Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/919 E. 2021/170 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/919 Esas
KARAR NO : 2021/170

DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 23/06/2019
KARAR TARİHİ : 23/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle——- ———-tarihinde ——— yapılarak aracın müvekkiliye teslimi gerçekleştiğini, davacı müvekkili— ihtarnamesiyle, aracı geri vermeye hazır olduğumuzu ve araç satış bedelinin tarafımıza ticari faiziyle ödenmesi gerektiğini bildirildiğini, davalı, ihtarnameye olumlu cevap vermediğini, müvekkili —- yaptığımız başvuru sonucu, davalı ile yüz yüze de görüşülmüş ve anlaşma sağlanamadığını,— huzurunda, anlaşmazlık tutanağı düzenlendiğini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket tarafından—– plakalı araçla ilgili davalı —- tarihinde ön satış protokolü düzenlendiğini—– sayılı — ile araç davacı şirkete satıldığını, aracın satışı öncesinde satış işlemlerine davacı tarafından yetkili kılınan —— tutanakta aracın ithal olduğunu ve mevcut sorunlarını bilerek satın almayı kabul ettiğini beyan ettiğini, araç piyasa değerinin altında satıldığını, davacının müvekkiliye gönderdiği — ihtarnamesine müvekkili şirket tarafından—- sayılı ihtarnamesiyle cevap verildiğini, ihtarname cevabımızda davacının talepleri kabul edilmediğini, hukuki ayıbın—–gizlendiği iddiaları reddedilmiş——-aracın bu ayıp bilinerek satın alındığına ilişkin tutanak imzalandığı hatırlatıldığını, —– olumlu sonuç alınamadığını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava satım sözleşmesine konu aracın ayıplı olması nedeniyle iadesi ile satış bedelinin iadesine ilişkindir.
Davacı vekili,——dilekçesi ile dava sırasında vergi borcunun 5607 sayılı kanuna eklenen 11.maddenin uygulanmasına yönelik—— düzenlemeden yararlanılarak taraflarınca ödendiğini bildirerek taleplerini değiştirdiklerini belirtmiştir.
Mahkememizin —– kararı ile davacı vekilinin yukarıda belirtilen dilekçesindeki ” dava konusu taleplerimizin değiştirilmesi hakkında” ifadesi açıkça ıslah kelimesi kullanılmasa da 6100 sayılı HMK’nın 180.maddesi uyarınca davanın tamamen ıslahı manasını içerdiği kabul edilmiştir.Nitekim ——kararında da ıslah için açıkça ıslah kelimesinin kullanılmasının şart olmadığı belirtilmiştir.
——– Mahkemesi’ne talimat yazılarak dosyanın Makine Mühendisi bilirkişisine tevdi edilerek ——–tarihinde aracın piyasa değerinin belirlenmesi amacıyla bilirkişi raporu alınması ——tarihli bilirkişi raporu mahkememize teslim edilmiştir.
07/08/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle:
TESPİT VE DEĞERLENDİRMELER:
1-Araç Bilgileri:
—————
——TAŞITI
—————— kısmında herhangi bir ——- olmadığı, aracın çalışmasında herhangi bir problem olmadığı tarafımca tespit edilmiş ve resimlenmiştir.
3——– Bedel Değerlendirmesi: Tespit günü ayrıntılı incelediğim aracın durum tespiti ardından 10.07.2017 tarihli yaptığım piyasa araştırması ve belirlediğim fiyatlar aşağıdaki gibidir.
MEVCUT DURUM İTİBARİYLE —– görüşmeler ve araştırmalar—- sitelerden belirlediğim bedel aralığı yukarıdaki gibidir. Bu bedelleri göz önünde bulundurarak dava konusu aracın mahkemenin talebi üzerine istenen —– kanaatindeyim. ” şeklinde tespitlerde bulunarak raporu teslim etmiştir.
Dava konusu uyuşmazlığın çözümü için öncelikle somut olaya zapta karşı sorumluluk ile ayıba karşı sorumluluk hükümlerinden hangisinin uygulanacağının belirlenmesi gerekmektedir.
