin edilen şirketin faal olduğunun tespiti ile ihyası istemidir.
——– 08/08/2019 günlü cevabi yazısıyla ihyası talep edilen şirketin münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen 6102 Sayılı TTK’nun geçici 7. maddesi gereğince müdürlükleri tarafından kendilerine yapılan ihtar ve ticaret sicil gazetesinde yapılan ilana rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunmayan şirketin 18/02/2015 tarihinde re’sen terkin edildiği ve ticaret sicilinden silindiği, tasfiye memurunun bulunmadığı bildirilmiştir.
İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün 2019/7541 sayılı ve İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün 2019/16317 sayılı icra takip dosyaları üzerinden sicilden re’sen terkinine karar verilen borçlu şirketin borçlu olduğu hakkında bir icra takibi olduğu, icra takibinin derdest olduğu, taraf teşkili sağlanması açısından davacı tarafa şirketin ihyası davası açmak üzere yetki ve süre verilmiş olduğu 18/07/2019 günlü yetki belgelerinden anlaşılmıştır.
6102 Sayılı TTK’nın 26/06/2012 tarih ve 6335 sayılı yasanın 38. maddesi ile değişik 7. maddesinde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde kanunda yazılı halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde hükümlerine göre yapılacağı düzenlenmiş bulunmaktadır.
Sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı (husumet) dava konusu sübjektif hakka ilişkindir.
Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen (nitelendirilen) kişiler, şeklen (biçimsel açıdan) o davanın taraflarıdır. Ancak mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı olmak sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilmesi gerekmektedir.
Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir (davalı sıfatı, pasif husumet ehliyeti). Örneğin, bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın borçlusundan başka bir (üçüncü) kişiye karşı açılırsa, davalının davalı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu (yani bir davada, davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu) tamamen maddî hukuka göre belirlenir. Bu sebeple, bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur.
Sıfatın usul hukuku bakımından önemi şudur: Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı olarak) taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez. Mahkeme, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddine karar verir. Bu karar, davanın mesmu olmadığına (dinlenemeyeceğine) ilişkin bir karar olmayıp, gene davanın esasına ilişkin bir karardır (taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını tespit eden bir karardır).
Mahkemenin sıfat (husumet) yokluğunu kendiliğinden (re’sen) gözetmesi gerekir. Çünkü, sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hâkim, kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan, yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden (re’sen) gözetir. İşte bu sebeple, hâkim, sıfat yokluğunu kendiliğinden gözetir.
Davalı ———- hakkında yapılan yargılamaya göre, şirketin ihyası davalarında —davalı olması gerekli ve yeterli olup şirkete, ortaklarına ve bu şirketin tasfiye memuruna karşı açılan davanın husumet yokluğundan reddi gerekmektedir (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi — Hukuk Dairesinin 2018/593-767 esas ve karar sayılı, — günlü ilamı). Davacının şirket ihyası davasını sadece yasal hasım olan– Sicil Müdürlüğüne yöneltmesinin hukuken mümkün bulunduğu, sicilden terkin edilmiş olup hakkında ihya kararı talep edilen şirkete işbu davanın yöneltilemeyeceği, işbu davalının pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmıştır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ”Dava Şartları” başlıklı 114/(1)-hdmaddesine göre, tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartlarındandır, aynı kanunun 115. maddesine göre de mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu sebeplerle davalı ——- Limited Şirket yönünden açılan davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı … Müdürlüğü yönünden yapılan yargılamaya göre, ticaret sicilinden re’sen terkin edilen şirket hakkında ihyası talep edilen şirketin halen devam eden icra takiplerinin bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, ancak bildirimle yapılan ilana rağmen— başvurusu bulunmadığından tasfiye edilmeksizin resen terkin edildiği anlaşılmıştır. Derdest olan icra takiplerinin sonucuna göre şirket borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, ticaret sicilinden terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, ihyası talep edilen şirket hakkında devam eden icra takiplerinin olması sebebiyle davalı … Müdürlüğü aleyhine açılan davanın kabulüne, davalı … Müdürlüğü yasal hasım olması sebebiyle davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, davalı —aleyhine açılan davanın ise davalının pasif husumet ehliyeti bulunmaması sebebiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafından davalı— aleyhine açılan şirketin ihyası davasının, işbu davalının pasif husumet ehliyet yokluğu sebebiyle DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2- Davacı tarafından davalı … Müdürlüğü aleyhine açılan DAVANIN KABULÜNE,— Müdürlüğünün—sicil nosuna kayıtlı bulunup 18/02/2015 tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince sicilden terkin edilen ——‘nin 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince, İstanbul Anadolu—-. İcra Dairesinin 2019/16317 ve İstanbul Anadolu —. İcra Dairesinin — sayılı icra takip dosyaları ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında yürütülen icra takiplerinin sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA, —–Müdürlüğüne yeniden TESCİLİNE,
3- Kararın Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmesine,
4- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5- Davalı … Müdürlüğü yasal hasım olduğundan davacı tarafından işbu davalı için yapılan yargılama gideri dahil olmak üzere yapılan tüm yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6- Davalı … Müdürlüğü yasal hasım olduğundan davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair karar, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İstinafa ilişkin hükümleri doğrultusunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki (2) haftalık süre içerisinde (HMK’nın 345. maddesi), mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak (HMK’nın 343. maddesi) ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamen ödemek (HMK’nın 344. maddesi) suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, oy birliği ile açıkça okunup usulen anlatıldı.