Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/930 E. 2020/722 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/632 Esas
KARAR NO: 2020/721
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili tarafından ———- tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı işletmenin müvekkilinden satın almış olduğu malzemeler için düzenlenmiş olan fatura bedellerini ödemediğinden hakkında————— sayılı icra dosyası kapsamında icra takibine başvurduklarını, ancak davalı borçlunun böyle bir borcu bulunmadığını belirterek haksız ve kötü niyetle borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek aralarındaki sözleşmede ve ilgili faturalarda gösterilen bedellerden oluşan alacağının tahsili için yapmış olduğu itirazlarının reddine ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiş oldukları tespit edilmiştir, izah edilen sebeplerle ışığında fazlaya dair haklarının saklı kalması ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, müvekkilin alacağını teminat altına almak amacıyla, icra takibinde belirtilen tutar üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesini, davalının üzerine kayıtlı araç ve gayrimenkullerin devir ve temlikini önlemeye yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini,————sayılı dosyasına vaki borcun aslına yönelik davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan itirazlarının iptaline, takibin devamına, alacak davalı/borçlu tarafından likit ve bilinebilir olduğundan alacak miktarının % 20 ‘ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini vekil sıfatıyla talep ve dava etmiştir.
RAPOR:Bilirkişi tarafından sunulan —- tarihli bilirkişi raporundan özetle; Yapılan incelemelerden hareketle, davacı tarafından ———-sayılı icra dosyası kapsamında,- tarihli İlamsız Takipte Ödeme Emri üzerinden takip ve dava konusu yapılan faturaların —————- ait ticari defterler üzerinde bedelleri peşin ödenmiş olarak kayıt altına alınmış olduklarının, yani söz konusu defter kayıtları itibariyle davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığının kanaatine varıldığını beyan etmiştir.
DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası İcra İflas Kanunun 67. Maddesinde; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra dosyası fiziken celp edilmiş, borçlunun ödeme emrine süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu tespit edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Davacı taraf ,bedeli ödenmeyen faturalara dayalı alacak talebinde bulunmaktadır. Buna göre öncelikli incelenmesi gerek husus faturanın ispat gücüdür. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi şu şekildedir: ”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”. TTK’nın 21/2.(6762 sayılı TTK’nın 23/2.) maddesi ile faturanın tacirler arasında ifaya yönelik ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenen aleyhine bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücünü ortaya koymaktadır. Fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulma safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. Her ne kadar talimatla davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarını inceleyen bilirkişinin ——- tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafından ———– sayılı dosyası kapsamında ——– tarihli ilamsız takipte ödeme emri üzerinden takip ve dava konusu yapılan faturaların ——- davalı ———işletmesine ait ticari defterler üzerinde bedelleri peşin ödenmiş olarak kayıt alınmış olduğundan bahisle davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığına yönelik kanaat bildirilmiş ise de uyuşmazlığa konu – adet;
—- tarih —- tutarlı —-nolu,
—- tarih — tutarlı —-nolu,
—-tarih —-TL tutarlı —- nolu faturalara ilişkin fatura bedellerinin ödendiğine yönelik makbuz, banka dekontu gibi her hangi bir evrakın mahkememize sunulmadığı, bilirkişi incelemesinde de ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Sonuç olarak taraf şirketlerinin arasında ticari ilişki ——– tutarlı fatura ile başlamış, aynı tarihli toplam — adet fatura düzenlenmiş, davacı şirket davalı şirketten —- alacaklı duruma gelmiş, davacının defter kayıtlarından davalının —- ödeme yapıldığı tespit edilmiş, bu haliyle davacı şirket davalı şirketten ——— alacaklı durumda olduğu anlaşılmış, davalı tarafça davaya konu faturalara ilişkin fatura bedellerinin ödendiğine yönelik makbuz veya banka dekontu gibi her hangi bir evrakın mahkememize sunmadığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Alacağın likit olması konusunu———– Numaralı kararında; ”Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.” şeklinde açıklamıştır. Bir alacağın likit olup olmadığı hususu değerlendirilirken her uyuşmazlık kendi koşullarında değerlendirilecek, alacağın miktarının belli ve sabit ya da borçlu tarafından bilinebilir olduğu durumlarda söz konusu alacağın likit olduğu kabul edilecektir.
Yargıtayın yerleşik kararlarına göre fatura alacakları likit niteliktedir. —————– Numaralı kararına göre; “Uyuşmazlık, davacının davalıya faturayla sattığı mal bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, borcun miktarı belirlenebilir ——– olduğundan, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteyen davacı yararına İİK.nun 67/2 nci maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu istemin reddi doğru görülmemiştir.” denilerek fatura alacağının likit niteliği belirtilmiştir. Alacağın faturaya bağlı alacak olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın yüzde 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen gerekçeler çerçevesinde —- tutarlı—– tarih —-tutarlı — nolu, ——–tutarlı — nolu faturalara istinaden —– tarihinde ——-tutarlı kısmi ödeme yapıldığı, davacı şirket tarafından düzenlenmiş 3 adet faturanın davalı şirket defterlerinde kayıtlı olduğu, bu haliyle davacı şirket tarafından uyuşmazlığa konu faturaların ve içeriklerinin davalı şirkete teslim edildiğinin kabulü gerekeceği, böylece — takip tarihi itibariyle davacı nezdinde davalı şirketin ———- borçlu olduğu yönünde davanın ispat edildiği ve bu faturalara konu malın davacı tarafından teslim edildiği, takip öncesinde davacının davalıyı temerrüde düşürmemesi sebebiyle işlemiş faiz talebinin reddi gerekeceği gözetildiğinde aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalı tarafından ———— sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın ————asıl alacak bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, 1.851,18 TL asıl alacağa ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından kabul edilen asıl alacak olan 8.000,01 TL üzerinden % 20 oranında olmak üzere 1.600,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya VERİLMESİNE,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 672,93 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 118,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 553,95‬ TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ve 118,98 TL peşin harç olmak üzere toplamda 154,88‬ TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 2.460,05 TL (1.550,00 TL bilirkişi ücreti, 700,25 TL Başka Birime Reddiyat, 86,40 TL Dosya Masrafı, 79,40 tebligat gideri, 44,00 TL E-Tebligat masrafı) yargılama giderinden davanın kabul 0,81 ve red 0,19 oranına göre hesaplanan 1.992,64 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan gider avansı olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 3.400,00 TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 1.851,18 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde ———– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/10/2020