Hukuki ayıp ——- olmamakla beraber,———yokluğunu——– şeyin değerine veya tahsis cihetinden beklenen faydalara tesir eden hukuk nizamında doğmuş noksanlıklardır. İşbu hukuk nizamından doğan noksanlıklar şeyin değerine veya ticarette alım satımına tahdit koyan yahut o şeyin alım ve satımını tamamen yasaklayan hükümler dolayısıyla ortaya çıkabilir(———
Hukuki ayıp, satılanın mutlaka alıcının elinden alınması sonucunu doğurmaz. Bu —- —– karşı tekeffül sorumluluğuna değil,—– sorumluluğuna yol açar. Kamu hukukuna dayanan bir sınırlamanın varlığı; örneğin,——– olarak kabul edilebilir.
Satıcının bu yükümlülüğünün ortaya çıkması için alıcının satılanı muayene etmesi ve iddia olunan ayıpları satıcıya ihbar etmesi gereklidir. Bunun aksine davranan alıcının ayıba karşı tekellüf hükümlerinden faydalanma olanağı yoktur.
Ayıba karşı tekeffül borcuna ait TBK.’nın 219 ila 236. maddeleri arasında belirtilen koşullarının gerçekleşmesiyle, alıcı 227 ve devamı maddeleri kapsamında kendisine tanınan seçimlik haklarını satıcıya karşı kullanabilecektir. ( —-
Dava konusu araç ithal edilmiş ve davacıya 282.500,00 TL bedel ile davacıya satılmıştır.
Araç; davacı şirkete teslimi ve şirket adına tescilinden sonra; davacı yan yedinde — araştırmaları sonucu faturalardaki kıymet farkı gerekçesiyle—-.–dosyasında devir ve satış yasağı konulmuştur.
Açıklanan tüm bu gelişmeler gözetildiğinde: davacı şirket ile davalı arasında satıma ve eldeki davaya konu aracın açık biçimde hukuken ayıplı olduğu, burada zapta değil ayıba karşı tekeffül hükümlerinin uygulama alanı bulacağı belirgin olup; her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu ayıp nedeni ile davacının mülkiyet hakkının içeriğini düzenleyen 4721 sayılı TMK’nun 683. maddesinde belirtilen yetkilerine sahip olamadığı ve bunları kullanamadığı, tasarruf hakkının kısıtlandığı ve davalının ayıptan sorumlu tutulması gerektiği kuşkusuzdur. Belirtilen açıklamalar ışığında hukuki ayıp nedeniyle davalının ayıptan sorumlu olduğu anlaşılmış ve davacı vekilinin ıslah dilekçesinde— ödenen bedelin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı yargılama sırasında, 6770 sayılı yasa ile — eklenen geçici yasa ile tanınan haktan faydalanarak 53.600,00 TL—hukuki ayıbı ortadan kaldırmış ve talebini — için yaptığı masraf talebi şeklinde ıslah etmiştir. Davacı anılan yasa değişikliğinden faydalanmış, satış sözleşmesinin feshi yerine –.Bu hal davalının iddia ettiği gibi ıslah ile müddeabihin düşürülmesi-azaltılması değil, neticei talebin ıslahı niteliğindedir.Bu durum dava sırasında Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelik nedeniyle tarafların iradesine bağlı olmayan şekilde vergi affı nedeniyle talep konusunun değişmesidir.
Davanın konusuz kalan kısmının vergi affı nedeniyle ortaya çıktığı,dolayısıyla tarafların iradesine bağlı olmadığı gözetilerek konusuz kalan kısım açısından vekalet ücretine hükmedilmemiş olup yargılama giderleri ve vekalet ücreti hesaplaması davanın bir nevi 56.300,00 TL üzerinden tam kabulü şeklinde hesaplanmıştır.
Hüküm; Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen kabulü ile,
1-) 56.300,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-) Arta kalan miktar yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
3-) Peşin alınan 4.824,40 TL harçtan, alınması gerekli 3.845,85 TL peşin harcın düşümü ile geri kalan 978,55 TL karar harcının davacıya iadesine,
4-) Harçlar yasası uyarınca davacı tarafından yatırılan peşin nispi harcın 3.845,85 TL’lik kısmının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-) Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan — göre alınması gereken 8.119,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-) Davacı tarafından yapılan toplam 800,00 TL bilirkişi ücreti ve 323,17 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.123,17 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-) 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsiliyle Hazineye irad kaydına,
Dair;gerekçeli mahkeme kararının taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olduğuna dair taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.